Türk futbolunda güven krizi ve yeniden doğuş ihtimali
Ankaraspor–Nazilli maçında başlayan şüphe, Türk futbolunun en geniş soruşturmasına dönüştü. Spor hukukçusu Halil Kasapoğlu, Patronlar Dünyası için “bahis, disiplin ve hukuk üçgeninde” krizin anatomisini kaleme aldı.

Halil KASAPOĞLU
Bugün gündemimizdeki konu yalnızca hukuki bir süreç değil, Türk futbolunun beka meselesi. Futbolda şüyuu vukuundan en beter şey nedir diye sorsalar, müsabakaların yönetiminde tek yetkili olan hakemlerin bahisle isminin anılmasıdır derim. Bir hakemin herhangi bir müsabakaya ilişkin bahis oynamış olma ihtimali ya da dedikodusu müsabakalara ve ilgili sportif organizasyona vukuundan beter bir gölge düşürecektir.
Haftaya TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun Türk futbolunu yerinden oynatacak ve belki de uzun yıllar konuşacağımız basın toplantısıyla başladık. Hakemler spor kamuoyunun uzun süredir en tartışmalı gündemi olsa da bu şekilde bir tabloyla karşılaşacağımız kimsenin aklına gelmezdi. Sayın Başkan'ın sunduğu tablo netti: arasında üst klasman hakemlerimizin de bulunduğu yüzlerce hakemin bahis sitelerinde hesaplarının olduğu tespit edilmişti. Bir sonraki gün ise söz konusu hakemlerden 152'si hesap açmakla kalmayıp aktif olarak bahis oynadığı gerekçesiyle TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na ("PFDK") sevk edilmişti. PFDK geçtiğimiz Cuma açıkladığı kararla 149 hakeme hak mahrumiyeti uygulanmasına karar verirken 3 hakeme ilişkin incelemenin devamına karar verdi.
FİTİLİ ATEŞLEYEN MAÇ: ANKARASPOR - NAZİLLİ BELEDİYESPOR

Bu derin soruşturmanın perde arkasında kamuoyunun bir kısmınca olağan bir 2. Lig maçı olarak görülen bir karşılaşma yer alıyor. 2024 Nisan ayında oynanan Ankaraspor Nazilli Belediyespor maçı, futbol tarihimize hakem krizinin fitilini ateşleyen maç olarak geçti. Maçın istatistikleri dikkat çekiciydi:
-İki takımın 90 dakika boyunca hiç şut çekmemesi,
-Maçta yalnızca 2 korner kullanılması,
-Hakemin tek bir sarı veya kırmızı kart göstermemesi,
-Ve karşılaşmanın olağanüstü "durağan" seyri.
-Hatta bir futbolcunun rakip kaleye ilerlediğinde rakip takım oyuncusundan sıra dışı bir tepki görmesi.
Bu anormallikler federasyonun dikkatini çekti. Soruşturma derinleştikçe, Ankaraspor ve Nazilli Belediyespor'un birçok futbolcusu, Nazilli Belediyespor kulüp başkanı, antrenörü ve hatta masörü PFDK tarafından hak mahrumiyetiyle cezalandırıldı.
Bu gelişme, TFF'yi doğrudan hakem camiasına uzanan kapsamlı bir denetim sürecine yöneltti. İşte bugünkü temiz eller operasyonu da bu sürecin bir ürünü.
DİSİPLİN VE CEZA BOYUTU

Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, bir futbol hakeminin herhangi bir bahis sitesinde salt üyelik hesabının bulunması disiplin ya da adli soruşturma gerektirecek bir eylem değildir. Bununla birlikte, TFF Disiplin Talimatı'nın 57. maddesi hakemler de dahil futbolun hiçbir aktörünün bahis faaliyetlerine doğrudan veya dolaylı biçimde katılamayacağını açıkça hüküm altına alır. Bu hüküm; ilgili bahis faaliyetinin hakemin görevli olduğu müsabakaya ilişkin olup olmadığından bağımsız bir şekilde, bir hakemin görevli olsun veya olmasın herhangi bir müsabakaya ilişkin dolaylı ya da doğrudan bir bahis faaliyetine katılmasını yasaklar. İlgili hükme aykırı davranan kişilerin 3 aydan 1 yıla kadar futbol müsabakalarından menedileceği düzenlenmektedir. Bununla birlikte Merkez Hakem Kurulu Talimatı'nın 40. Maddesi de bu noktada önem arz ediyor. İlgili maddede disiplin kurulları tarafından bir defada 45 gün, toplamda 90 günden fazla süreyle cezalandırılan hakemlerin bu cezanın kesinleşmesi halinde lisanslarının iptal edileceği ifade edilmektedir. Bu nedenle geçtiğimiz Cuma günü PFDK tarafından hak mahrumiyeti cezası verilen 149 hakemin, cezalarının TFF Tahkim Kurulu tarafından onaylanıp kesinleşmesi durumunda lisansları iptal edilecek ve hakemlik kariyerleri bitecek.
Konunun ceza yargılaması boyutuna bakıldığında; 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun, belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişinin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağını ve bu suçun bahis oyunlarının sonuçlarını etkilemek amacıyla işlenmesi halinde verilecek olan cezanın yarı oranında artırılacağını hüküm altına almış durumda. Ancak bu suçun gerçekleşebilmesi için bir hakemin görevli olduğu maça ilişkin direkt veya dolaylı olarak bahis oynamış olması gerekmektedir. Ayrıca, hakemler yaptıkları görev kapsamında kamu görevlisi olarak hareket ettikleri için görevli oldukları maçlara ilişkin bahis oynadığı tespit edilecek hakemlerin Türk Ceza Kanunu'nun "görevi kötüye kullanma" suçunu düzenleyen 257. maddesi kapsamında da yargılanması söz konusu olabilecektir.
ULUSLARARASI BOYUTU
Hakemlerin bahis faaliyetlerine karışması, yalnızca ulusal disiplin ihlali değil; aynı zamanda FIFA ve UEFA nezdinde uluslararası bir düzen ihlali niteliği taşır. Bu nedenle Türkiye'de yürütülen süreç, yalnızca iç hukukla sınırlı bir disiplin süreci olmayıp, uluslararası gözetim ve yaptırım riskini de beraberinde getiriyor. FIFA Etik Kodu ve UEFA Disiplin Düzenlemeleri uyarınca, futbolun bütünlüğüne gölge düşüren her türlü ihlal uluslararası müdahaleye konu olabilir. UEFA'nın geçmişte uyguladığı örneklerde olduğu gibi (Balkan federasyonları, Malta, Yunanistan), Türkiye Futbol Federasyonu denetime alınabilir. Federasyon içi atama süreçleri, disiplin kararları ve eğitim standartları dış komisyonla denetlenebilir.
TÜRK FUTBOLU İÇİN TARİHİ DÖNEMEÇ
Nasıl ekonominin en temel prensibi güvense futbol ekonomisi de güven üzerine inşa edilmiştir. Bahis ve şikeye ilişkin en ufak bir şüphe dahi bu güveni temelinden sarsar. Ligin itibarı sarsıldığında sponsorluk anlaşmaları, yayın gelirleri ve yatırımcı ilgisi de doğrudan zarar görecektir. Bu nedenle yaşanan kriz, Türk futbolunun finansal sürdürülebilirliği açısından da ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Ankaraspor Nazilli Belediyespor maçı sonrası başlayan bu süreç, Türkiye'de futbolun kurumsal yapısının, etik mekanizmalarının ve denetim sisteminin yeniden inşa edilmesini zorunlu kılıyor. Eğer TFF bu krizi şeffaf, bağımsız ve kararlı bir biçimde yönetebilirse; bu soruşturma Türk futbolu için bir yeniden doğuş fırsatına dönüşebilir. Aksi halde ligin meşruiyeti ve futbolun adaletine olan inanç geri dönülemez biçimde sarsılacaktır.
patronlardunyasi.com















