Dolar
42,0594
-0,01%
Euro
48,4942
-0,07%
Sterlin
55,3116
0,02%
Bitcoin
4.543.585
-1,88%
BİST-100
11.104,64
1,21%
Gram Altın
5.418,387
0,09%
Gümüş
48,76
0,16%
Faiz
39,8
-0,52%

Profesör Doktor Osman Müftüoğlu, iş insanlarına sağlıklı yaşam için yol haritası veriyor

Dünyada yaşlanma araştırmalarının en etkili isimlerinden Buck Institute Başkanı Dr. Eric Verdin, “Amaç ölümsüzlük değil; üretken, anlamlı ve kaliteli uzun ömür” diyor. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bu yaklaşımı iş dünyasına uyarlıyor: “En iyi yatırım artık kendine yapılan yatırım. Adı da: Longevity.”

03.11.2025 06:15Güncelleme: 03.11.2025 06:27
Profesör Doktor Osman Müftüoğlu, iş insanlarına sağlıklı yaşam için yol haritası veriyor
16px
32px

Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU

Son yıllarda dünyanın en parlak beyinleri artık yalnızca yeni ilaçlar ya da yapay zekâ algoritmaları geliştirmekle uğraşmıyor; asıl hedefleri, yaşlanmanın biyolojisini yönetmek.

Bu alanın öncülerinden biri, uzun süredir hayranlıkla izlediğim ve birkaç longevity kongresinde sohbet etme fırsatı bulduğum çok özel bir isim: Dr. Eric Verdin.

Dr. Eric Verdin

Kendisi, dünyanın en büyük yaşlanma araştırma merkezi olan Buck Institute for Research on Aging’in başkanı.

Eğer bilimin bir “yaşlanma MIT’si” varsa, o kurum Buck Institute’tur.

Ve eğer bu bilimin bir kaptanı varsa, o da Dr. Verdin’dir.

Verdin’in anlattıkları iş dünyası için de güçlü bir yol haritası niteliğinde.

Çünkü onun felsefesi yalnızca hücrelere değil, insanın yaşam ritmine ve üretkenliğine de dokunuyor.

“Yaşlanmayı geciktirmek, daha çok çalışmak değil; daha iyi çalışmak demektir” diyor Verdin.

Zamanın efendisi olmak isteyen herkes için geçerli bir cümle bu.

Verdin, yaşlanmayı bir hastalık olarak değil, bütün hastalıkların ortak biyolojik zemini olarak tanımlıyor.

Kalp, beyin, metabolizma ya da bağışıklık sistemi fark etmiyor; hepsi aynı kökten besleniyor: hücresel yaşlanma.

Bu nedenle modern tıbbın hedefi artık tek tek hastalıkları tedavi etmek değil, yaşlanmanın hızını yönetmek olmalı.

Ona göre sağlıklı yaşamın sırrı, tıpkı iyi bir şirketin finansal dengesi gibi, enerji üretimi ile onarım arasındaki dengeyi korumak.

Bu dengeyi sağlayan iki molekül var: NAD⁺ ve ketonlar.

Verdin, bu ikiliyi “yaşamın yakıtı” olarak tanımlıyor.

Açlık, egzersiz ve iyi uyku dönemlerinde artan ketonlar, hücrelere “kendini onar” komutu veriyor.

Bu nedenle “ara sıra aç kalmak, yaşlanmayı geciktiren en eski ama en güçlü biyolojik stratejidir” diyor.

Bir diğer anahtar kelimesi resilience, yani biyolojik dayanıklılık.

İş hayatındaki stres, düzensizlik, kronik yorgunluk ve yüksek tempo, vücudu hızla yaşlandırıyor.

Verdin’in tavsiyesi açık: “Yaşlanmayla savaşma, ona uyumlan. Dayanıklılık, gençliğin en sessiz ama en güçlü kalkanıdır.”

Yani mesele zamanı yenmek değil, zamanla dost olabilmek.

Bugün Buck Institute, yapay zekâ destekli modellerle biyolojik yaş ölçebiliyor.

Artık kronolojik yaş değil, gerçek hücresel yaş belirlenebiliyor.

Bu sayede kişiye özel “longevity haritaları” çıkarılıyor; genetik, beslenme, uyku ve stres düzeyleri aynı ekranda değerlendiriliyor.

Verdin bu modeli “kişiselleştirilmiş uzun ömür tıbbı” olarak adlandırıyor.

Kısacası:

  • Hastalık başlamadan önce biyolojik yaşlanma göstergelerini saptamak
  • Genetik profile göre kişisel önlemler almak
  • Beslenme, uyku, egzersiz ve stres yönetimini bilimsel verilere dayandırmak

İşte yeni tıbbın üç temel adımı bu.

Dr. Verdin bu yaklaşımı anlatırken her defasında aynı cümleyle bitiriyor:

“Amacımız ölümsüzlük değil; üretken, anlamlı ve kaliteli bir uzun ömür.”

Bugünün iş insanları için bu cümle, aslında yeni bir yönetim felsefesi gibi okunmalı.

Kurumsal sürdürülebilirlik ne kadar önemliyse, biyolojik sürdürülebilirlik de o kadar önemli artık.

Başarının, enerjinin ve liderliğin kaynağı yalnızca bilgi değil, sağlıklı bir hücre ekonomisidir.

Buck Institute’un mottosu “Live Better, Longer” “Daha iyi yaşa, daha uzun yaşa.”

Benim için bu söz artık sadece bir laboratuvar sloganı değil, hepimize ait bir çağrı.

Yaşlanmayı reddetmek değil, onu anlamak ve yönetmek.

Zamanı yavaşlatmak değil, yaşamı derinleştirmek.

İş dünyasına gelince…

Artık en iyi yatırım, “kendine yapılan yatırım.”

Ve bu yatırımın adı da Longevity.

patronlardunyasi.com