Milli Eğitim 'hakarete' sessiz kaldı, "topu taca attı"
13 yaşındaki öğrencinin ailesinin kimliğinden dolayı uğradığı hakaret Milli Eğitim'i ilgilendirmiyormuş..

Kadir Dikbaş'ın köşesinden alıntı
“Bir gazetecilik klasiğidir bu. Yazdığınız bir haber ya da yazıdan rahatsız olan bazı insanlar, bazı çevreler, külliyen haksız dahi olsalar, araya birilerini de sokup, öyle olmasalar bile “biz gazetenizin has okuyucusuyuz, biz sizdeniz bunu nasıl yaparsınız” diyerek üste çıkmaya, sizi susturmaya ve olayın peşini bıraktırmaya çalışır. Hatta daha ileri gidip tehdit edenler de çıkabilir. Böyle bir şey başına gelmemiş meslektaşım olduğunu sanmıyorum.”
1 Ocak 2011 tarihli “Sen misin o yazıyı yazan?” başlıklı yazıma böyle başlamıştım.
Bana o yazıyı yazdıran olay, bir okul müdürünün, işini gücünü bırakıp 13 yaşındaki kızımın ailesinin kimliğinden dolayı uğradığı hakarete ve 7 yıldır okuduğu okulundan dışlanmasına arka çıkıp beni hedef haline getirmesiydi. Sebep, kendisiyle hiç bir alakası olmayan bir olayı ele alan 26.10.2010 tarihli Zaman gazetesindeki köşe yazım.
Bu okul müdürünün arkadaşlarıyla birlikte başlattığı “girişimlere” geçmeden önce, savunulan olayın İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce cezalandırıldığını belirteyim. Yani, Beylikdüzü Fatma Şensoy İlköğretim Okulu’nda okuyan kızımın uğradığı haksızlık ve hakaret sebebiyle, 18 Ekim 2010 tarihinde İSTANBUL İli Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne, 22.10. 2010 tarihinde de Milli Eğitim Bakanlığı’na yaptığım şikayet üzerine, İstanbul İli Beylikdüzü İlçesi Fatma Şensoy İlköğretim Okulu’ndaki sorumlu öğretmen ve idareciler hakkında yürütülen soruşturmanın tamamlandığı tarafıma bildirilmiş İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Halim Karakaya imzasıyla gönderilen cevapta, “…Eğitim Müfettişlerince inceleme/soruşturma yapılmış olup düzenlenen soruşturma raporunda getirilen teklifler, Müdürlüğümüzce işleme alınmıştır” denilmiştir.
İşte bahsettiğim bu olaya, okul müdürü ve müdür yardımcısı kimliklerini kullanarak müdahil olan, meşru daire içinde hakkını arayan bir veliyi, bir gazeteciyi susturmak, olayı örtbas etmek için arkadaş grubuyla ortak eyleme girişen Beylikdüzü ilçesi Yakuplu 125. Yıl İlköğretim Okulu Müdürü Hakan Yücel (Eğitim Bir Sen üyesi), aynı okulun Müdür Yardımcısı Süleyman Topsakal (Eğitim Bir Sen Beylikdüzü İlçe Mali Sekreteri) ve arkadaşları hakkında da şikayette bulunmuştum. Beylikdüzü Kaymakamlığı’na vermiş olduğum 23.12.2010 tarihli dilekçeye, aynen şu cevap verildi:
“İlçemiz Fatma Şensoy İÖO Müdür Vekili Adem ÖZEL ve Yakuplu 125. Yıl İÖO Müdürü Hakan YÜCEL, Müdür Yardımcısı Süleyman TOPSAKAL, Öğretmen Bayram CENGİZ ve Mehmet ALBAYRAK hakkında, Zaman Gazetesi’nin 26/10/2010 tarihli baskısındaki yazınızla ilgili, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Eğitim Müfettişleri M. S. ve S. A. tarafından düzenlenen 18/03/2011 tarih ve 410/70 sayılı
İnceleme Raporunda;
Kişilik haklarınız ile mesleki itibarini hedef alan e-posta ile gazete sahiplerine kendinize hakaret edildiği iddialarınızla ilgili kişiler hakkında takibi suç kapsamında bireysel olarak Savcılığa suç duyurusunda bulunabileceğiniz belirtilmektedir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Ahmet HACIOĞLU
İlçe Milli Eğitim Müdürü”
“TOPU TACA ATMIŞLAR”
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yürüttüğü soruşturmadan çıkan bu cevabı bir vatandaş, bir veli ve bir gazeteci olarak anlamakta zorluk çektiğim için Milli Eğitim Müdürlüğü’ne sözlü olarak sorma gereği duydum. Aldığım cevap, “Olayın Milli Eğitim’le ilgili olmadığının, Savcılığı ilgilendiren bir konu olduğunun belirtildiği” oldu. Okul Müdürü Hakan Yücel tarafından yazılan e-postayı gösterip, “Bir müdür, altına falanca okulun müdürü bilmem kim yazarak ilgili ilgisiz yerlere bu tür yazılar gönderebilir mi?” diye sorduğumda ise yetkili, “Hayır yazamaz. Soruşturmada topu taca atmışlar” dedi.
Eğer bu olay söylendiği gibi Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ilgi alanına girmiyor ise, buradan “Okul idarecileri işlerini güçlerini bir kenara bırakıp, Milli Eğitim’in sonunda yanlış bulup cezalandırdığı bir fiili dahi resmi kimliklerini kullanarak savunabilir, hakkını arayamayacak kadar küçük bir öğrencinin aşağılanmasına ve mağdur edilmesine arka çıkabilir, hak arayışına giren veliyi de arkadaş grubuyla birlikte hedef haline getirebilir ama bu yapılanlar Milli Eğitim’i ilgilendirmez. Gidip hakkınızı başka yerde arayın!” sonucu çıkmaz mı?
OKUL MÜDÜRÜNÜN E-POSTA MESAİSİ
Bir devlet okulunun müdürü olarak mesai saatinde işinizi bir kenara bırakıp, sizinle hiç ama hiç alakası olmayan bir konuda, arkadaşınıza arka çıkmak adına, onu da yanınıza alıp bir veliyi susturmak için bir gazeteye gideceksiniz, yalan yanlış beyanlarla çirkin bir olayı savunmaya geçeceksiniz, sonra onu da yeterli görmeyip 27 Ekim 2010 Çarşamba günü saat 15:26’da (yani mesai saatinde) bilgisayarın başına geçerek, kendinizi Beylikdüzü milli eğitim camiasının sözcüsü gibi lanse edip oraya buraya e-posta göndereceksiniz. Yanlış yaptığınız söylenince de, kendinize destek için okul müdür yardımcınızı devreye sokacak benzer e-posta mesajını ve ithamları bir de ona yollatacaksınız…
Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de, “Müdür, özür dilemeye hazır” diyerek olayı kapatmıştı. İşte o cevap:
Üzülerek görüyorum ki;
Çocuklarımızı emanet ettiğimiz bir okul müdürü bilgisayarın başına geçip,
- “Sevgili Zaman Gazetesi, Ben Beylikdüzü İlçesi’nde bir okul müdürüyüm. 26/1//2010 tarihli gazetenizin ekonomi sayfasında Kadir Dikbaş’ın köşesinde ilçemizin okullarından olan Fatma Şensoy İlköğretim okulu ve Okul Müdürü Adem Özel ile ilgili fındık kabuğunu doldurmayacak bir mesele ile ilgili çok uzun ve yaralayıcı bir yazı çıkmıştır” diye bir mektuba başlayıp bir öğrencinin uğradığı çirkin muameleyi hafife alıp devamla velisine ithamda ve hakarette bulunsa da,
- “Yazıyı okuduğumda durumu hem okul müdürü olan Adem Bey’den hem de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden tetkik ettim. Kadir Bey’i ikna için farklı alternatifler sunulmuş. Okulda ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde kendisiyle üçer, dörder saat görüşülmüş, ancak kendisi hiçbir çözüme yanaşmamıştır” diyerek Milli Eğitim Müdürlüğü üzerinden yalan söylese, müfettiş rolü oynasa da,
- “Biz Beylikdüzü İlçesindeki milli eğitim camiası olarak bu okulun müdürü olan Adem Özel beyi çok iyi tanıyoruz ve seviyoruz. Kendisi ilçemizin Eğitim Bir Sen başkanı olup, ayrıca 20 yıldır Zaman Gazetesi okurudur. İlçemizde inançlı insanlardan birisinin başı sıkışsa ilk müracaat edilecek insan kendisidir. Kısacası kendisi yıllardır sizinle aynı kulvarda koşan bir insandır” dedikten sonra, “Biz bu tavrı Cumhuriyet gazetesi yazarlarından görseydik, şerefle anlatırdık. Ancak Zaman gazetesinde bu yazının çıkması dostları kırmış, düşmanları ise sevindirmiştir” diyerek (Tespitin hangi yöntemle yapıldığını bilmiyorum ama belli ki, Yücel’in bahsettiği “inançlı insanlar” kategorisine henüz reşit olmayan çocuğum da, ben de girememişiz. Ama Elhamdülillüh biz de Müslümanız. Ayrıca madem Yücel’e göre “20 yıldır Zaman okumak” iddiası yapılan yanlışı görmemek için önemli bir “gösterge”ymiş. O zaman, ben de o gazetenin 24 yıllık çalışanı olduğumu söyleyeyim. Ama bir sendikanın başkanı falan değilim… Allah aşkına böyle mantık kurulabilir mi?) birilerini dost birilerini düşman ilan edip, bir gazeteye kimlerin yaptığı yanlışları görmezden gelmesi gerektiğini öğretmeye çalışsa da,
- Kendi yetki alanındaki bir olayı tetkik etmiş bir müfettiş edasıyla yazdığı metnin altına, “Hakan YÜCEL, Yakuplu 125. Yıl Okul Müdürü, TEL: 505 455….” yazarak (Bu okul resmi olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir devlet okuludur) resmi unvanını, bir olayı karartmak için kullansa da, durumu Milli Eğitim Müdürlüğü’ne götürmemeliymişim anlaşılan…
Ancak ne denilirse densin, Müdür Yücel’in, şahsıma hakaretin payandası yaptığı sadece aşağıdaki paragrafın bile Milli Eğitim’i çok yakından ilgilendirdiği ayan beyan ortada değil mi?
Takrar yazıyorum. Bakın ne diyor Okul Müdürü Yücel:
“Yazıyı okuduğumda durumu hem okul müdürü olan Adem Bey’den hem de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden tetkik ettim. Kadir Bey’i ikna için farklı alternatifler sunulmuş. Okulda ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde kendisiyle üçer, dörder saat görüşülmüş, ancak kendisi hiçbir çözüme yanaşmamıştır.”
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü üzerinden söylenmiş gerçek dışı bu beyanlarla ilgili olarak şu soruları sormak ve Milli Eğitim’den cevabını istemek en tabii hakkımdır diye düşünüyorum.
1) Yakuplu 125. Yıl İlköğretim Okulu Müdürü Hakan Yücel hangi yetkiye dayanarak bu olayı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde “tetkik” etmiş ve söz konusu yazıyı kaleme almıştır? Kendisi bu olayın neresindedir?
2) Herhangi bir okul müdürü, bir başka okulda yapılan yanlışı resmi kimliğiyle savunup, emrinde çalışan müdür yardımcısı ve öğretmeni dahil olmak üzere sendikacı-eğitimci arkadaş grubuyla, veliye ve basına baskı için mesai harcayabilir mi?
3) Acaba Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde kim yada kimler, beni neden ikna etmeye çalışmıştır?
4) Beni ikna etmek için sunulduğu iddia edilen “alternatifler” nelerdir?
5) İddia edilen üçer, dörder saatlik görüşme kimlerle yapılmıştır, ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü gerekeni yapmak yerine bir veli ile görüşmeye neden bu kadar zaman ayırmıştır?
6) Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, kendi kurumsal ve kamusal kimliği üzerinden üretilen ve bir olayı karartmak, bir veliyi susturmak için kullanılan bu “beyanat”la ilgili olarak ne yapmıştır?
7) Ayrıca, kanuni hakkım olan şikayet hakkımı kullandığım esnada, (daha önce Eğitim Bir Sen İlçe yönetiminde de bulunmuş) bir İlçe Milli Eğitim Şube Müdürünün “Ne uğraşıyorsun? Sonunda ne çıkacak ki” diye çıkışıp “Kendini yorma” ‘tavsiyesi’nde bulunması ve sonucu önceden bilmesi sadece bir tesadüf müdür?