TÜSİAD Başkanı Sabancı: Cari açığın finansmanı, daha sağlıklı
TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, birçok temel makro ekonomik göstergedeki gözle görülür iyileşmeye rağmen cari işlemler açığında bozulma görüldüğünü ancak, cari açığın finansmanının geçmişe oranla çok daha sağlıklı olduğunu bildirdi.
15.12.2005 18:11
ABONE OLTürk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ömer Sabancı, birçok temel makro ekonomik göstergedeki gözle görülür iyileşmeye rağmen cari işlemler açığında bozulma görüldüğünü ancak, cari açığın finansmanının geçmişe oranla çok daha sağlıklı olduğunu bildirdi.
TÜSİAD ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) ortak yayını olarak hazırlanan 'Türkiye Ekonomisinde Sermaye Birikimi, Verimlilik ve Büyüme: Uluslararası Karşılaştırma ve AB'ye Yakınsama Süreci' konulu kitabın tanıtımı için Hilton Oteli'nde bir seminer düzenlendi.
Seminerin açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye ekonomisinin 2001 yılında yaşadığı krizden sonra güçlü bir büyüme performansı sergileyebilmesinde ve potansiyel büyüme hızını artırabilmesinde, sermaye birikimine dayalı verimlilik artışının payının büyük olduğunu söyledi. Son yıllarda Türkiye'de makina tesisat yatırımlarının hızlı bir şekilde arttığına dikkati çeken Sabancı, sermaye stokuna yapılan bu ilaveler ve bunun doğal bir sonucu olarak verimlilikte elde edilen kazanımların Türk ekonomisinin uzun dönemli büyüme seviyesine ulaşmasında önemli katkılar sağladığını söyledi.
CARİ İŞLEMLER AÇIĞI
Son açıklanan büyüme ve enflasyon rakamlarının, Türk ekonomisinin içinde bulunduğu yüksek büyüme ve düşük enflasyon sürecinin devam ettiğini gösterdiğini vurgulayan Sabancı, 'ancak birçok temel makro ekonomik göstergedeki gözle görülür iyileşmeye rağmen, cari işlemler açığında bozulma görülmektedir' dedi.
Türkiye'deki üretim yapısının yüksek oranda ara malına gereksinim duyduğunu ifade eden Sabancı, bu durumun ekonomik temellerdeki güçlenmeye paralel olarak ulusal paranın değer kazanması gibi nedenlerle birlikte içinde bulunulan dönemde cari açığın, gerek mutlak değer olarak gerekse milli gelire oran olarak yükselmesine neden olduğunu anlattı. Sabancı, şöyle dedi:
'Ancak cari açığın finansmanı geçmişe oranla çok daha sağlıklıdır. Eskiden ağırlıklı olarak kısa vadeli ve borçlanmaya dayalı olan finansman yapısının yerine daha uzun vadeli ve borç yaratmayan finansman yollarına doğru bir yönelim vardır.
Geçmişe göre, en belirgin fark ise özel sektör tarafından sağlanan finansmanın artışıdır.
Diğer yandan, yapısal dönüşümün sürekliliğinin sağlanması ve verimlilik artışlarının devam ettirilmesi, önümüzdeki yıllarda üretim ve ihracat yapımızın değişerek ekonomimizin daha az dış açık vermesine imkan sağlayacaktır.' Avrupa Birliği yolunda ilerleyen Türkiye'nin üyelik müzakerelerini kapsayacağı tahmin edilen 2006-2014 döneminde, yıllık ortalama yaklaşık yüzde 6 civarında büyüyeceğinin öngörüldüğünü belirten Sabancı, söz konusu büyümenin gerektirdiği sabit sermaye yatırımı ilavesinin ise gelecekte daha da artması beklenen doğrudan yabancı sermaye girişleriyle destekleneceğinin ifade edildiğini söyledi.
Türkiye'de üretim yapısı başlıklı raporlarında kişi başına gelirin iyimser bir senaryo altında bile AB 25 ortalamasının yanlızca yüzde 30'una ulaşabildiğine dikkati çeken Sabancı, bundan dolayı temel üretim faktörlerinin nicelik ve nitelik olarak artırılmasının gerekli ancak, yeterli olmadığının görüldüğünü söyledi.
Sabancı, 'bunların yanı sıra toplam faktör verimliliğinde de ciddi artışlar sağlanması gerektiği açıktır' dedi. Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme patikasına kavuşmasıyla birlikte ekonomik açıdan gelişmiş ülkeleri yakalama performansının artırılması için potansiyel büyüme seviyesinin yükseltilmesinin bir ön koşul olduğunu söyleyen Sabancı, nitekim Türkiye ekonomisinde tarihi olarak yüzde 4 civarında kabul edilen potansiyel büyüme oranının bugün itibariyle yüzde 6 civarına yükseldiğine işaret etti.
&nb
TÜSİAD ve Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) ortak yayını olarak hazırlanan 'Türkiye Ekonomisinde Sermaye Birikimi, Verimlilik ve Büyüme: Uluslararası Karşılaştırma ve AB'ye Yakınsama Süreci' konulu kitabın tanıtımı için Hilton Oteli'nde bir seminer düzenlendi.
Seminerin açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye ekonomisinin 2001 yılında yaşadığı krizden sonra güçlü bir büyüme performansı sergileyebilmesinde ve potansiyel büyüme hızını artırabilmesinde, sermaye birikimine dayalı verimlilik artışının payının büyük olduğunu söyledi. Son yıllarda Türkiye'de makina tesisat yatırımlarının hızlı bir şekilde arttığına dikkati çeken Sabancı, sermaye stokuna yapılan bu ilaveler ve bunun doğal bir sonucu olarak verimlilikte elde edilen kazanımların Türk ekonomisinin uzun dönemli büyüme seviyesine ulaşmasında önemli katkılar sağladığını söyledi.
CARİ İŞLEMLER AÇIĞI
Son açıklanan büyüme ve enflasyon rakamlarının, Türk ekonomisinin içinde bulunduğu yüksek büyüme ve düşük enflasyon sürecinin devam ettiğini gösterdiğini vurgulayan Sabancı, 'ancak birçok temel makro ekonomik göstergedeki gözle görülür iyileşmeye rağmen, cari işlemler açığında bozulma görülmektedir' dedi.
Türkiye'deki üretim yapısının yüksek oranda ara malına gereksinim duyduğunu ifade eden Sabancı, bu durumun ekonomik temellerdeki güçlenmeye paralel olarak ulusal paranın değer kazanması gibi nedenlerle birlikte içinde bulunulan dönemde cari açığın, gerek mutlak değer olarak gerekse milli gelire oran olarak yükselmesine neden olduğunu anlattı. Sabancı, şöyle dedi:
'Ancak cari açığın finansmanı geçmişe oranla çok daha sağlıklıdır. Eskiden ağırlıklı olarak kısa vadeli ve borçlanmaya dayalı olan finansman yapısının yerine daha uzun vadeli ve borç yaratmayan finansman yollarına doğru bir yönelim vardır.
Geçmişe göre, en belirgin fark ise özel sektör tarafından sağlanan finansmanın artışıdır.
Diğer yandan, yapısal dönüşümün sürekliliğinin sağlanması ve verimlilik artışlarının devam ettirilmesi, önümüzdeki yıllarda üretim ve ihracat yapımızın değişerek ekonomimizin daha az dış açık vermesine imkan sağlayacaktır.' Avrupa Birliği yolunda ilerleyen Türkiye'nin üyelik müzakerelerini kapsayacağı tahmin edilen 2006-2014 döneminde, yıllık ortalama yaklaşık yüzde 6 civarında büyüyeceğinin öngörüldüğünü belirten Sabancı, söz konusu büyümenin gerektirdiği sabit sermaye yatırımı ilavesinin ise gelecekte daha da artması beklenen doğrudan yabancı sermaye girişleriyle destekleneceğinin ifade edildiğini söyledi.
Türkiye'de üretim yapısı başlıklı raporlarında kişi başına gelirin iyimser bir senaryo altında bile AB 25 ortalamasının yanlızca yüzde 30'una ulaşabildiğine dikkati çeken Sabancı, bundan dolayı temel üretim faktörlerinin nicelik ve nitelik olarak artırılmasının gerekli ancak, yeterli olmadığının görüldüğünü söyledi.
Sabancı, 'bunların yanı sıra toplam faktör verimliliğinde de ciddi artışlar sağlanması gerektiği açıktır' dedi. Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme patikasına kavuşmasıyla birlikte ekonomik açıdan gelişmiş ülkeleri yakalama performansının artırılması için potansiyel büyüme seviyesinin yükseltilmesinin bir ön koşul olduğunu söyleyen Sabancı, nitekim Türkiye ekonomisinde tarihi olarak yüzde 4 civarında kabul edilen potansiyel büyüme oranının bugün itibariyle yüzde 6 civarına yükseldiğine işaret etti.
&nb