Dolar
42,1144
0,05%
Euro
48,7376
0,71%
Sterlin
55,4216
0,83%
Bitcoin
4.272.905
-2,15%
BİST-100
11.073,27
0,94%
Gram Altın
5.396,124
0,08%
Gümüş
48,2
0,14%
Faiz
39,89
-0,05%

Ertuğrul Özkök, Mustafa Koç Yılın Sporcusu ödül törenine katıldı, kendisini ağlatan ve göğsünü kabartan sporcuların gecesini yazdı

"Seyrederken Abdullah Öztürk gözümde büyüdü büyüdü… Bir süre sonra o “Engel” denen şey gözümde silindi gitti ve geriye dört dörtlük bir sporcu kaldı. Sonra onu dinledik. Kas erimesinin yüzüne getirdiği konuşma zorluğu, ona, kendinden emin bir muhakeme kabiliyeti ve ifade rahatlığı olarak geri dönmüş. Verdiği mücadeleyi anlatırken, kendinizi bırakıyorsunuz. Ağlıyorsunuz. Ama katiyen bir hüzün gözyaşı değil bu… Tam aksine mutluluk gözyaşları." Ertuğrul Özkök, 'Mustafa Koç Yılın Sporcusu' ödül törenine katıldı. Özkök, ceketinin düğmelerini ilikleyerek önlerinde saygıyla ayağa kalktığı, kendisini ağlatan ve göğsünü kabartan sporcuların gecesini yazdı...

06.11.2025 19:52Güncelleme: 06.11.2025 20:00
Ertuğrul Özkök, Mustafa Koç Yılın Sporcusu ödül törenine katıldı, kendisini ağlatan ve göğsünü kabartan sporcuların gecesini yazdı
16px
32px

Ertuğrul ÖZKÖK

ÖNCEKİ GECE ÜÇ KİŞİ ÖDÜL ALDI, BEŞ KİŞİ BENİ AĞLATTI

O çocuğun hikâyesi 1 Ekim 1989 günü başladı. 
O gün Trabzon’da bir çocuk doğdu ve alın yazısı da o gün yazılmaya başladı.
Doğuştan kas erimesi hastalığı vardı.
Yine de 8 yaşına kadar yürüyebildi.
Hatta bazı arkadaşlarıyla sokakta bile oynayabildi.
Ama 8 yaşına geldiğinde artık hayatının geri kalanında onun adının başına yazılacak sıfat belli olmuştu…

ÖNCE SAKAT DENDİ SONRA ÖZÜRLÜ AMA SONRA...

Önceleri “Sakat” dendi.
Sonraları daha zarif bir kelime bulacağız derken daha incitici bir ifade bulundu:

“Özürlü…”

Sonunda, hayatının geri kalanında onu o yapacak gerçek kelime yerine oturdu:

“Engelli…”

ÖNCEKİ GECE İŞTE O ÇOCUĞA ÇOK GÜZEL BİR ÖDÜL VERİLDİ

Trabzon’da doğan çocuğun adı Abdullah Öztürk’tü…
Ve o çocuk önceki akşam Kuruçeşme Divan’da yapılan törende “Mustafa Koç Yılın Sporcusu” ödülünü kazandı.
Mustafa Koç ödüllerinin bu yıl 9’uncusuydu.
Öylesine başarılı bir jüri oluşturuluyor ki, her yıl hepimizi çok etkileyen ödüller veriliyor.
Ama bu yılki ödül sanki çok başkaydı.

BU YILKİ ÖDÜL DAHA GİRİŞTEN ÇOK FARKLIYDI

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Mustafa Koç’un eşi Caroline N. Koç bu ödül sürecini çok güzel yönetiyor.
Bu yıl Kuruçeşme Divan’ın girişinden itibaren fark görülüyordu.
Işıklı bir koridordan geçerek salona gidiyordunuz.
Tören salonunu bir uçtan ötekine kaplayan dev ekran ve üzerindeki tasarım olağanüstüydü.
Salonu devasa bir sahneye dönüştürmüştü. 
Ama en önemlisi bu yıl verilen ödüller tam ama tam yerine gitmişti.
Bu yıl 3 ayrı kategoride ödüller verildi ama ben ödül verme sırasında ikinciden başlayacağım.

ALINYAZISINA İSYANIN İLK CÜMLESİ: BEN ENGEL TANIMIYORUM

Girişte anlattığım sahne o çocuğun hikayesinin sonuydu.
8 yaşında kas erimesinden yürüme kabiliyetini kaybeden Abdullah Öztürk’ün, alın yazısına başkaldırma bilincine geldiğinde aldığı ilk karar şu oldu:

“Ben engel tanımıyorum…”

Oysa yürüyemiyordu.
Hayatı artık bir engelli sandalyesi üzerinde geçecekti.
Hatta “Ben engel tanımıyorum” cümlesini bile zorlukla telaffuz ediyordu.
Çünkü kas erimesi, mimikleri de yüzünden almış, konuşmasını zorlaştırmıştı. 

GAZİ ÜNİVERSİTESİ’NE GİDEN UZUN VE ZOR YOL 

Ailesinin imkanları çok sınırlıydı. 
Yoksuldular ama hem anne hem baba, engelli çocuklarının eğitimi konusunda büyük bir manevi zenginliğe sahipti.
Çocuklarının eğitimi için Ankara’ya taşındılar.
Ankara’da özel bir yatılı engelli okulunda eğitim gördü.
Herkes bilsin diye, onu yetiştiren okulun adını da vereyim. 
Doğan Çağlar Özel Meslek Okulu…
Sporla orada tanıştı.
Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Antrenörlük bölümüne girip mezun oldu. 
Masa tenisi de o yıllarda başladı…

OLİMPİYAT’I KAZANDIĞI MAÇI MUTLAKA SEYREDİN, NE DEDİĞİMİ ANLAYACAKSINIZ

Önceki geceye kadar kafamda sandalyeye bağımlı bir insanın masa tenisi oynamasıyla ilgili hiçbir fikir yoktu.
Geceye önce onu Olimpiyatlarda dereceye götüren maçını izleyerek başladım.
Bilmiyorum hayatınızda hiç engelli iki insanın masa tenisi karşılaşmasını izlediniz mi?
İnsanı hayretler içinde bırakan bir sürat.
İnanılmaz bir konsantrasyon, yine hayretler içinde kaldığınız bir ritim.
Allah insanın ayaklarından aldığı kabiliyeti, beynine, kollarına, karar verme kabiliyetine nasıl böylesine hayret verici biçimde eklemiş…

KENDİNİ MASA TENİSİ OYNARKENKİ KADAR BAŞARILI İFADE EDİYOR

Seyrederken Abdullah Öztürk gözümde büyüdü büyüdü…
Devleşti.
Ve Paralimpink Olimpiyatlarda şampiyon olduğu anki sevinci…
Uçurdu hepimizi…
Bir süre sonra o “Engel” denen şey gözümde silindi gitti ve geriye dört dörtlük bir sporcu kaldı.
Sonra onu dinledik.
Kas erimesinin yüzüne getirdiği konuşma zorluğu, ona, kendinden emin bir muhakeme kabiliyeti ve ifade rahatlığı olarak geri dönmüş.
Verdiği mücadeleyi anlatırken, kendinizi brakıyorsunuz.
Ağlıyorsunuz.
Ama katiyyen bir hüzün gözyaşı değil bu…
Tam aksine mutluluk gözlaşları.
Alın yazısını kendi yazmaya azmetmiş bir insanın size verdiği hayranlık duygusu.

ONU ANLATAN FİLMDE OLAĞANÜSTÜ BİR İNSAN DAHA TANIDIK

Onu tanıtmak için hazırlanan filmde olğanüstü bir insan daha tanıdık.
Onun hocası, hayat koçu…
İlhami Kılınçkaya…
O nasıl bir sasimiyettir… Nasıl bir güven duygusudur.
Olaylara bakıştaki psikiyatr bilgelik…
En zor olayı bile muzip bir cümle ile tamamen tersine çevirme kabiliyeti…

BAZEN BİNECEĞİMİZ OTOBÜSE ALMAK İSTEMEYEN BİLE ÇIKTI

Bir de kadın paralimpink masa tenisi takımımızdan birini tanıdık.
Nergiz Altıntaş…
“Hayat kolay değildi, bazen binmek istediğimiz otobüse bile alınmak istenmiyorduk” diyor.
Eminim benim gibi salondaki herkes gönlünden bir ödülü de o kadın masa tenisçimize vermiştir.

TEKERLEKLİ SANDALYE İLE GELEN BAŞARILAR

Abdullah Öztürk’ün hikâyesine dönüyorum.
Böyle başlayan bir hayattan sonra gelen bir şampiyonluklar resmi geçidi…
2014 yılında Dünya Para Masa Tenisi Şampiyonası’nda takım olarak gümüş madalya. 
2016 Yaz Paralimpik Oyunları’nda tek erkekler sınıf 4 kategorisinde altın madalya. 
2020 Yaz Paralimpik Oyunları’nda yine bireysel olarak altın madalya.

O ARTIK TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN ENGELLİLER İÇİN ÇALIŞAN BİR GÖNÜLLÜ

Ve asıl en büyük şampiyonluğu…
O artık Türkiye’deki bütün engelliler için gece gündüz çalışan bir gönüllü…
Ayağa kalktım, ceketimi ilikledim ve önünde eğildim bu azmin…
Bu arada engelli sporcular için büyük çaba harcayan Murat Aksu’yu da anmak istiyorum.
Gecede o da oradaydı.

KILIÇ KUŞANMIŞ 1 DEVLETİN “EPE” İLE TANIŞMASI  

Gecenin ilk ödülü ise Olimpik kategoride bir sporcuya verildi. 
Milli eskrimcimiz Dr. Enver Yıldırım.
Biz kılıç kuşanmış 16 devletin temsilcisiyiz ama “Epe” kuşananımız neredeyse yok denecek kadar azdı.
İşte öyle bir dalda, azimli bir genç insan “Eskrim” dalında başarılara imza atmış akademik bir sporcumuz.
Önceki gece eşi ile birlikte bize öyle güzel ve umut dolu bir tablo gösterdiler ki…
Onların karşısında da ayağa kalktım, önlerinde eğildim.
Ve sıra gecenin benim için çok özel anlamlı ödülüne geldi.

BANA “YAŞAM BOYU SPORA HİZMET ÖDÜLÜ KİME VERİLSİN” DİYE SORSALARDI

Bu yıl ilk dafa “Yaşam boyu spora hizmet ödülü" verildi…
İlk ödül kime verilmeli diye bana sorulsaydı, banko o isme verirdim. 
Milli güreşçimiz Ahmet Ayık’a…
Adının anons edildiğini duyunca çok sevindim. 
O sahneye çıkarken ben 1956 yılına gittim.

9 YAŞIMDA BENİ HÜRRİYET’LE TANIŞTIRAN GÜREŞÇİLERİMİZ

9 yaşyındayım ve Hürriyet gazetesi ile tanışıyorum.
Çünkü gazete muhabir göndermiş, Avustralya’daki Olimpiyatlarda güreş milli takımımızı izliyor.
8 madalya alıyoruz.
Üçü altın.
Hürriyet gazetesinin manşetindeki illüstrasyonlarını göğsüme bastırıyorum.
“Milli heyecan” nedir öğrendiğim yıllar. 
Hamit Kaplan… Mustafa Dağıstanlı… İbrahim Zengin... Adil Atan... 
Bu isimler bugün 78 yaşımda hâlâ hafızamda aynen duruyor.
Tıpkı Macaristan’ı 3-1 yenen Milil Futbol Takımımız gibi.

TOKYO OLİMPİYATLARINDA MUHTEŞEM BİR AĞIR SİKLET

Sonra 1964 Tokyo Olimpiyatları geliyor.
Artık 17 yaşımdayım.
Ve o yıl Tokyo Olimpiyatlarında, hem de ağır siklette yeni bir güreşçimiz hafızalarımıza giriyor.
Ahmet Ayık…
O günden bu yana 61 yıl geçti.
Önceki akşam Ahmet Ayık’ı ödül alırken gördüğümde 64 heyecanım aynı duruyordu sanki.

“ER MEYDANI” MİNDERİ KADIN GÜREŞÇİLERE AÇAN BÜYÜK İNSAN 

Ahmet Ayık herhangi bir sporcu değil.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’te, köyden çıkıp, dünyanın en ileri metropollerindeki modern zihniyete taşıyan bir insan.
Türk güreşinde en büyük devrimi yapan oydu.
Güreş minderini kadınlara açan yöneticimiz bizim o.
Hem de ne zorluklarla savaşarak.

İLK KADIN GÜREŞÇİLERİMİZ MİNDERDE ERKEKLERCE YUHALANDI

O ilk kadın güreşçilerimiz minderde yuhalandılar ilk günlerde tribünlerdeki erkek seyirciler tarafından.
“Vazgeçelim” diyenler oldu.
Yılmadı Ahmet Pehlivan…
O bir ağır siklet Olimpiyat şampiyonuydu.
Vicdanının ve Atatürk Cumhuriyeti'nin ona verdiği bütün yüreği ile bastırdı…
Tuşa getirdi bütün o yuhalayanları.
Minderdeki en büyük zaferiydi bu onun.
Ve bugün artık kadın güreşçilerimizin altın, gümüş, bronz madalmalarını hepimiz millet olarak boynumuza takıp gururla dolaşıyoruz..
Bu Cumhuriyet dünyada kadınlara oy hakkı veren ilk ülkeydi.
Kadın güreşçilere minderi açan da o ülke oldu.
Çok yaşa Ahmet Ayık…
Bütün ödüller sana helal olsun milli başpehlivanımız…

GECENİN GÖLGE SAKSAFONCUSU MEĞER ÜNLÜ BİR YAZARMIŞ

Gecenin başlangıcında çok güzel bir dans performansı izledik.
Dev ekran ve o güzel tasarımın önünde etkileyici bir şovdu.
Dansa bir de saksafoncu eşlik ediyordu.
Ancak onu hep ekranda bir gölge gibi seyrettik.
Şov bittiğinde anons edildi.
Meğer o saksafoncu ünlü yazarımız Kürşat Başar’mış.

ÖNCEKİ GECE ÜÇ KİŞİ ÖDÜL ALDI, BEŞ KİŞİ BENİ AĞLATTI

Önceki gece işte böyle harika bir geceydi.
Bol bol ağladım.
Üç kişi ödül aldı, beş kişi beni sevinçten ağlattı.
Bütün tören boyunca ayağa kalkıp kalkıp alkışladım.
O ödülleri verenlerin önünde de saygıyla eğildim.
Ve şunu anladım.
Yaş aldıkça ağlamak kolaylaşıyor.
Ağladıkça son 20 yılda kaybettiğimiz insanlık, vicdan, sevgi, muhabbet çok güzel bir insanlık hali olarak yine bize dönüyor. 
Öceki gece bir kere daha anladım ki…
Ağlamak güzeldir.
Ağlayabilmek de güzeldir.

patronlardunyasi.com

benzer haberler
Barcelona, Limak İnşaat tarafından tamamen yenilenen Spotify Camp Nou'da ilk antrenmanına çıkıyor
Barcelona, Limak İnşaat tarafından tamamen yenilenen Spotify Camp Nou'da ilk antrenmanına çıkıyor