'Cari açık için dikkatli konuşun'
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, bu yıl sonunda enflasyonun tek haneli kalma ihtimalinin, çift haneye göre daha yüksek görüldüğünü söyledi.

Babacan, enflasyonun yıl sonunda tek haneli olarak gerçekleşmesi ihtimalinin, yüzde 50'nin oldukça üzerinde olduğunu vurguladı. Ali Babacan, CNN Türk televizyonundaki Manşet Programına katılarak, ekonomi ve Avrupa Birliği (AB) konularına ilişkin açıklamalarda bulundu.
CARİ AÇIK SORUNU...
Babacan, ekonomideki en olumsuz gelişme gibi gözüken cari açık konusunu yakından takip ettiklerini, ancak yapısal olan bu sorunun çok abartılmaması gerektiğini kaydetti. Cari açığın dikkatle takip edilmesi gereken önemli bir konu olduğunun altını çizen Babacan, ''hiç endişelenmemeliyiz, korkacak bir şey de yok demiyoruz ama bu kadar yaygara kopartıldığı kadar, önemli bir sorun olduğunu da düşünmüyoruz açıkçası'' şeklinde konuştu.
Sorumluluk sahibi kuruluşların konuşurken cari açık gibi konularda dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Babacan, ''bu kuruluşlarımızın sorumluluğunun bilincinde olarak konuşması gerekiyor'' dedi. Cari açık üzerinde enerji fiyatlarındaki artışın önemli olduğunun altını çizen Babacan, ''2002'den bu yana enerji fiyatlarındaki artışın sadece bize bugün için getirdiği ek maliyet 13-14 milyar dolardır'' dedi.
Türkiye'nin cari açığının 30 milyar dolar civarında olacağını belirten Babacan, bu açığın yarısının enerji fiyatlarındaki artıştan kaynaklandığını vurguladı. Babacan, enerji fiyatlarının yanı sıra, makine ve teçhizat ithalatının da bu yıl 23 milyar dolara doğru gittiğini belirterek, bunun da açık üzerinde etkili olduğunu, bu açığın AB'ye yeni üye diğer ülkelerde de yaşandığını kaydetti. Cari açık sorununun yapısal bir sorun olduğunu vurgulayan Babacan, AB'ye yeni üye olan tüm ülkelerde bu sorunun görüldüğünü de hatırlattı. Türkiye'nin ihracatının 36 milyar dolarlardan 83 milyar dolar düzeylerine çıkmasının da önemine dikkat çeken Babacan, kura rağmen bu başarının elde edildiğini ifade etti.
MERKEZ BANKASI BAŞKANININ AÇIKLAMALARI...
Babacan, Merkez Bankası Başkanının, seçim yılında enflasyon riskine karşı faiz silahının kullanılabileceğine ilişkin açıklaması konusuna ilişkin olarak şunları söyledi:
''Merkez Bankası Başkanı, Türkiye'de özellikle siyasi gelişmeler konusunda bazı riskler görürlerse, bu riskler ve gelişmeler karşısında para politikası araçlarını kullanacağız diyor. MB'nın özellikle yazılı raporlarına, Para Politikası Kurulu tartışmalarının yer aldığı özet bilgileri dikkatle okumamız gerekiyor. MB ile ile ilgili sözel beyanlar, sorular karşısında verilmiş beyanlar, bazen Merkez Bankasının kurumsal duruşunu göstermeyebiliyor. Merkez Bankası artık bir kişinin iki dudağı arasından çıkan sözlerle karar veren bir kurum değil. Artık Para Politikası Kurulu var. Kararlar Para Politikası Kuruluna geliyor ve burada tartışılıyor ve burada oylamayla karar veriliyor. 2006'nın başından itibaren MB enflasyon hedeflemesiyle birlikte artık kurumsal kararlar veriyor. MB'nın ileride yapıp yapmayacağı işlere bakmak için kişilerin ağzından çıkandan öte, MB'nın kurumsal yayınlarına dikkat etmenin önemli olduğunu ben vurgulamak istiyorum.''
Tüm ekonomik hedefler içinde enflasyonun bir numaralı hedef olduğunun altını çizen Babacan, enflasyonda orta vadeli hedeflere uyacaklarını da vurguladı. Türkiye'nin, 184 ülke içinde, IMF'deki kota payı artırılan dört ülke arasında bulunduğunu belirten Babacan, bunun Türkiye ekonomisinin gücünü gösterdiğini kaydetti. Babacan, IMF'deki kota artırımı kararının ardından, ikin aşamada Türkiye için neler yapılabileceği konusunu, gelecek hafta Avustralya'da yapılacak olan, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu G-20 toplantısında IMF Başkanı Rodrigo de Rato ile ele alacaklarını da vurguladı.
BİZ AB ZİRVESİNDE, ÇOK KÖTÜ BİR SENARYO BEKLEMİYORUZ
Babacan, Aralık ayında yapılacak AB Liderler Zirvesinde, çök kötü bir senaryo beklemediklerini, böyle bir senaryonun gerçekleşme ihtimalinin zayıf olduğunu söyledi. Babacan, CNN TÜRK televizyonundaki ''Manşet'' programında yaptığı açıklamada, AB Liderler Zirvesi'nin ardından Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin askıya alınmasını çok olası görmediklerini vurguladı. Kıbrıs konusunda, AB'nin KKKTC'deki izolasyonları kaldırma taahhüdünü henüz yerine getirmediğini belirten Babacan, bu nedenle, Kıbrıs konusunun çözümünde, AB yerine, daha objektif olduğunu düşündükleri BM'yi geniş kapsamlı ve nihai bir çözüm için tercih ettiklerini ifade etti.
RUMLAR, GÜCÜ KÖTÜYE KULLANIYOR...
Rumların yaptığını, ''üye olmanın verdiği gücü kötüye kullanma'' olarak ifade eden Babacan, AB üyelerinin de Rumların tutumlarından memnun olmadığını vurguladı. Kıbrıs konusu üzerindeki görüşmelerin Finlandiya tarafından öne sürülen fikirler dizisi üzerinde ikili görüşmeler şeklinde devam ettiğini hatırlatan Babacan, izolasyonların, verilen taahhütler çerçevesinde kaldırılmasını istediklerini, ancak AB'nin sözünü yerine getirmesi halinde, havaalanları ve limanlarını açabileceklerini kaydetti. Finlilerin çabalarıyla ilgili beklentileri yükseltmemek gerektiğini, ikili görüşmelerin devam ettiğini, Finlandiya'nın önerilerini halen yazılı hale getirmediğini belirten Babacan, ''Finliler açık, dürüst insanlar ama tüm muhataplarını öyle zannediyorlar'' dedi.
Babacan, Finlilerin, Kıbrıs ile ilgili tarafların tarihlerini de inceleyerek, biraz daha iyi anlamaları gerektiğini söyledi. Ali Babacan, AB'nin 25 üyesinden birinin Rumlar olduğunu, bu nedenle AB'in Kıbrıs ile ilgili konularda artık objektif olamadığını belirterek, ''biz de bunu anlayışla karşılamalıyız'' dedi. AB'nin Birlik olarak üyelerinden birini eleştiren bir tutum içine giremeyeceğini belirten Babacan, ''Kıbrıs Sorunu, sorunlu bir adanın çözüm bulunmadan tek taraflı olarak AB'ye üye yapılmasıdır'' şeklinde konuştu.
TANIMA ŞARTI...
Ali Babacan, ''BM zemininde, karşılıklı uzlaşmayla kapsamlı bir çözüm olmadan Türkiye, Kıbrıs'ı tanımayacaktır'' dedi. Üye ülkelerin, Liderler Zirvesi'nde ortaya çıkacak olan tavsiyelerini henüz yapmadıklarını belirten çünkü Kıbrıs konusundaki görüşmelerin halen devam ettiğini belirten Babacan, AB'nin bir uzlaşma kültürü olduğunu ve bu nedenle uzun bir süre olarak değerlendirdiği Liderler Zirvesi'ne kadar bir çözümün bulunabileceğini, son günü kadar ümidin kaybedilmemesi gerektiğini işaret etti.
AB Komisyonu, Kıbrıs konusunda bir sonuca ulaşılamaması halinde, Aralık ayında yapılacak liderler zirvesinde tavsiye kararı alacak. ''Rasyonalite, Türkiye'nin AB sürecinin ciddi bir sıkıntıya uğramamasını gerektiriyor'' diyen Babacan, ''Türkiye'nin AB sürecinin tıkanmasının olumsuz sonuçları, hem AB'yi hem de doğu-batı ilişkilerini etkiler, zaten Rumlar ve Yunanistan dahil hiç kimse çok ciddi bir tıkanıklık istemiyor'' şeklinde konuştu.
REFORMLAR YAVAŞLADI İDDİASI...
Babacan, AB sürecindeki reformların yavaşladığına ilişkin iddiaların bulunduğunu, reformlarda bir yavaşlamanın olmadığını, ancak bazı uygulamaların yavaş gittiğini söyledi. TBMM'nin son dört yılda tarihinde çıkartmadığı kadar reform yasası çıkarttığını hatırlatan Babacan, sadece uygulamalar için biraz zaman gerektiğini vurguladı.
HÜKÜMET, STK'LARDAN 301. MADDE İÇİN ÖNERİ BEKLİYOR...
301. madde konusunda son günlerde bir gelişme yaşandığını hatırlatan Babacan, Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK), Başbakan ile görüşerek bu maddenin değiştirilmesi konusunda toplu irade beyanında bulunduklarını söyledi. STK'ların, 301. madde konusunda ortak bir görüş oluşturarak Hükümete sunmalarını istediklerini, birkaç güne kadar STK temsilcileriyle yeniden görüşebileceklerini belirten Babacan, STK'ların bu konudaki ortak önerilerini birkaç gün içinde sunabileceklerini de vurguladı.