Türkiye’de influencer pazarlamasında kriz: Çöküşten dönüşüm fırsatına

 

 

Türkiye’de influencer ajanslarının çoğu “aile şirketi” mantığıyla çalışıyor: güçlü 1–2 ismin üzerinden iş alıp, diğer yüzler sadece ajans listesinde dekor olarak kalıyor. Bu sistem, dışarıdaki isimleri tamamen oyunun dışında bırakıyor. Ajans isminin altında yer almanın prestiji de artık anlamsız; çünkü prestij iş getirmiyor.

 

Büyük influencer’ların ajanslardan ayrılıp kendi asistan ve menajerleriyle ilerlemeyi seçmesi, ajans sisteminin çöküşünü hızlandırdı. Sonuç: markalar da bu daralmış ekosisteme güvenmiyor, aynı yüzlerle tekrar tekrar iş yapmaktan sıkılıyor.

 

⸻

 

 

•İngiltere: Influencer marketing hâlâ büyüyor ama yön değiştiriyor. Kolsquare raporuna göre markalar büyük isimler yerine mikro ve nano influencer’lara yöneliyor; AI tabanlı analizlerle “hangi içerik ROI sağlıyor” sorusu öne çıkıyor. Türkiye’de bu veri odaklı yaklaşım eksik.

•ABD (New York): Harcamalar büyümeye devam ediyor ama büyüme hızı düşüyor. eMarketer verisine göre 2025’te ABD influencer harcamaları 10,5 milyar $’ı aşacak; fakat büyüme oranı %23’ten %15’e geriledi. Markalar artık tek bir platforma bağımlı kalmak istemiyor; YouTube ve Instagram yeniden yükseliyor. Türkiye’de de benzer bir kayış beklenebilir.

•Trendler: Vogue Business analizine göre yaratıcı ekonomi artık sadece “sponsorluk” değil, doğrudan topluluk inşası, abonelik ve sosyal ticaret modelleriyle ilerliyor. Türkiye’de influencerlar hâlâ ajans bağımlılığında sıkışmış durumda.

 

⸻

 

 

Türkiye’de reklamverenler giderek daha temkinli:

 

•Daha fazla ölçümleme istiyorlar (veri, ROI, takipçi başına etki).

•Daha çok çeşitlilik arıyorlar (hep aynı yüzlerden sıkıldılar).

•Sosyal ticaret ve çoklu platform stratejisine yöneliyorlar (sadece Instagram değil; YouTube Shorts, TikTok, hatta podcast ve newsletter).

 

⸻

 

 

Türkiye’deki daralma aslında yeni fırsatlar açıyor:

 

•Mikro ve nano influencer’lar için alan: Ajansların görmezden geldiği küçük ama bağlı kitleye sahip isimler, markalara daha otantik etkileşim sunabilir.

•Bağımsız yönetim modelleri: Influencerların kişisel menajer ve asistanlarla çalışması, şeffaflık ve güven açısından markalar için daha cazip hale gelebilir.

•AI ve veri tabanlı platformlar: Türkiye’de henüz eksik olan bu sistemler, markalara güvenilir ölçümleme ve doğru eşleşme sunarak oyunu değiştirebilir.

•Topluluk temelli ekonomi: Abonelik, sosyal ticaret, canlı yayın alışverişleri ve doğrudan ürün lansmanları, markalar için yeni ve sürdürülebilir yollar açabilir.

 

⸻

 

 

Türkiye’de influencer sektöründeki kriz, aslında bir “yavaşlama” değil, “yön değişikliği” işareti. Ajans sistemi eski gücünü kaybediyor; markalar aynı yüzlere ve kapalı devre yapıya güvenmiyor. Ama İngiltere ve ABD’de görülen trendler Türkiye’ye de ışık tutuyor: küçük ama güçlü topluluklara sahip influencer’lar, veriyle desteklenen kampanyalar ve çoklu platform stratejileri yeni dönemin kazananı olacak.