Dolar
39,835
0,05%
Euro
46,8989
-0,02%
Sterlin
54,7148
0,00%
Bitcoin
4.231.559
-0,95%
BİST-100
10.080,35
1,33%
Gram Altın
4.278,821
1,20%
Gümüş
36,22
0,27%
Faiz
45,28
-1,54%

Ülker bayramlaştı, Mısır’a uçtu:  İskenderiye’yi yazdı  

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker, Mısır seyahatini kaleme aldı.

17.06.2024 13:09Güncelleme: 17.06.2024 13:16
Ülker bayramlaştı, Mısır’a uçtu:  İskenderiye’yi yazdı  
16px
32px

Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker, bayramı pazar kategorisinde lider oldukları Mısır seyahatine ayırdı. Ülker bununla ilgili bugün izlenimlerini aktardığı bir yazı kaleme aldı. 

Murat Ülker, Linkedin hesabında şunları yazdı: 

HİÇ İSKENDERİYE’YE GİTMİŞ MİYDİNİZ?

Benim ilk gidişim 90larda idi. Niyetim fiyat tutturamadığım büyük Mısır pazarındaki üreticileri incelemek hatta kendi üretimime başlamaktı. Hatırlarsanız, geçtiğimiz Ramazan Bayramı sonrası yazmıştım. Bayramın ilk günü camide, mezarlıkta ve evde ailecek bayramlaşıp, büyükleri ziyaretimin ardından ben yola çıktım ve haftanın geri kalanında tüm Mısır ülkesini goyaladım. Kuzeyde İskenderiye'den başlayarak Kahire ve Aswan'a kadar Nil nehri boyunca, küçük şehirler de dahil, geleneksel ve modern satış noktalarını yerel ekiple ziyaret ettim. Pek memnun kaldım, çok şükür. Tabii bu arada online/sosyal medya bayramlaşmaları sürüyordu. Nil nehrinde, yukarı yani güneye doğru süzülürken yemek, kültür ve arkeolojik ziyaretlerimiz de seyahatimize ayrı bir tat kattı. Tüm bunları üç bölümde anlatacağım. (…) Mısır, Kahire'de üretim tesislerimiz ve tüm ülkede dağıtımımız var. Pazarda kategorimizde lideriz çok şükür.”

İŞTE ÜLKER’İN “MISIR GEZİSİ İLK DURAK: İSKENDERİYE” BAŞLIKLI YAZISINDAN SATIR BAŞLARI

17 Haziran 2024
Mısır gezimiz kuzeyde İskenderiye’den (Alexandria) başladı. Kahire ve Giza’dan sonra Mısır’ın üçüncü büyük kenti olan İskenderiye Antik Dünya'nın Yedi Harikasından biri olan deniz feneri (Pharos) ve efsanevi İskenderiye Kütüphanesinin bulunduğu şehir, bir dönem dünyanın en önemli kültür merkezi olarak kabul ediliyordu. Yeni ve bir özelliği olmayan fenerin yakınına kadar gittik, eski fener zaten depremde yıkılmış yerinde yok, yeni yapılana ise yaklaşamadık, yol çok tıkalıydı. Kütüphane’nin önünden geçtik kütüphaneyi de göremedik, zira bayram tatiliydi.
(….) 


İZMİR KORDONBOYU’NU HATIRLATIYOR

İskenderiye’nin nüfusu şu anda 5,5 milyon. Bizim kaldığımız sahil şehidi, İzmir Kordon boyunu hatırlatıyor. Sağ tarafta yer alan 8-10 katlı apartmanlar ise bakımsız ve boyasız görünüyor. Rehberimiz Dalya Hanım’dan öğrendiğimize göre bunun nedeni çok sık meydana gelen kum fırtınaları imiş. Günlerce süren kum fırtınalarında herkes hayatına bir şekilde devam ediyormuş, ama yapılar böyle zarar görüyormuş. Bayram nedeniyle şehirde yollarda insan ve araç trafiği oldukça yoğun ve trafiğin “insanın yüreğini ağzına getiren” bir düzeni var.

TRAFİKTE AHENKLİ BİR KAOS 

Araçlar trafikte burun buruna geliyor, sonra herkes kendi yolunu buluyor. Üstelik bağırıp çağırmadan ahenkli bir kaos içinde trafik akıyordu. Neyse biz alışamadan şehirden ayrıldık.
Grubumuz ilk önce Montazah Sarayı’nı ve bahçesini ziyaret etti. Bu sarayı 1892 yılında Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa yaptırmış. Daha sonra 1932de Kral Fuad tarafından saray genişletilip bahçeleri eklenmiş... Daha sonra Enver Sedat tarafından yenilenmiş, başkan Hüsnü Mübarek tarafından kullanılıyormuş, şu anda ise Başkan Sisi tarafından özel günlerde açılıyormuş.
Grubumuzun sonraki durağı İskenderiye’nin Romalılar döneminden kalma Kom EL Deka Anfi Tiyatrosu oldu. Milattan sonra 1 ve 3üncü yıllar arasında kaplıca, derslik ve tiyatro olarak kurulmuş bir yerleşim yeri, Kürsüler Tepesi (Hill of the benches) diye de anılıyor.
Bizde de bu amfitiyatrolardan çok var biliyorsunuz. Bu nedenle sanırım burası Türkiye’den gelen turistler tarafından daha az rağbet görüyor. İnternette de doğru dürüst bir Türkçe izahat bile yok. Ama bir rehber eşliğinde gezince kaplıcanın fonksiyonunu, dersliklerin nasıl kullanıldığını öğreniyorsunuz, ilginizi çekebilir.

Sonraki durağımız Abu al-Abbas al-Mursi Camii oldu. İskenderiye’nin en tarihi ve en güzel camisi diye anılan bu cami 1775 yılında Endülüslü İslam Alimi 13. yüzyıl sufilerinden Abu El Abbas El Mursi’nin (1219-1286) türbesi üzerine inşa edilmiş. İsmini kendisini çevreleyen birbirine komşu 5 camiden alan Camiler Meydanı üzerinde yer alıyor. 
1775te inşa edilen cami, kubbeleri ve minaresiyle Mısır’ın özgün mimari eserlerinden biri olarak konuşuluyor. İçeride kubbenin etkileyici görünüşü var. Bir süre camide oturup namaz kılanları, türbede dua edenleri, yerli ve yabancı ziyaretçileri izledim. Hayretle caminin işlemelerine bakanlar vardı. 

Tam çıkarken gördüğüm, üzerinde “Özellikle Yabancı Turistler İçin Bedava Dini Kitap” yazan dolabı ise bu kez ben hayretle izledim, kitapları karıştırdım. İlginç bir tebliğ faaliyeti olmuştu, darısı başımıza... 

İSTANBUL’DA KURULAN BAYRAM YERLERİ GİBİ 

Camiye bitişik türbeyi de ziyaret ettik.
Bayram nedeniyle dışarıda caminin sağında bir panayır kurulmuştu. Anne babalarıyla bayramı kutlayan İskenderiyeli çocukları da bir süre izledim. Bana çocukluğumda İstanbul’da kurulan bayram yerlerini hatırlattı. Herkes halinden oldukça memnundu.
Öğle yemeğini biraz geç saatte Branzino isimli deniz üzerinde kurulu bir restoranda yedik. Yemekten önce ortaya gelen azar azar mezeler ve benim seçtiğim çipuralar oldukça iyi pişmiş ve lezzetliydi.

POLİSLER MİNİBÜSÜ KİLİTLEMİŞLER 
Yemekten sonra bir sürprizle karşılaştık. Trafik düzenine şaşırdığımız İskenderiye’de, trafik polisi, herhalde yanlış yerde park etmiş olacaklar, bizi gezdiren minibüse kelepçe takarak bağlamışlardı. İyi oldu, onlar arabayı kurtarana kadar biz de kordon boyunda kısa bir yürüyüş yaptık.

FOUR SEASONS OTEL MÜDÜRÜ TÜRK’TÜ 
İskenderiye’de deniz kenarında yer alan Four Seasons Otel’de konakladık. Mimarisi ve döşemesi güzel bir otel.
Kendi plajı da var, deniz tatili yapmak isteyenlerin tercihi; otel müdürümüz Türktü, bizimle hasret giderdi.
Benim odamı upgrade etmişler, odanın mavi oniks mermerlerine ve altın rengi mozaiklerine bayıldım.
Bir de market goyalarım vardı tabii:
Açıkçası ben hep kısa konaklarım, yine öyle oldu ve yola koyulduk. Bir sonraki yazımda artık Kahire’de olacağız. “

patronlardunyasi.com