Ertürk; Umudum azaldı
TMSF BAŞKANI ERTÜRK, ADETA İSYAN İÇİNDE, ÖNCE HÜKÜMETE SONRA BÜROKRASİYE...

Ertürk, son zamanlarda da Egebank dolayısıyla Şevket Demirel grubu ile benzer bir durum yaşandığını belirtiyor. Fakat isyanının nedeni hukuk alanındaki bu mücadele değil, TMSF'nin tahsilat girişimlerine karşı, 'bazı grupların' yaptığı 'manipülasyonlar...'
Ertürk, bu konuda iktidara da dokunan bir söylem içinde. Özellikle ANAP Milletvekili Emin Şirin'e karşı açıklamaları sonrasındaki gelişmeler, umudunu azaltmış. Şöyle diyor:
"Bizim karşı karşıya kaldığımız güçlerin Türkiye'de hâlâ birtakım manipülasyonları yapma yeteneğini koruduklarını görüyoruz. Geçmişte bunu yapıyorlardı, aynı şeyi sürdürmeye çalışıyorlar. Maalesef Türkiye'deki sistem bu zaaflardan temizlenmiş değil. Geçen ay bir milletvekili ile ilgili bir değinmede bulundum. Açıkçası bunun yankıları bana, siyasi sistemin hâlâ eski hastalıklarından tam kurtulamadığını gösterdi. Bu beni son derece tedirgin etti. Siz hâlâ Türkiye'de sistemi bu seviyeye çıkaramamışsanız o zaman demek ki geçmişten hâlâ ders alınabilmiş değil. Sistemin 40 senedir sergilediği reflekslerin aynısını, hiçbir siyasi görüş farkı olmaksızın aynısını sergilediğini gördüm. Ben o günden beri, kendi payıma söyleyeyim, o kadar iddialı değilim, umudum azaldı. Hâlâ Türkiye'de bazı defolar söz konusu." Ertürk'ün sorularımıza yanıtları şöyle:
- Şu anda TMSF'yi en çok ne uğraştırıyor?
Göltaş konusu bizi çok uğraştırıyor.
- Kavga mı var?
Danıştay'ın lehimize karar vermesi olumlu haber. Ama bu süreçte yargıyı etkileme çabaları oldu. Bizim karşı karşıya kaldığımız güçlerin hâlâ Türkiye'de birtakım manipülasyonları yapma yeteneğini koruduklarını görüyoruz. Geldiğimiz günden beri bir savaşa maruz kaldığımızı söylemiştim. Her şeyin mubah olduğu tezi bize karşı kullanılıyor.
Bazı insanların şirketlerine el koyuyor, alacak taleplerinde bulunuyoruz. Bunlar bizim kişisel tercihimiz, keyfi kararlarımız değil. Kamu görevlisiyiz. İşimiz, görevimiz, sorumluluğumuz... Bu karşı tarafa bizi 'düşman' addetme, onlara karşı bir önyargı ile hareket ettiğimizi düşündürme hakkı vermez. Böyle bir bakış açısı bize haksızlıktır.
Bunu savaş mantığı ile, gayri ahlaki yollar kullanarak, sistemin zaaflarını, hastalıklarını kullanarak, yıldırmaya dönük bir politika izlemeleri bizi rahatsız ediyor, üzüyor.
'Misyon üstlendik'
TMSF'nin çabasının Türkiye'de sembolik bir anlamı olduğunu söylemiştim. Bugün de aynı düşüncedeyim. Herkesin yaptığının yanına kâr kalacağı anlayışı ve suçluların aynı zamanda güçlü olmaları son bulmalı. TMSF, bunu göstermek gibi bir misyon yüklendi.
Karşımızda ya borçlu ya da Ceza Kanunu kapsamına giren fiiller işlemiş insanlar var. Uzanlar'la ilgili çıkan son mahkeme kararında çeteden söz ediliyor. Bu tür kişi ve gruplarla karşı karşıyayız. İşimiz onlarla. Bazı grupların Türkiye'deki siyasi sistemin, ekonomik sistemin zaaflarından yararlanma marifetleri var. Geçmişte bunu yapıyorlardı, aynı şeyi sürdürmeye çalışıyorlar.
'Eski hastalık sürüyor'
Maalesef Türkiye'deki sistem bu zaaflardan temizlenmiş değil. Geçen ay Millet Meclisi ile ilgili, milletvekilleri ile ilgili bir değinmede bulundum. Açıkçası bunun yankıları bana, siyasi sistemin hâlâ eski hastalıklarından tam kurtulamadığını gösterdi. Bu beni son derece tedirgin etti. Siz hâlâ Türkiye'de sistemi bu seviyeye çıkaramamışsanız o zaman demek ki geçmişten hâlâ ders alınabilmiş değil.
Geçmişten alıştığımız refleksler, siyasi sistemin kendini koruma refleksleri devam ediyor. Sistemin Türkiye'de 40 senedir sergilediği reflekslerin aynısını, hiçbir siyasi görüş farkı olmaksızın aynısını sergilediğini gördüm.
Bu o zaman bizim işimizi zorlaştırıyor. Ben o günden beri, kendi payıma söyleyeyim