Defne Samyeli eşini El Cezire çalışanıyla aldatmış
Eren Talu, Defne Samyeli'den ayrıldıktan sonra ilk kez konuştu. Aldatılanın kendisi olduğunu söyleyen Talu öyle şeyler anlattı ki, herkes şaştı kaldı.

HaberTürk'ün haberine göre; Galatarasay'ın Seyrantepe'deki stad projesinde iflas eden, ardından da eşi Defne Samyeli ile olaylı bir ayrılık süreci yaşayan Eren Talu, ilk defa Ayşe Arman'a konuştu. Talu, Samyeli'nin El Cezire televizyonunun Uğur Dündar'ı diye tarif ettiği Richard Gizbert ile aşk yaşadığını belirterek, 'Hem başkasına aşık ol, üstüne para iste. Dünyanın hiçbir yerinde yok böyle bir şey' dedi.
İşte Eren Talu röportajının dikkat çeken satırbaşları:
HERŞEY BRÜKSEL'DE OLDU
İBrüksel'e bir medya konferansına gitmek istedi, “Tabii' dedim. Gitti. İşte ne olduysa o konferansta oldu. Richard Gizbert denilen o adamla tanışıyor. Adam, El Cezire televizyonunun Uğur Dündar'ı. Evli. Bilinen, tanınan biri. Karısı var, hayır işleriyle uğraşıyor, çok saygın bir kişilik. Londra'da yaşıyorlar. Richard o toplantıda moderatör. Bizimki de olgun erkeklerden hoşlanıyor...
Sabahlara kadar bilgisayar başında, yatağa 5'te geliyor. Adamla chat'leşiyorlarmış. Bir akşam çalışma odasına girdim, baktım internette, beni görünce apar topar bilgisayarı kapattı. Tam o sırada Blackberry'sine mesaj geldi, hem bilgisayara hem telefona aynı anda geliyor ya... Masadaki cep telefonunu elime aldım, koştu, elimden kaptı. Adamdan gelen mesajı görmemi istemiyor. Sildi mesajı. “
BUTİK OTELDE İLAN-I AŞK
Hemen toparlamaya çalıştım. “Gel seninle kaçamak yapalım' dedim Defne'ye, “Aramızdaki sorunları konuşalım, ben seni çok ihmal ettim...' Bir butik otele gittik, ilanı aşklar, güller, onu etkilemek için elimden geleni yapıyorum. Arada da “Kim bu adam ya?' diye soruyorum.
Sonra, “Benim Doha'ya konferansa gitmem gerekiyor'dedi. Adam çağırıyor... Tutturdum, “Ben de geleceğim' diye...
KONFERANSA DİYE ÇIKIP...
Bana “Sen modern otel seversin, W'da kalalım' dedi. “Tamam' dedim ama konferans Sheraton'da. Sabah süslenip püslenip konferansa diye çıkıyor, meğer adamın Sheraton'daki odasına gidiyormuş. İkide bir arıyorum, telefonu çalıyor, açan yok, sonra açılıyor. Nedense Defne'nin sesi hep ekolu, meğer adamın odasındaki banyodan konuşuyormuş...
VOTKA İÇİP İTİRAF ETTİ
Votkanın gözünü seveyim! İki şişe votka içtik, birbirimize her şeyi anlattık. Seviştik de. Ama daha önce dedi ki, “Benden şüpheleniyorsun, al bak telefonumu hiçbir şey yok. Verdi telefonu. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama sildiğini zannetmiş fakat her şey içinde. Bütün mailler, SMS'ler. Karımın çeşitli fotoğraflarını görüyorum, kendi kendine çekmiş, hiç tanımadığım bir adama göndermiş. Beynimden vurulmuşa döndüm. “Bu ne ya?' dedim. Gerisi, çorap söküğü gibi geldi.
Ben de karıştırdığım haltları anlattım. “Ama duygusal bir şeyim olmadı' dedim. Benim itiraflarımda aşk yoktu. “Gel' dedim, “Tüm bunları doğuran sebepleri konuşalım, ailemizi yıkmayalım...'
KARISINI ARADIM
Adamı arıyordum. Defne “Aramayacaksın!' dedikçe daha da sinirleniyordum.
Daha da fenası yaptım, bir arkadaşıma kadını arattım. Arkadaşımın İngilizcesi daha iyi, “Ben Eren. Eşinizin karımla ilişkisi var, bilginiz olsun. Benimle görüşmek isterseniz numaram bu' dedirttim. Aramadı kadın. Bunlardan gurur duymuyorum, hatta mahcubum ama ben de bu acıyı böyle yaşadım...