Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki Türk ordusu Viyana’da yenildi, saraydaki muhalifleri İstanbul’da göbek attı
Romanlara, dizilere, filmlere konu olan ve dünyanın her yerinde gün be gün yaşanmaya devam eden iktidar ve hakimiyet savaşlarının, ne kadar gözleri karartabileceğini gösteren nadir örneklerden biri Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Viyana mağlubiyeti sonrası yaşananlardır.

Burak ARTUNER
Viyana kuşatmasının başarısız olması sadece Avusturyalıları değil, İstanbul’da Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın muhaliflerini de pek sevindirmişti. Hatta bunlar, yenilgi üzerine sevinçten düpedüz göbek atmışlardı.
İkinci Viyana Kuşatması, tarihimizde bir dönüm noktasıydı. Türklerin 1356’da Rumeli’ye geçmesinden Kanuni devrinin son sadrazamı Sokullu’nun 1579’da ölümüne kadar Türk-Müslüman âlemi, Batı-Hıristiyan dünyasına karşı bariz bir üstünlüğe sahipti. Sokullu’nun ölümünden 1683’e kadar ufak tefek değişikliklere rağmen bir denge vardı. Ancak 1683’te Viyana kapısından dönülünce, uzun yıllardan beri etkisini hissettiren bozulma, duraklama, gerileme artık saklanamaz hale geldi. Yani Viyana Kuşatması, Osmanlı Devleti için sonun başlangıcıydı.
Viyana’da neden başarılı olunamadı, yenilginin gizli sebepleri nelerdi, bunların detayına girmeyeceğim. Ancak Osmanlı ordusunun yenilmesine içimizde Avusturyalılardan daha çok sevinenler olmuştu. Bunlar Merzifonlu Kara Mustafa paşanın idamına da neden olmuşlardı. Viyana Kuşatması sırasında, düşman ordusunun Tuna’dan geçmesini önlemekle görevli Kırım Hanı Murad Giray, düşman Tuna’yı geçerken hiçbir harekette bulunmamasıyla başlayan bozgun, Budin Valisi Uzun İbrahim Paşa’nın 12 Eylül 1683’teki meydan muharebesinde ordunun sağ kanadını tutamaması sonucu tam bir felaketle son buldu. Osmanlı ordusu dağıldı. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, bozgundan 24 saat sonra vardığı Raab şehrinde, Erdel Prensi Apafi Mihail ve Silistre Valisi vezir Mustafa Paşa tarafından karşılandı. Kara Mustafa Paşa, Uzun İbrahim Paşa’nın herkesten önce buraya gelmiş olduğunu öğrendi. Buna öfkelenerek Uzun İbrahim Paşa’yı boğdurttu.
SARAY'DAKİ DÜŞMANLARI RESMEN GÖBEK ATTI!
İnadı, sertliği, kin tutuculuğu ve kalp kırıcılığı sebebiyle Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın sadece ordugâhta değil sarayda da güçlü düşmanları vardı. Bunların başta gelenleri kızlar ağası Yûsuf ile mîrâhûr-ı evvel Sarı Süleyman ağalar idi. Silâhdar tarihinde ve sonrasında Hammer tarihinde, bu iki rakibinin bozgun haberi gelince ellerine makramalar alıp döne döne oynadıkları nakledilir. Ayrıca Merzifonlu'nun yetiştirmesi olup kaymakam olarak yerine bıraktığı Kara İbrâhim Paşa da sadrazamlık vaadiyle onlara katılmıştı. Ünlü Osmanlı tarihçisi Hammer da öldürülen Uzun İbrâhim Paşa’nın zevcesi olan padişahın kız kardeşinin de bunlara katıldığını nakleder.
BOZGUNU TELAFİ ETMEK İSTEDİ
Viyana bozgunu Mustafa Paşa’nın rakiplerinin eline büyük bir fırsat verdi. Önce sadrazamına hil‘at ve kılıç gönderen IV. Mehmed bunların entrikalarıyla onun aleyhine dönmüş ve katli için ferman çıkarmıştı. Halbuki Mustafa Paşa’nın amacı kışı Belgrad’da geçirip orduyu toparlamak ve gelecek baharda Avusturya üzerine sefere çıkarak bozgunu telâfi etmekti.
PADİŞAH FERMANIYLA İDAM EDİLDİ
Padişahın fermanıyla Kara Mustafa Paşa, 6 Muharrem 1095 (25 Aralık 1683) tarihinde idam edildi. Bir rivayete göre Mustafa Paşa’nın vücudu Belgrad’da bulunan sarayın karşısındaki caminin avlusuna, bir başka rivayete göre ise sur haricine defnedilmiş ve başı yahut yüzülen kafa derisi Edirne’ye getirilmiş, bir süre sonra da buradaki Saruca Paşa Camii hazîresine gömülmüştür. Viyana müzesinde bulunan bir kafatasının Mustafa Paşa’ya ait olduğu iddia edilirse de dönemin tarihçilerinden gerek Silâhdar Mehmed Ağa gerekse Cantemir kafasının padişahın emriyle İstanbul’daki külliyesinde defnedildiğini yazar.
Batı’da “Kara”, Türkiye’de “Merzifonlu”, öldürülmesinden sonra ise “Maktul” sıfatlarıyla anılan Mustafa Paşa çeşitli kaynaklarda zeki, vakur, cesur, yetenekli bir asker, iyi ahlâklı fakat çok mağrur, inatçı, ikbal ve şöhrete düşkün biri olarak nakledilir.
SERVETİ YENİ SADRAZAM'A GİTTİ
Katlinden sonra 2500 kese nakit parası ile 2000 keselik mücevheratı müsadere edilmiş, ayrıca Belgrad’daki 491 kese tutan serveti asker maaşı ve sefer giderleri olmak üzere yeni serdar Bekrî Mustafa Paşa’ya verilmiştir. İstanbul’da Süleymaniye’deki sarayı, Eyüp’teki yalısı ve bahçesi, Edirne’deki sarayı ile Timurtaş’taki çiftliği dışında Anadolu ve Rumeli’deki mülkleri çocukları Vezir Ali Paşa ile Fatma Hanım’a bırakılmıştır.
patronlardunyasi.com