Dolar
42,8038
0,12%
Euro
50,1727
-0,15%
Sterlin
57,3384
-0,05%
Bitcoin
3.766.615
3,47%
BİST-100
11.341,9
0,06%
Gram Altın
5.970,635
0,24%
Gümüş
67,19
2,74%
Faiz
37,85
0,00%

Dünya futbolunda maç enflasyonu tartışması; organizasyonlar artıyor, futbolcu yoruluyor, nitelik azalıyor

Trendyol Süper Lig'de bu hafta oynanacak müsabakalarla ilk devre sona eriyor. Yaklaşık bir ay sürecek olan ara, bazı takımlar için önemli bir dinlenme ve hazırlık dönemi olacak. Bazı takımlar ve oyuncular içinse bu ara kısa sürecek. Afrika Kupası'nın başlaması, Turkcell Süper Kupa'nın yeni formatı ve Ziraat Türkiye Kupası maçları birçok oyuncuya fazla mesai yaptıracak. Ligin ikinci yarısı başlar başlamaz bu yoğun fikstüre bir de Avrupa'daki temsilcilerimizin UEFA turnuvalarındaki kalan maçları eklenecek.

21.12.2025 06:56Güncelleme: 21.12.2025 07:18
Dünya futbolunda maç enflasyonu tartışması; organizasyonlar artıyor, futbolcu yoruluyor, nitelik azalıyor
16px
32px

Halil KASAPOĞLU

AFRİKA ULUSLAR KUPASI

Bu yıl Afrika Uluslar Kupası, Fas'ın ev sahipliğinde 35. kez düzenleniyor. Altı grupta 24 milli takımın mücadele edeceği organizasyon, 21 Aralık'ta başlayıp 18 Ocak'ta sona erecek. Turnuva, Fas'ın altı farklı şehrinde yer alan dokuz stadyumda oynanacak.

Trendyol Süper Lig'de mücadele eden 11 kulüpten toplam 21 futbolcu, bu turnuva için ülkelerinin milli takımlarına davet edildi. Turnuvaya en fazla oyuncu gönderen Türk kulüpleri, üçer futbolcuyla Galatasaray ve Alanyaspor oldu. "Milli görev" olarak kutsal kabul edilen bu ayrılıklar, oyuncuların görev yaptığı kulüpler açısından sürpriz sakatlıklar ve artan mental yük anlamına geliyor. Victor Osimhen, bu sezon bunun en çarpıcı örneklerinden biri. Osimhen, Nijerya Milli Takımı'nın Dünya Kupası eleme maçları nedeniyle sezonun ilk yarısı boyunca İstanbul-Nijerya hattında yoğun bir seyahat temposuna girdi. Kıta değiştirerek oynanan milli maçlar ve yüksek beklenti talihsiz sakatlıklarla birleşince oyuncunun mental gücünü zorlayan bir yük haline geldi.

Osimhen'in Galatasaray'daki performansı bu sezon özellikle Avrupa maçlarında üst seviyedeydi. Ancak dikkatli bakıldığında, sezonun belirli bölümlerinde yaşanan form dalgalanmaları tipik bir formsuzluktan ziyade mental yorgunluk belirtileri olarak okunabilir.

Bir maçta zirve performans, ardından birkaç gün içinde başka bir kıtada milli forma, sonrasında yeniden lig ve Avrupa temposu... Bu döngü elit bir sporcu için bile sürdürülebilir değil.

Kulüp açısından bakıldığında ise sorun daha karmaşık. Galatasaray, sportif hedefleri ve yaptığı rekor seviyedeki finansal yatırım gereği Osimhen gibi bir oyuncuya her maç fazlasıyla ihtiyaç duyuyor. Oynamadığı maçlarda yokluğu yalnızca kendi bölgesine değil takımın tamamına sirayet ediyor. Özellikle Avrupa maçlarında sahada olduğunda takıma ayrı bir özgüven ve tempo kattığı su götürmez bir gerçek. Ancak oyuncunun sezon içindeki yükünü yönetme konusunda kulübün kontrol alanı sınırlı. Milli takım takvimi nedeniyle dinlenme süreleri kısalıyor ve oyuncudan neredeyse hiç dinlenemeden her maç maksimum performans vermesi bekleniyor.

FORMAT YENİ FATURA ESKİ 

Bu sezon Türkiye'de kupa maçlarının takvimi de yeniden kurgulandı. Ziraat Türkiye Kupası, iki sezondur klasik eleme sistemi yerine gruplar üzerinden oynanan bir formata geçti. Bu format, tek maç üzerinden eleme sistemi yerine daha yoğun maç yükü anlamını taşıyor.

Aralık sonundan Mart ayının başına kadar uzanan grup aşaması, sezonun en yoğun dönemlerinden birine denk geliyor. Öte yandan Turkcell Süper Kupa da ilk kez dört takımlı bir formatla oynanacak. Önceki sezonlarda yaz aylarında tek maçlık finalle tamamlanan organizasyon, artık lig arasında yarı final ve final mücadeleleriyle üç maça sahne olacak. Kağıt üzerinde bu formatlar rekabeti artıran ve lig temposunda forma şansı bulamayan genç oyuncular için vitrin açan düzenlemeler olarak görülebilir. Nitekim rotasyon oyuncuları ve gençler açısından bu maçlar önemli bir fırsat sunuyor. Ancak kulüpler için madalyonun bir de diğer yüzü var.

Türkiye Kupası'ndan elde ettikleri gelirlerin yetersiz olduğundan yakınan kulüpler için artan maç sayısı; seyahat, kadro planlaması ve sakatlık riskleri düşünüldüğünde ek bir ekonomik ve mental yük yaratıyor. Kısacası kupa formatlarındaki bu değişim, bir yandan fırsat üretirken diğer yandan zaten daralan takvimde kulüpleri ve oyuncuları daha da zorlayan bir yapıya bürünüyor.

FUTBOLUN KÜRESEL İTİRAZI 

Yoğun maç takvimi tartışmaları Türkiye'ye özgü değil. Bu tartışmalar geçtiğimiz yaz ilk defa oynanan FIFA Kulüpler Dünya Kupası sırasında küresel çapta da gündeme oturdu. FIFA, organizasyonu "küresel büyüme" ve "artan gelir potansiyeli" başlıklarıyla savundu. Ancak turnuvanın oluşturduğu maç trafiği, futbolun ekonomik ölçeği ile insan kapasitesi arasındaki ters orantıyı açık biçimde ortaya koydu.

Jürgen Klopp, turnuvaya ilişkin açıklamalarında maç takviminin oyuncular açısından fiziksel olduğu kadar zihinsel olarak da sürdürülemez hale geldiğini söyledi. Pep Guardiola ise bu tür organizasyonların oyuncuların konsantrasyonunu bozduğunu, oyunun ritmini ve kalitesini doğrudan etkilediğini ifade etti. Tartışmaya futbolcuların da dahil olmasıyla mesele daha görünür hale geldi. Birçok üst düzey oyuncu, yoğun fikstürün yalnızca sakatlık riskini artırmadığını, oyunu zihinsel olarak taşıyabilme kapasitesini de ciddi biçimde zorladığını dile getirdi. Bu yönüyle Kulüpler Dünya Kupası, daha yüksek ekonomik gelir beklentisiyle futbolcu sağlığının geri plana itilmesine karşı futbolun içinden yükselen en yoğun itirazlardan biri olarak kayda geçti.

Dünya futbolunda artan maç yükünün ne seviyede olduğunu rakamlara göz attığımızda daha net görüyoruz. Kulüp ve milli takım maçları birlikte değerlendirildiğinde, geçtiğimiz sezonun en çarpıcı örneği Federico Valverde. Real Madrid ve Uruguay Milli Takımı formasıyla toplam 76 resmi maçta sahaya çıkan Valverde, bu alanda listenin zirvesinde yer alıyor.

BU NE KADAR SÜRDÜRÜLEBİLİR?

Futbol ekonomisi büyüdükçe organizasyonlar çoğalıyor. Oyuncular daha fazla maç oynuyor, teknik ekipler ellerindeki oyuncu havuzuyla sezon sonunu getirmeye çalışıyor. Bu düzen kısa vadede gelirleri artırıp takvimleri doldurabilir. Ancak bu yoğunluk, uzun vadede hem oyunun kalitesini hem de futbola olan ilgiyi aşındırma riski taşıyor. Futbolu ayakta tutan insan unsurunu bu hızda tüketirsek, bir noktadan sonra niteliği azalan bir oyunun artan arzıyla avunmak zorunda kalabiliriz.

patronlardunyasi.com

editörün seçtikleri
ARF Bio pay başına 19,50 TL fiyatla halka arz oluyor
ARF Bio pay başına 19,50 TL fiyatla halka arz oluyor#ARF Bio