Ertuğrul Özkök, 'Paparazilerin Kralı' olarak anılan İtalyan Rino Barillari'yi, ne kadar kazandığını ve magazin gazeteciliğini yazdı
Harry's Bar, Roma'nın en ünlü kafe barlarından biridir. Via Veneto'nun Borghese bahçelerinin kapısına bakan kuzey ucunda Piazza di Porta Pinciana Meydanı bulunur. Veneto Sokağı'nın bu meydana bağlandığı yerdedir bu ünlü kafe bar. Roma’nın "Dolce Vita" yılları denilen 1950 ve 60’lı yıllarda sadece İtalya’nın değil, dünyanın birçok ünlüsünün de buluşma yeriydi. Magazin düşkünü gazeteciler için bir tür 'tarihin sıfır noktası'ydı. Ertuğrul Özkök, 'paparazi' denilen magazin avcısının doğduğu yerde, İtalya'nın en ünlü paparazisi Rino Barillari'yi ve ünlülerle yaşadıklarını yazdı...

Ertuğrul ÖZKÖK
İYİ BİR PAPARAZİ HAYATI BOYUNCA KAÇ KERE ACİL SERVİSE GİDER, KAÇ PARA KAZANIR
Paparazi nerede doğmuştur?
Ve bir paparazi hayatı boyunca kaç kere acil servise gider?..
Bu soruyu kendime ilk defa 31 Ağustos 1997 sabahı sormuştum.
O sabah çok erken saatte telefonum çalmış ve bana dünyayı altüst eden haber gelmişti.
Prenses Diana, Paris’te geçirdiği kaza sonunda hayatını kaybetmişti.
Ancak dünya o ölüm haberi ile birlikte derin bir öfkeyi konuşuyordu.
Diana’nın ölüm nedeni, kendisini motosikletlerle takip eden paparazziler olmuştu.
Diana’nın şoförü onlardan kaçmak isterken, Seine Nehri kenarında bir köprünün altında kontrolu kaybetmişti…

15 YIL SONRA ROMA VIA VENETO HARRY’S BAR’DA BİR AKŞAMÜSTÜ
O günün telaşı içinde sormadığım soruyu, 15 yıl sonra bir akşam üzeri Roma’da sormuştum kendime…
Roma’nın ünlü sokaklarından biri olan Via Veneto’nun Borghese bahçelerinin kapısına bakan kuzey ucunda Piazza di Porta Pinciana Meydanı bulunur.
Veneto Sokağı'nın bu meydana bağlandığı yerde Roma’nın en ünlü kafe barlarından biri olan Harry’s Bar bulunur.
Bu bar Roma Roma’nın “Dolce Vita" yılları denilen 1950 ve 60’lı yıllarda sadece İtalya’nın değil, dünyanın birçok ünlüsünün de buluşma yeriydi.
2012 yılının mart ayında orada çok güzel bir akşamüzeri geçirmiştim.
Ferzan Özpetek’in “Magnifica Prensenza” (Muhteşem Ziyaretçi) filminin galasına davetliydim.
Yalnızdım ve o akşam üzeri yalnızlığın tadını çıkarmıştım.

PAPARAZİ MAGAZİNİ İŞTE BU BARIN ÖNÜNDE DOĞDU
Bu kafe benim gibi magazin düşkünü gazeteciler için bir tür “tarihin sıfır noktası"dır.
Bana göre 20’nci yüzyıl magazinciliği o mekanda doğmuştur.
Çünkü bu kafe bar, sinemanın altın çağının ünlülerinin her fırsatta gittikleri yerdi.
Kimler geçmemişti o mekandan...
Audrey Hepburn, Anita Ekberg, Ava Gardner, Elizabeth Taylor, Richard Burton, Kirk Douglas, Frank Sinatra, Orson Welles, Charlton Heston…
Savaş sonrası İtalyan sineması ve kültür dünyasının efsane isimleri…
Federico Fellini, Marcello Mastroianni, Sophia Loren, Vittorio De Sica, Alberto Moravia, Pier Paolo Pasolini…
“Paparazi” denilen magazin avcısı işte tam orada, oturduğum yerde doğmuştu.

O BARIN ÖNÜNDE BİR GECE FRANK SINATRA KİME BAKIYOR?
İşte o barın önünde çekilmiş çok eski bir fotoğraf var.
Frank Sinatra barın açık mekanında ayakta ve karşıda bir kişiye eliyle “Çekme” işareti yapıyor.
Magazin tarihine geçen bu fotoğrafta görmediğimiz kişinin adı Rino Barillari’dir.
Frank Sinatra ve yanındakiler o adama bakmaktadır.
O adam, dünya magazin kayıtlarına göre “Dünyanın ilk paparazi"si sayılabilir.
İlk olmasa bile “Paparaziler Kralı” kim diye sorarsanız banko odur…
Rino Barilla İtalya’da Ndrangheta denilen en kuvvetli suç örgütünün çıktığı Calabria’da doğmuş yoksul bir ailenin çocuğuydu.
14 YAŞINDA İTALYA’NIN HOLLYWOOD’UNU KEŞFEDİYOR
14 yaşında Roma’ya gelmiş ve o sırada yükselen İtalyan sinemasının Hollywood’u sayılan Cinecitta stüdyolarının bulunduğu yeri keşfetmişti.
Hayatı orada ufak tefek getir götür işleriyle başlamıştı.
Sonra orada gördüğü bu ünlülerin fotoğraflarını çekmeyi akıl etmişti.
Sinema yükseliyordu. Fotoromanlar dönemi başlamıştı.
İnsanlar ünlülerin hayatını merak ediyordu.
Ve Roma artık dünya ünlülerinin çekim merkeziydi.
Papararazilik mesleği işte tam o yıllarda doğdu.

ÜNLÜLERİN GÖRMEK VE GÖRÜLMEK İSTEDİKLERİ BAR
Harry’s Bar ünlülerin “görmek ve görülmek istediği” yerdi.
Vespa ve Lambritta motosikletler İtalya’nın günlük hayatını değiştirmişti.
Vespa sadece “Roma Tatili” filminde Gregory Peck’le Audrey Hepburn’un o ikonik fotoğrafının aracı değildi.
Aynı zamanda dar Roma sokaklarında paparazileri ünlülerin peşinden peş peşe taşıyan harika araçtı.
DOLCE VITA FİLMİ GELİYOR DÜNYA “PAPARAZZO” KELİMESİNİ ÖĞRENİYOR
Paparazi kelimesi de o yıllarda çok ünlü bir filmde doğdu.
Fellini’nin ünlü “Dolce Vita" filminde doğmuştu.
Filmde Marcello Rubini’nin (Marcello Mastroianni) sürekli yanında dolaşan bir foto muhabiri vardır. Adeta onun gölgesi gibidir. Filmdeki adı “Paparazzo"dur.
“Paparazi” kelimesi, dünya dillerine ilk kez işte filmdeki bu karakter aracılığıyla girmiştir.
Paparazi, o kelimenin çoğul halidir.
Paparazzo’nun tek bir amacı vardır. Marcello’nun yaşadığı boşluğun ve sıkıntılı halinin fotoğrafını yakalamak.
Fellini işte bu karakteri eleştirmektedir.
Çünkü “paparazi”, gazeteciliğin tanıklık eden değil, istismar eden bir biçime dönüşmesini simgeler.

PAPARAZİ MODERN ÇAĞIN VİCDANSIZ TANIĞI MIDIR?
Fellini’ye göre, “Modern” çağın vicdansız tanığıdır: Olaylara müdahale etmez, anlamaz; sadece kaydeder ve satar.
Paparazi ilk eleştirisini işte o filmde alır.
Ancak geriye yıllardır çözülemeyen o soru kalır:
Paparazi çağının vicdansız tanığı ise, onun çektiği fotoğrafları yayınlayan kimdir?
Vicdansız suç ortağı mı?
Ya o fotoğrafları neredeyse bir asırdır büyük iştahla seyreden bizler?..
Duyarsız işbirlikçiler mi?..
PAPARAZİNİN EN KARANLIK GECESİ
Ama asıl darbe 31 Ağustos 1997 sabahı, Prenses Diana’nın ölümünden sonra gelir.
Dünyanın önde gelen bütün gazeteleri o gece paparazilerin çektiği fotoğrafları yayınlamama kararı alırlar.
Ancak paparazilik bu darbelerin altından kalkabilen bir meslektir.
Çabuk unutuldu Diana’nın o sabahki trajedisi.
Paparaziler yine çalışmaya devam ettiler.

ŞİMDİ SİZE BU YIL 80 YAŞINA GİREN PAPARAZİLERİN KRALINI TANITIYORUM
Daha önce de yazmıştım.
Ben Magazin Gazetecileri Derneği üyesiyim.
Magazin dünyasının “Paparaziler Kralı” lakaplı üyesi Rino Barillari bu yıl 80 yaşına girdi.
New York Times geçen hafta onunla ilgili çok uzun bir yazı yayınladı.
Barillari 60 yıllık paparazzilik hayatında Prenses Margaret’ten Audrey Hepburn’a, Lady Gaga’dan Spike Lee’ye kadar yüzlerce ünlüyü fotoğrafladı.
Tabi kolay bir hayat değildi.
Epey dayak yedi, hırpalandı.

SON DAYAĞI AYNI HARRY’S BAR ÖNÜNDE GERARD DEPARDIEU’DAN YEDİ
Son olayı 21 Mayıs 2024 günü, paparazziliğin doğduğu Via Ceneto’daki Harry’s Bar’ın önünde oldu.
Gerard Depardieu bir kadınla birlikte oradaydı.
Tabi ki Rino da oradaydı ve deklanşörüne bastı.
O deklanşöre basarken, Fransız sinemasının en kabadayı sanatçısı Depardieu da yerinden fırladı ve paparaziler kralının üzerine saldırdı.
Rino Barillari o saldırıda epey hasar aldı.
Aralarındaki dava hâlâ devam ediyor.

60 YILDA KAÇ KERE ACİL SERVİSE GİTTİN RINO
Başta sorduğum ikinci soru işte o kavgayı okuduğumda aklıma gelmişti.
Çünkü Rino, Harry’s Bar’ın önünden en yakın hastanenin acil servisine gitmişti.
Bir paparaziler kralı hayatında kaç kere acil servise gider?
Rino olanların çetelesini de tutmuş.
Bunun cevabını geçtiğimiz yıllarda açtığı sergisinde şöyle anlatmıştı:

İŞTE BİR PAPARAZİNİN HASAR ÇETELESİ: 162 KEZ ACİL SERVİS, 11 KIRIK KABURGA
“Roma’ya yalnızca 14 yaşındayken geldim ve burası bana gerçekten Amerika gibi görünmüştü. Richard Burton’dan Liz Taylor’a kadar herkesi fotoğrafladım; sarhoş Peter O’Toole’dan dayak yedim, Marlon Brando’yla kavga ettim, Aznavour’la karate yaptım.”
Bu foto muhabiri, unutulmaz haber atlatmaları sayesinde bir dönemin panoramasını yaratmış ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek rakamlarla övünmektedir:
Hayatının hastane kayıtları şöyledir:
76 kırılan fotoğraf makinesi
11 kırık kaburga
162 kez acil servise başvuru.
Paparazilik zor zanaattır arkadaş.

BİR PAPARAZİLER KRALI 60 YILDA KAÇ PARA KAZANIR?
Peki bundan ona kalan miras nedir? Bunca kaburga kırığından sonra kazandığı para?
Geçen hafta bunun cevabını da New York Times’a verdi:
“Cebimde beş kuruş olmadan bir milyarder hayatı yaşadım…”
Paparazi veya “ciddi gazeteci”… Aslında samimi her gazetecinin vereceği cevap da budur.
Watergate skandalını ortaya çıkaran Washington Post’un genel yayın yönetmeni de görevi bırakırken aynı şeyi söylememiş miydi?
“That was a good life…”
ANKARA GAZETECİLİĞİNİN KRALI ALTAN ÖYMEN NE DEMİŞTİ?
Bir magazin gazetecisinin hayat bilançosu bu.
Ya bir “Siyaset gazetecilerinin” çetelesi nedir?
Yani “Ciddi gazetecilerinki…”
Direk cevabı yok ama dolaylı bir cevabı var.
Bu yıl kaybettiğimiz büyük gazeteci Altan Öymen anılarında, “Neden gazetecilik?” diye sormuş ve cevabını şöyle vermişti:
1. Tanıyamayacağın insanları tanırsın.
2. Göremeyeceğin yerleri görürsün.
3. Uzaklaşmak için her zaman bir bahanen vardır.
Anlayacağınız boş ceple çok zengin bir hayattır…

***
SON NOT: Tabi cebin de doluysa eğer;
Sen gazeteciler tanrısının. Sevgili kulusundur…
Kıymetini bilmek lazım yani..
patronlardunyasi.com















