Dolar
41,1703
0,01%
Euro
48,0099
0,14%
Sterlin
55,2525
0,16%
Bitcoin
4.581.995
-0,13%
BİST-100
10.678,68
-1,83%
Gram Altın
4.680,657
0,08%
Gümüş
40,87
-0,08%
Faiz
43,01
0,00%

Yiğit Doğan Çelik, Patronlar Dünyası için 'Dijitalin yükselişi ve yeni yol haritaları'nı kaleme aldı

Dijital medya ve içerikleri sektörünün lider şirketlerinden Merzigo’nun Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Doğan Çelik, Patronlar Dünyası için, “Dijitalin yükselişi ve yeni yol haritalarını’ kaleme aldı

03.09.2025 07:56Güncelleme: 03.09.2025 08:08
Yiğit Doğan Çelik, Patronlar Dünyası için 'Dijitalin yükselişi ve yeni yol haritaları'nı kaleme aldı
16px
32px

Yiğit Doğan ÇELİK

Dijitalin Yükselişi ve Medya Stratejisinde Yeni Yol Haritaları 

DÖNÜŞÜMÜN RUHU

Bir zamanlar televizyon kumandasına hâkim olan başparmak, artık YouTube’un “skip ad” tuşuna terfi etti. Medya sektörü uzun süredir dijital devrimin eşiğinde değil, tam ortasında yaşıyor. Geleneksel televizyon hâlâ salonda yerini koruyor ama artık tek başına hükümran değil; dijital platformlarla uyumlu bir “koalisyon hükümeti” kurmak zorunda.

Benim açımdan da tablo çok net: Türkiye’de sektörü yöneten herkesle, yapımcılardan kanal yöneticilerine kadar defalarca masaya oturdum. Bugün geldiğimiz noktada kimse “dijital mi, televizyon mu?” diye sormuyor. Asıl mesele “ikisini birlikte nasıl yönetiriz?” sorusuna yanıt aramak.

KÜRESEL EĞİLİMLER V REKLAMCILARIN VİZYONU

Rakamlara bakalım: PwC’ye göre 2024’te reklam gelirlerinin %72’si dijital formatlardan geldi; 2029’da bu oran %80’i bulacak. Caretta Research ise 2029’a kadar geleneksel yayıncılığın 42 milyar dolar kaybedeceğini, streaming’inse 93 milyar dolar büyüyeceğini söylüyor.

TÜRKİYE'DE DİJİTAL DÖNÜŞÜM

Türkiye’de internet penetrasyonu %88,3; sosyal medya kullanıcı oranı %66,7. YouTube tek başına nüfusun %65,7’sine ulaşıyor. Bu tabloya birkaç kritik oyuncu damgasını vuruyor:

  • BluTV–Max birleşmesi, Warner Bros. Discovery’nin küresel stratejisini Türkiye’ye taşıdı.
  • Disney Plus, Türkiye’de yılda en az on yeni projeye yatırım yapıyor. Rakip yabancı platformlar reytingi yüksek TV yapımlarını lisanslamakla yetinirken, Disney Plus sıfırdan orijinal içerik üretiyor. Bu yaklaşım hem cesur bir risk hem de Türkiye’ye yabancı bir platformdan gelen en büyük yatırım.
  • Exxen, bir dönem UEFA ile gündeme gelse de bugün farklı içeriklerle kendi yolunu çiziyor.

YouTube: TÜRKİYE'NİN EN GÜÇLÜ DİJİTAL İHRAÇ KAPISI

Küresel ölçekte YouTube, reklam destekli yayıncılığın tartışmasız lideri. 2024’te 50 milyar doların üzerinde reklam geliri yarattı ve Netflix’in abonelik gelirlerini yakaladı. ABD’de Nielsen verilerine göre artık televizyon ekranlarının en çok izlenen platformu.

Türkiye’de tablo daha da çarpıcı:

  • YouTube nüfusun %65’inden fazlasına erişiyor.
  • Türk dizileri Latin Amerika’dan Güney Asya’ya kadar yüz milyonlara ulaşıyor.
  • Yapımcılar için dizilerin bütçelerinin büyük kısmını karşılayan bir gelir kaynağına dönüşmüş durumda.
  • Ve belki de en önemlisi: YouTube, Türkiye’nin kültürel diplomasisi için yeni nesil bir “yumuşak güç” aracı.

Geçen yıl bir Latin Amerika fuarında bir alıcı bana şöyle dedi: “Ben sizin dizilerinizi önce YouTube’da keşfettim, sonra lisansladım.” İşte bu, YouTube’un Türkiye için gerçek anlamda ihracat kapısı olduğunun en sade kanıtı.

YAYIN STRATEJİLERİNDEKİ YENİ DENKLEM

Artık formül net:

  1. Önce televizyon ekranında geniş kitle,
  2. Ardından paralı platformlarda premium izleyici,
  3. Sonra da ise YouTube’da küresel gelir.

Bu üç adım, dizilerin ömrünü uzatıyor, bütçeleri dengeliyor. Ama bir eksik var: reklam verenlerin daha en baştan bu stratejinin içinde olması.

REKLAMVEREN VE PAYDAŞLAR İÇİN YENİ OYUN ALANI

Amerikan dizileri her bölümde ülke markasını işlerken, Türk dizileri hâlâ şehirlerini ve ürünlerini yeterince sahneye çıkarmıyor. Bu, elimizdeki en büyük fırsatlardan biri. Türk dizileri zaten global izleyiciyi büyülüyor; asıl mesele, bu büyünün markalara, şehirlerimize ve ihracatımıza nasıl dönüştürüleceği.

FUARLAR VE KÜRESEL VİZYON

13 Ekim’de Cannes’da başlayacak MIPCOM fuarı, Türk dizileri için yılın en önemli vitrini. Büyük lansmanlar, kırmızı halılar, yoğun görüşmeler… Ama burada da tek başına “satış” artık yetmiyor.

Ben şahsen şirketimle birlikte yıllardır MIPCOM’a katılıyorum. Orada dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’larıyla aynı masada oturdum, onların etkinliklerine katıldım, onları kendi etkinliklerimde ağırladım. Bir noktadan sonra fark ettim ki, iş sadece içerik kataloğunu göstermekten ibaret değil. Asıl değer, masada kimlerin oturduğunda gizli.

Gerçek verimlilik için satış ekiplerinin yalnız bırakılmaması şart. Yapımcılar, televizyon kanalları, dijital hakların parasallaştırılmasını yöneten firmalar ve global markalar da bu masada olmalı. Geçen yıl bir toplantıda altını çizmiştik: Eğer bu iş yalnızca bir “satış işlemi” olarak kalırsa, gelir tek seferlik olur. Ama işin içine markalar girdiğinde, çok katmanlı yayın stratejileri satıldıkları ülkelerde de uygulandığında, içerik kalıcı bir ekonomik değer yaratıyor.

MIPCOM bu açıdan sadece içerik lansmanlarının değil, aynı zamanda yeni işbirliği modellerinin ve ortak vizyonların inşa edildiği bir sahne. Benim gözümde, önümüzdeki ay başlayacak fuar tam da bu dönüşümün testi olacak.

STRATEJİK ORTAKLIKLAR ÇAĞI

Türk medya endüstrisi tam anlamıyla bir eşikte. Televizyon ve dijital platformların uyum içinde çalıştığı, reklam verenlerin projelere en baştan katıldığı, içeriklerin kültürel marka değerini güçlendirdiği bir model bizi bekliyor.

Bugün yaşadığımız dönüşüm yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik ve kültürel bir zorunluluk. Türkiye, önümüzdeki yılları akıllı işbirlikleri ve vizyoner yatırımlarla şekillendirebilirse, sadece dizilerini değil, kültürünü de küresel lige kalıcı olarak yazdırabilir.

patronlardunyasi.com