Haftasonu tarlada, çapada

Haftasonu tarlada, çapada

Hayatının her döneminde motorlu bir şişme botu olduğunu söyleyen Özince, ofisine gemi maketi koymayı da ihmal etmemiş. 'Su ve toprak olmadan yaşayamam' diyen Özince "Ankara'da oturduğum yıllarda bile şişme botum vardı. Beni bir sandalın üzerine koyun üç g

Haftasonu tarlada, çapada
16px
24px
27.05.2007 10:14
ABONE OLgoogle

Esin Çetinel'in röportajı

'Su ve toprak olmadan yaşayamam diyor' Ersin Özince ama hayatının önemli bölümünü 37'nci kattaki ofisinde geçiriyor, metrelere vurursak topraktan yaklaşık 150 metre uzakta... Evet bu haftaki konuğumuz bankacılık sektörüne 31 yılını vermiş İş Bankası Genel Müdürü ve aynı zamanda Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince... 'Emekli oldu olacak' söylentileri ve araya giren genel kuruldan sonra Ersin Özince ile bir araya geliyoruz.

Söyleşi için geldiğim İş Kuleleri'nde uzun bir asansör yolculuğundan sonra bekleme salonuna ulaşabildim. Ve karşımdaki masada İş Yayınları'ndan çıkmış muhteşem kitaplar... Halimden memnun kitapları karıştırırken, birden karşımda Ersin Özince'yi buluyorum. Konuğunu odasında değil, alışılmışın dışında bekleme salonunda karşılıyor Özince. Her zamanki doğallığı ve enerjisiyle... Tokalaşmak için uzattığı elinde bir parmağı yalnız sarılmamış aynı zamanda korumaya da alınmış. 'Geçmiş olsun ne oldu parmağınıza' soruma keyifle 'Tarla çapalarken oldu' diyor ve detaylarını anlatıyor.

'Nasıl yani kara sabanla tarım mı yapıyorsunuz' demekten kendimi alamıyorum. Bu söz Ersin Özince'yi daha da neşelendiriyor. 'Evet aynen öyle kara sabanla tarım yapıyorum' diyerek gülüyor.

Farklı kişiliğiyle bankacılık sektörüne damgasını vuran Ersin Özince'nin bu farklılığını ekonomi ve bankacılıktan oldukça bağımsız bu söyleşide çok daha iyi anladım. Yalnız kara sabanıyla yaptığı tarım değil, yedi köpek ve sayısız uçan uçmayan hayvanı, beslediği arıları, Ankara'da bile terk etmediği motorlu şişme botu ile 'saatlerce suyun üzerinde duran' Özince yaşam enerjisini de adeta doğadan topluyor. Yan odadan gelen kanaryasının sesi eşliğinde yaptığımız görüşmemizde Özince, sakin, rahat ve doğal anlatımıyla hayatının olmazsa olmazları olan aile yaşamını, İş Bankası'nı, ve hobilerini anlattı.

Ersin bey İş Bankası ilk ve tek işiniz galiba. Kaç yıldır İş Bankası'ndasınız?
1 Ocak 1976'da iş Bankası'nda iş hayatıma başladığıma göre 30 yılı aşkın bir süredir. 29 Ekim 1998'de yani Cumhuriyet Bayramı'nda da genel müdür olarak atandım. İş Bankası'na girmeden önce çeşitli iş teklifleri aldım. Hatta o dönemde İş Bankası dışında Türkiye'nin büyük sınai grubunun bir şirketi ile işe başlama aşamasına kadar gelmiştim. Ancak İş Bankası'nı daha güvenilir bulduğum için tercih ettim. Çeşitli dönemlerde de ciddi iş teklifleri geldi. Ama arayış içinde değildim.

Eşiniz de ODTÜ'lü galiba?
Evet ama eşimle okul arkadaşı değilim. Eşim benden altı-yedi yıl sonra ODTÜ'de okudu. Aynı bölüm mezunuyuz, aynı hocalarda okuduk.

Eşiniz de mi bankacı?
Eşim İş Bankası'nda 15 yıl çalıştı. Daha sonra ben genel müdür yardımcısı olduğumda çok büyük bir fedakârlık yaparak mesleğinden benim lehime feragat etti.
Kurum kültürünüz mü böyle?
Hayır böyle yazılı bir kural yok. Ancak ikimizin de yönetici seviyede olması bazı sakıncalar yaratabilir diye düşündük ve o zaman bunun daha iyi olacağına karar verdik.

Doğrusunu isterseniz bazı ailevi sorumlulukları yerine getirmekten uzaklaştıkça eşimin işi bırakmış olmasının avantajlarını yaşadım. Ama o hiç yaşayamadı. Çünkü o herzaman çalışmak kapasitesini sonuna kadar kullanmak isteyen bir insan. Şu anda çalışmamakla birlikte hiçbir zaman da boş durmaz. Hiçbir şey yapmasa kafasını çok çalıştırır. Benimkinden çok daha fazla çalıştırdığını düşünüyorum. Sanata yatkınlığı vardır. Fen ve matematik konularında da çok iyidir. Bugün üniversite sınavına girse en iyi okulları kazanabilir.

Bildiğim kadarıyla iki kızınız var. Evde kadınlar mı etkin?
Hiç tereddütsüz. Ama itirazım da yok! Yani ben elimden gelen havayı yaratmaya çalışıyorum. Ama gerçekçi konuşmak gerekirse emin ellerden olduğumu da hissederek hemen hemen tüm pozisyonlardaki kararları evde aileme bıraktım. Yetkiyi ve yetkiliyi kabul ettim! Rahat ettim. Türk kadınının ne denli başarılı olduğunu yalnız aile hayatında değil iş hayatında da görüyoruz. Bizim bankada çalışanlarımızın yarıdan fazlasını bayanlar teşkil ediyor. Ve memnuniyetle söyleyebilirim ki İş Bankası ilk kadın genel müdür yardımcılarını benim dönemimde seçti. Bu tabii ki onların başarısı.

Sizin hayvan sevginiz biliniyor. Kaç hayvan besliyorsunuz?
Burada bir kanaryam var. Ayrıca yedi köpeğim... Ufak tefek tarlalarım var. Kendi çapımda amatör tarımla uğraşıyorum. Bakılabilecek her türlü bitki ve hayvanla ilgiliyim. Yani arkadaşlarımın da yardımıyla meyve ve sebze dikmekten sülün, tavuk, güvercin gibi kanatlı bakmaya... Sebze, çiçek üretmekten, ağaç dikmeye kadar... Ağaç dikme derken bahçeye değil ormana. Mesela ormanda yürürken meşepalamudu dikiyorum.

Tarlanız nerede?
Terkos Gölü yakınında bir tarlam var. Arkadaşlarımla birlikte meyve ağacı, üzüm asması diktim... 15 gün veya haftada bir buraya gidiyorum. Şimdi arılarım da var. İki kovan.

Çocukluğum doğayla böyle haşır neşir geçtiği için benim de hobim bu. Bunun dışında okumayı, sinemayı çok severim. Yani bu hayatı olabildiğince değerlendirmemiz lazım diye düşünüyorum. Ancak hayatımı su ve topraksız düşünemiyorum. Amatör olarak dalarım ancak asıl balık tutmayı severim. Balık tutmasam bile suyun üzerinde saatlerce vakit geçirebilirim. Beni bir gölde sandalın üzerine koyun üç gün almasanız da olur.

Tekneniz var mı?
Hayır ama şişme botum var. Teknem olsun çok isterim ama tabii tekne olduğu zamanda hakkını vermek gerekiyor! Zaten benim deniz taşıtım olmadığı hiçbir dönemim de olmadı. Ankara'da oturduğum yıllarda bile şişme bot ve arkasında küçücük motoru olan bir deniz taşıtım vardı. Eğmir Gölü'ne veya Gölbaşı'na giderdik.

O zaman İstanbul'a taşınmak sizin için çok iyi olmuş.
Evet. İstanbul'u zaten çok seviyorum. Çocukluğumun önemli bir bölümü Yalova'da geçti. Netice olarak Ankara'yı da çok sevdim 30 yılım geçti. Ama İstanbul'da doğa daha zengin, su da daha çok!

Kamu bankaları İstanbul'a taşınmaları gündeme geldiğinde İş Bankası'nın performansını örnek verdi. Gerçekten İstanbul İş Bankası'na yaradı mı?

Hiç tereddütsüz. Fevkalade neticeler aldık. Ancak taşınma İş Bankalılara çok büyük külfetler getirdi. Aile hayatları buna uygun olmayan birçok arkadaşımız görev değiştirmek durumunda kaldı. Birçok arkadaşımız istemediği halde emekli oldu veya ailesi bölündü, eşleri işlerini değiştirmek zorunda kaldı. Alıştığımız sosyal çevreyi İstanbul'da kurmakta zorluk çektik. İş olumlu etkilendi banka olumlu etkilendi ama İş Bankalılar çok olumsuz etkilendi.

Zaten Türkiye'de finans merkezi İstanbul ve çevresidir. Bizim işlerimizin büyük bölümü İstanbul'da iken bunu Ankara'dan idare etmeye kalkmak zaten hiç verimli sonuçlar vermiyordu. Ayrıca genel müdürlüğü Ankara'da tutmakla beraber genel müdürlük bölümlerinden çok büyük bölümü İstanbul'dan yürütülüyordu.

Eleman kaybınız oldu mu?
Tabi... Bu hakikaten önemli bir kayıptır. Nitekim biz bankayı getirirken bırakın personelimizi rakip kuruluşlara kaptırmayı bir bölüm personelimiz zaten İstanbul'a taşınamadı. Yani bazı birimleri yeniden oluşturmak zorunda kaldık.

Ersin bey zaman zaman sert beyanatlarınız oluyor, hatta gazetecilere de kızıyorsunuz. Ancak diğer banka yöneticilerinin aksine çok cesur beyanatlar veriyorsunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Kusura bakmayın... İmansız sorulara kızıyorum. Ben duygusal bir insanım... Tabii bazen hatalarda oldu. Kastetmediğim tarzda değerlendirmeler çıkıyor. Ama yüzde 90'ında çok doğru yer aldığı için de toplumdan hep olumlu tepki aldım.
Peki pişman olduğunuz açıklamalarınız oldu mu?
Oldu. Bunda da deneyimsizlik, kimi zaman duygusal davranışlarım kimi zaman hazırlıksız beyanlarım tam düşüncelerimi yansıtamadığım dil ve zihin sürçmeleri oldu.
Nasıl bir yöneticisiniz? Kolay ulaşılabiliyor musunuz?
Siz genel müdürsünüz zor ulaşılırsınız diye bir önyargı var. Bu çalışanda da, müşteride de, vatandaşta da var. Büyük çoğunluk tam tersini düşündüğü için ben İş Bankası camiasında en alt kademedeki veya en çalışanla da bire bir ilişki kuruyorum. Bana gelen her elektronik posta veya mektubu cevaplandırmaya çalışıyorum.
Günde kaç mail geliyor böyle.
Hergün bana en az 30-40 en çok 100 kadar ileti geliyor. Bunları en azından okuyorum.
Depremin Türkiye için en büyük tehlike olduğunu söylüyorsunuz. Bu konuda ne tip önlemler alıyorsunuz?

Bankanın çok fazla sayıda kendine ait şube binası var. Depremden bu yana tüm şube binalarımızı deprem yönetmeliğine uygun hale getiriyoruz. Eskileri yıkıp yeniden yapıyoruz. 300 civarında şubemizi elden geçirdik. Depremden bu yana gayrimenkullerimizin kalitesinin artırılması amaçlı herhalde birkaç yüz milyon dolar harcamışızdır.
Pekil bu yıl nasıl bir ekonomi ve bankacılık bekliyorsunuz?
Seçim kararı alınmadan önce yorumlarımda seçim sürecinin iyi idare edilmesi durumunda 2007'nin 2006 gibi olacağını söylemiştim. Ancak bugüne kadar yaşadığımız gelişmeler biraz mideleri bulandırdı. Bu gelişmelerin uzun vadede olumlu sonuçları olacağına inanıyorum. Kısa vadede ise bazı olumsuzlukların daha olacağını düşünüyorum.
Sandıktan bir koalisyon çıkması durumunda ne olur?
Koalisyon da olsa tek parti iktidarı da olsa Türkiye'nin iyi yönetileceğini düşünüyorum. Benim bu konuda hiçbir kaygım yok.

'Bizim neslimizin çok yıpratıcı bir hayatı oldu'
Doğa ile deşarj olduğunu söyleyen Ersin Özince, kendi yaş grubunun çok yıpratıcı bir hayatı olduğuna dikkat çekerek bunların nedenlerini ise şöyle özetledi:
"Öncelikle biz yaşlardaki insanların Türkiye'nin çok dinamik olduğu dönemlerde yaşadığını düşünüyorum. Gerek sosyal, gerek siyasi açıdan çok önemli değişikliklerin olduğu bir dönem. Örneğin benim bankacılık kariyerim boyunca Türkiye'de sürekli kriz ortamı oldu. Siyasi açıdan birkaç kez demokrasinin kesildiği müdahaleler yaşadık. Dolayısıyla banka müşterilerinin hep güven, istikrar istediği ortamda biz sürekli kendimizin olmayan müşterilerimizin fonlarının idaresiyle ilgili stres yaşıyoruz. Yani bizim neslimizin çok yıpratıcı bir hayatı olduğunu düşünüyorum.

Teknoloji yüzünden kaygı duyuyorum
Tabii aynı zamanda Türkiye çok dinamik gelişme süreci de yaşadı. Yani ben gün geldi değişime ayak uydurmakta zorlanıyor muyum kaygısına kapıldım. En başta da teknolojik gelişim. Yani biz manyetolu telefon döneminde bankaya girdik şimdi telefonla mobil imza atılan dönemi yaşıyoruz. Bunun özellikle bankacılık mesleğine ayrıca bir stres getirdiğini biliyoruz. Bankacılık sektöründe çalışan arkadaşlarımızın ciddi bölümü sağlık sorunu yaşıyor.

Ben doğa ile deşarj oldum. Gördüğünüz gibi yaklaşık yedi yıldır bir binanın 37'nci katında yaşıyorum. Yani 10-12 saat yerin 150 metre yükseğinde oturuyorum. Dolayısıyla buradan aşağıya indiğim zaman toprağın üzerindeki şeyler beni çok ilgilendiriyor.

'Türkiye ve bankanın iyi döneminde emekli olmak istiyorum'
'Neden sürekli emekli olacağınıza ilişkin yazı ve söylentiler çıkıyor' diye sorduğumuzda Ersin Özince ilk kez biraz sinirleniyor ve çıkan haberlerden rahatsızlığını belli ederek şöyle konuşuyor:

"Ben 30 yılı aşkın süredir çalışıyorum. Ancak bugünden yarına alınmış böyle bir kararım verilmiş bir tarih veya bana tavsiye edilmiş bir durum sözkonusu değil.
Sonuçta görevimi başta yönetim kurulumuz uygun görürse gerek bankanın gerekse Türkiye'nin iyi olduğu bir zamanda devretmeyi arzu ediyorum. Doğrusunu isterseniz benim yaptığım tarzda bir yönetimin de onlarca yıl sürmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim. Müesseselerin önünün her zaman yeni vizyonlara açılması lazım. Burada özel olarak vermek istediğim bir mesaj yoktur. Kısacası aktif iş hayatından, biraz daha az aktif döneme hazırlanıyorum. Hadise bundan ibarettir.

Doğrusunu isterseniz bu haberlerin dedikodu tarzında yer almasından da rahatsızım. Sizin gibi bana sorulmuş bir soru olsaydı profesyonel basın mensuplarının sorularıyla ortaya çıkmış bir konu olsaydı daha memnun olurdum. Bu konu daha ziyade bir dedikodu... Kimisi onu değiştiriyorlar diye yazdı kimisi bezmiş ayrılıyormuş falan gibi yorumlar yaptı. Doğrusu bu hiç iyi olmadı."
Genel kurulda bu ortamda ayrılmam demiştiniz!
"Eh tabii kaçar gibi... Bu seçim ortamında bakın neler oldu... Şartlarda olumlu olmayan gelişmeler yaşandı."

Radikal

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde