'40 katrilyon prim borcu var'

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı'nı eleştirdi. Baykal, bu yasayla sosyal devlet anlayışının tasfiye edildiğini, çalışanların kendi haklarını kendilerinin koruması gibi yeni sosyal güvenlik sisteminin getirildiğini öne sürdü.

Baykal, yeni sosyal güvenlik yasasının, insanların emekli olmasını azaltıcı bir mantıkla hazırlandığını, emeklilik yaşını ve prim ödeme gün sayısını artırdığını ifate etti. Baykal, Türkiye'nin çalışma koşullarında 9 bin gün primi ödeyerek emekli olunmasının çok zor olduğunu belirterek, "9 bin gün prim ödeyerek emekli olmak her yiğidin harcı değil" dedi.

Baykal, yeni düzenlemeyle Türkiye 'de insanların emekli olmasının hayal hale getirildiğini ileri sürerek, insanların emekli olmalarının zorlaştırıldığını söyledi. Baykal, emeklilik maaş oranında düşme olacağını ifade etti. Yasanın, sigortalısına güvenmeyen bir devlet anlayışı ile hazırlandığını savunan Baykal, muayene, tetkiklerden katkı payı alınmaya başlanacağını ifade etti. Baykal, Türkiye'de 11 milyon kişinin kayıt dışı çalıştığını, 5 milyon kişinin de iş bulamadığını söyledi.

"TÜRKİYE'DE 40 KATRİLYONUN ÜZERİNDE TAHSİL EDİLMEMİŞ PRİM BORCU BULUNUYOR"

Türkiye'de 40 katrilyonun üzerinde tahsil edilmemiş prim borcu bulunduğunu anlatan Baykal, Türkiye'de işsizliğin çözülmesini, kaçak istihdamın önlenmesi, sosyal güvenlik sisteminin genişletilmesini istedi. Türkiye'nin AB ülkeleri arasında en yüksek prim uygulaması yapan ülke olduğunu ifade eden Baykal, bütün dünyada sosyal güvenlik sistemine devlet katkısı olduğunu söyledi. Baykal, Türkiye'de işsizlik fonunda biriken paranın ise açıkların kapatılmasında kullanıldığını iddia etti.

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın Uşak'ta söylediği "Üç çocuk yapın" şeklindeki sözlerini eleştirdi. Erdoğan'ın "Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar" sözünü de eleştiren Baykal, Erdoğan'ın ilk kez ağzına Türk milleti lafını aldığını savundu. Başbakan Erdoğan'ın kendi sorumluluklarını yerine getirmesini isteyen Baykal, Türk milletinin hakkına, hukuken sahip çıkmasını istedi.

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın "Af yetkisinin maktülün ailesinde olduğu" yönündeki sözlerini de eleştirdi.

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın muhalefet partilerine yönelik olarak ifade etittiği "30 yıldır Kandile siz niye gitmediniz?" yönündeki sözlerine cevap verdi. Baykal, 30 yıldır Kandil değil Beka probleminin olduğunu söyledi. Kandil'in gündeme gelişi Irak'a yönelik 2003 yılında yapılan harekat sonrasında ortaya çıktığını anlattı. Baykal, "Kandil senin elinde ortaya çıktı. 2002 yılından sonra ortaya çıktı. Senden önceki partiler, terör sorununa karşı üzerine düşeni başarıyla yaptılar. Kandil hesabını görmesi gereken sensin" dedi.

Kuzey Irak'tan Türkiye'ye yönelen terör saldırılarına karşı TBMM'den yetki alınması sonrasında, TSK'nın hükümetin yaptığı görevlendirme sonucunda aralık ayında hava harekatına başladığını, 21 Şubat'tan itibaren kara harekatına dönüştüğünü söyledi. Baykal, 29 Şubat sabahı kara harekatının sona erdiğinin ilan edildiğini belirterek, "Böyle harekat yapmasının hangi zaruretler altında ortaya çıktığı açıktır. Bu saldırı Türkiye'nin içinden değil dışından desteklenmiştir. Terör harekatının başarıyla ulaşmasının temel koşulu onun komşu ülkeden destek alması demektir. Destek alması demek terör örgütü için gerekenlerin tam yapılamaması demektir. Daha önce bu Suriye'dir. Kendi topraklarından terör örgütünün çıkarmanın gereğini yapmıştır. 2003 yılında Kuzey Irak'taki askeri harekattan yeni durumla karşı karşıya kaldık. Bundan sonra tırmanışa geçmeye başladı" dedi.

"TERÖR SORUNU KUZEY IRAK DİKKATE ALINMADAN ÇÖZÜLEMEZ"

Türkiye'deki terör sorununun Kuzey Irak dikkate alınmadan çözülemeyeceğini anlatan Baykal, Irak'taki terör bitmeden Türkiye'deki terör sorununun bitmeyeceğini kaydetti. Irak'ı terör örgütünü himaye etmekten çıkarılması gerektiğinin altını çizen Baykal, ABD'nin Irak hava sahasını açmasıyla hava harekatının başladığını hatırlatarak, "ABD'nin bundan bilgisi yok muydu? Olmaması mümkün değil. Bilgileri dahilinde bunu ifade etmediler. Türkiye'ye bir şans verilmiş. Etkisiz kılma konusunda uluslararası düzeyde kabul edilmiş. Harekatın üçüncü günü 'harekat kısa sürmeli' diye açıklamaya yapılmaya başlandı" dedi. Baykal, ABD'li Bakanlar ve ABD Başkanı Bush'un harekatın bitmesi için açıklama yaptıklarını belirtti.

"Türkiye'nin asker göndermesinin amacı ne?" diye soran Baykal, Türkiye'nin terör örgütünü bitirmeyi hedeflediğini söyledi. Baykal, "ABD'nin amacı ne? Askeri harekatla sonuç alması mı? Sonuç alınmadan siyasi diyalog noktasına geçilmesini sağlamak mı? Niye gittik. Niye 5 Kasım'ı bekledik. Niye hava sahasının açılmasını istedik. ABD'nin bitirilmesine yönelik bir tavrı yok mu? ABD kendi oyununu oynuyor. ABD her ne kadar terör örgütü diye tümünün tasfiye edilmesine yönelik askeri operasyon memnu değildir. Buna fırsat verme anlayışı içinde değildir" dedi.

ABD'li askerlerin Türkiye'nin terör örgütü ile görüşmeye başlaması yönündeki açıklamalarına işaret eden Baykal, bunların kişisel bir anlayış olarak anlaşılmasının mümkün olmadığını belirtti. Baykal, Türkiye askeri harekatı yapmamış olsaydı Talabani'nin Türkiye'ye çağırmasının mümkün olmadığını savunarak, "Askeri harekat yapmamış olsaydık Talabani'yi Türkiye çağırmak mümkün müydü. Talabani Türkiye'ye çağrılabilir miydi. 21 Şubat'taki MGK toplantısında alınan kararla çağırıldı. Askeri harekatı ile Talabani'nin Ankara'ya çağrılması aynı anlayışın ürünü. Askeri operasyon olmasaydı bu süreç başlar mıydı?" dedi.

Büyük bir senaryo yapıldığını savunan Baykal, "Türkiye askeri operasyon imkanı verelim. Müzakere sürece başlasın. Zihinlerden geçmediğini kendisine verebilecek yetkili var mı?" diye konuştu.