Skandalla ayrıldı kritik görevle geri geldi

Skandalla ayrıldı kritik görevle geri geldi

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kendisine verdiği kritik görevi açıkladı. Erdoğdu, eski eşinin yayınladığı ses kaydı nedeniyle istifa etmiş, yedi ay sonra yeniden CHP’ye dönmüştü.

Skandalla ayrıldı kritik görevle geri geldi
16px
24px
18.05.2023 11:01
ABONE OLgoogle

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, geçen haziran ayında eski eşinin kendisiyle ilgili yayınladığı skandal ses kaydı sonrasında partisinden istifa etmişti. CHP yönetimi de o dönem Erdoğdu hakkında ‘kendisi ve partimiz açısından en doğru kararı vereceğine inanıyoruz’ açıklaması yapmıştı. Yedi aylık aranın ardından ise Erdoğdu sessiz sedasız şubat ayında yeniden CHP saflarına katılmıştı. Erdoğdu şimdi de sosyal medyadan uzun bir açıklama yaparak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesinde kendisine önemli bir görev verdiğini ve devletin genel durumuyla ilgili bir rapor hazırlamasını istediğini açıkladı. Kılıçdaroğlu’nun kendisine ‘bir heyet kur seçimi kazanmamız halinde neyle karşılacağımızı bildir’ dediğini anlatan Erdoğdu, yaptığı tespitleri tek tek sıraladı.

İşte o tespitler….

DEVLETİN GENEL DURUMU… Bundan bir ay önce Genel Başkanımız Kemal Bey beni çağırdı. “Seçimi kazanmamız halinde neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Ankara’ya geç ve bütün kurumlardan uzmanları çağır. Bir heyet kur ve devletimizin durumunu, ilk ve ivedi işleri ve hasar tespitini çıkar” diye talimat verdi. Ankara’da üç hafta süren çalışmalarımız sonucunda vahim bir tabloyla karşılaştık. Normalde bu çalışmanın sonuçlarını kesinlikle paylaşmayacaktık. Çünkü sonuçlar ürkütücüydü. Elden geldiğince sessiz sedasız halletmeye çalışacaktık. Ancak geldiğimiz aşamada yaptığımız çalışmanın bazı sonuçlarını paylaşmak zorunda hissediyorum. Çalışmamızın sonuçlarının tamamını devletimizin ve milletimizin bekası için paylaşmayacağım. Bu çalışmamızın çoğunu açık kaynaklarla yaptık. Bu yazdıklarımın öneminin ve benim ve çalışma arkadaşlarım adıma yarattığı tehlikenin farkındayım. Sadece şunu hatırlatayım bizim genlerimizde Kuvay-i Milliye var. Ve biz bu ruhla gurur duyuyoruz. Bedel ödemek istemeyiz. Ama ödenecek bir bedel varsa da korkup kaçmayız.

15 TEMMUZ SONRASI… 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi sonrası FETÖ’den boşalan kadroları dolduracak nitelikli kadroları olmadığı için Milliyetçi ve Atatürkçü kadrolarla çalışmak zorunda kalmışlar. Ancak bu kadrolara asla güvenmedikleri için her bir kuruma aileden gördükleri tarikat ve cemaatlerden personel yerleştirmişler. Mahrem işlerini yerleştirdikleri bu personel eliyle yürütüyorlar. Bu personel aynı zamanda hiç güvenmedikleri ama çalışmaya mecbur oldukları Milliyetçi ve Atatürkçü personeli sürekli izliyor. Şu an devletimizin en mahrem bilgileri bu tarikatların elinde. En güçlü ekip HAKYOLCULAR. Devlet adamlarını en çok rahatsız edense atanan “küçük prensler”

MİLLİ GÜVENLİK… Bu konuda yaptığımız çalışmanın bütün sonuçlarını paylaşamam. Ancak şu kadarını söyleyeyim. Genel Kurmay Başkanlığımız, MİT Müsteşarlığımız ve Emniyet Genel Müdürlüğümüzde her kademede el üstünde tutmamız gereken kahramanlar var. Bu kahramanlar siyasi baskılara direnerek ellerinden geldiğince görevlerini yapmaya çalışıyorlar. Zaten devletin güvenliğini bu kadrolar sağlıyor. Devletin düşürüldüğü durumdan çok rahatsızlar. Her fırsatta bu durumu en üst makamlara iletiyorlar. Polisimiz ve askerimiz sürekli bir soruşturma baskısı altında. Maalesef personel arasında ailevi sorunlar, geçim sıkıntısı, borçluluk, psikolojik sorunlar ve intiharlar çok yaygın. Milli güvenliğimizi yakın tehdit altına sokan riskler var. Bu riskleri azaltacak diplomasi zayıf kalıyor. Özellikle ekonomimizin iyice güçsüz düşmesini ve devletimizin daha da çürümesini bekleyen odaklar var. En zayıf anımızda en olmaz taleplerle karşımıza çıkacaklar. Durumun farkındayız. Ve sürekli takipçisi olacağız. Bu konuda son söz bizim Mehmetçiğimizin kanını satın alacak para daha basılmadı. Biz vekalet savaşlarının lejyoneri olacak Millet değiliz.

MALİYE… Maliye tarafında çok fazla sorun yok. Vergi toplanma konusunda alt yapı kurulmuş. Ancak vergi ödemeyen imtiyazlı şirketler var. Bunlara göz yumulması, vergi inceleme raporları sonuçlarının uygulanmaması, uzlaşma komisyonlarında bazı grupların vergilerinin silinmesi konusunda teknokratlarda büyük rahatsızlık var. MASAK tamamı ile kör edilmiş. Uzmanlar çalıştırılmıyor. MASAK’ın izleme yetkisi sadece siyasi işler için kullanıyor.

HAZİNE… Hazine’de tablo çok ağır. Kadrolar tarumar edilmiş. Bakan Yardımcıları işleri birkaç devşirme danışman ile götürüyor. Teknik kadrolar işlere karıştırılmıyor. Hazine’de gelir yönünden sorun yok vergi gelirleri gayet iyi. Ancak giderlerde, borçlarda ve koşullu yükümlülüklerde korkunç bir artış var. Seçim dolayısıyla Hazine boşaltılmış. Yıllık bütçede öngörülen açığın neredeyse tamamı harcanmış. Sadece BOTAŞ’ın birikmiş görev zararı 300 milyar liranın üzerinde. EYT’den gelecek yük yaklaşık 200 milyar. KKM pimi çekilmiş el bombası gibi bekliyor. Deprem için en az 600 milyar lira ek kaynağa ihtiyacımız var. Gelirlerin çoğu garanti ödemelerine gidiyor. Hazinenin nakit parası var gibi görünüyor. Ancak bu mevduat kamu bankalarından çekilemiyor. Çünkü kamu bankaları kara deliğe dönmüş. Hazine parayı çekse faizler zıplıyor. Kamu bankaları ile ilgili detayları yazamıyorum. Şu kadarını söyleyeyim. Kurda veya faizde bir hareket olursa (ki olmak zorunda) yandık. Hem de ne yandık. Mevcut bütçe ile Eylül başını görmemiz mümkün değil. En az 1,5 trilyon liralık ek bütçe gerekiyor. Hepiniz ek vergilere hazırlıklı olun. Özel bankalar kendilerini KGF ve KKM ile bir miktar garanti altına almışlar. Ancak yaşanacak bir kur veya faiz şoku hazinenin kapısına birkaç tane kurtarılacak banka bırakabilir. Bankalarla ilgili son sözüm takipteki kredi rakamının doğru olmadığı. Bundan daha fazlasını söylememe Bankalar Kanunu engel teşkil ediyor.

MERKEZ BANKASI… En ağır tablo Merkez Bankasında. Döviz rezervlerimiz -70 milyar dolara kadar inmiş. Üstelik 100 milyar doların üzerinde KKM olmasına rağmen bu rakama ulaşılmış. Şu an zorunlu ithalatımızı karşılayacak kadar dahi dövizimiz kalmamış durumda. Dış ticaret açığımız tarihin en yüksek seviyesinde bir yıl içinde 200 milyar dolar finansman bulmak zorundayız. CDS tarihin en yüksek seviyesinde. Yani tefeci faiziyle borçlanıyoruz. Buna rağmen döviz bulamıyoruz. Şu an döviz satışı ve altın ithalatı fiilen durmuş durumda. Çünkü döviz yok. Merkez Bankası teknik olarak iflas etmiş görüntüsü veriyor. Her an dış borç ödeme krizine girebiliriz.

KRİZ DEĞİL İFLAS… Devletin kalanı ile ilgili bir şey yazmaya gerek görmüyorum. Devletimizin kolonları çürütülmüş. Sütunları kesilmiş. 6-9 ay içerisinde yaşanacak deprem ile ekonomimiz yıkılacak. Erdoğan ve ekibi Milletimizi bu enkazın altında bırakacak. Deprem ne kadar şiddetli yıkım ne kadar büyük olursa baskı ve yıldırma o kadar yüksek olacak. Ama aç bir Milleti hiçbir güç bastıramaz. Bu yüzden Erdoğan kazansa dahi 5 yıl ülkeyi taşıyamayacak ve erken seçim yapılacak.

KURTULUŞ VAR ANCAK BEDELİ AĞIR Şimdi soracaksınız. Nasıl kurtuluruz? Sözü eğip bükmeden söyleyeyim. Kurtuluşun bedeli var ve bu bedeli hep beraber ödeyeceğiz. Sorun kimin ne kadar bedel ödeyeceği. Bu dönem çalıp çırpanlar mı bu bedeli ödeyecek yoksa fakirlikten kırılan Milletimiz mi? Şimdi anlıyor musunuz neden 418 milyar doların peşine düştüğümüzü. Çünkü başka çaremiz yoktu. Peki bu para tahsil edilebilir mi? Çok zor. Ama elimizden geleni yapacağız. Ne kadar kurtarabilirsek. Gelelim diğer meseleye mecbur ek vergi alacağız. Azdan az, çoktan çok vergi alacağız. Yoksa milyonlarca depremzede kışa evsiz barksız girecek. Bunu göze alamayız. Ayrıca ekmek gibi su gibi dövize muhtacız. Mecbur dışarıdan kaynak getireceğiz. Başka yolu yok. Türkiye ekonomisini hali pür melali budur. Şimdi anlıyor musunuz Mehmet Şimşek neden görevi kabul etmiyor.

ERDOĞAN BUYURSUN KAZANSIN… Bütün kalbimle söylüyorum. Erdoğan içten içe Kılıçdaroğlu’na oy verip enkazı üzerine yıkmayı istiyordur. Ama yapamıyor. Birgün dahi iktidarı devredemiyor. Sebebini siz biliyorsunuz. Bu koşullar altında ikinci tura gidiyoruz. Biz bedelini bile bile bu seçimi kazanmak için çırpınıyoruz. Ateşe uçan kelebekler gibi… Karar Yüce Türk Milletinin…

NE OLMUŞTU

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, bir çocuğunun annesi Özge Erdoğdu ile ayrılmış, üç ay sonra da CHP Yüksek Disiplin Kurulu üyesi avukat Tuba Torun ile evlenmişti. Özge Erdoğdu,  bir süre sonra eski eşi ile olan bir konuşmasını yayımlamış ve paylaşımın altına da,  “Bu kaydı 3,5 ay önce aldım. Eski eşim Aykut Erdoğdu’nun Tuba Torun la ilişkisini öğrendikten hemen sonra. Aykut Erdoğdu beni Tuba ile ilişkisi olmadığına ikna etmeye çalışırken, ‘50 kişi ile yatmış’ dedi. Daha sonra 50 kişi ile yattı dediği Tuba Torun ile evlendi!” diye yazdı. Kayıtta Erdoğdu, Tuba Torun’un CHP Parti Meclisi’ne girmesi için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu aradığını da öne sürmüştü.

Aykut Erdoğdu, bu açıklamaların ardından bir paylaşım yaparak eşi Tuba Torun’dan, “yaşattıkları için” özür dilemiş ve “Bu akşam eski eşimle birkaç ay önce yaptığım bir telefon konuşması sosyal medyaya düştü… Bu konuşma görüntülü olarak kaydedilmiş… Şartlar ne olursa olsun eski eşim ve çocuğumun annesi hakkında kötü bir şey söyleyemem. Eşim Tuba şu an hastaneye kaldırıldı… Ben yanında olabilmek için Ankara’dan yola çıktım… Yaşattıklarım için kendisinden bütün kalbimle özür diliyorum- Şu an tek derdim oğlumu ve eşim Tuba’yı bu yaşananların şokundan koruyabilmek…” diye yazmıştı. Bütün bu olanlardan sonra Erdoğdu, CHP’den istifa etmişti.

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde