Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milli gelirimiz ilk kez 1 trilyon 371 milyar dolara ulaşmıştır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun düzenlediği programda yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dış ticarette rekorlara imza attığını belirterek kişi başına düşen gelir ile milli gelire ilişkin rakamları açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kişi başına düşen gelirimiz 2025'in ilk çeyreğinde ise 15 bin 971 dolara yükselmiştir. Milli gelirimiz ilk kez, burası çok önemli, 1 trilyon doları aşmış ve 2025'in ilk çeyreği itibariyle 1 trilyon 371 milyar dolara ulaşmıştır. 2002 sonunda milli geliri 230 milyar dolar olarak devralmıştık. 23 yılda 6 kat artırdık. Bu Türkiye ekonomisin farklı bir lige yükseldiğinin ifadesidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 38. Olağan Mali Genel Kurulu ve Ustalara Saygı Ödül Töreni Programı'nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
'TÜRKİYE'NİN EKONOMİK, TİCARİ VE ÜRETİM GÜCÜNE GÜÇ KATTIK'
"Rahmetli Özal'ın yadigarı olan DEİK'i hem başbakanlığımız döneminde hem de cumhurbaşkanlığımız süresince güçlü biçimde destekledik.
İş dünyamızın yurtdışında önünü açmak, karşılaştığınız sorunları çözmek, sıkıntılarınızı gidermek için samimiyetle mücadele ettik. Afrika'nın daha önce kapısı çalınmamış ülkelerinden kısıtlı varlığımızın olduğu Güney Amerika'ya, Asya'nın derinliklerinden Ortadoğu'nun en sıkıntılı bölgelerine kadar her yerde sizlerin yanında yer aldık.
Yurtdışı ziyaretlerimizde DEİK'in faaliyetlerine mutlaka vakit ayırdık. Gümrüklerdeki sorunlarınızdan TIR şoförlerimizin meselelerine, bürokratik engellerden teminat mektuplarına, bize ve bakanlarımıza ilettiğiniz her konuyla birebir ilgilendik. Kolay olanı değil zor olanı seçtik. Elimizi taşın altına koyduk ve sizlerle birlikte Türkiye'nin ekonomik, ticari ve üretim gücüne güç kattık."
'BELİRSİZLİKLERİN İŞ DÜNYAMIZDA SEBEP OLDUĞU TEDİRGİNLİĞİN FARKINDAYIZ'
"Dünyanın neresinde iş yaparsa yapsın işadamlarımıza, sanayicilerimize, yatırımcılarımıza, ihracatçılarımıza arkalarında Türkiye Cumhuriyeti devletinin olduğunu çok yakından hissettirdik. Bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.
Gerek bölgemizdeki çatışmaların gerekse küresel ekonomide süregiden belirsizliklerin iş dünyamızda sebep olduğu tedirginliklerin farkındayız.
Gazze'deki soykırımla başlayan, ardından İsrail'in Lübnan'a, Yemen'e, İran ve Suriye'ye saldırmasıyla artan jeopolitik riskleri de çok net okuyoruz.
Bilhassa işdünyamızın fırtınalı bir denizde yol almaya çalıştığı aşikardır. Türk iş dünyası yeni durumlara adaptaspon kabiliyeti en yüksek kesimler arasında ilk sıradadır. İhracatçılarımız başta olmak üzere şirketlerimizin yeni pazarlar bularak, yeni ortaklıklar kurarak bu sancılı dönemi başarıyla yönettiğini görüyoruz. Biz de bütün bu gelişmeleri yakından takip ediyor, doğuracağı risklerle beraber potansiyel fırsatları da dikkate alarak yeniden şekillenen küresel sistemde ülkemizi en iyi şekilde konumlandırmaya çalışıyoruz.
Bir başka hassasiyetimiz şudur arkadaşlar. Vicdanı, adaleti, insan hayatı ve onurunu merkeze alan dış politikamızdan taviz vermeden Türkiye'yi çatışmaların ve gerilimlerin uzağında tutmak. Bunun için her adımı dikkatli hesap edilmiş, ince bir siyaset izliyoruz. "
'TÜRKİYE BARIŞ MASALARININ ARANAN AKTÖRÜ HALİNE GELİYOR'
"Ne zulme sessiz kalıyor ne de macera peşinde koşuyoruz. Ne pısırık davranıyor ne de muhalefetin kışkırtmalarına prim veriyoruz. Türkiye için, 86 milyonun tamamı için yüzünü ülkemize çevirmiş mazlumlar için en doğrusu neyse onu kararlılıkla hayata geçiriyoruz. Komşumuz Suriye'de bunu yaptık, Rusya-Ukrayna savaşının ilk gününden itibaren bunu yaptık.
İsrail'in İran, Yemen ve Lübnan'a yönelik saldırılarında bunu yaptık. Gazze soykırımına tepki olarak İsaril'le ticari ilişkilerin kesilmesinde bunu yaptık. Körfez'deki kardeş ülkelerle ilişkilerimizi geliştirirken yine bunu yaptık. Libya'dan Karabağ, nerede bize ihtiyaç varsa orada yine biz bunu yaptık.
Kendi ülkesini Batılı televizyon kanallarına şikayet eden ezik siyasetçiler gibi değil hadiselere Ankara merkezli bakarak politikalarımızı belirledik. Hepsinde de haklı çıkan biz olduk. Bugün hemen herkes Türkiye'nin meseleleri okuma biçimini takdir ediyor. Rakiplerimiz dahi ülkemizin dengeli, vicdanlı, ilkeli ve dirayetli duruşundan övgüyle bahsediyor. Türkiye barış masalarının aranan aktörü haline geliyor.
Değerli dostlar bakın bütün bunları ben hamaset olsun diye söylemiyorum. DEİK'in potansiyelini çok iyi bildiğim için bunları ifade ediyorum, sizlere inandığım için, sizlere güvendiğim için kendimden bu kadar emin konuşuyorum."
'MİLLİ GELİRİMİZ İLK KEZ 1 TRİLYON 371 MİLYAR DOLARA ULAŞMIŞTIR'
"İşte geçtiğimiz günlerde ekonomimize dair çok önemli veriler açıklandı. Özellikle dış ticarette yine rekorlara imza attık. Hatırlarsanız 28 Mart'ta 2 milyar 64 milyon dolar ile günlük mal ihracat rekoru kırmıştık. 2025 yılı temmuz ayında ise 25 milyar dolar ile cumhuriyet tarihimizin en yüksek aylık mal ihracıtını gerçekleştirdik. Dış ticaret açığı son 9 ayın en düşük seviyesine indi. 2002'de yılda 36 milyar dolar ihracat yapan Türkiye'yi böyle aldık, sadece bir ayda 25 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline getirdik. Ocak temmuz ihracatına bakıldığında da yüzde 5,2'lik artışla 7 ayda 156,4 milyar dolara ulaştık.
Kişi başına düşen gelirimiz 2024'te 15 bin 463 dolara, 2025'in ilk çeyreğinde ise 15 bin 971 dolara yükselmiştir. Milli gelirimiz ilk kez, burası çok önemli 1 trilyon doları aşmış ve 2025'in ilk çeyreği itibariyle 1 trilyon 371 milyar dolara ulaşmıştır.
2002 sonunda milli geliri 230 milyar dolar olarak devralmıştık. 23 yılda 6 kat artırdık ve toplam 1 trilyon 371 milyar dolara yükselttik. Bu Türkiye ekonomisin farklı bir lige yükseldiğinin ifadesidir. Sırf muhalefet etmek adına Türkiye'nin kazanımlarını önemsizleştirenler ortadaki bu başarıya gözlerini kapatsa da iş dünyamız belirsizliklerle dolu küresel iklimde bu rakamların ne manaya geldiğinin gayet farkındadır."
patronlardunaysi.com