PD yazarı Kaan İncili, Şili'yi yazdı: And Dağları’nın gölgesinde, Pasifik’in esintisine kapılmış bir şehir
Dünyanın en uzun ülkelerinden birinin kalbinde, And Dağları’nın gölgesinde, Pasifik’in esintisine kapılmış bir şehir: Santiago de Chile. Kimi zaman Pablo Neruda’nın dizelerinde, kimi zaman bir Latin Amerika melodisinin ritminde karşımıza çıkar. Ama şehirle tanıştığınız an, onun sadece bir başkent değil, bir ruh hâli olduğunu anlayacaksınız.
01.06.2025 13:07 • Güncelleme: 01.06.2025 13:17

16px
32px
Kaan İNCİLİ
Her sabah sisin Andlar’dan aşağıya süzüldüğü, akşamüzeri gökyüzünün turuncudan mora döndüğü bu şehirde, geçmişle gelecek, gelenekselle çağdaşlık iç içe geçmiş. İsterseniz rengârenk grafitilerle bezenmiş sokaklarda kaybolun, isterseniz modern galerilerde sanatın en taze örneklerini izleyin. Santiago hepsini aynı anda sunacak kadar cömert.
Kahveler hazırsa, bu hafta Güney Amerika’nın en zarif başkentlerinden biri olan Santiago de Chile’ye kısa ama unutulmaz bir yolculuk yapıyoruz.
Daha şehir merkezine adımınızı attığınız anda sizi içine çekecek birkaç güçlü öğe var: başınızı kaldırdığınızda hemen karşılaşacağınız Cordillera de los Andes’in görkemi, kentin merkezinde yer alan Santa Lucía Tepesi’nden izlenebilen 360° manzara ve şehrin kalbinde akan Mapocho Nehri’nin çevresinde kurulu yeşil parklar.

Santiago’nun ruhunu anlamanın en iyi yolu Plaza de Armas’tan başlamak. Şehrin tarihi çekirdeği olan bu meydan, Metropolitan Katedrali ve Ulusal Tarih Müzesi gibi yapıların gölgesinde gün boyu canlılığını koruyor. Devamında ise kentin en önemli yürüyüş aksı olan Paseo Ahumada, modern mağazalar, sokak sanatçıları ve yerel yaşamla dolup taşan bir rota sunuyor.
Bellavista Mahallesi… Biraz Valparaíso esintisi, biraz Paris ruhu. Grafitilerle bezenmiş duvarlar, her akşam başka bir tınıyla dolan barlar, butik galeriler ve tabii ki Pablo Neruda’nın “La Chascona” isimli evi. Neruda’nın aşka ve hayata dair her şeyi biriktirdiği bu ev, şiirle yaşayan bir mekân gibi.
Kültür rotanıza Şili’nin en önemli sanat kurumlarından biri olan Museo de Bellas Artes’i ve onun hemen arkasında yer alan Forestal Parkı’nı mutlaka dahil edin. Özellikle hafta sonları parkta yürüyüş yapan yerel halkla aynı ritmi yakalayabilir, genç müzisyenlerin notalarında kaybolabilirsiniz.

Şehrin bu yeşil kuşağında, Forestal Parkı’nın içindeki sessiz ve zarif bir köşede ise biz Türk ziyaretçileri duygulandıran çok özel bir ayrıntı yer alıyor: Mustafa Kemal Atatürk Büstü. Şili devleti tarafından 2014 yılında Santiago’ya armağan edilen bu anıt, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna duyulan saygının ve uluslararası dostluğun bir simgesi olarak orada yerini almış. Palmiye ağaçlarının arasında, Atatürk’ün o kararlı bakışlarıyla Santiago’da bir köşede durduğunu görmek, yurt dışındayken insanın içini ısıtan, gururla dolmasına neden olan ender anlardan biri.
Modern yüzünü görmek isteyenler içinse Costanera Center’ın tepesine çıkıp Santiago’yu kuşbakışı izlemek, adeta bir şehir panoramasına tanıklık etmek anlamına gelir. Özellikle gün batımında gökyüzünün pastel renklere bürünüşü unutulmaz.
Lezzet duraklarına geldiğimizde ise Güney Amerika mutfağının sürprizleri sizi bekliyor. Şili, uzun yıllardır uyguladığı modern tarım politikaları ve ihracat odaklı üretim anlayışı sayesinde, sadece Latin Amerika’nın değil, dünyanın en kaliteli meyve, sebze ve et ürünlerinden bazılarını yetiştiriyor. Sürdürülebilir tarım, mevsimsel üretim ve sıkı gıda denetimleri sayesinde Santiago’da tüketeceğiniz her şeyin taze, doğal ve yüksek kaliteli olacağından emin olabilirsiniz.
Ve tabii ki… Şili şarapları. Ülke, iklim çeşitliliği ve volkanik topraklarının sağladığı avantajla dünyanın en prestijli şarap üretim bölgelerinden biri hâline gelmiş durumda. Santiago çevresinde, özellikle Maipo, Colchagua ve Casablanca vadilerinde yer alan bağ evlerinde Carmenère, Cabernet Sauvignon, Sauvignon Blanc ve Syrah gibi üzüm çeşitlerinden üretilen şaraplar, gurmelerin ve koleksiyonerlerin gözdesi. Üzüm bağlarında yapılan tadım turlarında sadece harika şaraplar değil, üzümün toprağa dokunduğu o özel hikâyeyi de dinliyorsunuz.

Mercado Central’de taze deniz ürünleriyle yapılan ceviche ya da fırından yeni çıkmış, mısır ezmesiyle yapılan pastel de choclo gibi yerel yemekler mutlaka denenmeli. Şehirde yaygın olarak içilen “mote con huesillo” isimli buğday ve kuru şeftalili içecek ise sıcak bir Santiago gününde sizi serinletmeye aday.
Dilerseniz bohem Lastarria Mahallesi’nde şık bir restoranda yerel peynir eşliğinde bir Carmenère şarabı yudumlayabilir, dilerseniz sokak satıcılarından bir empanada alıp şehir ritmine ayak uydurabilirsiniz. Santiago her tür deneyimi sizin ayağınıza seriyor.
Günübirlik gezilere açık bir şehir olması da Santiago’yu cazip kılıyor:
•Valparaíso’ya trenle gidip, asansörlerle dik yamaçlara tırmanabilir, rengârenk sokaklarda kaybolabilirsiniz. Neruda’nın bir başka evi de burada sizi bekliyor.
•Andlar’a doğru yola çıkıp, Cajón del Maipo bölgesinde doğal sıcak su kaynaklarına ulaşabilir, dağ yürüyüşlerinin tadını çıkarabilirsiniz.
•Maipo Vadisi’nde, ülkenin en iyi bağ evlerinde yapılan şarap tadımlarına katılıp, Santiago’dan yalnızca bir saatlik mesafede Şili’nin üzüm kokan ruhuna tanıklık edebilirsiniz.
Ve sonra… Uzaklarda bir ada. Şili topraklarına bağlı ama dünyanın geri kalanından neredeyse kopuk: Pascua Adası ya da bilinen adıyla Paskalya Adası (Rapa Nui). İşte bu adada sizi karşılayan, gizemli bakışlarıyla binlerce yıldır okyanusa sessizce bakan taş devleri var: Moai Heykelleri.
Kim tarafından, nasıl yapıldıkları hâlâ tam çözülememiş olsa da, bu heykeller Şili’nin kültürel mirasında apayrı bir yere sahip. Her biri tonlarca ağırlıktaki bu lav taşından dev figürler, adanın merkezinden sahile kadar sıralanmış. Onlara bakarken insan, zamanın, uygarlıkların ve doğanın karşısında ne kadar küçük olduğunu bir kez daha hatırlıyor.
Şili’nin yalnızca bir ülke değil, bir dünya olduğunu size en net hatırlatacak yerlerden biri de işte burası.

Tatmadan Dönmeyin: Pastel de Choclo, Ceviche, Empanada de Pino, Mote con Huesillo, Carmenère Şarabı
Görmeden Dönmeyin: La Chascona, Plaza de Armas, Bellavista, Forestal Parkı’ndaki Atatürk Büstü, Cerro San Cristóbal, Valparaíso, Moai Heykelleri (Pascua Adası)
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun.
Sevgiyle kalın.
patronlardunyasi.com