Dolar
38,453
0,05%
Euro
43,8545
-0,12%
Sterlin
51,756
0,04%
Bitcoin
3.663.461
0,85%
BİST-100
9.224,84
-0,88%
Gram Altın
4.106,665
-0,62%
Gümüş
32,94
-0,67%
Faiz
48,24
-0,21%

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dalgalanma bittiğinde Türkiye’nin yatırımcılarının dikkatini çekeceğini söyledi

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Zamanla yatırımcıların yeniden güçlü makro ekonomik temelleri ve hikayesi olan ülkelere odaklanacaklarını belirterek, "Türkiye bu noktada pozitif olarak ayrışacak ülkelerin başında geliyor" dedi.

27.04.2025 22:40Güncelleme: 27.04.2025 22:48
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dalgalanma bittiğinde Türkiye’nin yatırımcılarının dikkatini çekeceğini söyledi
16px
32px

Erzurum’da düzenlenen Palandöken Ekonomi Forumu’na videolu mesaj gönderen Mehmet Şimşek, ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi.

KÜRESEL EKONOMİDE YAPISAL SORUNLAR VAR

Küresel ekonominin uzun vadeli yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğunu anlatan Mehmet Şimşek, “Dünya korumacılığın yanında yaşlanan nüfus, yapay zeka ve iklim krizi gibi sorunlarla karşı karşıya. Bu gelişmeler küresel büyümenin görünümde aşağı yönlü bir risk oluşturuyor” dedi.

TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ BİR AVANTAJI VAR

Mehmet Şimşek mesajında özetle şunları söyledi: 

Türkiye’nin ekonomisine dair iyimserliği besleyen güçlü nedenler var. Mayıs 2023'ten bu yana uyguladığımız istikrar ve reform programı sayesinde dış kırılganlıklarımızı azalttık, şoklara karşı direncimizi artırdık, makro finansal istikrarı güçlendirdik. Sürdürülebilir yüksek büyüme için daha sağlam bir zemin oluşturuyoruz. Programın getirdiği kazanımlara ek olarak küresel yapısal sorunlara karşı da önemli avantajlarımız var.

TİCARET KISITLARI 11 KAT ARTTI

Ticaret kısıtları kriz öncesine kıyasla 11 kat arttı. Korumacı politikaların arkasında büyük ölçüde ABD ve Çin arasındaki rekabet yer alıyor. Türkiye artan korumacı politikalara karşı bize benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı bir konuma sahip. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi ihracata olan bağımlılığımız nispeten düşük yani ekonomimizin ana motoru iç talep. Mal ihracatının milli gelir içerisindeki payı yaklaşık yüzde 20 civarında.

Burada belirleyici olan yatırımlar ve özel tüketim harcamalarıyla kamu harcamaları. İkinci olarak dış ticaretimizin büyük bir kısmını dost ve yakın ülkelerle gerçekleştiriyoruz. Avrupa Birliği dahil 54 ülkeyle serbest ticaret anlaşmamız var. Toplam ihracatımızın yüzde 62'si ticaretteki parçalanmalardan yani korumacılıktan etkilenmiyor.

30 trilyon dolarlık geniş bir coğrafyaya entegreyiz. Serbest ticaret anlaşmalarının olmadığı bazı Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika ülkeleriyle de çok yakın ilişkilere sahibiz. Bu yapı bizi küresel düzeyde yaşanan ticaretteki parçalanmalara karşı daha dirençli hale getiriyor. Biz bu dönemi bölgesel entegrasyonları derinleştirmek için aynı zamanda bir fırsat olarak görüyoruz.

AVANTAJLARIMIZI ALTYAPI VE LOJİSTİKLE GÜÇLENDİRİYORUZ

Türkiye hizmet ihracatında güçlü bir konumda. Turizm, yurt dışı müteahhitlik ve eğitim gibi alanlarda bölgesinin lider ülkelerinden biri. Türkiye imalat sanayisinde de bölgenin ana üretim üssü konumunda. Bu avantajları büyük ölçekli altyapı ve lojistik projeleriyle daha da güçlendiriyoruz. Bu çerçevede Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projeleri kilit öneme sahip. Türkiye, Çin'i Avrupa'ya bağlayan Orta Koridor'un ana omurgasında yer alıyor. Ayrıca bölgesel entegrasyona katkıda bulunacak Kalkınma Yolu Projesi'ni hayata geçirmek için de çalışmalarımıza başladık.

BORÇLULUK YAPISAL BİR RİSK

Artan borçluluk bir diğer yapısal risk. Türkiye'nin toplam borçluluğu milli gelirinin sadece yüzde 93'ü. Benzer gelişmekte olan ülkelerde ise bu oranın yüzde 245 seviyelerinde. Türkiye'nin büyümesinin önünde borç kaynaklı bir engel bulunmiyor. Borç stokumuz düşük olduğu için piyasalardaki dalgalanmalar sona erdiğinde Türkiye'nin güçlü temelleri yatırımcıların dikkatini tekrar çekecektir.

KÜRESEL YATIRIMCILAR RİSKTEN KAÇINIYOR AMA BİZİ GÖRECEK

Küresel yatırımcılar şu anda temkinli davranıyor ve riskten kaçınıyor. Gelişmekte olan ülkeler yatırımcılara nispeten riskli görünüyor. Ancak biz şuna inanıyoruz, Türkiye için bu geçici bir trend. Zamanla yatırımcılar yeniden güçlü makro ekonomik temelleri ve hikayesi olan ülkelere odaklanacaklar. Türkiye bu noktada pozitif olarak ayrışacak ülkelerin başında geliyor.

DİJİTALLEŞME ALANINDA YATIRIMLARIMIZI ARTIRIYORUZ

Demografik dönüşüm ve yaşlı nüfus oranı küresel düzeyde önemli bir gelişme. Türkiye’nin önünde en az 15-20 yıllık bir fırsat penceresi var. Çalışma çağındaki nüfus artmaya devam ediyor. 
Kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 36 seviyesinde yani oldukça düşük. Burada ciddi bir potansiyel var. Kadınların iş gücüne katılım oranını arttırmak için reformları hızlandırdık.

YAPAY ZEKA ÖNCELİK ALANIMIZ

Üretken yapay zeka ve robot teknolojilerindeki gelişmeler küresel ekonomiyi ciddi bir şekilde etkileyecek. IMF'nin geçen yıl geliştirdiği yapay zekaya hazırlık endeksinde Türkiye gelişmekte olan ülke ortalamalarının üzerinde. Gelişmiş ülkelerle aradaki farkın kapatılmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Yapay zeka ve ileri teknolojileri bir öncelik alanı olarak görüyoruz. Özellikle dijitalleşme alanındaki yatırımlarımızı artırıyoruz. En büyük avantajımız ise nitelikli insan kaynağımız.

DIŞ DENGEDE GÜÇLÜ BİR İYİLEŞME VAR

İçinde bulunduğumuz küresel konjonktürde Türkiye çok önemli avantajlara sahip. Uyguladığınız programla birlikte bu avantajları kalıcı kazanımlara dönüştürmek istiyoruz. Dünyadaki bu türbülansı, bu sorunları Türkiye için bir fırsata dönüştürme çabası içerisindeyiz. Programımızın temel hedefi olan dezenflasyon süreci başarılı bir şekilde devam ediyor, yıllık enflasyon 10 aydır geriliyor. Mart enflasyonu yüzde 38,1 olarak gerçekleşti.

Geçen sene mayıstaki zirvesine göre 37 puandan daha fazla azalma söz konusu. Para politikasının gecikmeli etkisi, kamu maliyesinin daha güçlü desteği ve arz yönlü reformlarla enflasyondaki düşüş devam edecek. Maliye politikasındaki disiplinli duruşumuzu sürdüreceğiz. Geçen yıl başlattığımız harcama disiplini ve tasarruf tedbirlerini bu yıl da devam ettireceğiz. Dış dengede güçlü bir iyileşme var, brüt dış finansman ihtiyacımız azalıyor.

Mayıs 2023'te 55 milyar doların üzerinde olan cari açık şubat itibarıyla 12,8 milyara geriledi. Altın ithalatı hariç bakıldığında Türkiye artık ılımlı büyüme ile cari fazla verdi.

PETROLÜN DÜŞMESİ LEHİMİZE

Petrol fiyatlarının düşmesi Türkiye’nin lehine. Cari açığın düşmesine katkıda bulunacak. Küresel belirsizliklerin, iç ve dış talepteki yavaşlamanın ekonomik aktivite üzerinde geçici etkiler yaratması mümkündür. Ancak biz kısa vadeli dalgalanmalarının ötesine geçen sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme için sağlam temelleri inşa etmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla ülkemiz açısından iyimser olmak için güçlü gerekçelerimiz var.

Her küresel kriz aynı zamanda fırsatlar barındırır. Biz ülkemizin potansiyeline inanıyoruz, bu potansiyeli gerçekleştirmek için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu dönemi sadece riskleri yönetmek için değil ekonomimizi daha rekabetçi kılacak yapısal dönüşümü hayata geçirmek için de bir fırsat olarak görüyoruz."

patronlardunyasi.com