Fenerbahçe Başkanı Ali Koç nerede yanlış yaptı? Oğuz Demir yazdı

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç nerede yanlış yaptı? Oğuz Demir yazdı

"Aslında Aziz Yıldırım ile Ali Y. Koç’un kişilikleri ve liderlik tarzları benzeşiyor.  Her ikisi de kulübü tek adam olarak yönetmeyi amaçladı. Ve bunu yaptılar."

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç nerede yanlış yaptı? Oğuz Demir yazdı
16px
24px
11.02.2022 14:04
ABONE OLgoogle

Para Dergisi editörü Oğuz Demir'in yazısı

ALİ Yıldırım Koç, 3 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen kongre sonucu Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 33. Başkanı oldu. Üyelerin büyük çoğunluğunun oyları ile seçilen Ali Y. Koç Fenerbahçe camiasına çok ciddi vaatlerde bulundu. Çıtayı en tepeye koydu. Bu nedenle beklentiler de oldukça yükseldi.

Ancak aradan geçen zaman Ali Y. Koç’u yıprattı. Özellikle futbolda alınan başarısız sonuçlar Ali Bey’i ve yönetimini zorlamaya başladı.

Bu noktada hem bir önceki başkan dönemini hem de Ali Y. Koç’u masaya yatırmak istedik. 

Aslında Aziz Yıldırım ile Ali Y. Koç’un kişilikleri ve liderlik tarzları benzeşiyor.  Her ikisi de kulübü tek adam olarak yönetmeyi amaçladı. Ve bunu yaptılar.

İkisinin ortak hataları, transferi geç tamamlamak ve ara transferden yeterince yararlanamamak oldu.

KOÇ'UN İLK HATASI

Ali Y. Koç’un ilk hatası ilk yılında takımı büyük ölçüde değiştirmesi oldu. Oysa ligi ikinci olarak tamamlamış takımın önemli mevkilerine en çok üç-dört kaliteli oyuncunun transferi yeterli olabilirdi. Takımın büyük ölçüde değiştirilmesi dışında teknik direktörün de değiştirilmesi, uyum sorunlarının yaşanmasına ve sonrasında sorunların artasına yol açtı.

Koç, 1985 yılında Coca-Cola’nın tadını değiştiren pazarlama müdürü Sergio Zyman’ın Değiştirmeden Önce Geliştirin (Renovate Befora Innovate) adlı kitabını okumuş olsaydı belki de bu hataları yapmazdı. Coca-Cola, tüketicisinin büyük tepkisi ile karşılaşan tat değişiminin başarısız olmasından gerekli dersleri alarak geleneksel eski tadına döndü. Koç ise aradan geçen süre içinde geliştirmeden değiştirmeye devam etti.

Sık sık teknik direktör değişikliği yapılması ve bu kişilerin farklı futbol anlayışlarına göre yaptıkları transferler, tabiri caizse takımı yamalı bohçaya döndürdü.

Ünlü futbolcularla önceki gelişinde iyi geçinemeyen Portekizli Pereira’nın tekrar takımın başına getirilmesi de yeni bir hata oldu. Acil olarak başarıya ihtiyacı olan takıma üçlü savunma uygulatan Portekizli teknik direktör, uyum sorunları nedeniyle takımın temposunu ve ritmini tamamen bozdu. 

YETENEKLİ FUTBOLCU BULMA KONUSUNDA RAKİPLERİNİN GERİSİNDE KALDI

Aziz Yıldırım’ın son yıllarında ve Ali Y. Koç döneminde kulüp, yetenekli futbolcu bulma (scouting) alanında Beşiktaş ve Trabzonspor’un gerisinde kaldı. İlave olarak Fenerbahçe’de altyapıdan oyuncu yetiştirme konusunda da rakip takımlara göre yetersizlik olduğu bir gerçek.

Eskiden Fenerbahçe, ligi ikinci veya üçüncü bitirse de göze hoş gelen bir futbol oynar ve derbileri kazanırdı. Ancak takımın vasat oyunculardan kurulması nedeniyle son dönemde ara pası ve verkaçlarla sonuca gidilemedi.

Ayrıca ara pası ve üçgen pas yapma denenirken kaptırılan toplar, rakip takımın atletik bir oyuncusunun becerisi ile yenilgiye veya beraberliğe yol açtı. Ayrıca savunma oyuncuları kaliteli olmasına rağmen orta sahada görev yapan yaşlı futbolcular savunmaya yeterince katkı yapamadı. 

Sık sık teknik direktör değiştiği için 2010’lu yılların gözde taktiği “geçiş oyunu” konusunda aşama kaydedilemedi. Ali Y. Koç dönemi hocaları savunmadan hücuma, hücumdan savunmaya geçişte hızlı davranmak yerine çok zaman sonuçsuz kalan yan paslarla taraftarları bıktırdı. Motivasyon ve konsantrasyon eksikliği nedeniyle set oyununda da kalıcı bir başarı sağlanamadı. 3-0 yenilgiden 3-3’ü ve bazen 4-3’ü sağlayan Fenerlilik ruhu giderek aşındı. Başarı ve dişe diş mücadelenin eksikliği, taraftar ilgisini ve sponsorların kararlarını da olumsuz etkiledi.

Alman Joachim Löw’ün gelmesi ve onun yönetiminde başarı için acele edilmesi, yukarıda sıraladığımız hataları belki düzeltebilir.

Bu arada Ali Y. Koç döneminde her vesile ile gündeme getirilen ekonomik çıkmazı, Aziz Yıldırım’ın van Persie ile Nani”yi transfer etmesi ile başladı. Sarmal sonrasında çok büyüdü. Ve çevrilemez duruma geldi. (Fenerbahçe’nin yaşadığı ekonomik sorunlar GS, BJK ve TS’de de var.)

Yalnız Ali Y. Koç, ekonomik krizi aşmak için Fenerbahçe’nin alışık olmadığı yöntemlere başvurdu. Örneğin televizyon ekranlarından para toplama yöntemini devreye soktu.

Pazarlama şirketleri misali markalı ürün satarak gelir elde etmeye çalıştı. Bu, Ali Y. Koç konumundaki global bir iş insanı için fazla avam bir icraat olarak tarihe geçti. Tabii ki bu tarz para toplama işleri kulübün itibarına zarar vermez. Ancak tarih sayfalarında icraat anlamında kayıp günler olarak yerini alır.

Evet, Türkiye’de her politikacı ve spor yöneticisi, geçmiş yönetim döneminı eleştirir ve “Enkaz devraldık” der. Ali Y. Koç ve Aziz Bey gibi tek adam olarak kulübü yöneten Ali Şen de bir zamanlar Oğuz ve Aykut Kocaman gibi üst seviye iki futbolcuyu sadece ‘kızdım’ diyerek kadro dışı bırakıp, Benhur ve Tuncay Akgün gibi varlık gösteremeyen iki topçuyu transfer etmişti. Sonrasına Aziz Yıldırım da “Ben başkan olduğumda takımın forveti yoktu “ demişti.

FENERBAHÇE İÇİN ÇIKIŞ YOLU NE?

Peki, Fenerbahçe için çıkış yolu ne? Bu yol, en yalın hali ile iyi bir teknik direktör bulup sabretmekten ve teknik kadronun işine karışmamaktan geçiyor. Yine geçmişten örnek verirsek; belli bir yaş üstü futbolseverin de tanık olduğu gibi takım kadrosunu eksiksiz sayamayan (Bu bir eleştiri değil) Tahsin Kaya’nın idaresinde Fenerbahçe başarılı bir dönem yaşamıştı. Daha açık bir anlatımla Tahsin Bey’in hoca ve teknik kadroya müdahalede bulunmadığı için işler yolunda gitmişti.

Son kertede kalıcı başarı hikayelerinin hepsinde farklı stratejilerle sonuca gidilmiş. Ancak ilginç bir şekilde farklı stratejilere karşılık, özellikle yüksek performanslı, devamlılığı olan başarılı işlerin hemen hepsinin arkasında ortak bir olgu var.

Örneğin, devamlı büyüyen ülke ekonomileri. Veya uzun yıllar karları katlanarak büyüyen  işletmeler.  Asırlık aile şirketleri ya da futbol kulüpleri. Kalıcı başarı hikayelerinin olduğu her yerde aynı olgu felsefe edinilmiş olarak karşımıza çıkıyor. Bu olgu, takım oyunu.

Hep birlikte üretme ve kazanma bilinci, spor kulüplerini başarıya taşır. Tüm bu süreçte en önemli sorumluluk da takım çalışmasına önem veren yöneticilere düşer. Ve son kertede sadece, mazeret üretmeyen, buna karşılık gelecek üzerine kafa yoran, takım oyununu bilen, ‘gören’ ve ‘çözen’ yöneticiler, kalıcı başarıyı kulüplerinin tüm katmanlarına yayabilir…

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde