Dolar mı altın mı? Uzmanlar ne diyor?
Merkez Bankası’nın müdahaleleriyle doların gerilemesi geçici bir önlem olarak görülüyor. Altındaki çekilmenin de kalıcı olmayacağı düşünülüyor.

Üzeyir Doğan/Para
Merkez Bankası’nın müdahaleleriyle doların gerilemesi geçici bir önlem olarak görülüyor. Altındaki çekilmenin de kalıcı olmayacağı düşünülüyor. Dolarda 1.90 TL’nin üzeri, altında ise 2-2 bin 250 dolarların görülmesi bekleniyor. Bileşik faizler de yüzde 9-9.15 aralığına çıkabilir...
GLOBAL ekonomide taşlar bir türlü yerine oturmuyor. Her yaşanan gelişme yeni senaryoları da beraberinde getiriyor. Bir süre önce rezerv para olması eleştirilen dolar bugünün güvenli limanı olurken, en güçlü alternatifi olan euro’nun varlığını devam ettirip ettiremeyeceği tartışılıyor. Son dalgada altının güvenli liman olmaktan çıkması ise ayrı bir soru işareti.
Evet, görüldüğü gibi dünün kazandıranları bugünün en kötü yatırım araçları alabiliyor. Bu nedenle artık küçük büyük bütün yatırımcıların portföylerini aktif olarak yönetmesi şart.
Yaşanan son ekonomik gelişmeler bir daha gösterdi ki 2008 yılında başlayan küresel ekonomik kriz yavaşlamıyor, sadece formasyon ve mekan değiştirerek yoluna devam ediyor. Krizin bugünlerdeki uğrak yeri ise Avrupa. Yunanistan krizini çözmeyi bir türlü başaramayan Avrupa’da işler iyice arapsaçına dönmüş durumda. Avrupalı liderler Yunanistan’ı kurban edemezken Yunanistan kurbanlarını almaya başladı bile. İlk kurbansa Belçika ve Fransa ortaklığındaki bankacılık devi Dexia oldu...
Dexia’da 180 milyar dolar civarında sorunlu varlık çıkması ve bankanın bu varlıkları yönetemeyecek duruma gelmesi, hükümetlerin olaya el atmasına neden oldu. Kamulaştırmanın da ciddi bir seçenek olarak görüldüğü Dexia operasyonunda hükümetler şu ana kadar başarılı gibi görünse de Avrupa’da daha kaç bankada ne kadarlık sorun çıkacağı şimdilik tam bir muamma. Bu durum euro’nun dolar karşısında kan kaybetmesine neden olurken, çözüm için Avrupalı liderlerin ortak inisiyatif alma konusundaki başarısızlıkları, tüm finansal sistemi tehdit ediyor. Bu da yatırımcıların, başta euro olmak üzere bu bölgedeki yatırım araçlarından uzaklaşmalarına neden oluyor.
PARİTEDE İBRE DOLAR LEHİNE
Haftalık hareketlerin gösterildiği yukarıdaki grafikte de görüldüğü üzere birkaç hafta öncesinde 1.45 civarında dengelenen parite, yaşanan sorunlarla birlikte 1.35’in altına sarktı. Son birkaç günde hafif yukarı yönlü denemeler olsa da paritenin önümüzdeki dönemde yeni dipler yapma olasılığı oldukça yüksek görülüyor. Bu tezi destekleyecek en önemli dayanak ise ABD’nin benzer sorunlar yaşadığı dönemde doların yaşadığı değer kaybı. Lehman Brothers krizi sonrası finansal sistemi güçlendirmek adına oldukça yoğun bir emek harcayan ABD’de sistemin sağlamlaştırılması yıllar almıştı. ABD’de bankaların sorunlu varlıklarının tasfiyesi için harcanan sürede dolar ise önemli para birimlerine karşı hızla değer kaybetmişti. Şimdi benzer süreci Avrupa yaşamak zorunda. Dexia örneğinde görüldüğü gibi Avrupa Birliği’nin finansal istikrarı sağlayabilmek adına çok ciddi sorumluluk altına girmesi gerektiği savunuluyor. ABD’de sorunlu aktifleri kurtarma programı olarak bilinen TARP’a benzer çözüm önerileri dillendirilmeye başlandı bile. Bu süreçte ortaya çıkan her sorunlu ülke ya da bankanın, euro’nun yavaş yavaş erimesine neden olacağı düşünülüyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde euro pozisyonu tutulması önerilmiyor. Euro/dolar paritesinde olacak yukarı yönlü hareketlerinse satış fırsatı olarak değerlendirilmesi tavsiye ediliyor.
PARİTEDE 1.25 MÜMKÜN
Euro/TL için detaylı bir analizden önce euro/dolar paritesi ve burada nasıl işlem yapılabileceğine dair küçük bir bilgi vermek istiyoruz. Bilindiği gibi geçen aylarda forex olarak bilinen pariteler üzerine yapılan işlemler SPK denetimi altına alındı. Bu işlemler arık sadece yetkili aracı kurumlar nezdinde yapılabiliyor. Bunun için de yatırımcıların yetki belgesi alan bu kurumlarda forex hesabı açtırması gerekiyor. Bununla birlikte en yoğun işlemlerin geçtiği euro/dolar paritesinde VOB’da (Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası) da işlem yapmak mümkün. VOB hesabı bulunan her yatırımcı, öngörüleri doğrultusunda burada işlem yapabilir. Fakat yapılan yatırımlarda vade ön planda tutularak kaldıraç kullanımı konusunda dikkatli olunmalı.
Bu ayrıntıdan sonra teknik olarak, kısa vadede 1.3150 civarında bir dip denemesi olan paritede bu seviyelerden başlayan tepkinin 1.37-1.38’lere kadar devam edebileceği görülüyor. Fakat bu tepkinin kalıcı olması beklenmiyor. Bu nedenle biraz daha orta vadeli düşünen yatırımcıların bu tepkiyi satış fırsatı olarak kullanması ve 1.25 civarına kadar olacak bir geri çekilmeyi beklemeleri öneriliyor. Özetle paritede kısa vadede başlayan tepki bir süre daha devam edebilir. Ancak orta vadede euro’nun dolar karşısında ciddi oranda değer kaybedeceği, bu nedenle de 3-6 ay arası vadesi olanlar için dolar öneriliyor. Daha açık bir ifadeyle portföylerde önümüzdeki 3 ila 6 aylık dönemde euro bulundurmak tavsiye edilmiyor.
Euro/TL tarafında da euro’nun geçmiş dönemdeki performansından uzak kalacağını tahmin ediliyor. Euro/TL’de 2.53’ün güçlü bir direnç olduğu ve bu seviye üzerinde kapanışlar olmadığı sürece yönün aşağı olduğu ifade ediliyor. Bu paritede gevşemenin ilk etapta 2.40 civarına kadar olması olası. Ancak orta vadede 2.30 ile 2.40 aralığında bir dengeye geleceği düşünülüyor. TL’nin değer kaybetmeye devam etmesi durumunda, bunun dolara karşı euro’dan daha hızlı olacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle de portföylerde euro yerine dolar bulundurulmasını öneriliyor.
DOLAR/TL’Yİ TCMB BELİRLEYEMEZ
Türk halkının döviz deyince aklına gelen ilk para birimi hiç şüphe yok ki dolar oluyor. Bizlere gelen soruların çoğu da dolarla ilgili. Bu nedenle bu konunun daha detaylı işlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle dolar/TL kurundaki hızlı çıkışın ardından geçen hafta TCMB’den gelen müdahale kararlarının iyi analiz edilmesi gerekiyor. TCMB’nin müdahaleleri önemli olmakla birlikte doların önümüzdeki günlerdeki seyrini belirleyecek ana etkense global konjonktür. Bu nedenle başta Avrupa’daki sorunlar olmak üzere global ekonomi ve risk iştahı iyi analiz edilmeli. Son dönemde Avrupa’da yaşanan süreç, güvenli liman olarak yine doları ve ABD hazine kağıtlarını ön plana çıkardı. Euro’nun itibarının yeniden oluşması bu sürecin devam etmesine neden olur. Bu da doların sadece TL değil diğer para birimleri karşısında da güçlenmesine yol açar.
Görüldüğü gibi eylül ayı başından itibaren dolara olan talep hızlı bir şekilde artıyor. Bu talep, doların hemen hemen bütün para birimleri karşısında değerlenmesini sağlıyor. TL’de son dönemde yaşanan değer kaybında da baş rolü dolara olan bu global ilgi oynuyor. Elbette bu süreç her ülkede değişik boyutlarda işliyor. Ekonomik göstergeler, siyasi irade, merkez bankaları ve uygulanan ekonomik politikalar kurlardaki hareketliliğin farklı seyretmesinde etkili olan unsurlar. Ancak bu faktörlerin etkisi olsa da ana senaryoyu çizen global konjonktür oluyor. Bu nedenle TCMB’nin kurdaki volatiliteyi düşük tutma çabası olumlu karşılanmakla birlikte, ana senaryoyu değiştirecek güçte görülmüyor. TCMB’nin attığı her adımı çok iyi düşünmesi gerektiği savunuluyor.
TCMB MÜDAHALELERİ VE KUR
TCMB’nin 5 Ağustos’ta başlattığı döviz satım ihaleleri geçen haftayla birlikte 4 milyar doları aştı. Munzam indirimlerinin sağladığı ek döviz likiditesiyle birlikte bu rakam 6 milyar dolara yaklaşıyor. Bu müdahaleler TCMB’nin döviz rezervlerinde de hızlı bir erimeye neden oldu. Temmuz başında 93.85 milyar dolar olan rezerv, 5 Ağustos’ta 91.97 milyar dolara, 23 Eylül itibariyle de 85.65 milyar dolara geriledi. Bununla birlikte geçen hafta munzam karşılıklarda yeni indirimlerin yapılması ve yüksek tutarlı satış ihalelerinin, bu rezervin daha hızlı erimesine neden olacağı düşünülüyor.
Öte yandan, geçen hafta TCMB’den döviz rezervlerini artırmaya yönelik de bir adım geldi. Zorunlu karşılıkların yabancı para cinsinden tutulabilecek kısmında azami oranı yüzde 10’dan 20’ye çekildi. Böylece 3 milyar dolara yakın bir rezerv artışının öngörüldüğü tahmin ediliyor. Bu kararların etkisini önümüzdeki günlerde TCMB tarafından açıklanacak yeni raporlarda göreceğiz. Ancak TCMB’nin döviz rezervlerini harcama konusunda ileride şu anki kadar kolay hareket edemeyeceğini düşünülüyor. Faiz artırımı seçeneğinin ise gündeme bile gelme olasılığı oldukça düşük görülüyor. Bu nedenle global ekonomide rüzgarların tersten esmeye başladığı bir dönemde kurdaki yükselişin TCMB’ye rağmen devam edeceği öngörülüyor. Bu nedenle de TCMB’nin şu an izlediği prokatif politikaların ardından dövizde yeniden yukarı yönlü hareket eğilimi görüleceği düşünülüyor.
MÜDAHALE ANA YÖNÜ DEĞİŞTİRMEZ
Geçmiş tecrübeler bizlere küresel konjonktürün desteklemediği müdahalelerin başarısız olma olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Bunun en güzel örneklerinden biri de Japonya... Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) yaptığı her müdahale sonunda yen kısa bir sürenin ardından yeniden değer kazandı. Bu nedenle bizim ana senaryomuz, euro bölgesindeki sorunlar devam ettiği sürece dövizdeki yukarı yönlü hareketin hızını kaybetse de devam edeceği yönünde. Eğer TCMB kurdaki çıkışın hızını yavaşlatmayı hedefliyorsa bunda başarılı olma şansı daha yüksek. Ama dolar/TL kurunda -1.65’ten beri seviye dillendirilmesi ve 1.90 üzerinden gelen son müdahale- kurun daha fazla yukarı gitmesine izin verilemeyeceğinin ima edilmesi bizce yanlış. Bu nedenle önümüzdeki günlerde global ekonomik gelişmelerle birlikte TCMB’nin müdahaleleri de sürebilir. Bu senaryolarda TCMB’nin faiz artırımı seçeneğini kullanmayacağı varsayımı söz konusu.
Teknik olarak kurda gelen müdahalenin de etkisiyle bir miktar daha gerileme olabilir. Bu durumda 1.80 civarına doğru bir geri çekilme yaşanması alım fırsatı olarak değerlendirilebilir. Kurda yaşanan bu suni baskının ardından ilk fırsatta kurun yeniden yukarı yönlü denemeler yapacağı tahmin ediliyor. Bu durumda ilk harekette kur yeniden 1.90’ın üzerine çıkabilir. Ancak kurda şu anki öngörümüzde 2 TL ile başlayan rakamlar yok. Orta vadede beklentimiz daha çok 1.75 ile 2 TL aralığında hareket eden bir kur yönünde. Bu nedenle biz dolardan çıkmak için fırsatın kaçtığı yönündeki görüşlere katılmıyoruz.
YURTİÇİ DTH’DA AZALMA SINIRLI
Kurdaki harekette yerli yatırımcının hareketi de dikkat çekiyor. 2011 başında 101 milyar dolar civarında bulunan yurtiçi döviz hesapları (DTH) kurun yükseliş dönemlerinde 109 milyar dolar civarına kadar çıkmışken, eylül ayı sonu itibariyle 101 milyar dolar civarına geriledi. Merkez Bankası’nın müdahalelerinin başladığı ağustos başında ise bu rakam 102.3 milyar dolar civarındaydı. Yani son müdahaleye kadar TCMB tarafından yapılan açıklamalar ve döviz satış yoluyla yapılan müdahaleler yerli yatırımcıda çok fazla korku oluşturmamış gibi görünüyor. Bu hesaplarda olacak hızlı bir çözülme, TCMB’nin müdahaleleri kadar etkili olabilir. Fakat biz 1.90’lı rakamların artık çıpa görevi yapacağını ve bu seviyeler görülmeden ya da maliyetlere yakın seviyelere gerileme yaşanmadan DTH’lardaki çözülmenin çok sınırlı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle son dönemin başarılı döviz traderları olan DTH sahiplerinin hareketleri yakından izlemeli.
DÖVİZDEKİ DÜŞÜŞ ALTIN İÇİN FIRSAT
Altının ons fiyatı 1.900 doların üzerinde zirve yaptıktan sonra, vadeli piyasalarda teminatların artırılması, nakit sıkıntısı çeken banka ve fonların altın pozisyonlarını kapatması ve spekülatif amaçlı işlemlerin birbirini tetiklemesiyle 1.500 dolar civarına geriledi. Fakat bu durumun geçici olduğu düşünülüyor. Bu nedenle de altın fiyatlarında olan her geri çekilmenin orta ve uzun vadeli portföylerde maliyet iyileştirmek ya da yeni maliyet yapmak için kullanılması öneriliyor.
Altına yatırımın iki farklı yolu var. Bunlardan ilki küçük yatırımcının daha çok tercih ettiği geleneksel yatırım türü. Yani Türk Lirası cinsinden gram altın ya da çeyrek, cumhuriyet olarak tanımlanan altın almak. Bu yatırım türünde yatırımcı altının ons fiyatıyla birlikte dolar/TL kurunu da yakından takip etmek zorunda. Çünkü fiyatlar altının ons fiyatının yaklaşık 31.1’e bölünmesi ve çıkan rakamın dolar/TL kuruyla çarpılmasıyla oluşuyor. Bu şekilde yatırım yapanların, kuyumcudan altın almak, bankalarda altın hesabı bulundurmak, İMKB’den altın fonu almak, VOB’da gram altın sözleşmesi almak gibi alternatifleri bulunuyor. Burada alım yaparken kazanmak için en düşük alım-satım maliyetinin olduğu yerin seçilmesi önemli. Diğer bir yatırım türü de altına dolar cinsinden ons fiyatıyla yatırım yapmak. Burada oluşan kar ve zarar da dolar cinsinden olur. Özellikle uzun vadeli dolar pozisyonu taşıyan yatırımcıların bu seçeneğe ağırlık vermeleri daha yararlı görülüyor. Dolar/TL kuru değişmese de altına yapılacak yatırımla dolar cinsinden kar elde edilebilir. Bu sayede hem dolarda yükseliş beklentisiyle taşınan pozisyonlar kapanmamış olur hem de dolar bazında kar yazma imkanı doğar. Bu tür yatırım düşünenler VOB’da kaldıraç kullanarak düşük teminatlarla dolar cinsinden altının ons fiyatını alıp satabilirler.
1.900 doların hemen üzerinden başlayan düzeltmede 1.600-1.650 dolar aralığında fiyatların dengelendiği görülüyor. Ancak kısa vadede hızlı bir yükseliş başlatacak hareket de henüz teyit edilmemiş durumda. Beklentiler altının hızlı bir çıkış başlatmadan önce 1.500-1.550 dolar aralığına gerilemesi ve bu seviyelerden güçlü bir çıkış başlatması yönünde. Önümüzdeki 6 ay ile 1 yıl arsındaki vadede ise 2-2 bin 250 dolar aralığına kadar çıkması.
Bu senaryo doğrultusunda altının gram fiyatlarında da ilk olarak 90 TL civarına doğru bir geri çekilme yaşanabilir. Bu seviyeler alım için ideal görülüyor. Altında gram orta vadeli beklenti ise 120-125 TL aralığında.
FAİZDE YÖN YUKARI
Enflasyondaki yukarı yönlü hareket, eylül ayından itibaren faizlerde de yukarı yönlü harekete neden oluyor. Bir süre daha enflasyonun yüksek seyredeceği görülüyor. Elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yapılan zam ve yüksek kur, önümüzdeki aylarda da enflasyonun yükselmesine neden olabilir. Bu durumda faizlerde aşağı yönlü hareket beklenmiyor. Faizlerde yüzde 8-8.20 civarında bir dip çalışması ve ardından 9-9.15 aralığına doğru bir hareket olacağı düşünülüyor. Aşağıdaki grafikte de aktif tahvil faizinin yaptığı hareketler görülüyor.
Akın Cihan ATEŞ / Anadolubank Hazine Grup Müdürü
“Dolarda 1.80’lerin altını denenebilir”
Kurlar haftanın ikinci yarısında, global havadaki yumuşamanın da etkisiyle sınırlı da olsa geriledi. Kurlardaki yükseliş, likidite sıkışıklığı çeken yurtdışındaki bankaların Türkiye’de swap işlemlerini kapatması sonrasında başlamıştı. Bu arada söz konusu bankalar Türkiye’de ve gelişmekte olan ülkelerde uzun süredir taşıdıkları karlı pozisyonlarını da kapatmaya çalıştılar. Bu da kurlarda yukarı yönlü baskıyı artırmıştı.
Eylül ayında yabancıların yaklaşık 2-2.5 milyar dolarlık bono satışı yaptığını gördük. Son iki ayda Merkez Bankası döviz rezervi ve DHT’larda (döviz tevdiat hesapları) toplam 13 milyar dolarlık bir azalma oldu. Öte yandan Türkiye’nin bir cari açık problemi var. Cari açıkta bir azalma yaşandığına ilişkin bir işaret alırsak ancak o zaman dövizde daha stabil bir dönemin başlayacağından söz edebiliriz. Global piyasalarda bir kötüleşme yaşanmazsa kısa vadede dolardaki çıkışın kesileceğini ve dolar kurunda 1.80’lerin altını test edeceğimizi düşünüyorum.
Şant MANUKYAN / İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdür Yardımcısı
“Euro, dolar karşısında 1.28’lere inebilir”
Uluslararası piyasalarda euro, dolar karşısında hızla değer kaybetti ve 1.30’ları test etti. Ben kısa vadede euro/dolar paritesinin 1.36’lara kadar toparlanmasını bekliyorum. Ancak uzun vadede yani altı aylık süreç sonrasında euro’nun yeniden değer kaybına uğrayarak dolar karşısında 1.28’lere kadar geri çekileceğini düşünüyorum.
Altın ise global bankaların likidite sıkışıklığı yaşaması yüzünden değer kaybına uğradı. Altının onsu 1.600 dolarları test etti. Global piyasalardaki likidite sıkışıklığının kısa vadede azalması beklenmiyor. Bu nedenle altın fiyatları bir süre 1.550-1.670 dolar aralığında dalgalanabilir. Ancak uzun vadeli düşünenler için unutulmamalı ki altında yön yukarı olacak.
Alpogan ERDOĞAN / Garanti Portföy Alternatif Yatırım Araçları Müdürü
“Döviz satıp, bono ve altın alın”
Merkez Bankası bugüne kadar hep kurlardaki volatiliteye (oynaklık) müdahale etti. Kurların seviyesine değil. Şimdi ise kurun daha fazla değerlenmesini istemediği için müdahale geldi. Merkez Bankası son günlerde bu müdahaleyle piyasayı bir anlamda test etti. Benim dolardaki beklentim, alınan kararlar ve yüklü döviz satışlarının etkisiyle oynaklığın azalacağı yönünde. Dolar kurunun 1.80 civarında, euro ve dolardan oluşan döviz sepetinin ise 2.10’lar seviyesinde rahatlayacağını düşünüyorum. Euro/dolar paritesinde ise 1.30’ların yeniden test edilmesini bekliyorum. Çünkü Avrupa’nın sorunları çok büyük. Buna karşılık Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) elinde çok silah yok. Euro, güven vermiyor.
Bizim önerimiz, yatırımcıların döviz portföylerini bir miktar azaltmaları yönünde. Portföylerdeki dövizi yüzde 20-25 azaltmaları daha sağlıklı olur. Çünkü global ekonomilerde iyileşme yaşanırsa kurlarda sert düşüşler görebiliriz. Ancak belirsizliğin yoğun olduğu dönemlerde yüzde 10-15 döviz veya altın, yüzde 10-15 oranında da hisse senedi almalarını öneriyorum. Asıl yatırım yapılması gereken enstrüman ise bence şu anda faizleri cazip olan bono. Bu nedenle portföy oluştururken döviz, altın ve hisse senedi dışında kalan para bonoya yatırılmalı. Çünkü faizlerin aşağı gelmesini bekliyorum. Faizler kısa dönemde yüzde 8’lerin altını deneyebilir. Avrupa’daki dolar likiditesi düzelirse altında ise 2 bin dolarları konuşabiliriz.
Gürol Sami ÖZER / DenizBank Sabit Getirili Menkul Değerler Bölüm Müdürü
“Dolarda 2 TL zor”
Döviz kurlarında son haftalarda yaşanan harekette dolar alımlarında yerli ithalatçı kurumlarla yabancı yatırımcılar birlikte hareket etti. Merkez Bankası’nın son iki gündür attığı adımlar kurlar üzerinde belirleyici olacak. MB’nin geçen haftanın son günlerinde açtığı yüksek ihaleler ve döviz cinsi ve uzun vadeli TL cinsi zorunlu karşılıklarda yaptığı indirim, 2.20’li seviyelerin üzerinde bir sepet ve 1.90’ların üzerinde bir dolar kuru (euro/dolar paritesine bağlı olarak) istemediğini gösteriyor. Bu bağlamda yukarı yönlü hareketler artık daha sınırlı olabilir. Bu şartlar altında euro/dolar kurunun 1.20’lerin altına doğru bir hareket yapmayacağını varsayarsak TL karşısında 2’lerin üzerinde bir dolar kuru çok olası gözükmüyor.
Sengül DAĞDEVİREN / ING Başekonomisti
“Parite yılı 1.40’la, dolarsa 1.80’le kapatır”
Avrupa Birliği’ndeki borç sorunlarına dair endişelerle parite 1.30’lara kadar gerilemişti. Bu konuyu çözmeye yönelik adımların piyasaları rahatlatması ve FED’in olası bir QE-3 girişimiyle paritenin bu yılın son çeyreğinde yükselerek 2011’i 1.40 seviyelerine yakın kapatacağını düşünüyoruz.
Bu arada TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru verileri incelendiğinde TL’nin tarihi olarak en düşük değerde olduğu görülüyor. Yılın kalan döneminde, Merkez Bankası’nın kararlarının da katkısıyla, TL’nin göreli olarak durağan seyredeceğini düşünüyoruz. Dolarda 2011 sonu için tahminimiz 1.80. Bu öngörümüz, euro/dolar paritesinde yükseliş beklentimizden kaynaklanıyor.
Gösterge faizde ise yurtdışı piyasaların sakinleşmesi ve dövizdeki dalgalanmanın azalmasıyla yıl sonuna kadar aşağı yönlü bir hareket görülebilir. Gösterge faizin 2011’i 8’lere yakın kapatacağını öngörüyoruz.
Şeniz YARCAN / TSKB GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
“Kredi ve mevduat faizleri etkilenmez”
Merkez Bankası’nın TL ve döviz mevduat zorunlu karşılık oranlarını aşağı çekmesi kredi faizlerini çok etkilemeyecek. Ancak kasım-aralık ayları bankaların bilançolarını genişletme dönemi. Burada bankalar rekabet dürtüsüyle davranırsa kredi faiz oranları bir miktar gerileyebilir. Ancak bu durum TL kredi faizleri için geçerli. Döviz kredi faizlerinde ise düşüş beklemiyorum. Çünkü dünyada paranın maliyeti arttı. Türk bankaları yurtdışından rahatlıkla kredi bulur ama maliyet yükselecek. Bu da dövizli kredi maliyetlerini yukarı çekecek.
Mevduat faizlerinde ise normal şartlarda önemli bir değişiklik beklemiyorum. Merkez Bankası’nın politika faizlerini yükseltme ihtimali düşük. Zaten Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da bunu bir toplantıda vurguladı. Buna karşılık Başçı, piyasa faizlerini yukarı çekecek önlemlerin alınabileceği sinyalini de verdi. Yani Merkez Bankası repo kanalıyla piyasaya verdiği para miktarını artırırsa bankalararası piyasada O/N faizler otomatik olarak yükselir. Başka bir deyişle TL maliyeti yukarı çıkar. Bu durumda da kur aşağı çekilir. Döviz kurlarında ise beklentim 0.50 euro, 0.50 dolardan oluşan döviz sepetinin 2.15-2.20 bandında dalgalanacağı yönünde. Avrupa’daki sorunlar ortadan kalkmadan sepetin aşağı gelmesi beklenmemeli. Bu ortamda Merkez Bankası’nın sepet değerinin 2.20’nin üzerine çıkmasına izin vermesini beklemiyorum.
Emir ALPAY / Yapı Kredi Hazine Yönetimi Kurumsal Satış Direktörü
“Yabancılar ve şirketler dolar alıyor, yatırımcılar satıyor”
Doların yükselişinde yabancı yatırımcılar kadar ithalatçılar ile döviz borcu olan şirketlerin de etkisi var. Gerçek kişilerse her seviyeden döviz bozduruyor. Döviz sepetindeki yükselişin 2.20-2.25 üzerinde olmasını beklemiyoruz. Euro/dolar paritesi 1.15’e kadar gerilerse ABD Doları da 2.00 TL’ye çıkabilir. Euro/dolar 1.20’ye gerilerse de bu durumda dolar 1.90 TL civarında olur.
Son dönemde euro bölgesi ekonomilerinin Amerika’ya göre daha problemli olması ve problemlerin her geçen gün artması, piyasalarda doların değer kazanmasına neden oluyor. Şu an ki piyasa koşullarında bir değişim olmaması durumunda euro/dolar paritesinin 1.28-1.26’lara gerilemesini bekliyoruz.
İşadamları ne diyor?
Nejat Çuhadaroğlu (Çuhadaroğlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi): Doların artışının etkisini yıl sonu bilançolarında daha net göreceğiz. Dolar ve euro’nun artışı ihracatçılar için iyi gibi görünebilir ama 1 dolarlık ihracat için 88 sentlik ithalat yapıyoruz. Bunu da unutmamak gerekiyor. İthalata bağımlı bir ülke olduğumuz için doların yükselişinden pozitif etkileneceğimizi düşünmüyorum. İthalatımız daha alt seviyelerde olsaydı belki bize olumlu yansıyabilirdi. Şu anda ihracatımızın da beklendiği kadar iyi olduğunu sanmıyorum. Çünkü Avrupa’da ciddi bir kriz var.
Bülent Göktuna (Mineks International Yönetim Kurulu Başkanı): Ben altı aydır çevreme “1 doların 2 TL olduğunu görürseniz şaşırmayın” diyordum. Avrupa Birliği’nin durumu malum. İsveç’te bile mali kriz başladı. Hep sakladıkları, örttükleri borçlar var. Euro para politikası iflas etti. Şimdi yaşananlar bunun etkileri. Euro zayıfladığı için dolar kuvvetleniyor. TL de dolara endeksli olduğu için değer kaybediyor. Önümüzdeki aylar için şöyle bir saptamam var: Dolar bu seviyelerde kalırsa ABD’nin ihracatını vurur. Bu nedenle önümüzdeki aylarda doların zayıflayacağını öngörüyorum. Türkiye’nin dış ticaret yapısına baktığımızda ise dolarla ithal edip euro ile ihraç ediyoruz. Önümüzdeki aylarda makas düzelir. Dolar zayıflamaya geçecek. TL/dolar paritesi 1.68-1.50 bandına inebilir. Hatta 1.65 bile olabilir. Ancak 1.50’ye inmez.
Zeynep Silahtaroğlu (Silkar Holding Yönetim Kurulu Üyesi): Sepetin içindeki dolarların gelir oranı düştü. Türk Lirası zayıf gidiyordu ve bir artış olması gerekiyordu ama bu da korkunç bir artış. Yaşanan sağlıklı değil. Biz de şu anda bekliyor ve neler olacağını gözlemliyoruz. Bizim turizm gelirlerimizin bir kısmı dolar bir kısmı euro ile. Ancak şu anda mevsimsel olarak gelirlerimiz daha çok euro ile. Çünkü euro bölgesinden çok misafir ağırlıyoruz. Gidişat doğru değil. Bakalım neler olacak. Biz de gelişmeleri merakla izliyoruz.
Kaan Kasapoğlu (Tümka Kablo Sanayi Genel Müdür Yardımcısı): Bizi doların yanı sıra bakır fiyatlarının artması da olumsuz etkiliyor. Üretimimizin yüzde 70’ini ihraç ediyoruz. Çok sayıda ülkeye ihracat yaptığımız için ürünlerimizin bir kısmını dolarla, bir kısmını euro ile satıyoruz. Aslında böylece kur değişikliklerine karşı riskimizi bir anlamda dağıtıyoruz. Biz ihracatçıyız; kurun sabit kalmasını tercih ediyoruz. Hızlı çıkışlar bizi sıkıntıya sokuyor. İhracatçı ve Türkiye’nin dış ticaret açığını dengelemesi açısından doların 1.80-1.90 TL’de kalması iyi. Kur sürekli oynarsa hesap yapılması zorlaşıyor.