Dolar
42,4724
0,12%
Euro
49,199
0,13%
Sterlin
56,0503
0,15%
Bitcoin
3.700.678
0,00%
BİST-100
10.857,17
-0,28%
Gram Altın
5.682,543
0,86%
Gümüş
51,99
1,03%
Faiz
39,68
0,03%

Konkordato çalıştayında öne çıkan 7 kritik sorun ve çözüm önerisi

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Avrupa Birliği’nin 1,5 milyar euroluk yeni savunma sanayisi programı EDIP için düzenlenen oturumda hararetli tartışmalar yaşandı. AB Komisyonu, programın Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendireceğini savunurken, bazı milletvekilleri ortak savunma projelerinin ulusal egemenliği zayıflattığını ve sosyal harcamaları gölgelediğini ileri sürdü. Görüşmelerde, Ukrayna ile sanayi işbirliğinden “ortak tedarik” modeline kadar birçok kritik başlık gündeme geldi.

26.11.2025 04:22Güncelleme: 26.11.2025 04:37
Konkordato çalıştayında öne çıkan 7 kritik sorun ve çözüm önerisi
16px
32px

Konuyla ilgili Dünya gazetesi yazarı Talha Apak "Konkordato istismarcıları işletmeleri mağdur ediyor" başlıklı yazı kaleme aldı.

İşte o yazı:

Son yıllarda gündemden hiç düşmeyen “Konkordato” uy­gulamasının sorunları ve çö­züm önerileri geçen hafta sonun­da Yalova’da düzenlenen bir çalış­tayda masaya yatırıldı. Çok sayıda uygulayıcı akademisyen, mali mü­şavir ve avukat meslek mensupla­rının katıldığı çalıştayda değerli ko­nuşmacı hocalarımızın önemli tes­pit ve önerileri oldu.

21-22 Kasım’da, 1995 yılında il olan Yalova’da düzenlemiş olduğu­muz ve benim de moderatörlüğünü yaptığım Konkordato Çalıştayı’na, ilgili mahkemeler tarafından görev verilen çok sayıda konkordato komi­serleri, akademisyenler, mali müşa­virler ve hukukçular katılarak güncel sorunlar tartışıldı, öneriler sunuldu.

Protokolde; seçkin kuruluşumuz olan Kamu Gözetim Kurumu’nun (KGK) Başkanı Dr. Hasan Özçelik, Eski Devlet Bakanı Dr. Masum Tür­ker, İstanbul YMM Odası Başkan Yardımcısı Vahap Adıyaman, Ya­lova SMMM Odası Başkanı Özkan Yalçın ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kenan Karabağ yer ala­rak protokol konuşmalarında gün­deme ilişkin açıklamalar yaptılar.

Çalıştayın konuşmacılar olan; Prof. Dr. Ali Cem Budak, Prof. Dr. Hakan Taştan, YMM Olcay Er ve Av. Dr. Alperen Asım Koruk bran­şlarında konuyla ilgili değerlen­dirmelerde bulundular, uygula­mada yaşanan sorunları ve öneri­lerini dile getirdiler.

Bilindiği gibi, 2018 yılında uygulamasına başla­nan ve son iki yılda yaşanan reel piyasa sıkıntıları nedeniyle hızla artan konkordato talepleri sonucu olarak, bugüne kadar 20 bine yakın işletme konkordatoya başvurmuş, bunların üçte ikisi daha yarı yolda ya ret kararı almış ya da iflas kara­rı almış, ancak üçte birinin proje­leri tasdik görmüş ve amacına ula­şabilmiştir. Bugüne kadar konkor­dato sürecine giren 20 bine yakın işletmenin toplam işletmeler içe­risindeki payı çok düşük olabilir, ancak beraberinde yüzlerce/bin­lerce başka işletmeleri de olum­suz etkilemektedir. Konkordatoya giren bir işletmeden alacaklı olan yüzlerce işletme bu süreçte veya sürecin sonunda fazlasıyla mağ­dur olabilmektedir.

İflasın ertelenmesi kurumunun 2018 yılında yürürlükten kaldırıl­ması neticesinde ortaya çıkan boş­luğu doldurmak üzere konkordato kurumu, İcra ve İflas Kanunu’nda 7101 sayılı Kanun ile yapılan kap­samlı değişikliklerle işlevsel hale getirilmiştir. Yeni düzenlemelerle birlikte uygulamada yaşanan bir­takım sorunlar 7155 ve 7327 sayılı Kanunlar ile yapılan değişiklikler ile giderilmeye çalışılmıştır.

Mevcut mevzuatımıza göre; konkordato hem borçluyu hem de alacaklıyı koruma amacı taşımak­ta, ancak konkordato hukukunu düzenleyen mevcut İcra İflas Ka­nunu (İİK) günümüzde yaşanan sorunlar karşısında maalesef ye­terli olamamış veya yaşanan so­runlara çare olamamıştır. Buna rağmen, Adalet Bakanlığı tarafın­dan oluşturulan bir komisyon ile uzun zamandır üzerinde çalışılan kanun değişikliği çalışmaları ise çok ağır ilerlemektedir.

YENİ DÜZENLEME VE AMACI

İlgili kanun değişikliğine ilişkin komisyon çalışmaları çok önemli ve gerekli öneriler içermektedir. An­cak, bu çalışmalar bir türlü kanun taslağı haline getirilip TBMM’ye sunulamamıştır. Aldığımız bilgile­re göre, ilgili çalışmalara komisyon tarafından devam edildiği, mevcut önerilerin Adalet Bakanlığı’na su­nulduğu ve olası değişikliğin 2026 yılına sarkacağına kesin gözüyle ba­kılmaktadır. Piyasanın beklentisi ise, ilgili kanun değişikliğinin bir an önce hayata geçirilmesidir.

Konkordatoya başvurmanın iki önemli boyutu bulunmaktadır. Bi­rinci boyut, meşru bir hakkın kul­lanılması, ikinci boyut ise istismar boyutu olarak öne çıkmaktadır. Özellikle alacaklı ve borçlu hakla­rı arasındaki dengenin bozulması yeni bir düzenlemeyi zorunlu kıl­mıştır. Daha da ötesi, son zaman­larda artan konkordato talepleri­nin ilgili mahkemelerde yarattığı yoğunluk ve kamuoyunun olum­suz bakışı gündemdeki yerini korumaktadır.

Adalet Bakanlığı tara­fından hazırlanan ve İcra İflas Kanu­nu olarak uygu­lanmakta olan kanunun ismi “Cebrî İcra Ka­nunu” olarak de­ğiştirilerek yürürlükteki İcra ve İflas Kanunu’nda köklü değişik­likler öngörmektedir. Cebri İcra Kanunu Taslağı’nın temel amacı, bu karmaşıklığı gidermek, yargı­sal içtihatları yasal metne entegre etmek ve modern ekonomik ger­çekliklere uyum sağlamaktır. Tas­lak, metni sadeleştirerek ve dilini güncelleyerek daha erişilebilir ve tutarlı bir yapı sunmayı hedefle­mektedir.

Ayrıca, alacaklının mülkiyet hakkı ile borçlunun temel hak ve özgürlükleri arasında adil bir den­ge kurarak, borçluların ödeme güçlüğü nedeniyle insan onuru­nu zedeleyici veya orantısız kısıt­lamalara maruz kalmasını engel­lemeyi amaçlamaktadır. Dijital­leşme ve UYAP sisteminin etkin kullanımı gibi teknolojik gelişme­lerden faydalanarak borç tahsila­tını hızlandırmak ve basitleştir­mek de taslağın önemli hedefleri arasında yer almaktadır.

YENİ DÜZENLEMEDE ÖNE ÇIKAN ÖNEMLİ HUSUSLAR

Önemli değişiklikler öngören ye­ni “Cebri İcra Kanun” taslak çalış­maları 14/08/2025 itibarıyla ka­muoyunun görüşüne sunulmuştur. Buna göre;

1-Mühlet sürelerinin daha kı­sa verilebileceğine ilişkin hü­kümlere yer verilmiştir. 3+2 ay olan geçici mühlet ve 12+6 ay olan kesin mühlet ile 6 ay tasdik yargı­lamasındaki uzatım olmak üzere toplam 29 ay sürebilen mühletle­re karşılık yeni taslakta 4 ay geçici mühlet ve 12+3 ay kesin mühlet ile 6 ay tasdik yargılamasındaki uza­tım olmak üzere toplam 25 ay ola­rak kısaltılmıştır.

2-KGK’nın yetkilendirmiş ol­duğu bağımsız denetim kuru­luşunca hazırlanacak ve başvuru dosyasına eklenmesi gerekecek “makul güvence raporu” geçi­ci konkordato komiserlerince de­netlenecektir. Konkordato komi­serlerinin denetimi ve haklarında uygulanabilecek yaptırımlar kap­samlı şekilde düzenlenmiştir.

3-Borçlunun lehtar olduğu temi­nat mektupları mühlet içeri­sinde mahkeme kararıyla tazmin edilebilecektir. Mühlet içerisin­de borçlunun faaliyetine göre “kü­çük” miktardaki borçlar mahkeme kararıyla ödenebilecektir.

4-Yargıtay kararının aksine, ya­bancı para alacaklar geçi­ci mühlet tarihi itibarıyla TCMB efektif satış kuru üzerinden TL’ye dönüştürülecektir.

5-Teklifte önerilen vade veya ödemesiz dönemin makul ol­ması ve açıkça gerekçelendirilme­si şeklinde yeni bir tasdik şartı ge­tirilmiştir. Mahkeme yetersiz pro­jenin düzeltilmesini istemeyecek, kendisi düzeltebilecektir.

6-Yeni bir uygulama ola­rak, “ortak katkı payı” adı altında mahkeme tasdik şartı olarak, şirketin konkorda­to projesinin gerçekleşmesini te­minen ortakların şahsi malvarlık­larından katkı sunmasını isteye­bilecektir.

7-İflasa tabi olan borçlunun tas­dik edilen konkordatosu tama­men iptal edilirse, mahkeme baş­kaca şart aranmaksızın resen borç­lunun iflasına da hükmedecektir. Konkordatodaki ihtiyati tedbir ta­leplerinin mahkemece kabulü veya reddi kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir.

8-Konkordato talebi mahkemece redde­dildikten sonra, borcun ödenmesini sağlayacak olan kaynaklarda önemli bir değişiklik gerçekleşmedik­çe veya ileriye yönelik olarak böy­le bir değişikliğin gerçekleşeceği somut olarak ortaya konmadıkça, tekrar adi konkordato teklifinde bulunulamayacaktır.

9-Başvuru tarihinden geriye doğ­ru altı ay içinde yapılan yer (ad­res) değişiklikleri yetki ve görev ba­kımından dikkate alınmayacaktır.

10-Tasdikten sonra görev ya­pan, işlevselliği öğretide ve uygulamada tartışılan “kayyım” ye­rine “proje denetçisi” getirilecektir.

 ÇALIŞTAYDA ÖNE ÇIKAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yukarıda bahsettiğim üzere, planlanan ve uzun zamandır üzerinde çalışılan çalıştayımız 21-22 Kasım 2025 tarihinde, uygulamanın içinden gelen uzmanların ve akademisyenlerin katılımıyla Yalova ilimizde gerçekleştirildi. İlgili çalıştayda öne çıkan önemli görüşler, sorunlar ve öneriler yazımızın kutularında yer aldığı şekilde özetlenebilir.

KANUN DEĞİŞİKLİĞİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLER

Değişikliğe istinaden dikkat çeken ve olumlu karşılanan önemli konular;

1-Son zamanlarda konkordato uygulamasında yaşanan sorunlar dikkate alınarak hazırlanan Cebri İcra Kanunu Taslağı ile, yürürlükteki İcra İflas Kanununda önemli değişikliklere gidilerek modern, hak temelli ve teknolojik olarak entegre bir icra sistemine geçişi temsil eden bir değişim olacağı.

2-Konkordato açısından temel değişiklikler arasında; alacaklı ve borçlu menfaatlerini dengeleme ilkesinin açıkça ifade edilmesi, UYAP ve yeni portallar aracılığıyla süreçlerin kapsamlı bir şekilde dijitalleştirilmesi, uzmanlaşmış mahkemelerin kurumsallaşması ve hem verimliliği hem de adaleti artırmak için usul kurallarının iyileştirilmesinin yer alacağı. Taslağın yürürlüğe girmesi halinde, Türkiye’deki borç tahsilatı ve iflas hukukunu temelden yeniden şekillendirileceği.

3-Dijitalleşme ve uzmanlaşmış mahkemelere verilen önem ile birlikte, Türkiye’nin icra hukukunun gelecekteki zorluklara karşı konumlanacağı, iş yapma kolaylığının artacağı, yatırımcı güvenini yükseltme ve adalet yönetiminde daha fazla kamu güveni oluşturma potansiyeli taşıyacağı, bu reformların başarısının nihayetinde de etkin uygulamalara ve hukuki çerçevenin değişen toplumsal ve ekonomik ihtiyaçlarına sürekli olarak uyum sağlama taahhüdüne bağlı olacağı.

ÖNEMLİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1-Bir mahkeme tarafından reddedildikten sonra adres değiştirilerek tekrar başka bir mahkemeden yinelenen kon­kordato taleplerinde, mahke­melerin önceki konkordato talebinin hangi gerekçeyle red­dedildiğini dikkate almasının sağlanmasının gerektiği.

2-Konkordato talep eden gerçek veya tüzel kişilerin meşru haklarının kullanılması kadar istismar boyutunun da dikkate alınması gerektiği. Borçluyu korumak kadar alacaklıyı da korumak için önemli önlemlerin alınması gerektiği.

3-Süreci takip eden, denetle­yen ve raporlayan “konkordato komiser heyeti”nin yetki ve so­rumluluklarının çok net bir şekil­de belirlenmesi gerektiği. İlgili mahkemelerce görevlendirile­cek “konkordato komiser heye­ti”nin konusunda uzman kişiler­ce belirlenmesi gerektiği.

4-Konkordato talep dosyasına eklenmesi zorunlu olan ve KGK’ya bağlı bağımsız denetim şirketi tarafından hazırlanan “makul güvence raporu” ile konkordato kurumu arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği.

5-Çok önemli ve hazırlanması zor olan makul güvence raporunun 2-3 gün içerisinde değil en az 2-3 ay içerisinde hazırlanması gerektiği. Bu raporun sunulması zorunlu olacaksa, başvuru sırasında değil sona doğru nihai projenin kabulü olan alacaklılar toplantısından en az 1 ay önce sunulması gerektiği.

6-Geçici mühlet kararı sonrası, ilgili komiser heyetinden en geç 1 hafta içerisinde başvuru sırasında dosyaya eklenmesi gereken belgelerin yeterli olup olmadığı konusunda talep edilen ön raporun ve makul güvence raporunun kontrolünün cari mali veriler ile rapordaki mali veriler arasında dönemsel olarak ciddi değişikliler olması sebebiyle kontrol ve doğruluğunun araştırılmasının çok zor olduğu.

7-Bilindiği gibi ilk başvuru sırasında sunulan projeye göre hazırlanan makul güvence raporunun konkordato sürecindeki bir borçlunun projesinin tasdik aşamasına gelinceye kadar çok kez revize edilerek değişikliğe uğraması, dolayısıyla başında verilen makul güvence raporunun sonrasında hiçbir anlamı ve faydasının kalmayacağı.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz konkordatoya ilişkin bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada; “Son dönemlerde sayılarda bir artış var, ancak bu artış çok önemli bir artış değildir. Elbette artışın da dikkatle incelenmesi gerekir. KGK’nın yetkilendirdiği bağımsız denetim kuruluşlarının dosyaya sunduğu makul güvence raporlarında bazı sıkıntılar olduğu ve KGK’nın bazı yaptırımlarda bulunduğunu biliyoruz.

Öte yandan, yüksek faizlerden dolayı finansman sıkıntısına giren bazı firmalar meşru haklarını kullanarak konkordatoya başvurmaktadır. Ancak, konkordato uygulaması istismara açık bir konudur, haklı sebeplerle konkordatoya başvuranlar olduğu gibi istismar edenler de olacaktır” dedi. Konkordato uygulamasının ekonomiye ve reel piyasaya olan faydası veya zararı uzun yıllardır tartışılmasına rağmen net olarak olumlu veya olumsuz bir durum bilimsel olarak tespit edilememiştir.

Bana göre ise; istatistiki verilere bakıldığında olumlu sonuçtan ziyade olumsuz sonuç doğurduğu ortaya çıkmaktadır. Ülkenin ekonomik sorunları karşısında çok duyarlı olan Sayın Cevdet Yılmaz’ın demeci de konunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, Yalova’daki çalıştayımızda vurgulanan ve pratikte yaşanan sorunlar dikkate alınarak, Adalet Bakanlığı’nın gündeminde olan, istismarı önleyecek ve hukuki sorunları çözecek, gereksiz uygulamaları kaldıracak yeni düzenlemenin bir an önce yasalaşarak yürürlüğe konulmasında fayda vardır.

patronlardunyasi.com

editörün seçtikleri
İngiliz çelik şirketi British Steel, son iki yılda Türkiye'deki ikinci ihalesini alıyor
İngiliz çelik şirketi British Steel, son iki yılda Türkiye'deki ikinci ihalesini alıyor#Anlaşma
benzer haberler