'Ateş çemberinin içindeyiz'
TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, ''Çeşitli dönemeçlerde yavaşladık, durakladık. Aslında bugün de böyle bir duraklama duygusu içindeyiz'' dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, ''Çeşitli dönemeçlerde yavaşladık, durakladık. Aslında bugün de böyle bir duraklama duygusu içindeyiz'' dedi.
TÜSİAD Olağanüstü YİK toplantısının açılışında konuşan Koç, bundan bir ay kadar önce, TÜSİAD'ın genel kurulu dolayısıyla bir araya geldiklerinde, iki noktanın üzerinde önemle durmaya çalıştıklarını, bunlardan birincisinin Türkiye'nin son derece hareketli yapısının, her gün değişen gündemi içinde, toplum olarak nereden gelip nereye gittiklerini unutmamaları gerektiği olduğunu bildirdi.
Diğer konunun da kısa vadenin girdaplarının kendilerini aşağı çekmesine izin vermeyerek, toplumsal hedefleri konusunda inanç tazelemeleri olduğunu vurgulayan Koç, bugün her ikisine de hala şiddetle ihtiyaçları bulunduğunu dile getirdi. AB'ye tam üyelik hedefi sayesinde önemli reformları gündemine alabilen ve gerçekleştirebilen bir ülke olunduğunu belirten Koç, şunları kaydetti: ''Bütün bunların düz bir çizgi üzerinde gerçekleşmesi mümkün değildi. İnişler çıkışlar, geri dönüşler, ileri doğru atılımlar gerçekleştirdik. Çeşitli dönemeçlerde yavaşladık, durakladık. Aslında bugün de böyle bir duraklama duygusu içindeyiz. İlk bakışta bu duraklamaya birçok haklı sebep bulunabilir. Avrupa Birliği bize engel çıkartıyor.
Geleneksel müttefikimiz ABD, bazı hassas konularımızda yanımızda yer almıyor. PKK konusunda somut adım atmayarak, Kerkük'te tarihsel gerçeklere ters düşecek bir sonuç vermesi kaçınılmaz referandumda ısrar ederek ilişkileri geriyor. Bir de Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili bir kararın kongreden geçme ihtimali kaygıları artırıyor. Kafkasya, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, İsrail, Kıbrıs,Yunanistan'dan oluşan bir ateş çemberinin ortasında kalmış gibiyiz. Yorgunluk, küskünlük, dünyaya düşman olma ve içine kapanma ruh halleri sinsice zihnimizi işgal ediyor. Bir de kendi içimizdeki gerilimler, karşıtlıklar, değişim korkusundan kaynaklanan dirençler, umudumuzu iyice kıracak bir atmosferi her gün biraz daha besliyor.''
''DEĞİŞİM SÜRECİNİ AKSATMA LÜKSÜMÜZ YOK''
Mustafa Koç, bütün bu duygulara teslim olma, başlatılan büyük değişim sürecini aksatma lüksünün bulunmadığını vurgulayarak, basit gerçeklere bakıldığında bunun nedeninin hemen görülebileceğini, nüfusun 70 milyonu aştığını, önümüzdeki on yılda 5-6 milyon kişiye istihdam yaratılması gerektiğini söyledi.
Ekonomide yapılması gereken diğer çalışmalara da değinen Koç, izledikleri yolun her kilometre taşını geride bıraktıklarında, somut kazanımlar elde etme düşüncesiyle bir yol haritası çıkarmak gerektiğini ifade etti. Konuşmasında AB konusuna da değinen Koç, Türkiye'nin AB uyum sürecinde ilerlerken, aslında kendi gücünü pekiştirdiğini, uyum sürecini iyi değerlendirerek ekonomik büyümesini ortalama yüzde 7'lere taşıyabilen bir Türkiye'nin, istihdam, eğitim, tarım, bölgesel kalkınma gibi yaşamsal sorunların da çözüm kaynaklarını yaratabileceğini söyledi.
Güçlü bir demokrasiye, istikrarla büyüyen bir ekonomiye sahip olan, eğitim reformu, kırsal kalkınma ve kadın hakları gibi temel sosyal atılımlarını başarmış bir Türkiye'nin, Avrupa'daki karşıt hareketleri etkisizleştirme gücüne de sahip olacağını belirten Koç, AB'nin halen bir evrim içinde olduğunu, AB içinde, küresel vizyon sahibi bir siyasal bakış açısının mı, yoksa içe kapanık, ''eski Avrupa'' zihniyetinin mi baskın çıkacağının 2014 yılına kadar muhtemelen netleşmiş olacağını kaydetti.
Koç, ''AB'nin evrimi olumsuz yönde gelişirse, uyum süreci dolayısıyla Türkiye'nin bir kaybı olmayacak, aksine kazanımı olacaktır. Çünkü AB uyum sürecinin Türk halkı açısından esas anlamı daha iyi yaşam koşullarıdır. Yediğimiz gıdadan, soluduğumuz havaya, aldığımız eğitimden, kamu sağlığına kadar yaşam koşullarımızı iyileştirmek için bu reformlara zaten ihtiyacımız var'' diye konuştu. Bu konuda bazı kesimlerin, toplumu yanlış yönlendirdiğini, sözde ''ulusal çıkarları'' savunma görüntüsü altında aslında toplumun değişim korkusu üzerinden siyaset yaptığını belirten Koç, ''Bu kesimlere, Türkiye'nin biraz önce tanımladığımız, üretim, istihdam, eğitim ve sosyal gelişim ihtiyaçlarını somut olarak nasıl karşılamayı düşündüklerini sormak gerekir'' dedi.
''1 OCAK 2014 REFORM AÇISINDAN OLUMLU ETKİ YAPACAKTIR''
Mustafa Koç, 1 Ocak 2014 tarihinin, Türkiye'nin duraklayan reform hareketi açısından olumlu psikolojik bir etki yaratacağını belirterek şunları kaydetti: ''Ancak böyle bir hedef koymak demek beraberinde şunları da gündeme almak demektir; siyasete toplumsal uzlaşma kültürünü egemen kılmak ve AB'ye tam üyelik hedefini bir cumhuriyet ideali, ulusal bir proje, partiler üstü bir politika olarak yerli yerine oturtmak, Türk insanına AB'ye tam üyelik hedefimizin neden Türkiye'nin gerçek ulusal çıkarı olduğunu cesurca anlatmak, uyum sürecinin sokaktaki insan açısından esas anlamının daha iyi yaşam koşulları olduğunu ortaya koymak, Türk halkına AB'ye üyeliğin en iyi şekilde müzakere edileceği ve Türkiye'nin ulusal çıkarlarının en iyi şekilde korunacağı konusunda güven vermek, Türkiye'nin, 2014 yılına geldiğinde, geride başarılı bir müzakere süreci bırakmış olmasını sağlamak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini uzlaşma içinde, topluma bir gerilimin ve kutuplaşmanın egemen olmasına izin vermeden tamamlamak, Genel seçimlerde, partilerin, ülkenin gerçek gündemi ile ilgili çözüm önerileri ve programları ile seçmenin karşısına çıkmasının zeminini hazırlamak, Ekonomik, sosyal ve siyasal reformları başarıyla sürdürerek, Türkiye karşıtlarının kullandıkları malzemeleri birer birer ellerinden almak, AB'nin evrim sürecini ve gündemini yakından izlemek, bu gündeme bir AB üyesi ülke kadar hakim olmak, Bölge sorunlarına hakimiyeti artırarak ve Balkanlar'dan Orta Asya'ya geniş bir bölge içinde güçlü ilişkiler tesis ederek uluslararası ilişkilerde etkin bir oyuncu olmak, AB nezdinde konumunu güçlendirmek, bölgemizdeki gelişmelere karşı, içerde istikrarı bozmayacak ve AB sürecini engellemeyecek bir bakış açısıyla yaklaşmak...''
''TÜRKİYE ARTIK SOMUT HEDEFLERE İHTİYAÇ DUYMAKTADIR''
YİK Başkanı Koç, Türkiye'nin, artık gündem saptırmaktan başka bir işlevi olmayan soyut tartışmalar yerine, akılcılığın egemen olduğu somut hedeflere ve bizi bu hedeflere götürecek siyasal programlara ihtiyaç duyduğunu ifade ederek, 2007 yılına böyle bir havanın egemen olmasının, ülkedeki tüm sivil toplum kuruluşlarının, siyasal partilerin, kurumların ve bireylerin ortak hedefi olması gerektiğini söyledi. Koç, konuşmasını ''Hepimiz, kısa vadeli bakış açılarının ve politik çıkar hesaplarının ülkenin geleceğini gölgelemesini engellemek için çaba sarf etmeliyiz. Büyük hedeflere küçük hesaplarla ulaşamayız'' sözleriyle tamamladı.