Dolar
42,4353
-0,03%
Euro
48,974
0,20%
Sterlin
55,619
-0,06%
Bitcoin
3.650.584
-1,73%
BİST-100
10.875,04
-0,44%
Gram Altın
5.550,616
0,04%
Gümüş
50,05
0,20%
Faiz
39,71
0,10%

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Komisyonun kararı sürecin önünü açar' açıklaması

G20 Liderler Zirvesi için gittiği Güney Afrika Cumhuriyeti ziyaretinden dönen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörsüz Türkiye" komisyonunun İmralı ziyaretiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Komisyonun aldığı en son kararı, sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak ve terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz" dedi.

24.11.2025 10:26Güncelleme: 24.11.2025 10:31
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Komisyonun kararı sürecin önünü açar' açıklaması
16px
32px

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için gittiği Güney Afrika Cumhuriyeti ziyaretinin dönüşünde açıklamalarda bulundu.

Gazetecilerin Erdoğan'a yönelttiği sorular ve cevapları ise şöyle:

"EKONOMİLERİMİZİ KRİZLERE KARŞI DİRENÇLİ HALE GETİRMELİYİZ"

SORU - G20'nin ilk toplantısının konusu da “Kimseyi geride bırakmadan kapsayıcı ve sürdürülebilir iktisadi büyüme” idi. Bu bağlamda kervanın yolda kalmaması ya da geride kalanların olmaması amacıyla hem Türkiye hem dünya için yeni iktisat tedbirleri nelerdir?

Öncelikle oturum başlığı sadece bir slogan değil, küresel adalet arayışının ta kendisidir. Maalesef dünya ekonomisi son birkaç yılda yaşadığımız sıkıntılardan çok çok yara aldı. Salgından tutun sıcak çatışmalara, adına “ticaret savaşları” denilen zorlayıcı süreçlerden göçlere, iklim krizi ve doğal felaketlere kadar birçok ağır sınama ile karşı karşıya kaldık. Türkiye olarak tüm bu süreçlerden biz de etkilendik. Ancak bütün zorlu imtihanlardan başarıyla çıkmasını bildik ve hızla toparlanıyoruz.

Ülkeler günümüzde dünyanın herhangi bir yerindeki menfi gelişmelerden, krizlerden çok kolay etkileniyor. Bu nedenle küresel anlamda sürdürülebilir kalkınmayı bir ya da iki ülkenin gayretleriyle değil, topyekûn ve kararlı adımlarla sağlayabiliriz. Bu nedenle hem uluslararası platformlarda hem de ikili görüşmelerimizde daima iş birliğini önemsiyor, ülkelerin ekonomik anlamda da “kazan-kazan” anlayışıyla birbirlerine yaklaşmasının gerekliliğini ortaya koyuyoruz.

Ekonomilerimizi çeşitlendirmeli, krizlere karşı dirençli hale getirmeliyiz.

Enerji güvenliği artık bir lüks değil, stratejik bir zorunluluktur. Bu noktada altını çizdiğimiz önemli bir kavram da kapsayıcılıktır. Sadece “ben ve çevremdeki kalbur üstü ülkeler kazansın” anlayışı da bize göre sakattır ve sürdürülebilir olmaktan uzaktır.

Daha adil bir dünya mümkün. Yeter ki büyük devletler, insanı merkeze alan politikaları samimiyetle yürütsün.

"ATEŞKESİN EKSİKSİZ UYGULANMASI ŞARTTIR"

SORU - Gazze'de barış planı Trump'a aitti ve bir manada ateşkesin de aslında garantörü oluyor kendisi… Ama Gazze'deki katliamı bu durum da maalesef engelleyemedi. Bu konuda Trump nezdinde bir girişimde bulunacak mısınız? Netanyahu'yu artık bu saatten sonra ne dizginleyebilir?

Uluslararası toplumun kararlı, tutarlı ve yaptırım gücü olan bir irade ortaya koyması, ben inanıyorum ki; Netanyahu'yu durduracaktır. Verdiği sözü bir çırpıda çiğneyen, göz göre göre çekinmeden cinayet işleyen bir canilikle karşı karşıyayız.

İsrail'in doğruları konuşmadığını, insan öldürmek için bahane ürettiğini, Filistinlilere zulmettiğini artık herkesin anlamış olması gerekir. Hamas, İsrail'in bütün bu provokasyonlarına karşı büyük bir sabır örneği ortaya koyuyor ve ateşkese bağlı kalıyor. Bu ateşkesin eksiksiz uygulanması şarttır.

Filistinliler bir yandan da Gazze'deki insani felaketle mücadele ediyor. Onların bu zorlu mücadelesine destek olmak, bütün ülkelerin borcudur.

Özellikle İsrail'i böylesi pervasız hale getiren ülkeler bir an önce elini taşın altına koymalıdır. Birleşmiş Milletler maalesef bugüne kadar üzerine düşeni yapamadı. Bundan sonra atılacak adımlarla Birleşmiş Milletler’in ağırlığını hissettirebilmesi şart. İsrail'e yönelik diplomatik baskının hissedilir derecede artırılması ve engelsiz insani yardımların bölgeye kesintisiz ulaşımının önünün açılması ertelenemez bir mecburiyettir.

Bölgede kış kendini hissettirmeye başlıyor. Türkiye olarak Gazze meselesinde ilk günkü kararlılığımızı devam ettiriyoruz.

"SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ BİZİM İÇİN ESASTIR"

SORU - Netanyahu'nun pervasızlığına dünyanın da herhangi bir tepki vermediğinden bahsettiniz. Ama bu pervasızlığını sanki sürdürüyor gibi. Çünkü Suriye topraklarındaki askerlerini ziyaret etti. Orada yapmış olduğu açıklamada “Türkiye'yi Suriye'de biz durdurduk” anlamına gelecek sözler söyledi. Hatta İsrail basını da benzer cümleler kurdu. Bir taraftan dünyanın geri kalanına değil, ama esas rakibinin ya da kendilerini engelleyenin Türkiye olduğunu vurgulayan bir açıklama gibi gözüküyor bu. Bir bunu söylüyor. Bir taraftan da "Biz Türkiye ile anlaşmak istiyoruz" anlamına gelecek bu iki cümlesi var. Bu hareketini, bu pervasızlığını nasıl yorumlarsınız?

Her şeyden önce defalarca biz bunu söyledik. Bugün yine aynı noktadayız. Değişen bir şey yok. Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim için esastır. Suriye'nin kaderine, Suriye'nin halkı karar verecektir.

Suriye'deki en ufak bir karışıklığın ve istikrarsızlığın nasıl ağır faturalar oluşturduğunu en iyi bilen ülke Türkiye'dir.

Ülkemizin milli güvenliği ve huzuru söz konusu olduğunda daha önce hangi adımları attığımız herkesin malumudur. Benzeri bir tehdit ve tehlikeyle tekrar karşılaşmak istemeyiz, ama karşılaşırsak da gereğini yaparız. Hep söylüyorum, bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüz yok.

Biz Suriye, Irak ve Lübnan başta olmak üzere bölgemizin her karışında barış, huzur ve güvenlik istiyoruz. Bunu da hiçbir ayrım yapmadan herkes için, tüm halklar için istiyoruz. Aslında İsrail yönetimi bölgede attığı her adımın hem hukuksuz, hem de istikrarsızlık kaynağı olduğunu biliyor.

Siz İsrail basınının ne yazdığından çok Türkiye'nin ne yaptığına odaklanın. Buradan zaten neticesini alırsınız. Biz, kendi stratejik önceliklerimiz çerçevesinde neye ihtiyaç duyuyorsak, onu yapıyoruz ve bundan sonra da yapacağız.

"TRUMP İLE DE UKRAYNA KONUSUNU KONUŞTUK"

SORU - ABD Başkanı Donald Trump Ukrayna'ya 28 maddelik bir barış önerisi sundu. Ama Ukrayna buna karşı, "Egemenliğimiz için büyük tehdit" diyor, "Kabul edilemez" diyor. Yine tarafların Cenevre'de buluşup konuşacağı da yazıldı çizildi. Sizin bu barış planına bakışınız nedir? Yani üzerinde uzlaşılabilir bir çerçevesi var mı sizce?

Ukrayna'da barış için bir zemin oluşması uzun zamandır bizim de gayret gösterdiğimiz bir konu. Amerikan Başkanı Donald Trump ile de Ukrayna konusunda neler düşündüğümüzü çeşitli vesilelerle konuştuk.

Biz, adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını düşünüyoruz. Adil barışa ulaşmanın yolunun da müzakereden, bir araya gelmekten geçtiği kanaatindeyiz. Şimdi ortaya konulan barış planının bir zemin olup olmayacağı tartışılıyor. Bu plan üzerinde anlaşma mümkün mü? Evet, mümkündür. Ama nasıl? Bunun üzerinde durmak gerekiyor.

Plan, tarafların meşru beklentilerini, güvenlik ihtiyaçlarını yeni istikrarsızlıklar doğurmayacak şekilde karşılarsa anlaşma mümkün olur. Biz uzlaşının, hemfikir olunan konularla, pozitif gündemle başlatılan bir müzakereyle mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Herkesi tatmin eden bir zemin oluşturulursa, kalıcı bir çözüm kapısı açılır.

Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerilerin müzakere edilerek başlaması, süreci olumlu şekilde etkiler. Türkiye olarak daha önce İstanbul'da nasıl önemli bir rol oynadıysak, bugün de aynı yapıcı tavrı sürdürmeye hazırız.

"KOMİSYONUN ALDIĞI EN SON KARAR SÜRECE KATKI SUNACAK"

SORU - Mecliste oluşturulan Milli Birlik ve Dayanışma Kardeşlik Demokrasi Komisyonu'nun İmralı'ya gitme kararını hep birlikte takip ettik. CHP'nin İmralı'ya gidecek heyette yer almama kararını, tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz acaba?

Cumhur İttifakı olarak, Terörsüz Türkiye çalışmalarını eşgüdüm içinde yürütüyoruz. Hem bizim Sayın Bahçeli’yle hem de arkadaşlarımızın MHP'deki muhataplarıyla yakın diyaloğu var. Ayrıca DEM Parti heyetini de belli periyotlarla kabul ediyoruz. Bu çalışma modeli ile süreci buraya kadar kazasız belasız getirdik.

Mecliste kurulan komisyon, farklı siyasi partilerin sürece dahil olması ve katkı vermesi açısından çok mühimdi.

Komisyon Sayın Meclis Başkanımızın riyasetinde önemli işlere imza attı. Biz de Komisyona her türlü katkıyı, desteği verdik. Terörsüz Türkiye sürecini, gündelik siyasetin yıpratıcı tartışmalarının uzağında tutmaya özen gösterdik.

Komisyonun aldığı en son kararı, sürecin önünü açan, sürece katkı sunacak, terörün tasfiyesini hızlandıracak bir karar olarak değerlendiriyoruz. Partimizi temsilen Hatay Milletvekilimiz Hüseyin Yayman'ı malum görevlendirdik.

Hüseyin Bey uzun yıllar bu meseleyi çalışmış, daha önce Akil İnsanlar Heyetimizde yer almış bir arkadaşımız. Bu konuya vukufiyeti sebebiyle Partimiz adına çalışmalara Hüseyin Bey katılacak.

Terörsüz Türkiye menziline varana kadar sabırla, samimiyetle, cesaretle ve kararlılıkla hareket etmeyi sürdüreceğiz.

"KILIÇDAROĞLU KOYUNLARINDA BESLEDİKLERİ YILANLARDAN RAHATSIZ OLMUŞ"

SORU - Belediyelerin imkan ve kaynaklarının çıkar amaçlı suç örgütleri tarafından kullanıldığına dair somut tespit ve iddia ve iddianamelerle karşı karşıyayız. Öncelikle bu düzene bir idari ve yasal çerçevede neşter vurulması gerektiğini düşünüyor musunuz? Bunun tamamlayıcı kısmı da Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanının son açıklaması. Kendisi CHP'nin rüşvet çarkının aktörleriyle anılmaması gerektiğini ve bu rüşvet iddialarından da arınması gerektiğini ifade etti. Yorumunuz ne olur?

Malum belediyeler milletin biz yöneticilere emanetidir. Tıpkı oturduğumuz koltuklar, bulunduğumuz makamlar gibi millete aittir.

Onların emanetine el uzatmaya yeltenenlerin ellerini kırmak ve açtıkları yolları tıkamak da devletin en temel vazifesidir.

Milletin bir kuruşunu dahi, kimsenin çetelerine, çıkar gruplarına peşkeş çekmesine izin vermedik, bundan sonra da vermeyiz.

Değerli arkadaşlar, şayet birileri mevcut sistemden tünel kazarak, hırsızlıklarına, yolsuzluklarına, rüşvet çarklarına su taşıyan bir yol açmışlarsa, kimsenin şüphesi olmasın, o yolları da keseriz.

Sayın Kılıçdaroğlu da görüyoruz ki; koyunlarında besledikleri yılanlardan rahatsız olmuş ve isyan etmiştir.

CHP'yi rüşvet, irtikap, hırsızlık, yolsuzluk girdabına sürükleyen anlayıştan rahatsız olduğunu söylüyor. Demek ki; bir rüşvet çarkı var. Onu kendisi de kabul ediyor.

Bugün, CHP yönetiminin tek gündemi yargının önündeki korkunç iddiaları perdelemek, dikkatleri başka yönlere çekmek, gürültü çıkartarak partinin içine düştüğü bataklığın görülmesini engellemektir.

Umarız CHP'liler, partilerini çepeçevre kuşatan bu ahtapottan kurtarabilir.

patronlardunyasi.com

benzer haberler