The Washington Post’un Trump’a karşı eleştirel çizgisi nasıl değişti? Jeff Bezos’u korkutan nedir?
İlk döneminde “Demokrasi karanlıkta ölür” sloganıyla Trump’ın her adımını mercek altına alan The Washington Post’ta artık fikir sayfaları sadece serbest piyasa ve kişisel özgürlükleri savunan yazılara açık, karşıt görüşlere kapalı. Peki gazetenin sahibi Jeff Bezos’u bu kadar korkutan şey ne? 2016’da Donald Trump ABD’de ilk kez iktidara geldiğinde The Washington Post gazetesi, logosunun altına çarpıcı “Demokrasi karanlıkta ölür” sloganını yerleştirerek oldukça eleştirel bir çizgide gazetecilik yaptı.

Slogan o kadar etkiliydi ki Washington Post tişörtlere ve kupalara basmaya başladı. Watergate skandalı gibi ABD tarihinde kırılmalara sebep olan birçok manşete imza atmış olan gazete, Trump yönetimindeki birçok tartışmalı konunun kamuoyuna duyurulmasında büyük rol oynadı. Günümüzde ise gazete bir kaosa sürüklenmiş durumda. Ve bu kararın arkasında yazıişleri değil, 2013’te gazeteyi satın alan Amazon kurucusu Jeff Bezos var. Seçim döneminde gazetenin Kamala Harris’e destek veren bir başyazı yayımlamasını engelleyen Bezos, geçen hafta da gazetenin fikir yazıları sayfalarında artık “kişisel özgürlükler ve serbest piyasa” ile ilgili yazıların yayımlanacağını ve bunlara karşı görüşlere yer verilmeyeceğini duyurdu. Amazon’un sahibi artık gazetelerin tüm görüşleri yansıtması gerekmediğini, çünkü insanların her türde ideolojiden yazıya internet üzerinden kolayca ulaşabileceğini belirtti.
Yani Bezos, Trump’ın eleştirilebileceği sayfa sayısını biraz daha kısıtlamış oldu. Kararın ardından gazetenin fikir yazısı sayfalarının editörü David Shipley istifa etti. Politico, atılan yeni adım karşısında gazetenin sloganına ithafen “Washington Post karanlıkta ölüyor” başlığını attı.
2016-2020 yılları arasında WaPo Trump’a yönelik oldukça sert yayınlar yaparken de gazete Bezos’a aitti, ancak dünyanın en zengin insanı editoryal çizgiyi editörlere bırakıyordu. Kasım ayındaki seçimden sonra ise onu tebrik etmek için Mar-a-Lago’nun yolunu tuttu, nişanlısıyla birlikte Trump ve Melania’yla yemek yedi. Bezos ayrıca Trump’ın yemin töreni için 1 milyon dolar bağış yaptı ve Melania Trump’ın belgeselinin yayın haklarını 40 milyon dolara satın aldı. En yakın teklif bunun üçte biri seviyesindeydi.
Peki 2016’dan bu yana ne değişti? Bezos’un Trump’ın ilk döneminde iş hayatının karmaşıklaşmasının ana nedenlerinden biri WaPo idi. WSJ’nin aktardığına göre gazetenin Trump’ın Rusya bağlantılarıyla ilgili özel savcının yürüttüğü soruşturmayı oldukça kapsamlı şekilde takip etmesinin ardından Başkan gazeteyi bir takıntı haline getirdi. “Amazon Washington Post” diye hitap ettiği gazeteye sıkça sözlü saldırılarda bulundu. Hatta Amazon’a darbe vurmak için posta ofisinin nakliye ücretini artırmaya çalıştı, ancak daha sonra böyle bir yetkisi olmadığını öğrendi.
WSJ, 2. Trump döneminde Bezos için riskin çok daha büyük olduğunu vurguladı: Başkan artık hükümetin işleyişine ilk dönemine kıyasla çok daha hakim. Trump, birçok farklı yönden diğer iş insanlarını olduğu gibi Bezos’u da vurabilir.
Gazete, Bezos’un Amazon’unun birçok yönden saldırıya açık olduğunu belirtti; şirket antitröst yasasıyla hedef alınabilir veya devlet ihalelerinden mahrum bırakılabilir. The Washington Post, 30 Ekim 2024’te gazetenin sahibi Bezos’un Amazon’u ile Trump arasındaki ilişkiyi gözler önüne seren bir haber yayımlamıştı. Bu haberde Amazon CEO’su Andy Jassy’nin Cumhuriyetçi aday Trump’ı aradığı ve görüşmede Trump’ın “Seçimleri kazanmama yardımcı olmanız çıkarınıza olur” dediği belirtilmişti. Amazon’un bulut teknolojisi iştiraki Amazon Web Services’ın yanı sıra Bezos’un sahibi olduğu havacılık ve uzay şirketi Blue Origin son yıllarda Washington’dan milyarlarca dolar değerinde ihaleler aldı. Amazon Web Services, Trump’ın ilk görev süresinin sona ermesinden bu yana hızla büyüdü. Geçen sene 3. çeyrekte şirketin toplam kârının yarısından fazlasını oluşturan bu bölümün başarısında devlet ihaleleri çok önemli bir rol oynadı. Amazon önümüzdeki süreçte savunmanın da arasında bulunduğu çeşitli sektörlerde ihaleler için Microsof, Oracle ve Google gibi şirketlerle rekabet edecek. Ancak en büyük rekabet uzay yolculuğu alanında olacak. . Uzay araştırmalarının yeni çağında, Bezos ve Elon Musk özel sektörün azmini ve çevikliğini milyarlarca dolarlık devlet ihaleleriyle eşleştiriyor. Trump’ın ‘Birinci Kankası’ Musk’ın SpaceX’i yeni uzay yarışında liderliği ele geçirdi. WSJ’nin aktardığına göre Trump’ın yönetiminde, Blue Origin’le rekabette olan SpaceX’e daha cömert davranılmasını bekleyebiliriz.
Gazeteciler, Bezos’un WaPo ile ilgili adımlarını bu ihaleleri kaybetme korkusuna yoruyor. WSJ, “2016’da Trump’ın etrafında en agresif içgüdülerini hayata geçirmesini önleyen insanlar vardı. Şimdi ise komutasında istediği her şeyi yapmaya hazır pitbul’lar var” yazdı. Bezos’un gazetedeki ilk genel yayın yönetmeni Marty Baron’un Zeteo News’a verdiği söyleşideki sözler de bunu destekliyor: “Temelde aslında Trump’tan korkuyor”.
Baron daha sonra Steve Jobs’un eşi Laurene Powell’ın sahibi olduğu The Atlantic için kaleme aldığı yazıda Bezos’un gazeteyi ilk satın aldığında başkanlara karşı boyun eğmeyeceği sözü verdiğini, “Bugün ise gönlünü yapmak için her şeyi yaptığını” yazdı. Bezos’un değişimiyle ilgili olarak, “İntikam alınmasının sonuçları Bezos için ağır olur. Amazon’un hükümet ihaleleri gelirinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bezos’un uzay işi Blue Origin’in ana müşterisi hükümet olacak” dedi.
2019’da Trump’ın ilk döneminde Amazon, Pentagon tarafından verilen 10 milyar dolarlık devasa bulut bilişim ihalesini rakibi Microsoft’a kaptırdı. Bu şaşırtıcı bir karardı zira Amazon Web Services’ın daha güçlü bir teklif sunduğu düşünülüyordu. Amazon bir dava açarak Trump’ın siyasal intikam alabilmesi için ihalenin Microsoft’a verildiğini savundu. Sözleşme iki yıl sonra, Trump görevden ayrıldıktan sonra iptal edildi ve sonunda Amazon, Microsoft, Oracle ve Google arasında paylaştırıldı.
NPR’ın aktardığına göre WaPo, Bezos’un geçen çarşamba günü köşe yazılarıyla ilgili kararını açıklamasından bu yana 75 binden fazla dijital abone kaybetti. Gazete, ekimde Harris başyazısıyla ilgili krizin patlak vermesinden sonra seçim gününe kadar da 300 bin dijital abone kaybetmişti.
Öte yandan The Washington Post’tan son aylarda ayrılan birçok gazeteci, gazetenin 1963-1991 arasındaki yayıncısı Katharine Graham’ın hayatını anlatan belgeselin ilk gösterimi için New York’taki Kennedy Center’da bir araya geldi. Bezos davete katılmadı. The New York Times’ın aktardığına göre gazetenin mevcut yayıncısı ve CEO’su William Lewis de katılacağını söylemesine rağmen gösterime gelmedi. Genel Yayın Yönetmeni Matt Murray de katılım göstermedi.
Graham’in oğlu Don gösterimde yaptığı konuşmada direkt olarak Bezos’la ilgili değerlendirmelerede bulunmasa da, “Annem bugünkü siyasi şartlarda eminim ki farklı insanların fikirlerini dinler, sonra da her zamanki gibi inandığı şey için mücadele ederdi” dedi.
BİR ZAMANLAR WASHINGTON POST
The Washington Post, yıllar boyunca gazetecilerini ondan intikam almaya çalışan devlet makamlarından korumasıyla tanınıyordu. Bir dönem gazetede eleştirmenlik yapan Tom Zito, The New Yorker’a WaPo’nun efsanevi yayın yönetmeni Benjamin Bradlee ile ilgili şöyle bir anı anlatmıştı:
“Sene 1971. Gazetenin rock eleştirmeniyim. Gazetenin Pentagon belgeleri nedeniyle Adalet Bakanlığı’yla kapıştığı yıllar. Bakanlık gazetenin kapısına elinde beni mahkemeye çağıran bir belge olan bir yetkili yollamış. Ofisinde Bradlee’ye babamın zamanında New Jersey’de kamu destekli binalar inşa ettiğini ve şimdi benim vergi kaçırdığım iddiasıyla soruşturulduğumu anlattım. Sekreterine ‘John Mitchell’ı bağla’ diye bağırdı ve bir dakikadan kısa süre sonra Adalet Bakanı’nın sesi telefonumdaydı. Ben ona, ‘Bir daha hiçbir çalışanımdan ebeveynleri nedeniyle jüriye ifade vermesini istemeyeceksin. Yoksa bizzat gelip o mahkeme kağıdını…’ dedi. Ertesi gün mahkeme çağrım kaldırılmıştı”.
patronlardunyasi.com