Başbakan Erdoğan vasiyetini açıkladı!
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Maltepe'deki yeni miting alanında flaş bir açıklama yaptı.
03.08.2014 22:47 •

16px
32px
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Maltepe'deki yeni miting alanında flaş bir açıklama yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün İstanbul'a veda etmiyorum. Ben bugün sizlere veda etmiyorum. Allah takdir ederse doğduğum bu şehirde vefat etmek, hiç olmazsa bu şehre defnedilmek benim en büyük arzum ve en büyük vasiyetimdir" dedi.
Başbakan Erdoğan parti içindeki tüm arkadaşlardandan helallik isteyerek 'Emeği geçen bizimle bu yolda yüreyen tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ediyoru. Haklarınızı helal edin' diye sözlerini tamamladı.
İthal aday
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1949'da Demokrat Parti'nin, Menderes ve arkadaşlarının gümbür gümbür iktidara geldiğini, halkın akın akın Demokrat Parti'ye koştuğunu dile getirerek, şunları anlattı:
"Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de kara kara düşünüyor. 'Demokrat Parti'nin önünü nasıl keserim' diye hesaplar yapıyor. Kılıçdaroğlu da ondan öğrenmiş herhalde. Sonra da aklına bir fikir geliyor. 'Dindar insanı başbakan yapayım, seçimlere girsin, Demokrat Parti'nin oylarını alayım.' Çok ilginç. Hikaye aynen bugünküne benziyor. Şemsettin Günaltay'ı buluyor. Kimdir bu Şemsettin Günaltay? Bir, merhum Mehmet Akif'in arkadaşı. İki, o da profesör. Üç, ilahiyatçı, tarihçi. Dört, 3 dil biliyor. Aynen bugünkü gibi. Hiç fark yok. Sonuç ne oluyor? CHP ve Şemsettin Günaltay ağır yenilgi alıyor. Demokrat Parti ezici bir zafer kazanıyor. CHP bugün de aynısını yaptı. Gitti dışarıdan aday ithal etti, MHP'yi de yanına aldı. Zaten vagon. Vagonu da arkasına taktı, bir monşeri aday gösterdi. Neymiş, profesörmüş. Neymiş, üç dil biliyormuş. Tercüman mı bu? Biz tercüman mı arıyoruz, yoksa ülkeyi yönetecek adam mı arıyoruz? Tercüman arıyorsak çok. Üç dil bilen de var, 5 dil bilen de var. Ben işte tercümanla yürütüyorum işi. Neymiş babası merhum Akif'in arkadaşıymış. Baban çok muhterem bir insan da sana bir faydası yok. İstiklal Marşı'nı bilmeyen bir monşer. Sadece monşer değil, CHP'nin genel müdürü gibi bu da çarkçı. Çarkçı Kemaliniz vardı şimdi bir de çarkçı Ekmelimiz var."
Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından İhsanoğlu'nun Edirnekapı Şehitliği'ni ziyareti sırasında İstiklal Marşı'nın dizelerini okuduktan sonra "Çanakkale Şehitleri şiirinden herhalde" ifadelerinin bulunduğu görüntüleri sinevizyonla alandakilere iki kere gösterildi.
Vatandaşların yuhalama sesleri üzerine Erdoğan, "Yuhalamaya gerek yok, sadece izleyelim" dedi.
Erdoğan, "Ne diyeyim. Profesör, profesör. Bugün yeni bir şey daha söylemiş. 'Ben edebiyatçıyım' diyor, 'Bu işleri iyi bilirim' diyor" şeklinde konuşarak, İhsanoğlu'nun görüntüleri sinevizyonda göstertti.
Yanlarına bir kafadar daha buldular
Yahya Kemal'in "Süleymaniye'de bayram namazı" diye bir şiiri olmadığını, "Süleymaniye'de bayram sabahı" diye bir şiiri olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Edebiyatçı ya. Edebiyatçı olduğundan bunlar kaynaklanıyor. İyi hazırlanmamış. Görüyorsunuz hal bu. Dün Hatay'da konuşuyor. Dünyayı ne kadar tanıdığını, uluslararası ilişkilerde ne kadar usta olduğunu övüne övüne anlatıyor. 'Çekoslavakya devlet başkanı arkadaşım' diyor. Ya Ekmel, Çekoslavakya, diye bir devlet mi kaldı ya. Artık Çek Cumhuriyeti var. Sen nasıl tanıyorsun? Çekoslavakya iki ayrı devlet oldu. 21 sene oldu. Yarın da çıkıp Yugoslavya derse şaşırma. Öbür gün çıkıp Sovyetler Birliği derse ona da şaşırmayın. CHP genel müdürü, CHP genel başkanı milleti eğlendiriyordu, şimdi yanlarına bir kafadar daha buldular. Hisseli harikalar kampanyası."
Monşerde sigortalar attı
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun "Cumhurbaşkanlığı makamı devletin sigortasıdır" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Seçime bir hafta var. Monşerde sigortalar attı" dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, CHP'ye ve MHP'ye gönül verenler adına üzüldüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu partilerin üst yönetimleri ne olursa olsun, tabanlarındaki samimi insanlar bunu haketmiyor. Bu yapılan CHP ve MHP seçmenine haksızlıktır. İdeolojik oy kullanmayalım. Bu zat siyasetten anlamaz, siyasetin s'sini bilmez. Siyaset, insan yönetme sanatıdır. 'O makamda siyaset yapılmaz' diyor. Cumhurbaşkanlığı makamına giden siyaseti bilmezse zaten hiçbir şeyi yapamaz. Oraya biz sekreter seçmiyoruz ya. İslam Teşkilatı Örgütü'ne sekreter oldun biliyoruz da ama Türkiye Cumhuriyeti'nin başına genel sekreter seçmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin başına cumhurbaşkanı seçiyoruz. İnanıyorum ki CHP'ye, MHP'ye gönül verenler 10 Ağustos'ta bunun hesabını sandıkta soracaktır. Bu çarkçı adayı, bu monşer adayı getirdiler. Pensilvanya, İstanbul'daki holding medyası... Getirdiler bu adayı piyasaya sürdüler. Ama mızrak çuvala sığmıyor. 40 günde siyasetçi olunmaz. Türkiye'nin sevincine, hüznüne ortak olmayan bu milletten teveccüh göremez. İnanıyorum ki, İstanbul bir hafta sonra bu çakma adaya cevabını sandıkta verecektir."
Göreve geldiklerinde Türkiye'de 76 üniversite olduğunu aktaran Erdoğan, "Şimdi 175 üniversite var. Ders kitaplarını, ücretsiz dağıttık. Okulları, sınıfları bilgisayarlarla, etkileşimli tahtalarla, tablet bilgisayarlarla tanıştırdık. Şimdi tablet bilgisayar, çocuklarımıza dağılıyor" diye konuştu.
İnsanların insanca sağlık hizmeti alması için sessiz devrim yaptıklarını anlatan Erdoğan, hastaneleri yenilediklerine ve yeni hastaneler inşa ettiklerine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Grup toplantısında, merhum Savaş Ay'ın 98'deki programını dinlediniz mi? Bu genel müdürün SSK'nın başında olduğu zaman, SSK hastanelerinin ne olduğunu gördünüz değil mi? Aman yarabbi. O tuvaletlerin hali neydi? Gördünüz değil mi? Oraya sağlam giren, hasta çıkar. Hijyen diye birşey var mı? Yok. Niye? Soruyor, Savaş Ay. 'Genel müdür nedir bu hal?' diyor.' '10 yıl önce daha iyiydi.' diyor. 'Şimdi İstanbul'un nüfusu arttı' diyor. İstanbul'un nüfusu arttı da şimdi ne oldu? Şu an İstanbul'un nüfusu, 14 -15 milyon oldu. Hastanelerimizin hali ortada. Buna 3 tane koyun verin, kaybeder gelir. Bundan bir şey olmaz. Bunların çıkaracağı adaylardan da bir şey olmaz."
Erdoğan, şehir hastanelerinin hayalleri olduğunu ve Avrupa ile Anadolu yakasına 2 dev hastane kuracaklarını söyleyerek, "Doktor, hemşire, ebe, teknisyen sayısını çoğalttık. Ambulanslar, artık helikopter ambulanslarımız var, jet ambulanslarımız var, deniz ambulanslarımız var, paletli ambulanslarımız var. Hastaneleri birleştirdik. Eczane ayrımını kaldırdık. Benim vatandaşım, artık istediği eczaneden gidip ilacını alabiliyor" ifadelerini kullandı.
Bir katılımcının Hollanda'dan geldiğini söylemesi üzerine "Hoşgeldiniz? Oy kullandınız mı?" diye soran Erdoğan, "Kullandık" yanıtını alınca "Hayırlı olsun" dedi.
Hukuku seçkinlerin, güçlülerin tekelinden aldık
Hukuku seçkinlerin, güçlülerin tekelinden aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Millete teslim ettik. 'Emniyet' dedik. 77 milyonun bir, beraber ve kardeşçe yaşaması için ne gerekiyorsa cesaretle yaptık. 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapmışlar, 79 senede. 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Kaç tane havalimanı vardı, biliyor musunuz? 26. Şimdi 52 havalimanımız var. Artık otobüse binen uçağa da biniyor. Uçak, artık halkın yolu oldu. Hızlı tren, geçen hafta hızlı treni de açtık mı? Artık İstanbul-Ankara arasında yüksek hızlı trenimiz var mı? Nasıl beğendiniz mi? Binenler oldu mu? Şöyle bir elleri göreyim. Maşallah. Kardeşlerim, bu millete artık bunlar yakışıyor. Bunların olması lazım. Bunların aklından böyle bir şey geçer miydi? Aman yarabbi, biz hangi trenlere biniyorduk? Çuf, çuf, çuf... Bizi yıllarca onlara bindirdiler. Banliyö trenleri. Aman yarabbi. Takır takur gidiyorduk. Ama bütün bunları rehabilite ettik. Hepsini bu rehabilitasyondan sonra artık insanımıza yakışır hale getirdik" diye konuştu.
Fatih'in gemileri karadan yürüttüğünü kendilerinin de insanları denizin altından yürüttüklerini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Ekmel Bey ne diyor, biliyor musunuz? (Marmaray'ı Süleyman Bey başlattı, Bülent Bey başlattı) Eline, diline dursun ya. Eline, diline dursun. Dersine çalış da öyle gel. Utanmasa, 'Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü de o başlattı' diyecek. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, şu anda, hamdolsun 300 metreye ulaştı. Direkler, kuleler 300 metre. Artık 20 metre kaldı. İnşallah bu 20 metre bittikten sonra tabliyeler, inşallah, serilmeye başlanacak. Ekonomiyi büyütüyoruz. Sofradaki ekmeği büyütüyoruz. En önemlisi de 'çözüm süreci' diyerek, 2 yıla yakın zamandır terör şehitleri gelmiyor."
Devletin içinde paralel devlet olmaz
Mithat Cemal Kuntay'ın "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" dizelerini okuyan Erdoğan, alandakilere "Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet" diye seslendi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Arabıyla, Romanıyla, Pomağıyla, Boşnağıyla kardeşlerim ayrımcılık yok. Alevisiyle, sünnisiyle ayrımcılık yok. Tek millet. İkincisi tek bayrak. Üç, tek vatan. 780 bin kilometrekare. Bu 780 bin kilometrekarede operasyon yapmak isteyenler, bizim demir yumruğumuzu karşımızda bulurlar. Bunu böyle bilsinler. Tek devlet. Devletin içinde paralel devlet olmaz. Ne dediler. Kardeşim ben size ne dedim? Yenikapı'da ne dedim? 'İnlerine gireceğiz' dedim. Dedim mi? Girdik mi? Daha bitmedi? Bu işin başı. Devam edecek. Daha çok çözülecek inşallah. Çünkü bunlardan davacıyız. Beni dinlediler. Bakanlarımı dinlediler. Uluslararası görüşmelerimizi dinlediler. Hiçbir hakim, hiçbir savcı bir başbakanın, bir bakanın uluslararası görüşmesini dinleme hakkına sahip değildir. Bunlar bunu yaptılar" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye'ye 12 yılda yaptıklarını anlatmalarının günler süreceğini ve ülkeye özgüvenini kendilerinin iade ettiğini bildirerek "Milletimize, Fatih'in torunları olduğunu hatırlattık. Gazi Mustafa Kemal'in Çanakkale'de verdiği mücadeleyi anlattık. Selçuklu'nun, Osmanlı'nın bakiyesi olduğunu, böyle bir devlet olduğumuzu anlattık" dedi.
Türkiye'nin inşasını, kararlılıkla devam ettireceğiz
İstenildiğinde, inanıldığında hiçbir hedefin hayal olmadığını gösterdiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"İnşallah, sizlerin takdiriyle cumhurbaşkanı seçilirsek, aynı aşkla, aynı sevdayla, aynı tutkuyla hizmetkarınız olmaya devam edeceğiz. 77 milyonu bir ve beraber olarak kucaklamaya, 77 milyonun hizmetkarı olmaya devam edeceğiz. Önce 2023 diyeceğiz. İnşallah ilk ona gireceğiz. Ardından İstanbul'un fethinin 600. yıl dönümü olan 2053 hedeflerine ulaşacağız. İnşallah. Ardından torunlarımız için 2071 hedeflerinin taşlarını döşeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı safhasında da yeni Türkiye'nin inşasını kararlılıkla devam ettireceğiz."
Neyi başardıysak, birlikte başardık
Katılımcıları sandıkları ihmal etmemeleri konusunda uyaran Erdoğan, "Eğer sizler takdir ederseniz, sizler seçerseniz İstanbul'dan başlayan kutlu yolculuğu artık başka bir safhaya taşıyacağız. Öyle tahmin ediyorum ki, bu Başbakan olarak İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz belki de son miting olacak. Şunu bilmenizi istiyorum. Bu yola İstanbul'dan sizlerle birlikte çıktık. Bu yola İstanbul'dan sizlerin hayır dualarıyla çıktık. Hep birlikte olduk. Ne yaptıysak birlikte yaptık. Neyi başardıysak, birlikte başardık. Türkiye'nin bugün ulaştığı seviyeye partimizin, teşkilatımızın olduğu kadar emin olun İstanbul'un başarısıdır. Bu kutlu şehir rehber olmasaydı, ilham vermeseydi, bize dualarını göndermeseydi, biliyorum ki bu kadar eser vücuda gelmezdi" diye konuştu.
Bu şehre defnedilmek benim en büyük arzum, en büyük vasiyetimdir
Erdoğan, çok çalıştıklarının, çok gayret ettiklerinin ancak çalışmaya devam edeceklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Ben bugün İstanbul'a veda etmiyorum, sizlere veda etmiyorum. Allah takdir ederse, doğduğum bu şehirde bugünlere kadar teneffüs ettiğim bu şehirde vefat etmek, hiç olmazsa bu şehre defnedilmek benim en büyük arzum, en büyük vasiyetimdir. İnşallah son nefesime kadar milletimle, yol arkadaşlarımla, en çok da İstanbul'da olmayı sürdüreceğim. Biz, nereye geldiğinden daha ziyade nereden geldiğini önemseyen bir kültürün mensuplarıyız. Sizin karşınızda milletvekili değil, başbakan değil, cumhurbaşkanı adayı değil, en başta Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan var. İnşallah hep de öyle olacak.
Siyasete ilk adımı attığım bu şehirde, daha en başından bugüne kadar bir arada yol yürüdüğümüz tüm arkadaşlarımdan helallik diliyorum. Siyasi mücadelemiz sırasında hayatını kaybeden tüm kardeşlerime de Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İsimlerini tek tek sayamayacağım nice dostum, arkadaşım yakınım var. Siyasi mücadelemiz sırasında kaza yaparak, saldırıya uğrayarak, başka sebeplerle aramızdan ayrılmış tüm yol arkadaşlarıma Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Bu bir son değil, bu bir veda değil, bu bir bitiş, bir nihayet değil. İstanbul'da besmele çektik, Fatiha okuduk, yola revan olduk, defalarca kitabın son sayfasını kapattık, yeniden ilk sayfasını açtık, yeniden besmele çekip, Fatiha okuduk. Bugün de bir hatime günü. Bugün de İstanbul'da bir sayfayı kapatıyor, yeni bir sayfayı açıyoruz."
Fatiha Suresi'nin meailini okuyan Erdoğan, konuşmasını "Rabbim tekrar tekrar sizlerden razı olsun. Yolumuz, bahtımız her daim açık olsun. Yol arkadaşlığımız, kardeşliğimiz ebedi olsun. 10 Ağustos, ülkemiz, milletimiz ve bayrağımız için hayırlara vesile olsun. Aşkım, sevdam, tutkum, kavgam İstanbul!" sözleriyle tamamladı.
Konuşmasının ardından Erdoğan, alandaki katılımcılarla birlikte "Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda" dizelerini söyledi.
Mitingden notlar
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'la miting alanına geldi. Sahneye eşi Emine Erdoğan ile çıkan Erdoğan, halkı selamladı.
Erdoğan konuşurken, mitinge katılanlar sık sık "Türkiye seninle gurur duyuyor", "Kahrolsun İsrail" sloganları attı. Miting sırasında dev Türk Bayrağı açıldı.
Mitingin ardından, Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, vatandaşlara çeşitli hediyeler dağıttı. Platforma çıkan bazı çocuklara da hediye verildi.
Hediye dağıtımı sırasında yoğunluk yaşanması üzerine Başbakan Erdoğan mikrofonu alarak, "Benim sizlerden şöyle bir ricam var. Şöyle bir geri döner misiniz? Şu anda burada bayılanlar oldu. Şöyle geri dönmenizi istiyorum lütfen. Birkaç adım geri doğru gidelim. Ben inanıyorum ki sizler söz dinleyensiniz. Bakın burada ciddi manada hanımlar ve rahatsız olanlar var" dedi.
Bu arada, Erdoğan'la aynı helikopterle Kocaeli'den Maltepe Etkinlik Alanı'na gelen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, helikopterden çektiği miting alanının fotoğrafını, Twitter'dan "Muhteşem İstanbul. Teşekkürler İstanbul" notuyla paylaştı.
Erdoğan'ın kızları Esra Albayrak ve Sümeyye Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, İçişleri Bakanı Efkan Ala, TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Mustafa Şentop ve Ekrem Erdem ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da mitinge katıldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün İstanbul'a veda etmiyorum. Ben bugün sizlere veda etmiyorum. Allah takdir ederse doğduğum bu şehirde vefat etmek, hiç olmazsa bu şehre defnedilmek benim en büyük arzum ve en büyük vasiyetimdir" dedi.
Başbakan Erdoğan parti içindeki tüm arkadaşlardandan helallik isteyerek 'Emeği geçen bizimle bu yolda yüreyen tüm dava arkadaşlarıma teşekkür ediyoru. Haklarınızı helal edin' diye sözlerini tamamladı.
İthal aday
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1949'da Demokrat Parti'nin, Menderes ve arkadaşlarının gümbür gümbür iktidara geldiğini, halkın akın akın Demokrat Parti'ye koştuğunu dile getirerek, şunları anlattı:
"Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de kara kara düşünüyor. 'Demokrat Parti'nin önünü nasıl keserim' diye hesaplar yapıyor. Kılıçdaroğlu da ondan öğrenmiş herhalde. Sonra da aklına bir fikir geliyor. 'Dindar insanı başbakan yapayım, seçimlere girsin, Demokrat Parti'nin oylarını alayım.' Çok ilginç. Hikaye aynen bugünküne benziyor. Şemsettin Günaltay'ı buluyor. Kimdir bu Şemsettin Günaltay? Bir, merhum Mehmet Akif'in arkadaşı. İki, o da profesör. Üç, ilahiyatçı, tarihçi. Dört, 3 dil biliyor. Aynen bugünkü gibi. Hiç fark yok. Sonuç ne oluyor? CHP ve Şemsettin Günaltay ağır yenilgi alıyor. Demokrat Parti ezici bir zafer kazanıyor. CHP bugün de aynısını yaptı. Gitti dışarıdan aday ithal etti, MHP'yi de yanına aldı. Zaten vagon. Vagonu da arkasına taktı, bir monşeri aday gösterdi. Neymiş, profesörmüş. Neymiş, üç dil biliyormuş. Tercüman mı bu? Biz tercüman mı arıyoruz, yoksa ülkeyi yönetecek adam mı arıyoruz? Tercüman arıyorsak çok. Üç dil bilen de var, 5 dil bilen de var. Ben işte tercümanla yürütüyorum işi. Neymiş babası merhum Akif'in arkadaşıymış. Baban çok muhterem bir insan da sana bir faydası yok. İstiklal Marşı'nı bilmeyen bir monşer. Sadece monşer değil, CHP'nin genel müdürü gibi bu da çarkçı. Çarkçı Kemaliniz vardı şimdi bir de çarkçı Ekmelimiz var."
Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından İhsanoğlu'nun Edirnekapı Şehitliği'ni ziyareti sırasında İstiklal Marşı'nın dizelerini okuduktan sonra "Çanakkale Şehitleri şiirinden herhalde" ifadelerinin bulunduğu görüntüleri sinevizyonla alandakilere iki kere gösterildi.
Vatandaşların yuhalama sesleri üzerine Erdoğan, "Yuhalamaya gerek yok, sadece izleyelim" dedi.
Erdoğan, "Ne diyeyim. Profesör, profesör. Bugün yeni bir şey daha söylemiş. 'Ben edebiyatçıyım' diyor, 'Bu işleri iyi bilirim' diyor" şeklinde konuşarak, İhsanoğlu'nun görüntüleri sinevizyonda göstertti.
Yanlarına bir kafadar daha buldular
Yahya Kemal'in "Süleymaniye'de bayram namazı" diye bir şiiri olmadığını, "Süleymaniye'de bayram sabahı" diye bir şiiri olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Edebiyatçı ya. Edebiyatçı olduğundan bunlar kaynaklanıyor. İyi hazırlanmamış. Görüyorsunuz hal bu. Dün Hatay'da konuşuyor. Dünyayı ne kadar tanıdığını, uluslararası ilişkilerde ne kadar usta olduğunu övüne övüne anlatıyor. 'Çekoslavakya devlet başkanı arkadaşım' diyor. Ya Ekmel, Çekoslavakya, diye bir devlet mi kaldı ya. Artık Çek Cumhuriyeti var. Sen nasıl tanıyorsun? Çekoslavakya iki ayrı devlet oldu. 21 sene oldu. Yarın da çıkıp Yugoslavya derse şaşırma. Öbür gün çıkıp Sovyetler Birliği derse ona da şaşırmayın. CHP genel müdürü, CHP genel başkanı milleti eğlendiriyordu, şimdi yanlarına bir kafadar daha buldular. Hisseli harikalar kampanyası."
Monşerde sigortalar attı
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun "Cumhurbaşkanlığı makamı devletin sigortasıdır" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Seçime bir hafta var. Monşerde sigortalar attı" dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, CHP'ye ve MHP'ye gönül verenler adına üzüldüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu partilerin üst yönetimleri ne olursa olsun, tabanlarındaki samimi insanlar bunu haketmiyor. Bu yapılan CHP ve MHP seçmenine haksızlıktır. İdeolojik oy kullanmayalım. Bu zat siyasetten anlamaz, siyasetin s'sini bilmez. Siyaset, insan yönetme sanatıdır. 'O makamda siyaset yapılmaz' diyor. Cumhurbaşkanlığı makamına giden siyaseti bilmezse zaten hiçbir şeyi yapamaz. Oraya biz sekreter seçmiyoruz ya. İslam Teşkilatı Örgütü'ne sekreter oldun biliyoruz da ama Türkiye Cumhuriyeti'nin başına genel sekreter seçmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin başına cumhurbaşkanı seçiyoruz. İnanıyorum ki CHP'ye, MHP'ye gönül verenler 10 Ağustos'ta bunun hesabını sandıkta soracaktır. Bu çarkçı adayı, bu monşer adayı getirdiler. Pensilvanya, İstanbul'daki holding medyası... Getirdiler bu adayı piyasaya sürdüler. Ama mızrak çuvala sığmıyor. 40 günde siyasetçi olunmaz. Türkiye'nin sevincine, hüznüne ortak olmayan bu milletten teveccüh göremez. İnanıyorum ki, İstanbul bir hafta sonra bu çakma adaya cevabını sandıkta verecektir."
Göreve geldiklerinde Türkiye'de 76 üniversite olduğunu aktaran Erdoğan, "Şimdi 175 üniversite var. Ders kitaplarını, ücretsiz dağıttık. Okulları, sınıfları bilgisayarlarla, etkileşimli tahtalarla, tablet bilgisayarlarla tanıştırdık. Şimdi tablet bilgisayar, çocuklarımıza dağılıyor" diye konuştu.
İnsanların insanca sağlık hizmeti alması için sessiz devrim yaptıklarını anlatan Erdoğan, hastaneleri yenilediklerine ve yeni hastaneler inşa ettiklerine vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Grup toplantısında, merhum Savaş Ay'ın 98'deki programını dinlediniz mi? Bu genel müdürün SSK'nın başında olduğu zaman, SSK hastanelerinin ne olduğunu gördünüz değil mi? Aman yarabbi. O tuvaletlerin hali neydi? Gördünüz değil mi? Oraya sağlam giren, hasta çıkar. Hijyen diye birşey var mı? Yok. Niye? Soruyor, Savaş Ay. 'Genel müdür nedir bu hal?' diyor.' '10 yıl önce daha iyiydi.' diyor. 'Şimdi İstanbul'un nüfusu arttı' diyor. İstanbul'un nüfusu arttı da şimdi ne oldu? Şu an İstanbul'un nüfusu, 14 -15 milyon oldu. Hastanelerimizin hali ortada. Buna 3 tane koyun verin, kaybeder gelir. Bundan bir şey olmaz. Bunların çıkaracağı adaylardan da bir şey olmaz."
Erdoğan, şehir hastanelerinin hayalleri olduğunu ve Avrupa ile Anadolu yakasına 2 dev hastane kuracaklarını söyleyerek, "Doktor, hemşire, ebe, teknisyen sayısını çoğalttık. Ambulanslar, artık helikopter ambulanslarımız var, jet ambulanslarımız var, deniz ambulanslarımız var, paletli ambulanslarımız var. Hastaneleri birleştirdik. Eczane ayrımını kaldırdık. Benim vatandaşım, artık istediği eczaneden gidip ilacını alabiliyor" ifadelerini kullandı.
Bir katılımcının Hollanda'dan geldiğini söylemesi üzerine "Hoşgeldiniz? Oy kullandınız mı?" diye soran Erdoğan, "Kullandık" yanıtını alınca "Hayırlı olsun" dedi.
Hukuku seçkinlerin, güçlülerin tekelinden aldık
Hukuku seçkinlerin, güçlülerin tekelinden aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Millete teslim ettik. 'Emniyet' dedik. 77 milyonun bir, beraber ve kardeşçe yaşaması için ne gerekiyorsa cesaretle yaptık. 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapmışlar, 79 senede. 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Kaç tane havalimanı vardı, biliyor musunuz? 26. Şimdi 52 havalimanımız var. Artık otobüse binen uçağa da biniyor. Uçak, artık halkın yolu oldu. Hızlı tren, geçen hafta hızlı treni de açtık mı? Artık İstanbul-Ankara arasında yüksek hızlı trenimiz var mı? Nasıl beğendiniz mi? Binenler oldu mu? Şöyle bir elleri göreyim. Maşallah. Kardeşlerim, bu millete artık bunlar yakışıyor. Bunların olması lazım. Bunların aklından böyle bir şey geçer miydi? Aman yarabbi, biz hangi trenlere biniyorduk? Çuf, çuf, çuf... Bizi yıllarca onlara bindirdiler. Banliyö trenleri. Aman yarabbi. Takır takur gidiyorduk. Ama bütün bunları rehabilite ettik. Hepsini bu rehabilitasyondan sonra artık insanımıza yakışır hale getirdik" diye konuştu.
Fatih'in gemileri karadan yürüttüğünü kendilerinin de insanları denizin altından yürüttüklerini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Ekmel Bey ne diyor, biliyor musunuz? (Marmaray'ı Süleyman Bey başlattı, Bülent Bey başlattı) Eline, diline dursun ya. Eline, diline dursun. Dersine çalış da öyle gel. Utanmasa, 'Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü de o başlattı' diyecek. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, şu anda, hamdolsun 300 metreye ulaştı. Direkler, kuleler 300 metre. Artık 20 metre kaldı. İnşallah bu 20 metre bittikten sonra tabliyeler, inşallah, serilmeye başlanacak. Ekonomiyi büyütüyoruz. Sofradaki ekmeği büyütüyoruz. En önemlisi de 'çözüm süreci' diyerek, 2 yıla yakın zamandır terör şehitleri gelmiyor."
Devletin içinde paralel devlet olmaz
Mithat Cemal Kuntay'ın "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" dizelerini okuyan Erdoğan, alandakilere "Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet" diye seslendi.
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Arabıyla, Romanıyla, Pomağıyla, Boşnağıyla kardeşlerim ayrımcılık yok. Alevisiyle, sünnisiyle ayrımcılık yok. Tek millet. İkincisi tek bayrak. Üç, tek vatan. 780 bin kilometrekare. Bu 780 bin kilometrekarede operasyon yapmak isteyenler, bizim demir yumruğumuzu karşımızda bulurlar. Bunu böyle bilsinler. Tek devlet. Devletin içinde paralel devlet olmaz. Ne dediler. Kardeşim ben size ne dedim? Yenikapı'da ne dedim? 'İnlerine gireceğiz' dedim. Dedim mi? Girdik mi? Daha bitmedi? Bu işin başı. Devam edecek. Daha çok çözülecek inşallah. Çünkü bunlardan davacıyız. Beni dinlediler. Bakanlarımı dinlediler. Uluslararası görüşmelerimizi dinlediler. Hiçbir hakim, hiçbir savcı bir başbakanın, bir bakanın uluslararası görüşmesini dinleme hakkına sahip değildir. Bunlar bunu yaptılar" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye'ye 12 yılda yaptıklarını anlatmalarının günler süreceğini ve ülkeye özgüvenini kendilerinin iade ettiğini bildirerek "Milletimize, Fatih'in torunları olduğunu hatırlattık. Gazi Mustafa Kemal'in Çanakkale'de verdiği mücadeleyi anlattık. Selçuklu'nun, Osmanlı'nın bakiyesi olduğunu, böyle bir devlet olduğumuzu anlattık" dedi.
Türkiye'nin inşasını, kararlılıkla devam ettireceğiz
İstenildiğinde, inanıldığında hiçbir hedefin hayal olmadığını gösterdiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"İnşallah, sizlerin takdiriyle cumhurbaşkanı seçilirsek, aynı aşkla, aynı sevdayla, aynı tutkuyla hizmetkarınız olmaya devam edeceğiz. 77 milyonu bir ve beraber olarak kucaklamaya, 77 milyonun hizmetkarı olmaya devam edeceğiz. Önce 2023 diyeceğiz. İnşallah ilk ona gireceğiz. Ardından İstanbul'un fethinin 600. yıl dönümü olan 2053 hedeflerine ulaşacağız. İnşallah. Ardından torunlarımız için 2071 hedeflerinin taşlarını döşeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı safhasında da yeni Türkiye'nin inşasını kararlılıkla devam ettireceğiz."
Neyi başardıysak, birlikte başardık
Katılımcıları sandıkları ihmal etmemeleri konusunda uyaran Erdoğan, "Eğer sizler takdir ederseniz, sizler seçerseniz İstanbul'dan başlayan kutlu yolculuğu artık başka bir safhaya taşıyacağız. Öyle tahmin ediyorum ki, bu Başbakan olarak İstanbul'da gerçekleştirdiğimiz belki de son miting olacak. Şunu bilmenizi istiyorum. Bu yola İstanbul'dan sizlerle birlikte çıktık. Bu yola İstanbul'dan sizlerin hayır dualarıyla çıktık. Hep birlikte olduk. Ne yaptıysak birlikte yaptık. Neyi başardıysak, birlikte başardık. Türkiye'nin bugün ulaştığı seviyeye partimizin, teşkilatımızın olduğu kadar emin olun İstanbul'un başarısıdır. Bu kutlu şehir rehber olmasaydı, ilham vermeseydi, bize dualarını göndermeseydi, biliyorum ki bu kadar eser vücuda gelmezdi" diye konuştu.
Bu şehre defnedilmek benim en büyük arzum, en büyük vasiyetimdir
Erdoğan, çok çalıştıklarının, çok gayret ettiklerinin ancak çalışmaya devam edeceklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
"Ben bugün İstanbul'a veda etmiyorum, sizlere veda etmiyorum. Allah takdir ederse, doğduğum bu şehirde bugünlere kadar teneffüs ettiğim bu şehirde vefat etmek, hiç olmazsa bu şehre defnedilmek benim en büyük arzum, en büyük vasiyetimdir. İnşallah son nefesime kadar milletimle, yol arkadaşlarımla, en çok da İstanbul'da olmayı sürdüreceğim. Biz, nereye geldiğinden daha ziyade nereden geldiğini önemseyen bir kültürün mensuplarıyız. Sizin karşınızda milletvekili değil, başbakan değil, cumhurbaşkanı adayı değil, en başta Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan var. İnşallah hep de öyle olacak.
Siyasete ilk adımı attığım bu şehirde, daha en başından bugüne kadar bir arada yol yürüdüğümüz tüm arkadaşlarımdan helallik diliyorum. Siyasi mücadelemiz sırasında hayatını kaybeden tüm kardeşlerime de Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. İsimlerini tek tek sayamayacağım nice dostum, arkadaşım yakınım var. Siyasi mücadelemiz sırasında kaza yaparak, saldırıya uğrayarak, başka sebeplerle aramızdan ayrılmış tüm yol arkadaşlarıma Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Bu bir son değil, bu bir veda değil, bu bir bitiş, bir nihayet değil. İstanbul'da besmele çektik, Fatiha okuduk, yola revan olduk, defalarca kitabın son sayfasını kapattık, yeniden ilk sayfasını açtık, yeniden besmele çekip, Fatiha okuduk. Bugün de bir hatime günü. Bugün de İstanbul'da bir sayfayı kapatıyor, yeni bir sayfayı açıyoruz."
Fatiha Suresi'nin meailini okuyan Erdoğan, konuşmasını "Rabbim tekrar tekrar sizlerden razı olsun. Yolumuz, bahtımız her daim açık olsun. Yol arkadaşlığımız, kardeşliğimiz ebedi olsun. 10 Ağustos, ülkemiz, milletimiz ve bayrağımız için hayırlara vesile olsun. Aşkım, sevdam, tutkum, kavgam İstanbul!" sözleriyle tamamladı.
Konuşmasının ardından Erdoğan, alandaki katılımcılarla birlikte "Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda" dizelerini söyledi.
Mitingden notlar
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'la miting alanına geldi. Sahneye eşi Emine Erdoğan ile çıkan Erdoğan, halkı selamladı.
Erdoğan konuşurken, mitinge katılanlar sık sık "Türkiye seninle gurur duyuyor", "Kahrolsun İsrail" sloganları attı. Miting sırasında dev Türk Bayrağı açıldı.
Mitingin ardından, Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, vatandaşlara çeşitli hediyeler dağıttı. Platforma çıkan bazı çocuklara da hediye verildi.
Hediye dağıtımı sırasında yoğunluk yaşanması üzerine Başbakan Erdoğan mikrofonu alarak, "Benim sizlerden şöyle bir ricam var. Şöyle bir geri döner misiniz? Şu anda burada bayılanlar oldu. Şöyle geri dönmenizi istiyorum lütfen. Birkaç adım geri doğru gidelim. Ben inanıyorum ki sizler söz dinleyensiniz. Bakın burada ciddi manada hanımlar ve rahatsız olanlar var" dedi.
Bu arada, Erdoğan'la aynı helikopterle Kocaeli'den Maltepe Etkinlik Alanı'na gelen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, helikopterden çektiği miting alanının fotoğrafını, Twitter'dan "Muhteşem İstanbul. Teşekkürler İstanbul" notuyla paylaştı.
Erdoğan'ın kızları Esra Albayrak ve Sümeyye Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, İçişleri Bakanı Efkan Ala, TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Numan Kurtulmuş, Mustafa Şentop ve Ekrem Erdem ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da mitinge katıldı.