Dolar
42,905
0,20%
Euro
50,6471
-0,23%
Sterlin
58,0023
-0,03%
Bitcoin
3.766.271
0,01%
BİST-100
11.294,37
-0,37%
Gram Altın
6.252,504
1,39%
Gümüş
79,28
10,18%
Faiz
37,51
0,00%

İsviçre'den gelen 'Türk futbolunda neler oluyor?' telefonunun düşündürdükleri

Geçtiğimiz haftanın tam ortasında İsviçre’den bir spor hukukçusu arkadaşım aradı. Ses tonu meraklıydı: “Türkiye’de neler oluyor?” diye sordu...

28.12.2025 07:17Güncelleme: 28.12.2025 07:31
İsviçre'den gelen 'Türk futbolunda neler oluyor?' telefonunun düşündürdükleri
16px
32px

Halil KASAPOĞLU

Soru kulağa basit geliyordu ama bir süre duraksadım. Son dönemde içinde olduğumuz gündemi kısaca özetlemeye çalıştım. Bahis oynamakla suçlanan hakemler, gözaltına alınan yöneticiler, tutuklanan futbolcular... Bir noktada durdum. Çünkü fark ettim ki, anlattıkça mesele netleşmiyor; aksine daha da dağınık bir hal alıyordu.

Karşımdaki kişi futbolun içinden biriydi. CAS dosyaları görmüş, önemli spor otoritelerinin disiplin kurullarında görev almış, Avrupa spor ekosisteminin tüm kusurlarına rağmen nasıl işlediğini iyi bilen bir hukukçuydu. Ama Türkiye'de futbolun geldiği noktayı anlamakta zorlanıyordu. Açıkçası ben de anlatmakta zorlanıyordum.

Birçok ülkenin futbolu zaman zaman kaotik gündemlere sahne oluyor. Ancak bizdeki esas sorun kaotik gündemin artık istisna olmaktan çıkıp bir norm haline gelmesi. Krizleri artık tekil vakalar olarak değil, futbolun olağan akışı gibi yaşıyoruz. Her hafta yeni bir başlık, her gün yeni bir iddia, her maçtan sonra yeni bir şüphe...

Bu durum futbolu sportif bir alan olmaktan çıkarıp, sürekli gerilim üreten bir sosyal alana dönüştürüyor. Tartışmalar rasyonel argümanlar üzerinden değil, aidiyetler üzerinden yapılıyor.

Bu tabloyu İsviçre'den izleyen biri için futbolun kendisi neredeyse görünmez hale geliyor. Oyun geri planda, takip edilen hikaye hep saha dışında kalıyor. Türkiye'de futbol; kurallarla değil, krizlerle işleyen bir alan gibi görünüyor. İçinde yaşayanlar içinse bu hal artık "olağan".

Bu noktada dijital medyanın rolünü görmezden gelmek mümkün değil. Futbol gündeminin bu kadar kaotik hale gelmesinde, algoritmalarla beslenen etkileşim bağımlılığının da büyük payı var. En sert cümleler, en uç iddialar, en fazla öfke üreten paylaşımlar daha görünür oluyor. Böylece sakin analizler değil, bağıranlar kazanıyor. Tartışma derinleşmiyor, yalnızca sertleşiyor.

Daha da kötüsü, bu kaotik yapı kötü niyetli aktörler için son derece elverişli bir zemin sunuyor. Bilinçli olarak ateşe benzin taşıyan, manipülasyonla varlık kazanan, belirsizlikten beslenen bir kitle ortaya çıkıyor. Sosyal medya, bilgi üretme alanı olmaktan çok, şüphe ve nefret üretme alanına dönüşmüş durumda. Gerçek ile yorum arasındaki çizgi silindikçe, herkes kendi hakikatini dolaşıma sokuyor.

Olağan olmayanı rutin, olağanüstü olanı sıradan görmeye başladığımız günlerdeyiz.

Ve dışarıdan bakanlar için asıl anlaşılmaz olan bu rutinin nasıl sürdürülebildiği...

Belki de artık "futbolda ne oluyor?" sorusundan önce, şu soruyu cevaplamak gerekiyor: Biz bu gürültüye nasıl bu kadar kolay uyum sağladık?

patronlardunyasi.com