72 saat boş çıktı
Rice sadece "Olağanüstü çaba gösterilmeli" dedi. Peki 4 cephe bu durumu nasıl yorumladı?

DÖRT CEPHEDE ÜÇ GÜNDE NE DEĞİŞTİ?
ABD cephesi
Amerİka, özellikle Türkiye ile yaşanan tezkere krizinden sonra Irak savaşı sırasında bölgedeki en büyük müttefikleri olarak Kürtler'i gösterdi. Bu nedenle Türkiye'nin PKK şikayetleri ya duymazdan gelindi ya da top Irak hükümetine atıldı. Ancak 12 askerin şehit edilmesiyle dengeler değişti. Türkiye'nin net kararlılıkla “Sınırı geçerim” mesajını vermesi Türkiye-ABD-Irak üçgeninde kırılma noktası oldu. Öyle ki Chicago Tribune gazetesine konuşan bir Beyaz Saray kaynağı, “Türkiye'nin sınırı geçmesi hep kırmızı çizgimizdi. Türkler sabırlarının sınırında ve biz de hesaplarımızı değiştirdik” dedi. ABD hem Irak yönetimi hem Kürtler'e tam saha prese başladı. Condoleezza Rice dün yaptığı açıklamada “Irak ve Türkiye arasında mekik dokudum. Son 72 saat çok zor geçti” dedi.
Kürtlere ilk kez fırça atıldı
New York Times Rice'ın başdanışmanı David Satterfield'ın Kürt yetkilileri kapalı kapılar ardında ilk kez 'fırçaladığını' yazdı. Rüzgarın dönmesinde dünya basınının kararlı yazılarının da büyük katkısı var. Batı medyasının etkin kalemleri “Bir ülkeye komşusundan saldırı olursa o ülkenin vatandaşlarını koruma hakkı vardır” vurgusu yaptı. PKK dünyada gündemin ilk maddesi. 131 ülkede 370 bin abonesi olan Reuters, dünyaya günde 500 haber servis ediyor. Üç gündür her 5 haberden biri Türkiye..
ABD söz verdi tutması bekleniyor
Asker cephesi
SON 72 saatteki en dikkat çekici durum, sokağın yer yer infiale varan heyecanı ile devletin zirvesinin soğukkanlı 'kriz yönetimi' arasındaki farktı. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın, “Tepkiler kontrolden çıkmasın” çağrısının ardında, büyük kentlerden ve 'hassas' olduğu bilinen Anadolu'daki bazı illerden gelen 'etnik çatışma' sinyallerinin etkisi vardı. Devletin zirvesinde, “Tansiyon düşmeden operasyon yok” mesajı veriliyor. Aksi halde tam da PKK'nın arzu ettiği 'iç çatışma ortamına' hizmet edileceği vurgulanıyor.
Son üç güne, ABD'nin Türkiye'den süre istemesi damgasını vurdu. Pazar gecesi, Başbakan Erdoğan, Çankaya Köşkü'ndeki zirve sürerken, ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın aradığını ve PKK'yla mücadele konusunda 'birkaç gün süre istediğini' açıkladı. Bu sürenin bir hafta olduğu ve bu hafta sonunda tamamlanacağı anlaşılıyor. Ankara'da devletin zirvesi, bir yandan askeri, siyasi ve diplomatik girişimleri gerçekleştirirken, bir yandan da verilen sözlerin tutulmasını bekliyor. İşte ABD'nin söz verdiği o kritik vaatler:
PKK üst yönetiminden en az bir kişi Türkiye'ye teslim edilecek. Aynı 1999 Şubat'ında Öcalan teslimatı gibi. İkincisi PKK'nın kamplarına ve kritik merkezlerine yönelik bir dizi etkisizleştirme operasyonu yapılacak. Son olarak, ABD bu girişimlerini Türk yetkililere belgeleyecek.
Diplomasi ile sonuç aldık
Siyaset cephesi
TÜRKİYE başlattığı yoğun diplomasi ile 2003'te Irak'ın işgalinden bu yana yapılanamayanı yaptı ve sınır ötesi için Irak'taki koalisyon güçlerinin iki liderinin, ABD ve İngiltere'nin “yeşil ışığını” almayı başardı. İngiltere Başbakanı Gordon Brown basının önünde “PKK'ya karşı eyleme geçme zamanı geldi”, Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino ise, “Türklere, üzerinde eyleme geçilebilir, istihbarat sağlayabiliriz” dedi. Irak'a sınırötesine “Arap dayanışması” çerçevesinde karşı çıkan Arap ülkelerini de, “operasyonun amacının Irak'ı işgal değil, PKK'yı yok etme” olduğu konusunda ikna etti. Babacan, tüm bölge ülkelerini ziyaret ettikten sonra, Bağdat'a gitti. Bağdat, Türkiye'nin teröre karşı meşru müdafaa hakkını kabul etme noktasına geldi. Bugün Ankara'ya gelecek olan Irak heyetiyle, “ortak operasyon” masaya yatırılacak.
Kürtler geri adım attı
Kürt cephesi
Son 72 saatte yaşananlar, PKK sorunu konusunda hala diplomasiye yer olduğunu göstermesi bakımından ilginç gelişmelere sahne oldu. İlk gün Barzani ve Talabani'nin bildik tutumlarında ısrar etmelerine tanık olduk. Fakat Washington yönetiminin olayın vahametini kavramış olduğunu net bir şekilde ifade etmesiyle önce Irak Başbakanı Maliki PKK bürolarının kapatılacağını söyledi. Ardından Kuzey'deki Kürt yönetimi yaptıkları açıklamayla PKK ile aralarına mesafe koyduklarını söylediler. Irak Savaşı'ndan beri Bağdat'a giden en üst düzey isim olan Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın temaslarının da bu noktada etkili olduğu anlaşılıyor. Her ne kadar PKK'yı terörist olarak tanımamayı sürdürseler de Batı basınının Türkiye'nin sıkıntılarını anlayan yayınlar yapmasını da özellikle not etmek gerekiyor. Özellikle Amerikan medyası, Washington'un Ankara'yı kaybetme ihtimaline karşı ciddi haber ve yorumlar yayınladı. ABD'deki düşünce kuruluşları da genellikle benzer yaklaşımlar sergiledilr. Ancak bütün bunların kamuoyunu tatmin ettiği asla söylenemez. Hareketsiz geçen her dakika PKK'nın ardında Irak Kürtlerinin ve aslında ABD'nin bulunduğu yolundaki kanaatlerin daha da artmasına neden oluyor. Bu nedenle PKK'ya yönelik herhangi bir Amerikan saldırısı ya baştan göstermelik olarak nitelenecek ya da kamuoyunda büyük bir şaşkınlığa yol açacak.