Merkez'den firmalara döviz uyarısı

Merkez'den firmalara döviz uyarısı

Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, '2. Finansal İstikrar Raporu'nu açıkladı. Yılmaz, piyasalardaki kriz senaryolarına cevap verdi, firmaları uyardı...

Merkez'den firmalara döviz uyarısı
16px
24px
04.12.2006 13:59
ABONE OLgoogle

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, yüksek ekonomik büyümeye bağlı artan cari açığın, ''ekonomi ve dolayısıyla finansal istikrar açısından yakından izlenmesi gerektiğini'' bildirdi.

Yılmaz bu arada, banka dışı kesimin net yabancı para pozisyon açığının 2006 Haziran ayı itibarıyla 43 milyar dolara yükseldiğini ve Eylül ayında da yaklaşık aynı seviyede gerçekleştiğini vurguladı.

Yılmaz, düzenlediği basın toplantısında, banka tarafından hazırlanan ''Finansal İstikrar Raporu''nun üçüncü sayısını kamuoyuna açıkladı.

Yılmaz, raporun geçen sayısına ilişkin konuşmasında ''kısa vadeli kredi gereksinimi olan kredi kartı sahiplerinin bu gereksinimlerini, kredi kartı yerine tüketici kredileri ile de karşılamalarının lehlerine olacağını'' belirttiğini ve ellerindeki verilere göre geçen zaman içinde kredi kartları ile yapılan harcamaların faizle taksitlendirilen kısmının oransal olarak azaldığını söyledi.

Yılmaz, tüketicilerin bu eğilimi devam ettirerek, kredi kartlarını bir ödeme aracı olarak kullanmaları mağduriyetlerini en aza indireceğini bildirdi.

CARİ AÇIK

Başkan Yılmaz, küresel dalgalanmayı takip eden dönemde Yeni Türk Lirasının güçlü konumunu yeniden kazanması, artan sanayi üretiminin ara malı ithalatına olan bağımlılığı ve düşme eğiliminde olsa da enerji fiyatlarındaki yüksek seviyenin, 2005 yılı sonuna göre cari işlemler açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranında artış eğiliminin sürmesine yola açtığını vurgularken, şöyle devam etti:

''Yüksek ekonomik büyümeye bağlı artan cari açığın, ekonomi ve dolayısıyla finansal istikrar açısından yakından izlenmesi gerekmektedir.
Carı açığın finansmanında, geçmiş dönemlerde önemli bir paya sahip olan kısa vadeli portföy yatırımları giderek azalarak, yerini doğrudan yatırımlar ile özel sektörce sağlanan uzun vadeli kredilere bırakmaktadır.''

FİRMALARA AÇIK POZİSYON UYARISI

Yılmaz ayrıca, sağlanan yurt dışı kaynaklardan en büyük payı alan firmaların, yabancı para cinsinden borçlanmalarının, döviz pozisyon açıklarını artırdığına dikkati çekti.

Ulusal paranın değer kaybetmesinin, borçluların temerrüt riskini artırarak, firmaların taşıdıkları kur riskinin bankacılık sektörüne kredi riski olarak
yansımasına neden olabileceğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

''Bu itibarla reel sektör firmalarının, kur riski yönetimi konusunda bilinçlenmeleri ve riskten korunma araçlarını yaygın şekilde kullanmaları,
bankaların ise yabancı para açık pozisyonu olan firmaların kredi riskini dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir.

Bilindiği gibi Türkiye'de faaliyette bulunan firmaların tabloları, Türk parası ile yabancı para ayırımı yapılmaksızın, toplam Türk parası tutarı
üzerinden düzenlenmekte ve dolayısı ile firmaların yabancı para pozisyonları bilançolar üzerinden hesaplanamamaktadır.

Bankamızca bir süredir firmaların kur riskinin belirlenmesine yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Söz konusu çalışmada, bankamızca yapılan çeşitli istatistik raporlamalar ve ödemeler dengesi istatistikleri ile Hazine Müsteşarlığı ve Uluslararası Ödemeler Bankasının (Locatıonal Banking Statistics) veri tabanından derlenen bilgilerinden yararlanılmaktadır.''

BANKA DIŞI KESİMİN POZİSYON AÇIĞI 43 MİLYAR DOLAR

Finansal İstikrar Raporunun bu sayısında, söz konusu çalışma sonuçlarının da yer aldığını bildiren Başkan Yılmaz, buna göre banka dışı kesimin net yabancı para pozisyon açığı 2005 yılı sonunda 29 milyar dolar iken, yüzde 49 artışla 2006 Haziran ayı itibarıyla 43 milyar dolara yükseldiğini ve Eylül ayında da yaklaşık aynı seviyede gerçekleştiğini bildirdi.

Yılmaz, ''Özellikle belirtmek isterim ki yapılan analiz ve değerlendirmelerde, reel sektör firmalarının kur riski, makro bakış açısı ile ele alınmıştır. Bu nedenle bazı firmaların açık pozisyon, bazı firmaların da fazla pozisyon taşıyor olabileceği dikkate alındığında, reel sektörün kur riskine karşı kırılganlığının ancak firma bazında yapılabilecek analizlerle değerlendirilmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmalı'' şeklinde konuştu.

Başkan Yılmaz, bu sakıncayı gidermek üzere raporda ayrıca, hisseleri İMKB'de işlem gören, mali kesim dışındaki 158 firmanın İMKB'ce açıklanan bilgileri üzerinden, pozisyon açıklarının toplulaştırılmış olarak incelendiğini de belirtti.
 
Kriz beklentisi söz konusu değil

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Durmuş Yılmaz, ekonomide 2007'de kriz yaşanabileceğine ilişkin senaryoların
hatırlatılması üzerine, ''kriz diye bir şey söz konusu değil. Topluma belirsizlik beklentisi vererek ekonominin işleyişini bozmak, hiç kimsenin çıkarına değil'' dedi.

Durmuş Yılmaz, Finansal İstikrar Raporunun 3. sayısının açıklanması nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Finansal İstikrar Raporunun BDDK tarafından da yayınladığı hatırlatılarak, neden tek merkezden açıklanmadığına ilişkin Yılmaz, yasada kendilerine fiyat istikrarını sağlama görevi verildiğini hatırlattı.

Finansal istikrardan da sorumlu olduklarının anlatan Yılmaz, bunun fiyat istikrarının sağlanması ile çelişmediğini söyledi. Durmuş Yılmaz, burada BDDK ve Merkez Bankasının, finansal istikrarda rakip değil, işlemleri koordine eden iki kuruluş olduğunu vurguladı.

Finansal istikrarla, fiyat istikrarı arasındaki ilişkiyi ''tavuk-yumurta'' ilişkisine benzeten Yılmaz, dolayısıyla Merkez Bankası olarak finansal istikrarı gözardı etmeden, fiyat istikrarı üzerinde yoğunlaştıklarını kaydetti.Merkez Bankası'nın makro, BDDK'nın ise mikro olarak olaya baktığını hatırlatan Yılmaz, ''BDDK'nın yaptığı ile bizim yaptığımız arasında çelişki yok. Birbirini tamamlıyor'' diye konuştu.

ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞ BORÇLARI

Özel sektörün yurt dışına olan borçlarına yönelik soru üzerine Yılmaz, burada, çok daha büyük ölçekli ve döviz geliri olan firmaların borçlandığına dikkati çekti ve bunun da sağlıklı bir gelişme olduğunu vurguladı.

Yurt dışından borçlanmada bir kur riski olduğunu belirten Yılmaz, ''Niçin borçlandıklarına gelince, içeride faiz oranları yüksek...Şu hiç bir zaman
unutulmamalı; burada bir kur riski söz konusu. Kur riski duruma göre içerideki faiz oranlarından da yüksek olabilir. Dolayısıyla dışarıdan borçlanan firmalarımızın bunun üzerinde dikkatle üzerinde durmaları ve hesaplarına kitaplarına dahil etmeleri gerekir'' diye konuştu.

DOLARİZASYONA GİDİŞ VAR MI?

Döviz hesaplarınındaki bir miktar artışa dikkat çekilerek, ''dolarizyon'' sürecine girilip girilmediğine yönelik soru üzerine de Yılmaz, şöyle konuştu:

''Hazirandan bu yana döviz tevdiat hesaplarında gelişmelere bakıldığında, belli bir miktar artış söz konusu. Bunun daha ziyade şirket bazında olduğunu görüyoruz. Burada, son krizde ortaya çıkan durum özel sektörün bu davranışı üzerinde etkili olmuş gibi görünüyor. Dolayısıyla bize düşen görev bu kesimin ve tüm kesimlerin güvenini tekrar kazanmak. TL'nin itibar ve değerinin korunmasını sağlamak.''

Burada özellikle YTL yerine TL ifadesini kullandığını da söyleyen Yılmaz, ''Çünkü uzun vadede, gelecek nesiller bunu TL olarak tanıyacaklar'' diye konuştu.

''MEVDUATIN VADESİ NEDEN UZAMIYOR?''

Mevduatın vadesinin neden uzamadığına ilişkin de Yılmaz, insanların, enflasyonist ortamlarda belirsizlik arttığı için, kısa vadeli değişimlerden
yararlanabilmek amacıyla birikimlerini kısa vadede tuttuklarını ifade etti.Yılmaz, ''Bu gelecekte beklentilerle ilgili sorun. Biz fiyat istikrarını
artırdığımız, güveni artırdığımız takdirde bankalardaki mevduatın vadesinin de uzayacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla fiyat istikrarını sağladığımız zaman Merkez Bankası kendisine verilen görevi bi hakkın (hakkıyla) yerine getirdiğinde bankalardaki mevduatın vadesi uzayacaktır'' diye konuştu.

KRİZ SENARYOLARI

Kamuoyunda ''2007 yılında (ekonomide) kriz yaşanabileceğine ilişkin görüşler dile getirildiğinin hatırlatılması üzerine Merkez Bankası Başkanı, ''Ekonomimizin içinde olduğu ortam ve makro ekonomik temelleri, kriz çağrıştıran herhangi bir yaklaşımdan son derece uzaktır. Biz krizle ilgili herhangi bir gelişme olacağını düşünmüyoruz'' dedi.

Ancak hızla değişen bir dünyada yaşandığını ve bazı dalgalanmalar olabileceğini vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu:

''(Dalgalanma olabilir) diyoruz, (kriz olur) diye bir şey söylemiyoruz. 2001'deki gibi ekonominin bütün temellerin bozulduğu, beklentilerin son derece negatifleştiği, insanların geleceğe olan ümitlerinin kırıldığı bir ortam görmüyoruz. Ekonominin makro ekonomik temelleri son derece güçlü ve sağlamdır.

Kriz diye bir şey söz konusu değildir. Topluma belirsizlik beklentisi vererek, ekonominin işleyişini bozmak, hiç kimsenin çıkarına değildir. Dolayısıyla bu tür söylemlerden toplumumuzun uzak durmasının, hepimizin menfaatine olduğunu düşünüyorum.''

2009'DA PARADAKİ ''YENİ'' İFADESİ KALKACAK

YTL'den TL'ye geçişin ne zaman olacağına ilişkin de Yılmaz, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren paradaki ''yeni'' ifadesinin kalkacağını ve yeni banknotlarla birlikte TL'ye geçileceğini söyledi.

AB Komisyonunun müzakerelere ilişkin son kararının hatırlatılması üzerine Yılmaz, finansla istikrar programının omurgasını, IMF anlaşması ve AB ile
ilişkilerin oluşturduğunu hatırlattı, bu iki çapanın devam ettirilmesi gerektiğini vurguladı. Yılmaz, ''AB'ye üye olalım ya da olmayalım, reformları devam ettirelim. Bizim söylediğimiz bu'' diye konuştu.

Vergi iadesinin kaldırılması konusunda da Yılmaz, ''Şu anda yapılan iş teknik bir düzenleme, dolayısıyla bu konuda fazla bir şey söyleyecek durumumuz yok'' dedi.

BANKACILIK SEKTÖRÜNDEKİ YABANCI SERMAYE

Bankacılık sektörüne yabancı sermaye ilgisine ilişkin de Yılmaz, Türk mali sisteminin uluslararası rekabete açılmasının bir tercih olduğuna işaret ederek, ''Dolayısıyla bizim politika açısından söyleyecek bir sözümüz olamaz'' dedi.Ancak yabancı sermayenin Türkiye'de faaliyet göstermesinin mali sistemin derinleşmesi, rekabetin artması, maliyetlerin azalması ve nihayetinde Türk toplumunun refahının artmasına katkı sağlayacağına inandıklarını söyleyen Yılmaz, ''Bunu da destekliyoruz'' ifadesini kullandı.

BOŞ BULUNAN BAŞKAN YARDIMCILIĞI

Merkez Bankasında boş bulunan Başkan Yardımcılığı görevine yapılacak atama konusunda da Yılmaz, ''Ben boş bulunan Başkan Yardımcılığı için, kendi irademle, uygun gördüğüm bir adayı hükümete teklif ettim. Hükümet de bunun Sayın Cumhurbaşkanına sundu. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı uygun gördüğü kararı verecektir'' dedi.Bu arada çıkışta gazetecilerin ''Neden kendi iradenizle yaptığınıza vurgu yapıyorsunuz'' sorusuna Yılmaz, ''Çünkü inanmıyorsunuz da ondan'' karşılığını verdi.

FAİZ ORANLARI VE İNANDIRICILIK UNSURU

Merkez Bankasının aldığı faiz kararlarının sektörü etkilediğini hatırlatan Yılmaz, ''Bizim şu anda yüksek diye adlandırılan faiz oranlarımız, sistemin
sıhhat ve sağlığı içindir'' diye konuştu.Enflasyon hedeflemesi yapan bir Merkez Bankası olduklarını hatırlatan Yılmaz, şunları kaydetti:

''Bizim yapmamız gereken en önemli iş, kamuoyunun yaptıklarımıza inanması. Biz inandırıcı olmalıyız...Dolayısıyla bizim şu andaki faiz oranlarımız, bizim hedefimiz ile piyasadaki hedef kitlemizin bize bakış açısı arasındaki bizim kredibilite açığımız ile ilgili bir husus. Dolayısıyla biz bu kredibilite açığını hedeflenen enflasyon oranına çekebilmek için aradaki farkı kapatmak üzere onları bu programa inandırmak üzere aldığımız bir karar. Bizim kredibilite açığımız kapandığı, toplumun büyük kesimleri bizim yaptıklarımıza inandığı sürece faiz oranları da geri gelecek ve düşecektir.''

Finansal İstikrar Raporu'nda dikkat çekenler

Merkez Bankası tarafından hazırlanan ''Finansal İstikrar Raporu'nda'' küresel likidite koşullarının gelişen ülkeler aleyhine dönme ihtimalinin devam etmesi ve seçimlerin getirdiği belirsizliğin, kamu maliyesine olumsuz etkiler yaratabileceği belirtildi.

Raporda, ''diğer yandan, bütçe hedeflerine uygun politikaların sürdürülmesi ve Hazine'nin iç borç stokunun vade yapısının uzaması, kamu maliyesine ilişkin beklentileri olumlu yönde etkilemektedir'' denildi.

Merkez Bankası tarafından hazırlanan ve bugün yayımlanan Finansal İstikrar Raporu'nda, 2006 yılının Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan dalgalanma ile faiz oranlarının yükseldiği, bu çerçevede yılın ikinci yarısında da devam eden yüksek devlet iç borçlanma senedi faiz oranlarının Hazine'nin borçlanma maliyetini olumsuz yönde etkileyeceği ve kamu maliyesi üzerinde ek yük yaratacağının beklendiği belirtildi.

REEL SEKTÖR

Firmaların kullandığı dövize endeksli krediler dahil yabancı para kredilerinin toplam krediler içindeki payı, 2005 yılı sonu itibarıyla yüzde 56,8
iken bu oran 2006 yılı Eylül ayında yüzde 58,8'e yükseldi.

Verilere göre, 2004 yılı sonunda 79 milyar 252 milyon YTL olan firmalarca kullanılan nakti kredi toplamı geçen yıl sonu itibarıyla 115 milyar 106 milyon YTL'ye ve bu yılın Eylül ayı itibarıyla da 165 milyar 299 milyon YTL'ye yükseldi.

Firmalarca kullanılan yabancı para kredilerinin toplam krediler içindeki payı Eylül ayı itibarıyla 2005 yılı sonuna göre artış göstermekle birlikte ''elektrik, gaz ve su kaynakları'', ''inşaat'', ''taşımacılık, depolama ve
haberleşme'' ile ''makina ve teçhizat sanayi'' sektörlerindeki yabancı payındaki azalış dikkati çekti.

REEL SEKTÖR YABANCI POZİSYONU

İMKB tarafından mali tabloları yayımlanan firmalardan yabancı para pozisyonunu bilanço dipnotlarında açıklayan ve konsolide finansal tablolarında mali kuruluş bulunmayan 158 firmanın verileri esas alınmak suretiyle yapılan incelemeye göre, firmaların net pozisyon açığı 2006 yılında artış eğiliminde oldu ve 2005 yılı sonunda 5,6 milyar dolar olan pozisyon açığı 2006 yılının Haziran ayında 6 milyar dolara yükseldi.

Diğer yandan söz konusu açığın 3,3 milyar doları tutarındaki kısmı ihracatçı olmayan firmalara ait olduğundan, bu firmaların kur riski büyük önem kazandı.

2006 yılı Haziran ayı itibarıyla inceleme kapsamında 158 firmanın 117'si açık pozisyon taşıyor. Bu firmaların açık pozisyonun yüzde 55'i ihracatçı olmayan firmalara ait bulunuyor.

BANKACILIK SEKTÖRÜ

Raporda, uygulamaya konulan ekonomik programın başarısına bağlı olarak makroekonomik göstergelerde ve bekleyişlerde görülen iyileşme, kamunun borçlanma ihtiyacının düşmesine bağlı olarak artan fonların kredilere, özellikle bireysel kredilere yönlendirilmesi, bankaların yurtdışından fon sağlama imkan ve çeşitliliğinin artması, ertelenmiş tüketim ve yatırım harcamalarının düşük faizle gerçekleşme arzusu, Türkiye'de kredi genişlemesi yaratan başlıca etkenler olarak sıralandı.

Bankacılık sektörünün yabancı para net genel pozisyon (YPNGP) açığı, 2006 yılı ilk çeyreğinde arttı daha sonra azalma eğilimine girdi ve yılın ikinci yarısından itibaren pozisyon fazlasına dönüştü.

Diğer yandan, sektörün 2006 yılının ilk dört ayında hızlı artış eğilimine giren ve 5 Mayıs 2006 tarihinde 9,3 milyar dolara kadar yükselen bilanço içi yabancı para pozisyon açığı, yurtiçi ve yurtdışı piyasalarda yaşanan dalgalanmanın etkisiyle Mayıs ayında azalmaya başladı ve Haziran 2006 itibarıyla 5,8 milyar dolara kadar geriledi. Yabancı para pozisyon açığı, Temmuz ve Ağustos 2006'da tekrar artış eğilimine girmekle birlikte, Ekim 2006 itibariyle 6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bilanço dışı yabancı para pozisyon fazlası ise aynı dönemde bilanço içi pozisyon açığına paralel bir gelişme göstererek 6,5 milyar dolar oldu.

YÜKSEK AÇIK POZİSYONU

Bankacılık sektörünün özellikle 2006 yılı başından itibaren bilanço içinde yüksek açık pozisyon taşımasının temel sebebi, Türk parası cinsinden kredilerin yurt dışından kullanılan yabancı para kredilerle fonlanması olarak gösterildi.Raporda, bankaların yurt dışından uzun vadeli yabancı para kredilerin bir kısmını, swap işlemleri ile Türk parasına dönüştürdüğü ve uzun vadeli konut kredisi kullandırdığı belirtildi.

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde