Dolar
38,8545
-0,03%
Euro
44,119
-0,01%
Sterlin
52,3504
0,32%
Bitcoin
4.298.432
2,29%
BİST-100
9.412,14
0,14%
Gram Altın
4.157,671
0,36%
Gümüş
33,48
0,25%
Faiz
47,69
0,00%

Migros'un satışı için tam yetki

Koç CEO'su Bulgurlu, Migros'un satışı için bir yatırım bankasını görevlendirdiklerini açıkladı

18.06.2007 11:09
Haberi paylaşın
Migros'un satışı için tam yetki
16px
32px

Bulgurlu, Koç Holding 15'inci basın ve kamuoyunu bilgilendirme  toplantısında yaptığı konuşmada, Koç Topluluğunun önemli yatırımlara  imza atan ve yüksek büyüme planları olan bir topluluk olduğunu vurguladı.

Koç Topluluğu olarak Türkiye'nin her türlü risk ve zorluklara rağmen  önemli bir büyüme döneminde olduğuna inandıklarını dile getiren  Bulgurlu, dünyanın pek çok yerinde yatırım yapma imkanı varken  Türkiye'de bu denli önemli projelere yapmış oldukları yatırımın  Türkiye'ye ve ekonomisine olan güvenin en önemli göstergesi olduğunu  söyledi.

Türkiye'nin 2001 krizinin etkilerini üzerinden atmaya çalıştığı dönemde  Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme ve istikrar yönünde ilerleyeceğini  öngördüklerini ve buna inandıklarını belirten Bulgurlu, bu senaryoyu  esas alarak yeni bir stratejik plan oluşturduklarını ve kendilerine  iddialı hedefler koyduklarını ifade etti.

Hızlı ve karlı bir büyüme ile Avrupa ve dünyanın önde gelen  şirketlerinden biri olmayı hedeflediklerini, bu hedefe ulaşmak için bir  dizi temel stratejik prensip benimsediklerini aktaran Bulgurlu, bu  prensiplerin rekabet gücüne sahip oldukları ve tüketiciye yakın olan  sektörlere odaklanmak, cironun en az yüzde 50'sini yurt dışından elde  etmek, faaliyet gösterdikleri alanlarda liderlik, marka ve teknoloji  gücünü artırmak olduğunu anımsattı.

Aradan geçen dönemde Türkiye'nin bekledikleri yönde bir gelişme  sergilediğini ve buna bağlı olarak bazı fırsatların öngördüklerinden de  kısa sürede karşılarına çıktığını kaydeden Bulgurlu, bunları stratejik  planları doğrultusunda değerlendirerek çok hızlı ve karlı bir büyüme  gerçekleştirdiklerini, cironun 5 yılda 5,5 katına çıkarak 34,5 milyar  dolara ulaştığını, 2002 yılında 244 milyon dolar olan faaliyet karının  8,5 kat artarak 2 milyar doları aştığını hatırlattı.

Tüpraş, Yapı Kredi, Tansaş gibi önemli satın almalar  gerçekleştirdiklerini, bunun yanı sıra odaklanma stratejileri  doğrultusunda bir çok şirketten de çıktıklarını hatırlatan Bulgurlu, Koç  Holdingin bugün geçmişe göre daha odaklı bir yapıya sahip konuma  geldiğini söyledi.

“4 ANA SEKTÖRE ODAKLANMAYA KARAR VERDİK”
        
Bulgurlu, bir dünya şirketi boyutuna ulaştıkları bu dönemde bulundukları  noktadan daha ileri gitmek için daha fazla odaklanmaları, kaynaklarını  ve enerjiyi daha az sayıda sektöre yoğunlaştırarak daha fazla  derinleşmeleri ve dünya ölçeğinde rekabet eder hale gelmeleri  gerektiğini vurguladı.

Bulundukları sektörlerde gerek yurt içinde gerekse global pazarlarda  önemli fırsatlar mevcut olduğunu veya önümüzdeki dönemde gündeme  gelmesinin beklendiğini belirten Bulgurlu, büyüme ve karlılığın  sürdürülebilir olması için bu fırsatları bir öncelik çerçevesinde  değerlendirmeleri gerektiğini söyledi.

Bu nedenle stratejik planlarını yeniden gözden geçirdiklerini ve  portföylerini tekrar analiz ederek iş birimlerine yurt içi ve dışında  büyüme potansiyelleri, rekabet güçleri, fırsatlar ve tehditler, topluluk  neticelerine katkıları, bugün ulaşmış oldukları değerler gibi bir çok  kriter açısından değerlendirdiklerini ifade etti.

Bulgurlu, şöyle devam etti:  “Sonuçta 4 ana sektöre odaklanmaya karar verdik. Enerji, dayanıklı  tüketim, otomotiv, finansal hizmetler bu sektörlerdir. Topluluğumuzun en  büyük iş birimleri bu 4 sektörde bulunmaktadır. Koç Holding'in 2006  büyüklükleri içinde konsolide cironun yüzde 87'si, yurt dışı gelirlerin  yüzde 90'ı, faaliyet karının yüzde 91'i, faiz amortisman ve vergi öncesi  karın yüzde 89'u, yatırım harcamalarının yüzde 82'si bu iş birimleri  tarafından sağlanmıştır. Bu 4 sektör ayrıca son 5 yıldaki ciro büyümemiz  içinde yüzde 88 paya sahip olmuştur. Dolayısıyla almış olduğumuz karar,  portföy yapımızda çok büyük bir değişiklik değil bu yapı içerisinde  zaten en büyük ağırlığa sahip olan sektörlere daha da fazla odaklanmak  anlamına gelmektedir. Stratejik planımızın temel prensipleri aynen  geçerli olmaya devam etmektedir. Sadece içerisinde bulunduğumuz şartlar  ve gelmek istediğimiz noktanın gereği olarak daha odaklı bir yapıya  geçme kararı alınmıştır.”
        
GERÇEK ANLAMLI KÜRESEL BİR ŞİRKET...
        
Bülent Bulgurlu, bundan böyle odaklanacakları diğer bir çok önemli  hedefin ise gerçek anlamlı küresel bir şirket haline gelmek olacağını  kaydederek, “Aldığımız stratejik kararlar doğrultusunda gıdaya dönük  perakende işimizi ayrı bir gözle değerlendireceğiz. Bu amaçla bir  yatırım bankasını Migros şirketimizle ilgili satış dahil her türlü  stratejik alternatifi değerlendirmek üzere görevlendirdik. Bu noktada  altını çizmek isterim ki Migros Topluluğumuzun en başarılı  şirketlerinden biridir. Sektörün Türkiye'de tartışmasız lideridir”  şeklinde konuştu.

Migros'un yurt dışında Ramstore markası ile önemli bir büyüklüğe sahip  olduğunu, hızla büyümeye ve yaygınlaşmaya devam ettiğin vurgulayan  Bulgurlu, 2005 yılında gerçekleştirilen Tansaş alımının yanı sıra  organik büyümenin sürdürüldüğünü ifade etti.

2007'nin ilk 3 ayında satışlarını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde  14 artıran Migros'un faaliyet karının yüzde 17, net dönem karının da  yüzde 69 arttığını hatırlatan Bulgurlu, karlılıktaki artışta Tansaş  birleşmesi ile sağlanan verimlilik ve sinerjinin önemli payı olduğunu  aktardı.

SEÇİM BEKLENTİMİZ İSTİKRAR
        
Bulgurlu, “22 Temmuz'da sandıktan çıkacak yeni iktidarın, AB yol  haritasına sahip çıkmasını ve reform sürecini yeniden canlandırmasını  yürekten diliyoruz” dedi. Türk ekonomisinin 2000'li yıllarda  önemli bir değişim ve iyileşme sürecinden geçtiğini söyledi.  1990'lı yıllarda hükümetlerin ömrü ortalama 1,5 yıl ile sınırlı  kalırken, yılda ortalama yüzde 7 bütçe açığı verildiğini, ortalama  enflasyonun yüzde 77 olduğunu ve bu tür dengesizlikler sonucu da her 3-4  yılda bir ekonomik kriz yaşandığını kaydeden Bulgurlu, 2001 krizinden bu  yana ise, politik istikrar ve beraberinde gelen hızlı karar alma ve  reform süreci sayesinde, enflasyonun 2001 yılındaki yüzde 69  seviyesinden tek haneli rakamlara doğru gerilediğini anlattı.

Bulgurlu, son beş yıldır faiz dışı bütçe fazlası verilirken, konsolide  bütçe açığının, Maastricht kriterleri ile paralel olarak, yüzde 3'lerin  altına indiğini, ortalama 1 milyar dolar seviyesinin altında kalan  doğrudan yabancı yatırımların, geçtiğimiz yıl 19 milyar dolara  yükseldiğini kaydetti.

2006 yılında dünya piyasalarında yaşanan dalgalanmalar karşısında,  Türkiye'nin önemli bir sınav verdiğini ifade eden Bulgurlu,  “Ekonomimizin bu tür dış şoklar karşısındaki direncinin, önemli  derecede arttığını gözledik” dedi.

Bülent Bulgurlu, uygulanan sıkı para politikası ve finansal  dalgalanmalara rağmen artan ihracat performansı ile beklentilerin de  üzerinde ekonomik büyüme gerçekleştiğini vurguladı.
        
“CARİ AÇIĞIN SEVİYESİ UZUN VADEDE RAHATSIZLIK YARATABİLİR”
        
Ekonomideki başarılı sonuçlara rağmen, cari açık ve işsizlik gibi bazı  yapısal sorunların ise devam ettiğini belirten Bulgurlu, cari açık  finansmanının, doğrudan yabancı yatırımlar ve özel sektördeki uzun  vadeli krediler ile sağlanıyor olmasının, açığa ilişkin riskleri, kısa  vadede azaltmakla birlikte, cari açığın seviyesinin uzun vadede  rahatsızlık yaratabileceğine dikkat çekti.

“IMF İLE İLİŞKİLERİN AYNI DİSİPLİN İÇİNDE YÜRÜTÜLMESİ...”
        
2007 yılının, iki ayrı seçimin yaşanması dolayısı ile politik risklerin  arttığı bir yıl olduğuna işaret eden Bulgurlu konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Şu ana kadar özellikle uluslararası finansman kaynaklarının gelişmekte  olan ülkelerin lehine artıyor olması, Türkiye'ye özgü risklerin,  ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlı kalmasını sağlamıştır.  Ancak, geçtiğimiz sene yaşadığımız finansal dalgalanmalar, bu tür  eğilimlerin kısa sürede değişebileceğini ve dolayısı ile Türkiye'ye özgü  dinamiklerin, mutlak surette desteklenmesi gerektiğini göstermektedir.  Bu meyanda, IMF ile ilişkilerin, aynı disiplin içerisinde yürütülmesi,  mali disiplinin sürdürülmesi, kısa vadeli kazanımlar uğruna uzun vadeli  hedeflerden sapmaya sebep olabilecek politikalardan uzak kalınması,  sosyal güvenlik ve vergi konuları gibi yapısal düzenlemelerin hızla  tamamlanması, istikrarlı büyüme ortamı için en önemli şartların başında  gelmektedir.”
        
“MÜZAKERE SÜRECİNDEKİ YAVAŞLAMA GEÇİCİ BİR SIKINTI”

        
Türkiye'nin uygulayacağı kalkınma modelini seçtiğini belirten Bulgurlu,  “Bu kapsamda 22 Temmuz'da sandıktan çıkacak yeni iktidarın, AB yol  haritasına sahip çıkmasını ve reform sürecini yeniden canlandırmasını  yürekten diliyoruz” dedi.

Bulgurlu, Koç Topluluğu olarak müzakere sürecinde yaşanan yavaşlamayı,  AB-Türkiye ilişkilerinin uzun vadeli karakteri içinde geçici bir sıkıntı  olarak değerlendirdiklerini kaydetti.

Hızlı büyümenin, dünya piyasaları ile güçlü bağlar ve uluslararası  standartlara erişmek ile mümkün olacağını dile getiren Bulgurlu, bu  doğrultuda, Türkiye AB'ye ne kadar ihtiyaç duyuyorsa, AB'nin de  Türkiye'ye o kadar ihtiyaç duyduğunu ifade etti.

Bulgurlu, Ekonomimiz ve coğrafyamızdan kaynaklanan gerçeklerin dünya  ekonomisi ve politikasındaki yeri göz önüne alındığında, ülkemizin AB'ye  dahil olmasının gerekliliği açıklıkla ortaya çıkmaktadır” dedi.

Bu yönde Türkiye'nin ortak bir planla yönlendirilmesinin önem taşıdığını  vurgulayan Bulgurlu, “Tam üyelik sürecinin teknik gereklerini 2014  yılına kadar tamamlamanın, gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyoruz”  diye konuştu.
        

“TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNE GÜVENİYORUZ”

        
Bazı alanlarda yapısal değişim ihtiyacına rağmen, Türkiye'nin  sürdürülebilir büyüme ortamına girdiğini ifade eden Bulgurlu, AB ile  görüşmeler döneminde ekonomiye yılda ortalama olarak yüzde 5-7 arasında  bir büyüme ivmesi kazandırılmasının hedeflenmesi gerektiğine işaret etti.
Türkiye'nin yeni bir meclis ve cumhurbaşkanı ile bu yılı bitireceğini  hatırlatan Bulgurlu sözlerini şöyle tamamladı: “Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, Türkiye'nin geçtiğimiz birkaç yılda  yakaladığı istikrarlı büyüme çizgisini ve AB ile entegrasyon yolunda  ilerlemesini devam ettireceğine inanıyoruz. Biz de, Koç Topluluğu  olarak, bir dünya şirketi olma yolunda başarılarımızı sürdürerek bu  gelişmeye katkıda bulunmaya devam etmeyi hedefliyoruz. Türkiye'nin  geleceğine güveniyor ve bu gelecek için çalışıyoruz.”
        
MİGROS'UN SATIŞIYLA CİRO KAYBI YÜZDE 10 CİVARINDA OLACAK

           
Bulgurlu, Migros'un satışının tamamlanması ile ilgili aracı banka JP  Morgan'ın vermiş olduğu tahminlerin 6 ay ile 9 ay arasında değiştiğini bildirdi.  Bulgurlu, Koç Holdingin 15'inci basın ve kamuoyunu bilgilendirme  toplantısında sorularını yanıtlarken, Migros'un satışının özellikle  alıcı açısından oldukça detaylı çalışmalar gerektiren işlemlerden  oluştuğunu söyledi.

Bu konuda yetkilendirilen JP Morgan'ın izleyeceği çalışmaya ilişkin bir  soru üzerine Bulgurlu, şirket bilgilerini toparlayan kitapçıkların  hazırlandığını ve bunların potansiyel alıcılara gönderildiğini  belirterek, ön teklifler alındıktan sonra bilgi odasının açılacağını,  bilgi odasında Migros'a ilgi duyan şirketlerin her türlü istedikleri  bilgilere ulaşabileceklerini anlattı.

Bulgurlu, bu süreçten sonra ilgisi devam eden şirketlerin bunu somut bir  teklif haline getirip belirli bir süre içinde vereceklerini ifade  ederek, bu süre içinde kendilerine düşen görevin bunları değerlendirip,  sonuca ulaştırmak olduğunu, bu yöntemin bütün şirketlerin satışında  uygulanan model olduğunu kaydetti.

“Migros'un ne kadarı satılacak?” sorusuna Bulgurlu, “Bize ait tüm  hisseler satılacaktır, yüzde 52 civarında” yanıtını verdi.

Satışın ne kadarlık süre içinde tamamlanacağı yönündeki bir soru üzerine  de Bulgurlu, “Aracı bankamız JP Morgan'ın bu konu ile ilgili vermiş  olduğu tahminler 6 ay ile 9 ay arasında değişmektedir” dedi.
        
“CİRO KAYBINI 1,5 YILDA TELAFİ EDERİZ”
        
Migros'un satışı ile ne kadarlık bir ciro kaybı oluşacağı yönündeki  soruya da Bulgurlu, “Migros satışı ile ilgili ciro kaybı aşağı yukarı  yüzde 10 mertebelerinde olacaktır. Yüzde 10 ciro kaybını önümüzdeki 1,5  yıl içinde sadece organik büyüme ile telafi edeceğimize inanıyoruz”  diye konuştu.

Böylelikle dünyanın ilk 200 ve Avrupa'nın ilk 50'nci şirketi konumunu 2  yıl içinde tekrar elde edeceklerini düşündüklerini ifade eden Bulgurlu,  sadece ciro büyümesi değil yaptıkları stratejik değerlendirmelerde  dikkate aldıkları en kuvvetli unsurun, karlı büyüme modeli üzerine  odaklanmak olduğunu, dolayısıyla bundan sonra büyümenin sadece ciroda  değil karlılıkta da belirli bir şekilde algılanacağını söyledi.

Bulgurlu, görüşmelere ilişkin bir soru üzerine “Bu (Bize satar  mısınız?, Biz de satalım) diye bir görüşmeye dönük bir şey değil” dedi. “Satın almak üzere kapınızı çalan olmadı mı?” sorusuna Bulgurlu,  “Benim dönemimde olmadı” yanıtını verdi.

Tansaş'ın Migros'a katılmasının süreci nasıl etkileyeceği şeklindeki  soru üzerine ise Bulgurlu, şunları kaydetti:    “Biz hiç bir şirketimiz için daha önceden (şöyle yapacağız, aman  büyümesini durduralım, büyümesini çoğaltalım) diye düşünmüyoruz. Her  şirket yönetimi kendi şirketinin ileriye dönük tırmanabilmesini hedefler  ve o doğrultuda gayret sarfeder. Migros'un da büyüme hedefleri var. Son  10 yıl içinde devamlı atılım içinde. Tansaş'ta bu program dahilinde  gerçekleştirilen ilave bir yatırım ve büyümedir.”
Bulgurlu, “Bir sürprizle karşılaşabilir miyiz?” sorusuna, “Olabilir.  Dünya o kadar büyük ve o kadar çok şirket var ki” karşılığını verdi.

Bulgurlu, bir gazetecinin “Daha önceden Wal Mart ile görüşme yaptığınız  konuşuluyordu. Bu görüşmeler devam ediyor mu?” sorusunu, “Şu an için  böyle bir görüşmemiz yok. Çünkü başlatmadığımız için yok. Belki  olacaktır” yanıtını verdi.

Tat gibi diğer gıda şirketlerinden zamanla çıkıp çıkmayacakları  yönündeki bir soru üzerine ise Bulgurlu, belirledikleri 4 ana sektörün  asıl işleri olduğunu, diğer şirketlerin ise kendi işlerindeki  faaliyetleri karlı olduğu sürece devam edeceğini belirten Bulgurlu,  “Farklı bir durum olursa o zaman şirketi değerlendiririz. Ama şu anda  hepsi sağlıklı bir şekilde büyüyor. Gıda toptancılığı işindeki  şirketlerimizde memnuniyet verici neticeler oluyor” dedi.

Bulgurlu, stratejilerin Anayasa gibi algılanmaması gerektiğini, zaman  içinde değişebileceğini, ortama ve şartlara göre uyum sağlayacağını  belirterek, “O zaman yine bir iki sene sonra belki oturup yeni baştan  değerledirir daha verimli hale nasıl gelebiliriz...” diye konuştu.
        
Bulgurlu, Migros satışı ile ilgili, herhangi bir çalışma yapmadan  günübirlik kararlar vermediklerini ifade ederek, 3-4 hafta önce  söylediği gibi stratejik bir çalışma yaptıklarını, içinde bulundukları  sektör ve şirketleri teker teker değerlendirdiklerini anlattı.

Bulgurlu, diğer gıda grubu şirketleri ile ilgili bir gözden geçirme olup  olmayacağı yönündeki soru üzerine de “Altını çizerek gıdaya dönük  perakende işimiz dedik. Çünkü bizim başka perakende işlerimiz de var. Şu  an için diğer herhangi başka bir işimizde satışa veya yeniden çalışmaya  dönük bir değerlendirme ve çalışma yoktur” diye konuştu.

Bulgurlu, bu sene yaşanacak iki seçimin ardından, 2008 ile ilgili senaryolarının ne olduğu yönündeki bir soru üzerine, Türkiye ve Türkiye'nin geleceğine gönülden inandıklarını vurguladı. Türkiye'nin büyüme sürecine girdiğini ve bu sürecin devam edeceğini düşündüklerini ifade eden Bulgurlu, şöyle konuştu: "Kendimizi 2001 krizinden sonra bu esasa göre yapılandırdık. Seçim neticesinde hangi hükümet gelirse gelsin,gerek büyüme hızı, gerek Türkiye'deki istikrarın değiştirilmeden devam edeceğine inanıyoruz. Büyüme hızının yüzde 5 ile 7 arasında sabit tutacak, AB'ye gereken önemi verecek ve görüşmeleri eskisi gibi devam ettireceğine inanıyoruz. Bütün bizim kurmuş olduğumuz senaryo bunun üzerinedir.Farklı bir senaryomuz yok."