O nunla karşılaştım hayatım değişti
Sanatçı, yazar ya da sporcu... Popüler isimlerinin sıradan hayatlarını 'ün'lendiren karşılaşmaları hiç merak ettiniz mi?

Biz ettik. Selda Alkor'un meşhur olmasında Çetin Emeç; Ayten Gökçer'in oyuncu olmasında Muhsin Ertuğrul rol oynamış. Melis Birkan, ilginç bir karşılaşma sayesinde oyuncu olmuş. Oğuz Çetin, şöhretini parkta karşılaştığı bir adama borçlu. Adanalı'nın 'Fiko'su Umut Oğuz, otelde çalışırken keşfedilmiş. Engin Günaydın'ın hayatını mağazada karşılaştığı 'bir adam' değiştirmiş. Mazhar Alanson, Muzaffer Özak'la karşılaşınca tasavvufa merak salmış.
Esas oğlan; arabasında, müziği son ses açmış, bütün havasıyla gitmektedir. Fakat aniden yoluna esas kadın çıkar. Araba hızla kadına çarpar. Oğlan, yerde baygın halde yatan kadını alır ve hastaneye götürür. Kadın gözlerini açtığında bütün hayatı değişecektir.
Eski Yeşilçam filmlerinde sık sık gördüğümüz bu sahnelerde kadına ya araba ya da oğlanın kendisi çarpar, kitaplar yerlere saçılır, birlikte toparlamaya çalışırlar. Her seferinde de bu karşılaşmalar büyük aşkların doğmasına sebep olur. Gerçek hayatta böyle karşılaşmalar olmuyor sanmayın. Kimseye araba çarptığı falan yok, ama bir anlığına da olsa karşılaştığınız kişiler bütün hayatınızı alıp bambaşka dünyalara taşıyabilir. Bazen de bu karşılaşmalar sizi Türkiye'nin en iyi sanatçısı, oyuncusu ya da sporcusu yapabilir, kim bilir...
Sanat hayatında olmamı Çetin Emeç sağladı: Oyuncu Selda Alkor, "Çetin Emeç'le karşılaşmam bütün hayatımı etkiledi." diyor. Onun sanat hayatına başlaması Ses Mecmua'sına resmini göndermesi ile olur. Gönderir göndermesine, ama sonra 'Bu hayat bana göre değil.' diye korkar ve resmini geri almak için müracaat eder. O sırada karşılaştığı gazeteci Çetin Emeç, Alkor'u sanat hayatında olması gerektiği konusunda ikna eder. "Onun cesaret veren konuşması beni vazgeçirdi." diyen Alkor, böylelikle sinemaya başlar.
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama oldu: 'Bu Kalp Seni Unutur mu?' dizisinde izlediğimiz Melis Birkan'ın oyunculuğa adım atması dans okurken karşılaştığı, menajeri Özlem Durak'ın teşvikiyle olur. Birkan, "Onunla karşılaşmasaydım muhtemelen bu işi yapamayacaktım ve hayatım çok başka olacaktı. Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama onunla tanışmak beni buralara getirdi." diyor.
Komedi Dükkânı'na seyirci olarak gitmişti: Küçük Kadınlar dizisinin 'Armi'si, Hande Soral'ın hayatının karşılaşması Komedi Dükkânı'nda gerçekleşmiş. Programa seyirci olarak giden Soral, 'sahneye bir kız' çağrısı ile kendini bir anda Tolga Çevik'in yanında bulur. Performansını çok beğenen Komedi Dükkânı'nın yapımcısı ve yönetmeni Fırat Doğu Parlak, oyun bitiminde Soral'ı yanına çağırır ve oyunculuk yapmak isteyip istemediğini sorar. Böylece Soral'ın hayatı bir gecede değişiverir.
Muhsin Ertuğrul hayatımı değiştirdi: Ayten Gökçer'in hayatının karşılaşması da usta tiyatrocu Muhsin Ertuğrul ile olur. Çocuk tiyatrosunda oynayan Gökçer, çok dikkat çeken bir kızdır. Oyunculuğu ve azmi etkilemiş olacak ki bir gün Muhsin Ertuğrul, Gökçer'i yanına çağırır. Gökçer, Ertuğrul ile karşılaşmasını şu cümlelerle özetliyor: "Karşısında elim ayağım titriyordu. Bana çok çalışkan olduğumu ve böyle devam edersem iyi bir sanatçı olacağımı söyledi. Zaten tiyatrodaydım, ama sahneye adım atmamı sağlayan Muhsin Bey'dir."
Sahneye çıkışım Haldun Dormen'le oldu: 'Binbir Gece' dizisinin Sinan'ı Halit Ergenç'in hayatını değiştiren ilk isim usta tiyatro oyuncusu Haldun Dormen, diğeri de ünlü opera sanatçısı Aydın Gün'müş. Ergenç, sahneye çıkmasını sağlayanın Dormen, iş etiğini kazandıranınsa Gün olduğunu söylüyor. Gün, Ergenç'e henüz öğrenciyken 'Leyla Gencer Şan Yarışması'nın sahne arkası sorumluluğunu verir. Ergenç, provalardan, düzenden, her şeyden sorumlu olur. Ergenç, "Bir gün işe 5 dakika geç gittiğimde Aydın Bey beni kapıda bekliyordu. Bana, 'Eğer emrinde çalışanlardan daha önce işyerine gelmezsen, onlara söz geçiremezsin.' dedi." Ergenç, "Bana çok şey kazandırdı Aydın Bey." diyor.
Edebi kimliğimi hocam kazandırdı: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu edebiyatçı-yazar Sibel Eraslan'ın hayatını etkileyen kişi ise edebiyat öğretmeniymiş. Eraslan, "Kadın haklarına duyarlılığımı, insan onuru karşısında duruşumu, hukuk ve vicdan algımı hep Ayla hocam şekillendirmiştir." diyor. Eraslan'ın edebi dilinin oluşmasında da hocasının etkisi çok büyükmüş. Hatta Eraslan'ın hukuk okuması bile Ayla hocasının fikriymiş.
İzlemeye gitmiştim, kendimi sahada buldum: Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun'un hayatını, hocası Ekrem Karaberberoğlu bir anda değiştirmiş. Uygun, "Babam güreş antrenörü. O yüzden 14 yaşıma kadar güreş yaptım. Bir gün futbol oynayan arkadaşlarımı izlemeye gittim. Kadroda bir kişilik boşluk oluştu. Ekrem hocam beni sahaya çağırdı. O an hayatım değişti." diyor. Uygun'un performansını beğenen Berberoğlu, babasına "Oğlunu güreşçi yapıp aç bırakacağına; futbolcu yap yıldız olsun." der. Öyle de olur...
Tanımadığım adamın tavsiyesi hayatıma yön verdi: Avrupa Yakası'nın Burhan Altıntop'u Engin Günaydın'ın hayatını hiç tanımadığı biri etkilemiş. Meçhul şahısla mağazada alışveriş yaparken karşılaşan Günaydın, "O adamın sözlerini hiç unutmam. Onun öğütleri doğrultusunda gidiyorum." diyor. Meçhul adam Günaydın'a ne mi demiş: "Sen hayatında hiçbir şeyi kabul etme. İlerle. Hep ilerle. Sürekli soru sor ve sorarak ilerle."
Bana bu fırsatı Vitali Hakko verdi: Modacı Bahar Korçan'ın karşılaşması Vakko'nun kurucusu Vitali Hakko ile olmuş. Hakko, tasarımcı aradığı için gazeteye ilan verir. Bu ilan üzerine Vakko'ya çizimlerini gönderen Korçan, firmaya çağırılır. Korçan, "Ben bu işi yapacağım diye çok istekli konuştum. O zaman çok çömez olmama ve hiçbir şey bilmememe rağmen azmim Hakko'yu etkiledi. Sonrasında bana, 'Gel bakalım, sana bu fırsatı veriyorum.' dedi ve kendimi moda dünyasında buldum." diyor.
Uzaktan beni izliyormuş: 1994 yılında dünya karmasına seçilen, 70 kez A Milli Takım'da oynayan ve 33 kez sahaya kaptan olarak çıkan ünlü futbolcu Oğuz Çetin'in de futbola başlamasına parkta karşılaştığı bir adam vesile olur. Almanya'da bir parkta arkadaşları ile futbol oynayan Çetin'i, banka oturmuş bir adam uzaktan uzağa izler ve maç sonunda onu yanına çağırır. Çetin, "Yarın seni kulübe bekliyorum." diyen kişi sayesinde Augsburg'da futbola başlar ve o günden sonra futbol kariyerinin ardı arkası kesilmez.
Metin Şentürk eksik olan yanımı doldurdu: TRT'de ekrana gelen 'Eğlence Pazarı' programını Metin Şentürk ile beraber sunan Doğa Rutkay da, Şentürk ile karşılaşmasını bir dönüm noktası olarak görüyor. "Metin Bey'le tanışmam hayatımı derinden etkiledi. Benim çok eksik olan bir yanımı doldurdu ve onunla hayırlara vesile olan işler yapmaya başladık. Başkalarını mutlu ederek huzur buluyorum." diyor.
Belki de futbolcu olacaktı: Türkiye'nin en iyi basketbolcularından 2.13 boyundaki Mehmet Okur, aslında futbolcu olmak istiyormuş. Okur, 14 yaşına girdiğinde boyu birden uzayınca Orhan Gazi Bektaş fabrikasının antrenörü Ahmet Bey'in dikkatini çeker. Ahmet Bey, zaman zaman sokakta basketbol oynayan Okur'un yeteneğini fark edince Okur'dan fabrika takımında oynamasını ister. Böylece Okur, futbolu bırakıp basketbolda hızla ilerler.
Animasyon şovunda fark edilmiş: Adanalı dizisinde Fiko karakterini canlandıran Umut Oğuz'un hayatını bir anda değiştiren karşılaşma ise Fethiye'de bir tatil köyünde gerçekleşir. Tatil köyünde animasyon şovu yapan Oğuz'un performansını usta tiyatrocu Ahmet Gülhan fark eder ve Oğuz'un oyunculuk hayatına başlamasını sağlar. 1999 senesinde gerçekleşen bu olaydan sonra Oğuz, birçok televizyon dizisinde, reklamda, tiyatro sahnesinde rol alır.
Boyu, yeteneğinin keşfedilmesini sağlamış: Katıldığı birçok ligde çeşitli dallarda birincilikleri olan, A Milli voleybol takımının değişmez isimlerinden Neslihan Demir Darnel de küçük yaşlardan beri basketbol ve atletizmle uğraşmış. Fakat voleybola başlamasının sebebi okuluna gelen voleybol antrenörleri sayesinde olur. Antrenörler okuldaki bütün uzun boyluları seçer. 1.87'lik boyunda olan Demir de tabii ki seçilenler arasındadır. Demir, voleybola başlamasını 'tamamen kader' olarak nitelendiriyor.
'Oyunculuk yapamayacağım' dediğim sırada karşılaştım: Oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu ise depresyondayken yaşar hayatının karşılaşmasını. Tam 'Oyunculuğu yapamayacağım.' dediği sırada Uğur Yücel ile karşılaşır. Bozoğlu, Yücel'in oyununu izlemeye gittiği sırada, onunla tanışma fırsatı bulur ve ikili arasında hoş bir sohbet gerçekleşir. Ardından Yücel, Bozoğlu'nu Karşıyaka Açık Hava Tiyatrosu'nda 2 bin seyircinin karşısına çıkarır ve onu depresyondan çıkaran konuşmayı yapar: "Bugün meslektaş adaylarımla çok hoş bir sohbet yaptım. Şimdi gelecekte meslektaşım olacak bir oyuncu adayını size takdim etmek istiyorum."
Tasavvufun müzik kariyerime etkisi çok büyük: "Muzaffer Özak'a rastladıktan sonra her şeyim değişti." diyor, Mazhar Alanson. Sahaflar şeyhi olarak tanınan Muzaffer Efendi'nin dükkânına giden Alanson, ona şeyh olup olmadığını sorar. Özak da, "Estağfurullah, türbedarım." cevabını verir. Daha sonra Alanson, Özak'ın elini öper ve dükkândan çıkar. Fakat çıktıktan bir müddet sonra tekrar geri dönme ihtiyacı hisseder ve Muzaffer Efendi'nin sohbetini dinlemeye koyulur. O günden sonra Alanson'un hayatı değişir. Diday, Mecburen, Buselik makamı gibi sevdiğimiz şarkıların sözleri meğer hep oradan çıkmış.
Esra Keskin/Zaman