Dolar
39,2401
0,04%
Euro
44,4871
0,06%
Sterlin
52,9897
-0,03%
Bitcoin
4.125.966
0,00%
BİST-100
9.019,57
-1,65%
Gram Altın
4.150,341
-0,80%
Gümüş
32,99
-1,03%
Faiz
47,68
0,00%

'Tebrik edilecek tek bir CEO var'

T-Bank Genel Müdürü Dinçer Alpman, 'Türkiye'den banka alan bazı yabancılar pişman oldu' dedi

04.07.2008 08:20
Haberi paylaşın
'Tebrik edilecek tek bir CEO var'
16px
32px

Eren Güler'in röportajı

Geçtiğimiz yıl Denizbank'tan transfer olarak T-Bank'ın Genel Müdürlüğü'ne gelen deneyimli bankacı Dinçer Alpman ile hem ekonomideki gelişmeleri hem de bankanın gelecek stratejilerini konuştuk. 

- T-Bank nasıl kuruldu?   

T-Bank, eski MNG Bank. 2006 yılının sonunda MNG Bank 160 milyon dolara Türkiye'deki en büyük yabancı yatırımcı olan Türk Telekom'un sahibi Hariri Grubu'na satıldı. 2007 ocak ayında izinler alındı ve MNG ismi eski ortağın baş harfleri olduğu için zorunlu bir isim değişikliğine gidildi. 2007 Nisan ayında Turkland Bank, kısa ismiyle de T-Bank olarak faaliyete geçtik. O tarihte 9 şube ve 35 milyon YTL ödenmiş sermaye vardı. Şimdi ise 25 şubeye geldik ve üç sermaye artırımının ardından ödenmiş sermayemiz 170 milyon YTL'ye çıktı. Dolayısıyla organik olarak hızlı bir büyüme atağı gerçekleştirdik.

- Geçen sürede ne kadar büyüdünüz?

T-Bank, Türk Telekom'un sahibi Hariri Grubu'nun Türkiye'deki bankası. MNG Bank'ı 2006 yılında satın alan ve ismini Turkland Bank, kısa adıyla T-Bank olarak değiştiren Hariri grubu, bankaya önemli yatırımlar yapıyor. 2009 sonuna kadar şube sayısını ve istihdamını ikiye katlayacak olan grup, özellikle kurumsal bankacılık ve KOBİ'ler üzerinde yoğunlaşacak.

 - Büyümede ağırlık verdiğiniz bir taraf var mı?

Ağırlıklı olarak iki iş kolunda büyüyoruz. İlki kurumsal büyüme diğeri de KOBİ tarafı. Ama bizim KOBİ tanımımız piyasaya göre biraz daha büyükleri kapsıyor. Cirosu 2 milyon YTL ile 10 milyon YTL arasında olan firmaları hedefliyoruz. Yani yaklaşık 500 bin şirket bizim hedeflerimiz içerisine giriyor.

- Bankanın sermaye yapısı nasıl?  
 
Bankanın yüzde 50'si Arap Bank'a, yüzde 41'i Bank Med'e ait. Bank Med, Hariri ailesinin bankası. Aynı aile Arap Bank'ın da yüzde 20'sine sahip. Dolayısıyla T-Bank'ın en büyük ortağı Hariri ailesi oluyor. Bankanın yüzde 9 hissesi ise MNG'de bulunuyor.

- Arap Bank nasıl bir banka?

Arap Bank Ortadoğu'nun en büyük bankalarından biri. Dünyanın hemen hemen her yerinde de faaliyet gösteriyor. Ama en büyük faaliyet alanı Ortadoğu. Onların varlığı bize dış sendikasyonlarda, ratinglerde büyük avantaj sağlıyor.

- Bank Med?

Bank Med Lübnan bankası. Lübnan haricinde sadece İsviçre ve Fransa'da iştirakleri var.   

- Uzak durduğunuz sektörler var mı?

Evet var. Mesela tekstil. Şu anda çok seçiciyiz. Gıdadaki bazı alt sektörlere ve inşaat sektörüne karşı da dikatliyiz.

- İnşaata niye uzak duruyorsunuz?     

 " Tekstil ve inşaata kredi verirken çok seçici davranıyoruz. 
 
İnşaat 2005-2006'da hem konjonktür, hem faizlerin düşmesi hem de mortgage yasasının biraz da farklı olarak kamuoyuna pompalanması ile patlama yaptı.

Maketlerin üzerinden binlerce ev satıldı. Ama bize göre şu anda sektörün ciddi bir satış problemi var. Hani finansmanını sağlanmış firmaların bir sıkıntısı yok ama finansmanını daha önceden garanti etmeyen firmaların, bir de demir ve çimento fiyatlarındaki artıştan dolayı hesaplarında şaşma var diye düşünüyorum.

- Bu durum sürer mi?

Bence sürer. Çünkü bugünden yarına bir beklenti yok, üstelik faizler de artıyor. İnşaatın patlamasının önemli bir nedeni faizlerin aylık yüzde 1'e kadar düşmesiydi. Şimdi ise aylık yüzde 1.6-1.7'lere çıktı.

Gayrimenkulde kısa vadede bir toparlanma ihtimali görmüyorum.

- O zaman siz konut fiyatlarında durgunluğun sürmesini bekliyorsunuz...

Evet. Seçilmiş çok özel projeleri bir kenara koyarsak gayrimenkul sektöründe ciddi bir satış problemi var...

- Nasıl aşılır?

Gayrimenkulde kısa vadede bir toparlanma ihtimali görmüyorum. 
 
Faizlerin tekrar gerilemesine bağlı. Bu sene içinde bir düşüş beklemiyorum. Ama burada dış piyasalar da önemli. Bir kere maliyetler çok ciddi artıyor. Demir ve çimento son üç ayda çok hızlı arttı. O yüzden sıkışıklık devam edecek...

- Tekstilde problem nedir?

Tekstil çok ciddi bir problem. Hem tekstille uğraşanlar açısından hem de ülke açısından problem. Çünkü tekstil bir yandan da en büyük istihdamı sağlayan sektörlerden biri. Ben burayı çok sıkıntılı görüyorum.

Biz AB'ye kapıları açtık da Çin'e niye kapıları açtık, bir bankacı olarak anlam veremiyorum... İhraç amaçlı Çin mamulleri gelebilirdi ama bakıyorsunuz sizin hiç alakasız sektörleriniz patır patır gidiyor. Bence Çin'e karşı antidamping uygulanmak zorunda. Yoksa Türkiye'de sanayi filan kalmayacak.

- Özel olarak önem verdiğiniz bir sektör var mı?
 
Gemicilik sektörü ile ayrıca ilgileniyoruz. Bayağı bir iş yapıyoruz onlarla. Yavaş yavaş sıfırdan bir gemiyi finanse etme gibi çalışmalarımız var. Bizce o sektör iyi gidiyor. Türkiye artık dünyadaki en büyük tersanelerden biri haline geldi. Neredeyse 3 vardiya 24 saat çalışılıyor. Yapısal bazı problemler var ama bunlar çözülebilir. Zaten kazaların geneli de eğitimsizlik nedeni ile oluyor. Bakıyorsunuz baret takmammış, kask takmamış filan. Çok basit eğitimlerle çözülecek problemler bunlar.

- İçerideki siyasi gelişmeler yabancılar üzerinde etkili oluyor mu?

Siyasi gelişmeler bence hiçbir şekilde yatırımları etkilemez. Ortadoğu'daki insanlar bizim ülke içerisinde manşetlere çıkardığımız ve çok büyüttüğümüz konuları son derece normal şeyler olarak karşılıyor. 'Kapatma davası filan var ama eğer kapama olursa Türkiye çöker' diye kimse düşünmüyor. 'O kapanır başkası açılır, ne var ki bunda' gibi değerlendirmeler yapılıyor.

Kimse 'aman kapatma davası açıldı bu iş bitene kadar Türkiye'ye gitmeyeyim, yatırım  yapmamayım' gibi şeyler düşünmüyor. Dediğim gibi biz bazı konuları biraz da kendi tarihimizden kaynaklanan şeylerle çok büyütüyoruz ve kutuplaştırıyoruz.

- Türkiye'deki bankalara yabancı sermaye akışı sürer mi?

Bence sürmez. Hatta bazılarının aldıkları için pişman olduklarını bile düşünüyorum. Ciddi bir pişmanlık içerisindeler. Yani verilen paralar çok yüksek bazı bankalara. Bu benim benim şahsi görüşüm.

Bazı yabancı bankalar bence 'fırsat kaçıyor' paniği ile son vagona atladılar. Bir de bazı yabancı bankaların Türkiye'deki bankacılık sistemini iyi tanımadığını ve tamamen önyargılarla, Türkiye'deki bankacılığı biraz aşağı gördüklerini düşünüyorum. Burada ürün eksikliği olabileceğini veya işte bir takım uygulamaları gelir gelmez başlatıp büyük paralar kazanacaklarını umuyorlardı.

-Ne oldu peki?

Geldikten sonra gördüler ki, özellikle bireysel bankacılıkta Türkiye ürün çeşitliliği, ürün zenginliği ve yaratıcı ürünler açısından ABD dahil her ülke ile boy ölçüşebilir. Ayrıca yabancıların dışarıdan bakıp bazı rasyolara göre yaptığı değerlendirmeler de çok gerçekçi değil.

TEBRİK EDİLECEK TEK BİR CEO VAR

- Neler mesela?

" Bazı yabancı bankalar bence 'fırsat kaçıyor' paniği ile son vagona atladılar. "
 
Mesela şu mortgage olayı. İşte herkes hemen şu hesapları yapıyor: AB'de mortgage kredilerinin milli gelire oranı yüzde 30, Türkiye'de henüz yüzde 4, demek ki daha çok yol var. Türkiye'nin milli geliri 600 milyar dolar, o zaman bu pazarın büyükklüğü 180 milyar dolara ulaşacak. Şimdi yabancı mantığı böyle. Siz Türkiye'de bu kadar büyük bir mortgage piyasasını çıkarın da ben bir göreyim. Kime satacaksınız, kim ödeyecek bu taksitleri?

Yabancılarda Türkiye'yi hâla gelişmekte olan piyasa olarak görüp 'biz biliriz siz bilmezsiniz' havası var. Çünkü ben Denizbank'ta genel müdür yardımcısı iken bu işin içinde bulundum. Görüşmeye gelen bankacıların sorduğu soruların ve inceledikleri şeylerin ne kadar yüzeysel olduğunu biliyorum.

'Siz nasıl olsa bu işi bilmezsiniz. Biz alırız ve patlatırız' havası ile yapılmış alımlar var.

- Siz patlatamadılar diyorsunuz...

" Siz Türkiye'de bu kadar büyük bir mortgage piyasasını çıkarın da ben bir göreyim. "
 
Valla bence tebrik edilmesi gereken tek CEO var, o da HSBC'nin CEO'su. 2001'de Demirbank gibi bir altyapıyı neredeyse bedavaya aldılar. 2001'de Türkiye'de   yatırım yapma kararı veren bir CEO'yu alkışlamak lazım. Yoksa 2006'da herşey tavana vurmuş, gelip bir bankayı 1'e 4'le almışsınız, bilmem kaç milyar dolar vermişsiniz. 50-10 milyon dolar değil, milyar dolarlardan bahsediyoruz. Verilen paralar dünyadaki her CEO'nun başını götürür.

- Biraz moda olduğu için mi geldiler o zaman?

Moda yanlış bir kelime ama ben şöyle olduğunu düşünüyorum: Gelişmekte olan bir piyasa ve önümüzdeki 5 yılda daha da patlayacak. 'Aman fırsat kaçmasın' deyip bu vagona atladılar...

KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE BELLİ DEĞİL

- Ben şunu merak ediyorum. Bu bankalar alınıp satılırken bu kadar büyük riskler alınıyor, böyle büyük pralar ödeniyor vs... Peki hiç kimse dünyadaki bu mortgage krizini öngöremiyor mu?

Kim gördü ki önceden...

" Valla bence tebrik edilmesi gereken tek CEO var, o da HSBC'nin CEO'su. "
 
- Görülemez bir kriz miydi?

Ee kolay değil tabii. Neden görülemez biliyor musunuz? Eskiden dünyadaki bazı şeyleri öngörmek çok kolaydı. Çünkü ekonomilerin ve pazarların birbiri ile bağlantısı yoktu. Dolayısıyla herhangi bir pazara gitiğiniz zaman, 3-5 tane major veriye baktığınızda yorum yapabiliyordunuz.

- Şimdi ne oldu?

Artık kimin eli kimin cebinde belli değil. Adam bir tahvil çıkarmış, dönmüş onu başka birisine satmış, öteki onu sigortalamış, sigortalayan başka bir şey yapmış... Siz sabit getirili bir bono aldığınızı sanıyorsunuz ama onun arkasından derivativler, türev ürünler bilmem neler çıkıyor. Artık öyle iki üç şeye bakarak tahmin yapamazsınız ve krizleri öngörmek hiç kolay değil.

ZİRAAT BANKASI ÖZELLEŞTİRİLMESİN

- Bankacılıkta yabancı sermayenin bir sınırı olmalı mı?

" Artık öyle iki üç şeye bakarak tahmin yapamazsınız ve krizleri öngörmek hiç kolay değil. "
 
Sonuçta ben de yabancı sermayeli bir bankanın genel müdürüyüm ve genel olarak yabancı sermayeden bir çekincem yok. Önemli olan bu sektörün TMSF ve BDDK gibi kurumlar tarafından iyi regüle edilmesi. Eğer bu iyi yapılmazsa bazı sıkıntılar olabilir. Ve böyle bir tehdit var da... Çünkü bazı sektörlerdeki Türk firmaları artık dünya çapında. Yarın öbür gün gerçekten dünya çapındaki projelerde, buradaki bir yabancı banka kendi ülkesine ait bir şirket lehine aksiyon alabilir. İşte bu tür durumların iyi regüle edilmesi gerekiyor.

Her halükarda mutlaka belirli bir oranda yerli sermaye banka kalmalı. Mesela hiç bir şekilde Ziraat Bankası gibi bir banka özelleştirilmemeli. Güçlü ve iyi yönetilen bir devlet bankası olarak kalmalı. Böyle bir güç Türk sermayesine ait olmalı.

- Ekonomideki daralma sürer mi?

Bu sene bir daralma olacak. Orası kesin. Seneye de çok kolay açılmaz. 2009'un ilk yarısı böyle sürer. " Ziraat Bankası gibi bir banka özelleştirilmemeli. Güçlü ve iyi yönetilen bir devlet bankası olarak kalmalı. " 

 - Çok deneyimli bir bankacı olarak sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Bankacılık sektörü şu anda çok sağlam. 2001 krizi Türkiye'ye 40 milyar dolara mal oldu ama bankacılık sektörü olması gerektiğinin de üzerinde sağlam bir altyapıya dayanıyor.  

Ben sektör için herhangi bir risk görmüyorum. Zaten bu şartlar altında olması da mümkün değil. Çünkü bankacılık sektörü BDDK tarafından çok iyi izleniyor.

PARASI OLAN FAİZE

- Elinde parası olana ne tavsiye edersiniz?

Şu anda faizler çok yüksek ve elinde parası olan TL'de kalsın. Eğer biz kendimiz bir kriz çıkarmazsak dolar da bir yere gitmez. TL'de kalan kazanır. Dünyanın en yüksek reel faizini veriyorsunuz. Eğer kısa vadede paraya ihtiyacınız yoksa, arada dolardan bir vurgun bile yeseniz TL'de kalarak her zaman iyi bir kazanç elde edersiniz.

Hürriyet

editörün seçtikleri