Star Gazetesi'ne yeni ortak
TMSF tarafından düzenlenen ihaleyle Star gazetesini satın alan Kıbrıslı işadamı Ali Özmen Sefa, gazetesine yeni bir ortak alıyor. Yeni ortak, kendi alanında lider konumda.
Murat Sabuncu'nun köşe yazısı
Ethem Sancak Star'a ortak olarak medya sektörüne girdi
Eminim bu gazetenin okurları Ethem Sancak ismine yabancı değil. Ama bir çırpıda Sancak"ı anlat deseler, belki şöyle anlatılabilir: Ethem Sancak, Türkiye'de 2 milyar dolar civarında ciro yapan ve ilaç dağıtımının yüzde 40'ını kontrol eden Hedef Alliance'ın sahibi. Tarım ve hayvancılık konusunda da iş yapmış, bu konularla hem bir işadamı hem bir gönüllü olarak yakından ilgilenmiş bir isim. Aynı zamanda o bir "seyit", yani Hz. Muhammed'in soyundan geliyor. Ve bir dönem Türkiye Köylü İşçi Partisi (TKİP) üyesi. Son olarak TÜSİAD"ın geçen ay yapılan Genel Kurulu"nda yönetim kuruluna seçildi. Sancak, burada Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı yapacak.
Çok yönlü bir işadamı yani Sancak. Hem insan olarak hem de işadamı olarak. Bu yönlerine son olarak medya patronluğunu da kattı. Sancak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından düzenlenen ihaleyle Star gazetesini 5 milyon 150 bin dolara Kıbrıslı Türk işadamı Ali Özmen Safa tarafından alınan gazetenin ortaklarından biri oldu. Şimdilik bu durum gizli tutuluyor. Ama yakın bir gelecekte Sancak bunu kamuoyuyla paylaşacak. Kendisine yakın bazı işadamlarıyla bu durumu paylaşmış. Aslında uzaktan da olsa medyanın bir dönem içinde bulunmuş bir isim Sancak. Aydınlık Hareketi"nin yayın organını çıkaran gazetecilerin seçiminde rol almış,
Aydınlık"tan Star"a
Bana Sancak"ın yeni misyonunu anlatan işadamı Star gazetesine ortak olan bir iki isimden daha bahsetti. Bu kişiler de kamuoyunun yakından tanıdığı isimler. Ama bunları henüz teyit edemediğim için yazmıyorum. Yalnız isimlerin dikkat çekici yönü Tayyip Erdoğan ile iyi ilişkileri olan kişiler olması. İsmi sayılan kişiler ile ilgili iki ipucu verip tekrar Sancak"a dönmek istiyorum. Adı geçen diğer işadamlarından biri bir dönem futbol federasyonunda yönetimde yer aldı. Bir diğerinin “altın” değerinde işi var. Bir de isimlerin çoğunun Erdoğan"ın en yakınındaki isim olan Remzi Gür"le de bağlantılı olması. Milliyet"te çıkardığımız Business ekinde Şaziye Karlıklı şöyle bir Sancak portresi çizmiş: Cumhuriyet ilan edilmeseydi o ve onun soyundan gelen yaklaşık bin kişi asla vergi vermeyecekti. Erkekleri askere alınmayacaktı. O ve ondan gelenler "seyit" kabul edildiği, yani Peygamber soyundan geldiği için kimse bu imtiyazlı duruma ses çıkartmayacaktı. Ama zaman "seyitleri" de değiştirdi. Siirt'in bu unvanı taşıyan büyük ailesi Cumhuriyet'ten sonra bütün bu imtiyazlardan vazgeçmek zorunda kalıyordu. Yaklaşık 500 yıl önce Mısır'dan yöre halkını "müslümanlaştırmak" misyonuyla çağrıldıkları Siirt'te yeni bir yaşam biçimiyle tanışacaklardı. Oturdukları köylere göre bölünüyor ve ortaya tam 21 soyadlı bir topluluk çıkıyordu. Bu ailenin lideri olan Abdülhakim Bey'in, Soyadı Kanunu'ndan payına "sancak" adı düşüyordu. Soy şecereleriyle ispat ettikleri "seyitliklerinin" devlet katında önemi kalmıyordu ama yerel halk nezdinde "kutsallıklarını" sürdürüyorlardı.
Bu "kutsiyet" de Abdülhakim Sancak'a önemli bir sorumluluk yüklüyordu; "Ekonomik, dini, kültürel bir çerçevede aileye sahip çıkmak ve inananlara önderlik etmek." Abdülhakim Bey, kendinden sonra önderlik için oğlu Ethem Sancak'ı uygun bulmuştu. Abdülhakim Bey, modern zaman seyidinin "okumuş" olması gerektiğinin de farkındaydı. Ve Ethem Sancak, 500 yıllık ailenin üniversiteye gönderilen ilk ve tek ferdi olarak İstanbul'a geldiğinde işler değişiyordu.
Seyit sosyalist olunca
Hayır dualarla Siirt'ten İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne gelen Ethem Sancak'ın yaptığı ilk işlerden biri Türkiye İşçi Köylü Partisi'ne (TİKP) girmek oluyordu. "Babam kendi yerine geçmem için beni gözüne kestirmişti. Ama, ben okumaya gelince solcu oldum. Çünkü aldığım değerlerle solculuk çok örtüşüyordu" sözleriyle o günleri anlatan Ethem Sancak, Peygamber soyundan gelen birinin sosyalist olması pek de yakışık almadığından babasıyla sekiz yıl "küs" kalacaktı.
Parti içinde yükselişi hızlı olmuştu. Örgütlenmeden sorumluydu. Sempatizan gençleri "Bu örgütçü olur, bu da gazeteci" diye ayıklamak onun işiydi. İsimlerinin verilmesini istemiyor ama, Aydınlık hareketinden gelen bugünün pek çok ünlü gazetecisini, Aydınlık gazetesi için kendisinin seçtiğini de gülümseyerek anlatıyor. Partinin Güneydoğu ve Doğu sorumluluğu ile Diyarbakır İl Başkanlığı'nı da üstlenen Sancak, 1980 yılına gelindiğinde askere çağrılıyordu. Ailesi ona küçük bir oyun oynuyor ve celbi onun adına imzalıyordu.
O günleri şöyle anlatıyor: "Askere gitmek istemiyordum. Tam o sıra partinin merkez komitesine girecektim. Parti'ye sordum, 'ne yapayım' diye. 'Yap askerliğini' dediler. Askerdeyken ihtilal oldu. Benim de yer alacağım merkez komitenin tümü dört yıl hapis yattı."
Askerlik ona hayatının dört yılını armağan edecekti. Hareket dağılmıştı. Aile kapısı kapalıydı ve yalnız bir adamdı. Elinde diplomayla Siirt'ten bir arkadaşının İstanbul'daki ecza deposuna ortak oldu. Partide öğrendiği örgütçülüğü, ailesinden öğrendiği insan ilişkileri bu ecza deposunda çok işine yaradı. Es adını taşıyan depo 1980'li yılların ortasında ilk beşe girdi. Zaman da her şeyin ilacı oldu. Babası Abdülhakim Bey'le de barıştı.
Büyük göçü başlattı
Abdülhakim Bey aile önderi olarak Ethem Sancak'ı seçerken aslında yanılmamıştı. Kader gerçekten de tuhaf biçimde yıllar sonra Ethem Sancak'a aile adına çok önemli bir karar verme fırsatı tanıyordu. Ethem Sancak anlatıyor: "1986'da, PKK silahları patlatınca. Babama dedim ki; 'Sen büyük bir ailesin ya devletten ya da PKK'dan yana olmak zorunda kalırsın. Her iki durumda da aile kayıp verecek. Taraf olmaya zorlanırsın. Ailenin gençlerden birisi, karışacak bu işe. En iyisi Siirt'ten uzaklaşmaktır.' Beş yıl içinde İstanbul'a bin kişi getirdik. Üstelik biri bile kiraya gelmedi. Hepsini ev bark sahibi yaptık. Biz yardım ettik. Onlar ellerindekini satıp geldiler. Kimse 'gelmem' demedi. Abdülhakim Bey, büyük bir kanaat önderiydi."
1992 yılına gelindiğinde Ethem Sancak, Es Ecza deposu ile yollarını ayırıyor, Hedef Ecza Deposu'nu kuruyordu. 1994 krizi onun deyimiyle büyük bir fırsat yaratıyordu. "Rakiplerimiz paradan para kazanmaya yöneldi. Biz 'repoculuk değil depoculuk yapalım' dedik. Piyasada öyle bir ihtiyaç vardı ki, hızla büyüdük. 1998 yılında yüzde 40 piyasa payı ve 700 milyon dolar ciroya ulaştık" diyor.
Ethem Sancak, yüzde 40 pazar payının daha da yükseltilmesi hem üreticiyi hem de perakendeciyi ürküteceğinden, dışa açılma kararı alıyordu. Ancak global örgütlenmede kendi deyişiyle "Türk pasaportu" yetmediğinden yabancı bir ortak arayışı başlıyordu. Hedef Alliance UniChem'le 2000 yılında el sıkışarak, bir "Alman pasaportuna" sahip oluyordu. Şirketin yeni adı Hedef Alliance'dı.
Mısır'da lider oldu
Şirket 2003 yılında 1.5 milyar dolar ciro yaptı. Hedef Alliance Van'dan Edirne'ye dek en uzaktaki de dahil olmak üzere 21 bin eczaneyi her gün bir kez, gerekirse eğer 18 kez bile ziyaret ediyor ki, bu bir rekor kabul ediliyor.
Şirket, global hedefler çerçevesinde Mısır ilaç dağıtımının lideri UCP'nin de yüzde 40'ını satın almış. Mısır'daki ciro şimdilik 400 milyon dolar. Hedef, Mısır üzerinden Tanzanya'ya kadar diğer Afrika ülkelerine ulaşmak. Mısır örneğinde olduğu gibi, Polonya, Macaristan ve Moskova'daki ilaç dağıtıcılarıyla da görüşüyorlar. Amaç oralardaki dağıtımda da lider olmak.
Hayatın ve iş dünyasının değişik alanlarında emek vermiş Ethem Sancak"ın medya patronu olarak nasıl bir çizgi izleyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Tabi Star Gazetesi"nin diğer ortakları ortaya çıktığında yaşanacaklar da ilgiyle takip edilmesi gereken gündeme dahil.
Referans