Anadolu Jet’in Berlin seferinde Türk bir kadın, UBER sürücüsü Ömer, ırkçılık ve nefret söylemine dair her şey… 

Anadolu Jet’in Berlin seferinde Türk bir kadın, UBER sürücüsü Ömer, ırkçılık ve nefret söylemine dair her şey… 

Anadolu Jet'in Berlin seferini yapan uçağı 25 Ocak 2024'de saat 11.40'da İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan kalkışa geçti. 

Anadolu Jet’in Berlin seferinde Türk bir kadın, UBER sürücüsü Ömer, ırkçılık ve nefret söylemine dair her şey… 
16px
24px
28.01.2024 15:32
ABONE OLgoogle

Toygun ATİLLA yazdı 

Uçak dolu değildi. Ön koltuklarda boşluklar vardı. 
Havalandıktan kısa bir süre sonra 5 D koltuğunda kızı ile birlikte seyahat eden Türk kadın yolcu hostesi yanına çağırdı. 

-Öndeki 1 numaralı koltukta oturmak istiyorum.

-Tabi hanımefendi, sizi alalım. Yalnız inişte yerinize geçmenizi rica ediyorum, denge problemi yaşamamamız için. 

-O sarışın Rus kadını öne aldınız ama. Anlamıyorum sizin yabancı hayranlığınızı. 

-Efendim, sizden önce söylemişti kendisi. Ayrıca sizi de almayalım demiyoruz ki. Bi de unutmadan o hanımefendi Rus değil Türk...

-Yok canım ne münasebet. İstemiyorum. Böyle hizmet olmaz olsun. Ayrıca neden kabin amiri Rus ve İngilizce anons yapıyor ? 

-Mesele nedir tam olarak anlamadım hanımefendi ? Yer değiştirmek istediniz, ben de size yardımcı olmaya çalıştım. Tam olarak mesele nedir ? 

-Ben THY konforunda Anadolu Jet ile uçmak için bilet aldım. Kaptan pilot yabancı, kabin amiri Rus, anonslar İngilizce. Bu yabancı hayranlığınız ve aldığım hizmet beni rahatsız ediyor. 

-Hanımefendi Anadolu Jet olarak X havayolları firması ile anlaşmamız var. Bu uçak onlardan kiraladığımız uçak. Uçak onların olduğu için kabin amirleri onlardan oluyor. Ayrıca bizlerde buradayız. Bakın sizinle ben muhatap oluyorum. 

-Ben o Rus kadının sesini duymak zorunda mıyım ? Bu nasıl bir yabancı hayranlığı ? 

-Hanımefendi, kabin amirimiz Rus değil, İtalyan... Bir şikayetiniz varsa lütfen form doldurun. Ayrıca ben de şikayetinizi yazılı olarak bildireceğim. 

Hostes ayrıldığında kadın söylenmeye devam ediyordu. 
Yanında seyahat eden bir başka yolcuya durumu anlatıp, konuşuyordu da konuşuyordu. 

Hostesler servis için geldiklerinde kadın yolcu yine rahatsızdı. 

-Bu sandviçte nedir ? Öndeki yabancılara yemek verdiniz ? Bize neden vermiyorsunuz ?  Her yerde bu ayrımcılığı, yabancı hayranlığınızı anlatacağım, sosyal medyadan yazacağım. 

-Hanımefendi, bu yemekler uçuştan önce bilet alırken sipariş verip ek ödeme yapan yolcular için. Herhangi bir ayrımcılık yok. Siz de sipariş etseydiniz size de verilirdi. 

Yaklaşık 3 saatlik boyunca dert yandı, durdu. Yanındaki yolcuya anlattığına göre kendisi Türkiye'de öğretmenlik yapıyordu. Bir yakınını ziyaret için kızı ile birlikte sömestre tatili için Almanya'ya gidiyordu. 

Uçaktan indiğimde sosyal medyada olup bitenlere bir göz atayım istedim. 
Suça karışan bir Suriyeli haberi üzerinden kimi sosyal medya kullanıcıları yazıp çiziyordu.   

"Sığınmacı istilası" vb. ifadelerle Türkiye'ye gelmek zorunda kalan yabancılara öfkelerini yansıtıyorlardı. 

Tam o sırada çağırdığım UBER geldi. 
Berlin'de gideceğim adrese beni götürecek olan UBER sürücüsü Ömer, Lübnan'lıydı. 
Yarı Türkçe yarı İngilizce sohbete koyulduk. 
Ülkesindeki savaş ortamında kaçıp, ailesi ile birlikte Almanya'da bir hayat seçmişti. 
Gece gündüz çalışıp ülkesinde huzurlu bir ortam olduğunda yurduna geri dönmek tek hayaliydi. 

Hatta çalışıp kazandıkları ile kendisine iki katlı çok da güzel bir ev yaptırmıştı. 
Ama...
O ev, geçtiğimiz aylarda İsrail bombardımanlarından nasibini almıştı. 
Yerle bir olmuştu. 

"Bütün hayallerim birikimlerim yok oldu" derken gözünden iki damla yaş süzüldü. 
Bir başka ülkede yaşamak tercihi değil zorunluluğuydu. 

Ömer'in hikayesini dinlerken kafamda sosyal medya paylaşımlarındaki "Sığınmacı istilası" lafı dönüp duruyordu. 
Patronlar Dünyası haber merkezindeki arkadaşlarıma mesaj yazdım. "Bu "sığınmacı istilası" lafı ne kadar faşistçe ve o derece de ırkçı. Bence bu konuda bir haber dosyası hazırlamalıyız" 
Arkadaşlarım da benimle aynı fikirdeydi. 

Ortadoğu gibi bir coğrafyada yaşayıp, ülkenize mecburiyetten gelmek zorunda kalanlar için "sığınmacılara" kara çalmak, nefret etmek, çok acı ve ironik değil miydi ? 
Her an aynı kaderi yaşayabileceğimiz bir ortamda... 

Sakın yanlış anlaşılmasın. Sığınmacılar konusundaki politik tavır, şehirlere yerleştirmelerindeki kontrolsüzlük, denetimsizlik gibi sorunlardan bahsetmiyorum. 
Elbette tüm bunlar eleştiri konusudur. Eleştirilmelidir de...
Bahsettiğim insani bir durum...

Ayrıca şunu da es geçmeyelim. 
İstilacı dediğimiz o yabancılar, şu anda ülkedeki bir çok ekonomik alanda Türkiye'nin can simidi olmuş durumda. 
Çobanlar, hayvancılıkla, tarımla uğraşanlar, tekstil sektörü, konfeksiyon atölyeleri... 
Hep beğenmediğimiz istilacı dediğimiz o insanlardan oluşuyor maalesef... 

Eğer eleştirmek istiyorsak, ara eleman istihdamı konusunda bugüne kadar yapılmayanları, meslek okullarının işlevsizliğini ve istihdama etksizliğini konuşalım. 
Eleştireceksek eğer, mantar gibi açılan özel üniversitelerin yerine, bir prensibe ve amaca yönelik meslek yüksekokulları açmayarak buraları özendirmeyerek ekonomimizi atıl duruma getirmemizi konuşalım. 

Neyse... 

Bu duygular içinde Berlin'de vitrinlere baka baka yürüyorum. 
Karşıma çıkan müzik aletleri satan bir dükkanının camında kocaman bir etiket, "Burada ırkçılık ve nefretin yeri yoktur" 

Bir yolculukta ne çok şeyle karşılaşıyorum.

İstanbul'a dönüş yolundayım. 
Berlin Havalimanı'nda... 
Son dakika haberi İstanbul Sarıyer'den geliyor. 
Pazar ayini için kilisede bulunan bir yurttaşımız kar maskeli iki kişi tarafından öldürülüyor.

"Irkçılık ve nefretin yerinin olmadığı" bir dünya diliyorum...

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde