Patron çocuğu olmak!
PATRON ÇOCUĞU OLMAK ZOR MU KOLAY MI? İŞTE, PATRON ÇOCUKLARININ RUH HALLERİ..

Hemen herkes “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuyla karşılaşmıştır... Bazı çocuklar için bu sorunun yanıtı babaları ve anneleri tarafından verilirken, bazı çocuklar ise kariyer yolunu kendi özgür iradeleriyle belirliyorlar. Bir de öyle bir kesim var ki, onlar geleceklerini belirleme hakkına sahipler mi değiller mi, işte bu sorunun yanıtını vermek oldukça güç. Patron çocuklarından bahsediyoruz... Hayat onlara hiç zahmet çekmelerine gerek kalmadan pek çok olanağı sunarken, omuzlarına herkesten daha ağır sorumluluklar da yükleyebiliyor. Tıpkı meslek seçiminde olduğu gibi... Dünyada ve Türkiye’de babası patron olan çocuklar için “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusunun yanıtı çoğu zaman anlamsız kalıyor. Çünkü aile ve toplum çocuk adına bu soruya yanıt veriyor ve patron çocuğu, babasının işini devam ettirmeye zorunlu olduğu psikolojisiyle büyütülüyor.
Mutsuz genç patronlar...
Bu psikoloji, gençleri bazen babalarının güçlü kişiliği altında ezilmeye ve onların yarattığı başarı hikâyesine katkıda bulunamamaya kadar götürüyor. Kendi mesleki hayallerini de gerçekleştiremeyen bu mutsuz gençler, hem şirketin geleceğini hem aile ilişkilerini tehlikeye atıyor. Gençleri mutsuzluğa ve aileleriyle çatışmaya iten bu durumun yaşanmaması için neler yapılabileceğini aile şirketleri danışmanlarından Family Business Consulting Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Alacaklıoğlu ve psikolog Prof. Dr. Üstün Dökmen ile konuştuk... Bununla yetinmedik, Türkiye’nin ünlü gruplarının ikinci ve üçüncü kuşak temsilcilerine büyükleriyle yaşadıkları deneyimi sorduk. Onlar da tüm içtenlikleriyle hem kendi deneyimlerini bizimle paylaştılar hem de benzer süreçleri yaşayanlara önemli tavsiyelerde bulundular...
Mevcut düzeni sürdürme çabası
Genç kuşakların aşması gereken en önemli dönemeç, eğitimlerinin ardından yola nasıl devam edeceklerine karar vermek. Aile işinde mi devam edecekler yoksa bambaşka bir yolda mı ilerleyecekler? Aslında meslek seçme sadece patron çocukları için sıkıntı yaratmıyor. Biraz da Türk aile yapısı ve ekonomik koşullar, pek çok ailenin çocukları adına meslek seçmelerine sebep oluyor. Bu da genellikle baskıcı bir yaklaşımla kendisini gösteriyor. Türkiye’de halen üniversite tercihini çocukları adına yapan, ekonomik koşulları dikkate alarak çocuklarının statülü meslekleri seçmesini sağlayan anne babalar hiç de azınlıkta değil. Patronlar dünyasına bakacak olursak; burada da benzer bir düşünce yapısının izlerini görmek mümkün: Mevcut olanı korumak, aynı düzeni sürdürmek.
Babadan koç olur mu?
Çoğu aile şirketi olan işletmeleri kuran babalar çoğu zaman çocuklarının ne istediğini düşünmüyorlar; çocuklarını baba mesleğini sürdürmek zorundaymış gibi yetiştiriyorlar. Ve daha da ötesi, bir misyon daha üstleniyorlar: Çocuklarına işi öğretmek için en iyi hocanın kendileri olduğunu düşünüyorlar. Haftasonlarında fabrika ziyaretleri, yaz tatillerinde “Havasını bu yaştan solusun” aktiviteleri Türk iş dünyasında kulağa hiç de yabancı gelmeyen yöntemler... Oysa uzmanlar, patron çocuklarının özellikle işe ilk adım attıkları dönemde, babaları haricinde bir koça ihtiyaç duyduklarını düşünüyorlar. Prof. Dr. Üstün Dökmen, iş hayatına ilk adımı babasıyla birlikte atan gençleri, annesinin ya da babasının öğretmen olduğu sınıfta okula başlayan öğretmen çocuklarına benzetiyor.
Rol çatışması işe yansıyor
Hayatta herkesin farklı farklı rolleri olduğunu hatırlatan Dökmen, “Bazı babalar çocuğunu kayırabilir, bazıları aşırı yüklenebilir ve ezebilir. Patron çocuklarının kendi kimliklerini bulana ve özgüvenlerini kazanana ka