Dolar
38,7899
0,00%
Euro
43,4996
0,20%
Sterlin
51,6835
-0,05%
Bitcoin
4.024.966
-0,57%
BİST-100
9.700,17
-0,48%
Gram Altın
4.022,391
-0,77%
Gümüş
32,65
-0,81%
Faiz
51,27
0,00%

'Şimdiye kadar neredeydiniz?'

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Ahmet Kurtcebe Alptemoçin'in, ''ODTÜ'lüler olarak buradayız'' demesi üzerine...

10.04.2007 23:59
Haberi paylaşın
'Şimdiye kadar neredeydiniz?'
16px
32px

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 16. seçimde Türk halkının doğruyu bulacağına, kendisine lazım olan siyasi iktidarı çıkaracağını olan inancını dile getirerek, ''İstikrarı, temsili ve ehliyeti, bu üç unsuru beraberinde toplayan bir iktidar çıkarmaya mecbursunuz, her şeyin çözümü budur'' dedi.

Vakıf 2000 tarafından TOBB ETÜ'de gerçekleştirilen ''2007 Seçim Yılında Türkiye Ekonomisinin Genel Görünümü, Beklentiler/Riskler'' panelinin ardından 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bir konferans verdi. Konuşmasına, seçim öncesinde ''Türkiye ekonomisinin ne olacağından çok, seçim sonrasında ne olacağının tartışılması gerektiğini'' belirterek başlayan Demirel, seçimlerin istikrarsızlık değil, yeni program ve hedefler gündeme getireceğini kaydetti. ''Bunlar tartışılmıyorsa seçim fonksiyonunu yapmıyor demektir'' diyen Demirel şöyle devam etti:

 ''Ben 16. seçimde Türk halkının doğruyu bulacağını, kendisine lazım olan siyasi iktidarı çıkaracağına, çıkardığı siyasi iktidarın ülkeyi yönetirken kırıp dökmeyeceğine ve halkın istikametinde gideceğine inanıyorum. Seçimden hedef istikrar çıkartılmasıdır. İstikrar yetmez, temsili de beraberinde getirmesi lazımdır. Temsili olmayan istikrar ayakta durmaz. Halkımızın kabul etmediği, 'bu benim iktidarım' demediği iktidar ters döner. Hiç kimse, maddi unsurların yanında moral unsurları ihmal etmemeli. Başarı bir yönetim istiyorsanız, ülkenin iyi yönetilmesini istiyorsanız, bunun gereğini yapmaya mecbursunuz. O zaman, istikrarı, temsili ve ehliyeti, bu üç unsuru beraberinde toplayan bir iktidar çıkarmaya mecbursunuz. İşte her şeyin çözümü budur. Vatandaşıma diyorum ki, şu ülkede misafirlikten bir çıkın, ev sahibi olun. Duvar çatlamışsa bu sıva çatlağı mı gerçek çatlak mı bunun tespitini yapın ve ona göre tedbir alın.''

DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI VE PİYASA EKONOMİSİ

Ekonominin, bir ülkede insanların daha iyi yaşamasının araçlarından biri olduğunu ifade eden Demirel, ''Araç bu görevi yapamıyorsa yönetimde büyük aksaklık var demektir'' dedi. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra topyekun kalkınmanın ve barışın gündeme geldiğini kaydeden Demirel, dünyada barışın tesisi için çalışan ülkelerin refahı da göz ardı etmediklerini hatırlattı.

Demirel, barışı muhafaza etmek için refaha sarılmak gerektiğini kaydederek, refahın da ancak topyekun kalkınmayla olacağını anlattı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşundan bugüne kadar kalkınma konusunda farklı yollardan yararlandığını dile getiren Demirel, bugün kalkınmayı pazar ekonomisi sınırları içerisinde bireyin yapması gerektiğini söyledi. 90'lı yıllara gelindiğinde dünyanın üç kolon üzerine oturduğunu söyleyen Demirel, bu unsurları ''demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisi'' olarak sıraladı.

Bunların birbirinden ayrılamayacağını kaydeden Demirel, ''Ayırırsanız da başarılı olamazsınız'' dedi. Devlet olmanın kolay olmadığını söyleyen 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, iletişim ve ulaşım devrimiyle yeni bir çağ açıldığını, bu çağda her şeyin rekabete dayandığını anlattı. Rekabetin, kaynakların en etkin şekilde kullanılmasını gerektirdiğine dikkat çeken Demirel, bilgi bazlı ekonomi kavramına değindi. Üretimin teknolojiye ve bilgiye dayanması gereğini vurulayan Demirel, dünyadaki sürdürülebilirliğe ancak bu yolla ayak uydurulabileceğini dile getirdi.

''İSTİKRAR İSTENİYORSA...''

Rakamların meydana gelebilmesi için, bunu sağlayacak ortam ve şartların aranması gerektiğini ifade eden Demirel, insanların ümitsiz ve aç yaşayamayacağını belirterek şunları kaydetti: ''En başta bu unsurlar tehlikeye girmişse, insanlar bir takım yollar arayacaklardır. Ayakta kalma kavgasıdır bu. Eğer siyaset ve ülkenin yönetimi insanlara ümit vermiyorsa, bir takım kavgacı ideolojiler onlara erişiyorsa ona sapacaklardır. En kestirmesi dindir. İnsanlar teselliyi dinde bulacaklardır. Bu bizim için de doğrudur, her ülke için de doğrudur. İstikrar sadece para ve pulla olmuyor. İstikrar isteniyorsa, insanları demokratik şartlar içinde tok tutacak, insanların elinden haklarını, hürriyetlerini, haysiyetlerini almadan onları tok tutacak yollar aranmalıdır.''

AB SÜRECİ

 Demirel, Türkiye'nin iğneden ipliğe her şeyi satın alan ülke konumundan her şeyi yapan ülke konumuna geldiğini ve bu yüzden Avrupalıların ''hasta adamı'' Türkiye'nin Avrupa masasına oturma hakkını kazandığını kaydetti.

Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Avrupa masasına oturmak ayrı iştir, orada oturmaya devam etmek ayrı iştir, oradan başarıyla kalkmak ayrı iştir. Avrupa masasına 43 senede oturduk, istediğiniz zaman kalkıp gidemezsiniz. Orada oturmanın yollarını aramanız lazım. Bu hünerdir, kavga etmek gayet kolay. Avrupa'nın Hristiyan olduğunu biz şimdi mi öğreniyoruz veya onlar bizim Müslüman olduğumuzu yeni mi öğreniyor? Kültür meselesi konuşuluyor. 43 sene içinde mi kültürlerimiz farklılaştı? Bilmiyor muydunuz Türkiye'nin kültürünün ne olduğunu? Bunların hepsine verilecek cevaplar var. Onun içindir ki, biz bunalmadan, bıkmadan, haysiyetimizi incittirmeden, her şeyi de öfke ve haysiyet meselesi yapmadan ve kavga çıkarmaya her an hazırmışız gibi durmadan, biraz sabırlı ama mutlaka netice alma yönünde. Türkiye AB'ye giremezse, 10 sene sonra Türkiye'nin gençlerine anlatamazsınız bunu, hiç kimse anlatamaz.''

''BAHANELERİ KALDIRALIM ORTA YERDEN''

Türkiye'deki altyapı yatırımlarından duyduğu kaygıyı dile getiren Demirel, alt yapı eksikliğinden dolayı Türkiye'nin belinin büküldüğünü söyledi. ''Gelir dağılımının neresindeyiz? Kalkınmamış bölgeleri nasıl kalkındıracağız'' diye soran Demirel, şunları kaydetti:

''GAP'a devam etseniz, GAP orada çok büyük bir zenginlik meydana getiriyor. Ama etmiyorsunuz. Ama sınırınızın öbür tarafından bir hadise cereyan ediyor. Biraz sizin paralarınızla, biraz başka ülkelerin parasıyla, biraz dünyanın parasıyla, biraz Amerika'nın parasıyla bir Kuzey Irak imar ediliyor. Yarın bizim ülkemizde oturan bulunan benim vatandaşlarım oraya bakarlar ve burası bizden iyi derlerse, buna nasıl cevap vereceksiniz? Şırnak'a verdiğiniz teşviki Düzce'ye de verirseniz, sanayi neden Şırnak'a gitsin? O zaman 10 tane il seçin, biri Şırnak, Hakkari, Van, Bingöl olsun, buralara her şeyi bedava verin. Türkiye birliği dediğimiz olay en ufak bir tereddüte, en ufak bir şüpheye maruz kalmasın. 'Bu birlik zedelenir' diye en ufak bir şüphe olmasın. Hiç olmazsa maddi şartları kaldırın orta yerden. Etnik şartlar, onlar ayrı mesele. Bahaneleri kaldıralım orta yerden.'' Türkiye'nin güçlü bir ülke olduğunu belirten Demirel, sorunların düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Demirel sözlerine şöyle devam etti:

''Türkiye ekonomisi iyi mi değil mi? Böyle bir netice çıkarılamaz. Enflasyonu şu, ihracatı bu, istihdamı bu, yoksulluğu, pahalılığı bu, böyle bir karne çıkarılır. Bu karneyi çocuk aldığı zaman, babasına annesine gelecek. Jimnastik pekiyi, fizik zayıf, matematik çok zayıf, bu karne geçer mi? Bu karne geçmez. Hoca bunun altına 'geçer' diye yazmaz. Ülkenin iyi yönetilmediği kesindir. Hiç kimse alınmasın. Daha iyi yönetin. İyi yönetmeme de devam ederseniz, yalnız ülkenin başına iş gelmez, sizin başınıza da gelir, evvela sizin başınıza gelir. Tehdit falan değil bu. Yapamayan gider, yapabilen gelir. Ama insan içine çıkabilecek şekilde gitmek lazım. Gitmek önemli değil.''

''BEN SORUNCAYA KADAR NEREDEYDİNİZ?''

 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Vakıf 2000 Başkanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin'in, Demirel kürsüye çıkmadan, ''ODTÜ'lüler olarak buradayız'' demesi üzerine, basında kendisine ait olarak yer alan ''ODTÜ'lüler neredesiniz?'' sözlerine de değindi. ''ODTÜ'lüler neredesiniz'' ifadesinin kendisine ait olmadığını vurgulayan Demirel, ''Ben Ortadoğulular nerede demedim, desem, iş benim üstümde kaldı. Siyasette şöyle bir şey oluyor. Genellikle, bir şey üstünüzde kaldı mı, en iyisi 'o öyle değildi, şöyleydi' diye uğraşıp durmaktansa, onu kabullenmek lazım'' diye konuştu. Demirel, Bilkent Üniversitesi'nde bir gencin kendisine yazdığı notta, 'Türkiye'de bu kadar tartışma olurken, üniversiteliler nerede, Ortadoğu Teknik Üniversiteliler nerede'' diye sorduğunu belirterek, kendisinin de kağıdı okuduğunu, bunun kendi ifadesi olmadığını belirttiğini anlattı. Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:

 ''Bu bana ait değil, muhatabına havale edelim, bunu Ortadoğu Teknik Üniversiteliler'e havale edelim' dedim. Ama gazetenin biri benim resmimi bastı, yanına da yazdı, 'Ortadoğu Teknik Üniversiteliler nerede' sanki ben söylemişim gibi. Haberin içinde okuyunca benim öyle demediğim ortaya çıkıyor. Ama gel sen bunu anlat. Yakın arkadaşlarıma bile anlatamamışım bunu. Ben de başka bir mecraya çevireyim şimdi, ben soruncaya kadar neredeydiniz?''