Hürriyet'in derin gırtlağını açıkladı
Genellikle yalanlanan manşetlerini savunma pozisyonda kalarak savunmalar kaleme alan Hürriyet Genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök bu kez rakiplerine caka sattı.
Bugün size Türk basın tarihinin en önemli haber kaynaklarından birini açıklayacağım. 2001'de Hürriyet'e haber veren bir askeri yetkilinin adını vereceğim. Gazeteci, haber kaynağını açıklamaz ama ben bu kuralı yıkıp açıklayacağım.
8 Ocak 2001 günü Hürriyet'te, "Düğmeye o değil biz bastık" manşeti yayınlanmıştı. Bir askeri yetkili, "Beyaz Enerji" operasyonunu kendilerinin başlattığını açıklıyordu. Ortalık birbirine girmişti. Aradan 6 yıl geçti. Konuşan o komutan kimdi?
İŞTE O YAZI
Derin gırtlağı açıklıyorum
2001 yılının başında bir gün, Ankara'nın Anıttepe Lisesi'nin önünde, ışıkları söndürülmüş bir arabanın içinde, Türk basın tarihinde "örnek" olarak incelenebilecek bir olay cereyan etti.
Bu olay bugüne kadar basın çevrelerinde hiç konuşulmadı.
O gün ışıkları söndürülmüş arabanın içinde bir subay ile bir gazeteci buluştu.
Subay, bir ay önce gündeme bomba gibi düşmüş bir olayın "haber kaynağı" idi.
Gazeteci ise o haberi yazan kişiydi.
Subay daha arabanın içine girerken soruyu sormuştu:
"Kadir Bey, düğmeye basma olayının kahramanını Tuncay Özkan'a siz mi açıkladınız?"
Gazeteci, bir saniye bile düşünmeden cevabını verdi:
"Hayır komutanım, ben böyle bir şeyi asla söylemem. Bu olay benimle birlikte mezara gidecek."
Anıttepe Lisesi önündeki bu olay, Amerika'da "Watergate" skandalında, Washington Post Gazetesi'ne bilgi veren "Deep Throat" (Derin Gırtlak) efsanesine çok benziyordu.
Kimdi bu gazeteci ve ona bilgileri sızdıran komutan?
* * *
Olayın biraz başına dönmek lazım.
8 Ocak 2001 günü Hürriyet Gazetesi'nde şöyle bir manşet yayınlandı:
"Düğmeye o değil biz bastık."
Manşet, yakın tarihimize "Beyaz Enerji" adıyla geçen yolsuzluk soruşturmasıyla ilgiliydi.
Soruşturmayı Jandarma yürütüyordu ve "üst düzey bir komutan" Hürriyet'e, "Düğmeye biz bastık" demişti.
Ortalık birbirine girdi.
Hükümet, konuşan subayın kim olduğunu araştırıyordu.
Gazetenin birinci sayfasına dört yıldızlı bir komutanın temsili fotoğrafını koymuştuk.
Başbakan Bülent Ecevit ve yardımcısı Mesut Yılmaz başta olmak üzere herkes bu subayın peşindeydi.
Bu arada bazı gazeteler "Hürriyet"in "hayali bir kişiyi" konuşturduğunu, yeniden "28 Şubat provası yaptırıldığını" iddia ediyordu.
Haberi yazan gazeteci, tecrübeli bir polis muhabiri olan Kadir Ercan'dı.
"Telekulak" haberleriyle gazetecilik ödülleri almış, başarılı bir muhabirdi.
Haberi yayınlamadan kendisini aramış ve konuşan subayın kim olduğunu sormuştum.
O da bana söylemişti.
Bu olayda bizim de sağlam bir "derin gırtlak"ımız vardı.
* * *
O dönemde haber kaynağımızı açıklamamız için bize çok baskı yapıldı.
Haber kaynağımızı açıklamadık.
Ama şimdi o kişinin kim olduğunu rahatça yazabilirim.
Çünkü "Derin Gırtlak" kim olduğunu kendisi açıkladı.
O gün bize, "Düğmeye biz bastık" diye konuşan subay, Albay Aziz Ergen'di.
"Albay Ergen kimdir" diye sorarsanız şu bilgiyi verebilirim.
2004 yılında Irak sınırında ABD'li Albay Martin Rollinson ve ekibinin yakalanıp silahlarından tecrit edilmesi emrini veren komutandı.
Ama biz onu önce "Beyaz Enerji" operasyonunu yürüten komutan olarak tanıdık.
* * *
O dönemde Hürriyet Muhabiri Kadir Ercan'a, "Düğmeye biz bastık" sözlerini söyleyen komutan da oydu.
Biz bu olayı 6 yıl boyunca sakladık.
Bize yapılan bütün baskılara rağmen haber kaynağımızı açıklamadık.
Sonunda bu olayı kendisi açıkladı.
Albay Ergen, bu yıl ocak ayında yayınlanan "Kirli Ellerin İttifakı" adlı kitabında, bu olayı anlatıyor.
Albay Ergen, bu sözleri 7 Ocak 2001 günü kendi odasında Kadir Ercan'a söylemişti.
Haber 8 Ocak günü Hürriyet'te manşet olmuştu.
Ortalık birbirine girmiş, hem hükümet kanadında hem askeri kanatta toplantı üzerine toplantı yapılmıştı.
Hürriyet'e düşman bütün gazeteler bu haberi yalanlatmak ve itibarını düşürmek için ellerinden geleni artlarına koymamışlardı.
Dönemin başbakan yardımcısı ve 28 Şubat'tan intikam alma ateşiyle yanan dinci çevreler, Hürriyet'e yüklenmişti.
Aradan 6 yıl geçti ve şimdi gerçek ortaya çıkıyor.
Her zaman söylerim.
Zaman en sadık musahhihtir.
* * *
Albay Ergen kitabında, Hürriyet'in hakkını şöyle veriyor:
"Haberi yapan muhabir Kadir Ercan, Ankara Temsilcisi Sedat Ergin, Haber Koordinatörü Enis Berberoğlu ve Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök düğmeye basanı, yani benim ismimi saklamışlardı. Hürriyet'in bu ilkeli davranışı, kamuoyunun takdirini toplamıştı."
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, 9 Ocak günü partisinin grup toplantısında Jandarma Genel Komutanı'nın bu sözleri yalanladığını, kendisinin böyle bir şey söylemediğini ve bu nedenle özür dilediğini anlatmıştı.
Ama Jandarma Genel Komutanı, ertesi gün özür dileme gibi bir şeyin olmadığını açıklamıştı.
* * *
Biz, o sözleri söyleyen kişinin adını hiçbir zaman açıklamadık.
Albay Ergen şimdi açıkladığı için yazıyorum.
Ancak bu arada ilginç bir gelişme oldu.
Tuncay Özkan, Kanal D'deki haber bülteninde, "Düğmeye bastık diyen komutanın kim olduğunu açıklayacağını" bildirdi.
Bu haber üzerine panikleyen Albay Ergen, hemen Hürriyet Muhabiri Kadir Ercan'ı arayarak Anıttepe Lisesi önünde buluştu ve o soruyu sordu:
"Tuncay Özkan'a bu bilgiyi sen mi verdin?"
Ercan kesin bir dille konuştu:
"Asla!"
Öyleyse bu bilgiyi kim vermişti?
* * *
Hürriyetçiler dışında bu olayı bilen iki kişi daha vardı.
Albay Ergen, bu dosyayı götürüp Başbakan Ecevit ve Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a vermişti.
Özkan'ın Mesut Yılmaz'la ilişkileri çok iyiydi.
Büyük bir ihtimalle Özkan, bu olayı Yılmaz'a anlatmış, o da kendisine en yakın gazeteci olan Tuncay Özkan'a sızdırmıştı.
Bu yazıyı neden yazdım?
Zaman zaman Hürriyet'in manşetinde yayınlanan bazı haberler yalanlanır, itibarı düşürülmeye çalışılır.
Ben de diyorum ki, bizim en sadık dostumuz zamandır.
Zaman hep bizi haklı çıkarır.
O nedenle Hürriyet'in "yalanlanan" haberlerinin üzerine bu kadar açgözlü, bu kadar iştahlı atlamayın.
Bir gün zor durumda kalabilirsiniz.
Hürriyet