Dolar
40,6716
0,08%
Euro
47,3724
-0,07%
Sterlin
54,799
0,08%
Bitcoin
4.805.620
1,01%
BİST-100
10.972,63
0,15%
Gram Altın
4.443,258
0,13%
Gümüş
38,35
0,15%
Faiz
45,32
0,00%

Lüks saatte ikinci el piyasasının önde gelen isimlerinden Hasan Keydal, lüks saat dünyasının bilinmeyenleri yazdı

Birçok kişi ikinci el saatini getiriyor, yeni bir modele geçiyor. Kimi, ilk başta parasının yetmediği saate terfi ediyor, kimi sadece bir değişiklik arıyor, belki de sadece 'değişmek' istiyor. Fark ettim ki, saat değiştiğinde sadece bilekteki model değişmiyor. Bakış, duruş, hayattaki yeri de değişiyor. Ve işin güzel yanı şu: bu geçişler artık neredeyse bir ritüel hâlini aldı.

10.08.2025 07:16Güncelleme: 10.08.2025 07:29
Haberi paylaşın
Lüks saatte ikinci el piyasasının önde gelen isimlerinden Hasan Keydal, lüks saat dünyasının bilinmeyenleri yazdı
16px
32px

Hasan KEYDAL 

İKİNCİ ELİN BİRİNCİ HİKAYESİ: ZAMANIN DOKUNUŞU

Geçenlerde ofise bir müşteri geldi. Üzerine fazla konuşmadan, bir kutu çıkardı ve "Hasan abi biliyorsun bu saati yıllar önce babamla birlikte senden almıştık," dedi. Bir Rolex'ti. Kutusu sağlam, görünüşü diriydi, mekanizması ise biraz yorulmuştu. O an anladım ki, müşterim sadece saati satmak istemiyordu; bir dönemi kapatmak istiyordu.

"Artık hazırım," dedi. "Yıllardır aklımda olan modele geçmek istiyorum. Şimdi zamanı geldi."

HERKES KENDİ MİRASININ YENİ HALKASINI OLUŞTURUYOR

Bu durum, her zaman aklıma Patek Philippe'in o meşhur felsefesini getirir: "Aslında bir Patek Philippe'e asla sahip olamazsınız, sadece onu gelecek nesil için saklarsınız." Bu söz, saatlerin yalnızca zamanı gösteren birer makine değil, aynı zamanda birer miras, birer köprü olduğunu ne güzel anlatıyor. Benim müşterim de tam olarak bunu yapıyordu; kendi mirasının yeni bir halkasını oluşturuyordu.

İNSANLAR NEDEN SAATLERİNİ DEĞİŞTİRİR ? 

Bu durumu çok sık yaşıyorum. Birçok kişi ikinci el saatini getiriyor, yeni bir modele geçiyor. Kimi, ilk başta parasının yetmediği saate terfi ediyor, kimi sadece bir değişiklik arıyor, belki de sadece 'değişmek' istiyor. Fark ettim ki, saat değiştiğinde sadece bilekteki model değişmiyor. Bakış, duruş, hayattaki yeri de değişiyor. Ve işin güzel yanı şu: bu geçişler artık neredeyse bir ritüel hâlini aldı.

SAATİ DEĞİL GEÇMİŞİ ALIYORSUNUZ

İkinci el saat işi, bizim işimizin büyük kısmı. Ama mesele eskiyi satmak değil. Mesele, bir zamanın içinden çıkıp başka bir zamana geçebilmek. İnsanlar saatlerini genelde 6 ay ile 2 yıl arasında değiştiriyor. Ama hepsinde ortak bir şey var: Bir hikâyeyi kapatıp, yenisini açma arzusu.

Tabii bu geçişte dikkat edilen bazı sabit başlıklar var.

Sertifika: İlk sorulan şeydir. Varsa tarihine bakılır. Eski sertifikalar 2 senelik garanti verirken, şimdiki sertifikalar 5 sene garanti veriyor. Sadece sertifikanın olması değil; doğru bir hikâyeye oturması da önemli.

Bakım Geçmişi: Biz saatlerle konuşuruz. Saatle kendi aramızda bir dil vardır ve ben o saate baktığımda o saat bana birçok şeyi anlatır. Kimin elinden geçmiş? Kaç kez servis görmüş? Aynı araba alırken motoruna baktırmak gibi, saate de kulak verilir.

Cila: Bu, ustalık isteyen hassas bir konudur. Yanlış bir cila, saatin ruhunu öldürür; mat bir saate uygulanan parlak bir cila veya tam tersi, saatin karakterini tamamen siler. Üstten yapılan bir cila saatin kasasına zarar verebileceği için, mekanizmayı açıp cilalamak gerekir ki, bunu ancak bu işin gerçek ustaları yapabilir. İyi bir cilacı, saati parlatmaz; onu ilk günkü hikâyesiyle yeniden hatırlatır.

MESELE HEP ROLEX'TİR 

Ve evet, genelde mesele hep Rolex'tir. Piyasada “Rolex ve diğerleri” derler. Haklılar. Rolex bu işin direksiyonunda oturur, diğer markalar arka koltuktadır. O yüzden ikinci elin gerçek ölçüsü, çoğu zaman bir Rolex'in üstünden geçer. Ama unutulmasın: Her saat alınmaz. Bazı saatler sadece seçilir. Ve doğru saati seçmek, çoğu zaman doğru insanla tanışmakla olur.

GÜVENİN GARANTİ BELGESİ YOK

Bazen bir müşterim gelir, saat bakar. Ben daha konuşmadan, hangi modeli aradığını bilirim. Çünkü o müşteri benim için artık sadece müşteri değil, bir arkadaştır. Ve ben arkadaşımın neyi neden seçtiğini, neye değer verdiğini artık biliyorum. Yıllar içinde bu iş, bir alım-satım işleminden çok, karşılıklı bir güven köprüsüne, sağlam bir dostluğa dönüştü. Örneğin, ilk müşterim, şimdi sadece bir dostum değil, birlikte tatile çıktığım bir abim oldu. Hikâyemizin başladığı o ilk günden beri biriktirdiğim tek şey saatler değil, sarsılmaz bir güvendir. Ve bilirsiniz, güvenin garanti belgesi yoktur. Ama insanlar onu hisseder, kalplerinde taşır.

Biz burada, zamanı sadece ölçmeyiz. Onarılan her mekanizma, tamamlanan her parça, sahibine küçük bir iyilik gibi geri döner. Belki de bu yüzden, bir saat buradan çıktığında sadece bilekte değil, zihinde ve kalpte de derin bir iz bırakır.

Ben bu mesleğin okulunu Kapalıçarşı’da okudum. Ama asıl ustalığı, bu yolda geçen zamanla öğrendim. Bugün geldiğimiz noktada ofisimizin taşıdığı itibar, duvarlarına sığmayacak kadar büyük. 

YENİ BİR SAAT YENİ BİR HİKAYE

Geçenlerde bir müşterimiz şöyle dedi: "Ben saat almaya değil, kendimi iyi hissetmeye geliyorum." Sanırım meseleyi en iyi anlatan cümle buydu. İyi bir saati bulmak kolaydır. Ama o saatin size iyi gelmesini, sizi yeni bir hikâyeye başlatmasını sağlamak… İşte biz tam da bunu yapıyoruz.

Kiminin sadece zamanı ölçtüğü yerde, biz birlikte yaşanmışlık biriktiriyoruz.

patronlardunyasi.com