Erdoğan: Üç kişinin elini öpeceksin
Erdoğan, 'El öptürmeyi sevmem' dedi. Mezun olduğu okulda eski hocasının elini öptü...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs'ın peşkeş çekildiği iddialarına Marmara Üniversitesi'nde yanıt verdi. "Ne yaptık da peşkeş çektik?" diye soran Erdoğan, "Biz bir adım öndeyiz. Hiç bir zaman hakkımızı yedirmeyiz." şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyaretini eleştiren ana muhalefet Lideri Baykal'a da tepki gösteren Erdoğan, sarf edilen sözlerin siyasi etikle bağdaşmadığını belirtti.
125 yıllık Marmara Üniversitesi'nde yeni eğitim öğretim yılı Başbakan Erdoğan'ın da katıldığı törenle başladı.Törene Erdoğan'ın yanısıra Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Muammer Güler, İBB Başkanı Kadir Topbaş, Rektör Necla Pur ile akademisyenler katıldı.
Sultanahmet'teki Rektörlük binasında gerçekleştirilen tören saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı ile başladı. Ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün mesajı okundu. Mehveş Emeç'in piyano dinletisi sonrası açılış konuşmasını Öğrenci Konseyi Başkanı Erkan Eraslan, Mezunlar Derneği Genel Başkanı Sabri Tümer ile Rektör Prof. Dr.Necla Pur yaptı.
Kürsüye gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını temennisinde bulundu. Burada bulunmaktan memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan ayrı bir heyecanı ve gururu paylaştığını belitti. 27 yıl önce 1981 yılında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden mezun olduğunu belirten Erdoğan bugün mezun olduğu üniversitenin eğitim öğretim yılı açılış töreninde bulunmanın kendisini duygulandırdığını söyledi. Üzerinde emeği geçenlere saygılarını ve şükranlarını ileten Erdoğan hocalarına saygı duyduğunu dile getirdi.
ÜÇ KİŞİNİN ELİ ÖPÜLÜR
Erdoğan, "Her zaman düşüncem şudur. Anadolu'da bizim geleneklerimizden olan aşırı bir el öpme alışkanlığı vardır. Hatta ileri gidip ayak öpenler de vardır. Kendilerine hep şunu söylemişimdir. El öptürmeyi sevmem. 3 kişinin elini öpün babanız, anneniz ve hocanızın. Onun dışında asla. Bu toplum köleler veya tabulaştırma anlayışının olduğu insanlardan müteşekkil bir toplum olmamalıdır." dedi.
Erdoğan eğitime yapılan yatırımlara değinirken politik konulara da girdi. Bugün var olan bazı sorunların geçmişten geldiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Ben öğrenciyken Kıbrıs sorunu vardı. Hala Kıbrıs sorunu var. Komşu ülkelerle sorunlarımız vardı 2002'ye geldik hala var. Demir perde kalktı ama demir perde anlayışı bizde hala var. Parametreler değişti. Türkiye buna kayıtsız kaldı." dedi. Bu konuda özelleştirmeleri örnek veren Erdoğan, "Biz özelleştirmeleri yaparken bir çok engellerle karşılaştık. Basit örnek SEKA. Devletin olan bu kuruluş gelişmiyordu. Özel sektör ucuz kağıt üretirken SEKA bazı siyasi mahfilleri desteklemek için yüz milyonlarca dolar zarar ediyordu. Biz kapatalım istedik. Dediler 'Burası peşkeş çekilecek.' Kocaeli Belediyesi'ne verdik orası milli park oldu. Tarihi makineler da müze oldu. Biz buyuz." ifadelerini kullandı.
Peşkeş iftirasının KKTC meselesinde de ortaya atıldığına işaret eden Başbakan Erdoğan, "Kıbrıs'la ilgili mücadele ediyoruz. Diyorlar ki 'Kıbrıs'ı peşkeş çektiniz.' Ne yaptık ki peşkeş çektik? Tam aksine onlar kaçıyor biz kovalıyoruz. Daha önce devamlı onlar kovalıyordu. Masada garantör olarak Türkiye yoktu, KKTC yoktu. Şimdi iki ülke de masada. Kaçan onlar. Biz her zaman bir adım önde olacağız. Hiç bir zaman hakkımız yedirmeyiz. Formül kazan-kazan." şeklinde konuştu.
Benzer eleştirilerin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyareti kapsamında da yapıldığını anlatan Erdoğan, "Cumhurbaşkanımız milli maç nedeniyle gitti. Ana muhalafet kalkıyor diyor 'Soykırım anıtına çelenk koysun' Böyle bir anlayış olabilir mi? Bir ana muhalefet lideri milli meselede nasıl böyle bir tavır koyabilir? Ahlaki noktada böyle bir yaklaşım olamaz, siyasi etik açısından böyle bir yaklaşım olamaz. Milli meselelerde bir olamazsak tekil meselelerde nasıl fayda üreteceğiz? Bu konularda bize üniversitelerimizi çok çok önemsiyoruz. Buralar ideolojilerden arındırıldığı sürece, bilime beşik olduğu sürece buradan çok ciddi şekilde palazlanmış yavrular çıkacaktır." ifadelerini kullandı.
BÜTÇEDEN EN BÜYÜK PAY EĞİTİME
Başbakan Erdoğan konuşmasında iktidarları döneminde eğitim alanında gerçekleştirilen icraatlara değindi. Erdoğan, "2002 yılında iktidara geldiğimizde eğitim noktasında pek de iç açıcı olmayan bir manzarayla karşılaştık. Düşününüz okul imkanı olmayan yüz binlerce çocuğumuz vardı. Okul imkanı olsa bile okula gönderilmeyen yüzbinlerce çocuğumuz, 780 bin kız çocuğumuz vardı. Biz hemen bir kampanya başlattık. Kız çocuklarımızdan 300 bin civarında kız çocuğunu hamdolsun okullarına kavuşturduk. Dünya küçük bir köye dönüşmüşken köylerimizde bilgisayarla tanışmamış öğrenciler vardı. Bugün öğrencilerimizin yüzde 95 bilgisayarlardan adsl sistemi ile hızlı internetten yararlanır hale geldi. Yüksek öğrenim de okullaşma oranı yüzde 27'ydi bugün yüzde 36. İddia ediyorum Cumhuriyetin kurulduğu zamandan bu yana en büyük yatırım şu son 6 yılda yapıldı. Eleştirmek için söylemiyorum. Bizden sonra gelenler bizi hayırla ansınlar istiyorum. Bizim reformlarımızı daha ileri noktalara taşısınlar istiyoruz. Bu sorumluluğun bilincinde eğitim öğretimi birinci sırada yarınlara taşımanın gayreti ile çok yoğun şekilde çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
"BİRBİRİMİZE ENGEL OLMANIN ANLAMI VAR MI?"
Önceki konuşmalarda devletten bazı taleplerde bulunulduğunu hatırlatan Erdoğan, "Ülkemizde her şeyi devletten bekleme anlayışı geçmişten gelen en büyük yanlışımızdır. Devlet denetleyen düzenleyen koordine eden anlayışla bu konuyu ele alsaydı çok daha ileri seviyelere ulaşabilirdik. Bunu sağlıkta yaptık mesela. 'Devletin hastaneleri olacak ama vakıf hastaneleri de özel hastaneler de olacak' dedik. Yasaları çıkardık ama işimiz bitmedi. Daha eksikler var. İnanıyorum ki zaman içerisinde bu eksiklerimizi de gidereceğiz. Devlet sağlıktaki bir çok yatırımdan kurtuldu. Özel sektörün vakıfların yatırım yapmadığı yerlerde devlet yatırım yapıyor. İlkel sağlık ocakları değil oralarda modern hastaneler kuruyoruz. Benim vatandaşım sağlık için başka illere gitmek durumunda kalmıyor. Bunlar kolay olmadı. Halen devam ediyoruz." şeklinde konuştu.
Sağlıkta yaşanan gelişmelerin yanı sıra doktor ve hemşire açıkları oluşmaya başladığını belirten Erdoğan bu konuda yaşadıkları engellere işaret etti. Erdoğan, "Bu noktada üniversitelerden ihtiyacımızın giderilmesini talep ettik. Bize ne yazık ki 'Doktor yetiştirmek kolay değil' yanıtı verildi. İnceledik, Almanya'da bir öğretim üyesine 23 öğrenci düştüğünü gördük. Bizde öğretim görevlisi başına 3,7 öğrenci düşüyor. Allah aşkına bu iş mi? Bu bahane mi? Bir taraftan batı batı diyeceksin bak burada ne ile karşılaşacaksın? Biz devlet hastanelerinin tamamının üniversitelerin emrine de vermeye hazırız. Yeni kurulan üniversitelere hastaneleri veriyoruz. 'Buralarda yarınların doktorlarını yetiştirin' diyoruz. Hepimiz 780 bin kilometre karelik ülke için değil miyiz? Birbirimize engel olmanın anlamı var mı?" ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde eğitimde de aynı koordinasyonu sağlamak istediklerini belirten Başbakan Erdoğan, eğitim alanında hiçbir mazareti kabul etmediklerini dile getirdi. Hiç kimsenin, ülkenin hangi köşesinde olursa olsun "Okul yoktu da okuyamadım" demesini istemediklerini belirten Erdoğan, "Bir sanatçı diyor ya 'Oxford vardı da biz mi okumadık' gibi bir bahane istemiyoruz. Zengin fakir ayrımı yapmaksızın tüm öğrencilere kitaplarını verdik. Hiç ayrım yok hepsine verdik. Biz öğrenciyken teksir notlarını bile satın alamazdık. Bu acıları tattık. Yeni kuşaklar bu acıları tatmasın. Çocuklarımız özgüvenle yarınlara hazırlansın istiyoruz. 'Babam izin vermedi okuyamadım, özürlüydüm okuyamadım. Maddi durumu el vermedi okuyamadım' gibi mazeretleri ortadan kaldırmak için reformlar yaptık. Eğitimin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırdık." dedi.
"YURT DIŞINA 5 BİN ÖĞRENCİ GÖNDERECEĞİZ"
53 yeni üniversite kurduklarını bazı kesimlerin bunu da eleştirdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, "Eleştirsinler saygı duyarız. Biz bu kapsamda öğrencilerimizi yüksek lisans için yurt dışına gönderiyoruz. 5 yıl içinde 5 bin öğrencimizi master ve doktora için göndereceğiz. Bu öğrenciler yeni kurulan üniversitelerin öğretim elemanı ihtiyacını karşılayacak. 'Yılda bin öğrenci göndereceğiz' dedik bunu yapmaya başladık. 650 öğrenci gönderdik bu sene 1450 öğrenci göndereceğiz. 5 bini tamamladığımızda bir 5 bin öğrenciyi daha göndermek için hazırlık yapacağız." şeklinde konuştu.
Uluslararası alanda Türkiye'nin en zayıf olduğu konulardan birinin bilimsel araştırmalar olduğuna işaret eden Erdoğan bu meseleni üzerine eğildiklerini söyledi. Geçmişle mukayese edilemeyecek kadar kamu desteği sağladıkları bilimsel araştırmalar konusundaki hedeflerinin araştırmacı sayısını artırmak olduğunu belirtti. Erdoğan, "Ülkemiz 2002-2006 yılları arasında araştırmacılarının sayısını artıran ülkeler arasında ilk sırada yer aldı. AR-GE'ye ayırdığımız pay konusunda çok yüksek oranda artış kaydettik. Çalışmalara verdiğimiz destekleri artıracağız. Üniversite ödenekleri 2,5 milyar YTL iken bugün 8,5 milyar doları aştı. Üniversitelerin kadro sorunlarını aşmak için adım attık. 78 bin kadro tahsis ederek akademik dünyamızı güçlendirmeye çalıştık. Bu rakamlar zaman zaman saptırılıyor. Ben size resmi rakamları veriyorum."dedi.
"ÜNİVERSİTELER ÖZGÜR OLMALI"
Başbakan Erdoğan, üniversitelerin özgür olması gerektiğini, eleştirel aklın merkezi olması gerektiğini belirterek, "Bu konuda hiçbir çekincemiz tereddütümüz yok. Her türlü fikir üniversitelerce özgürce konuşulmalı. Ancak hakarete varmamalı. Bunu başardığımız sürece karşılıklı olarak güç kazanacağız. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştireceğiz. Biz üniversiteleri kalkınmanın lokomotifi olarak görüyoruz. Saygınlıklarını, itibarlarını sundukları özgür ortamla alırlar. Aklın, eleştirinin, ifadenin özgürlüğünü sağladığımızda bu topluma da sirayet edecektir. Dalga dalga ekonomiyi, politik yapıyı, toplumsal yapıyı da etkileyecektir. Sonu gelmez tartışmalar, kısır çekişmelerle, insanların yaşam tercihlerini eleştirmeyle geçirecek bir tek saniyemiz yok. Bizim böyle lüksümüz yok.
ERDOĞAN ÖĞRENCİYKEN BEN ASİSTANDIM
Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necla Pur, "Asistanlık dönemimde öğrencim olan sayın Başbakan Erdoğan'ı ağırlamaktan dolayı büyük memnuniyet duyuyorum." diyerek sözlerine başladı.
Üniversitelerede radikala tedbirler alınarak gelişimin sağlanamsı gerekitğini belirten Pur, AB hedefi doğrultusunda bu gelişimin sağlamasının önemine dikkat çekti. Üniversite camiasındaki bazı sorunlara işaret eden Necla Pur, "Üzülerek ifade etmek iseterim ki; profesör seviyesine gelmiş bir kişinin maaşı 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınıra gelmemektedir. Bu özel günde hoşgörünüze sığınarak bu rakamı ifade etmekten kaçınıyorum. Bu ortamda nitelikli gençlerin üniversitelere nasıl kanalize edileceğinin üzerinde düşünülmesi gerektiğini belirtmek isetrim. Üstüne üstlük kıt kaynaklarla yetiştirilen değerli akademisyenleri devlet üniversitelerinde tutmakta zorlanıyoruz. Vakıf üniversiteleri hocalarımızı çok yüksek ücretlerle tranfer ediyor.Bu durumu üzüntü ve kaygıyla izlediğimizi belirtmek isterim. Vakıf üniversitelerinin öğretim elemanı yetiştirme politikalarının acil olarak ele alınması gerektiğini belirtmek isterim." şeklinde konuştu.















