Merkez Bankası indirim sürecini sürdürürken bankaların kredi faizlerindeki çekinceleri yatırımları erteliyor
Merkez Bankası’nın arızi kesintilere rağmen devam eden dokuz aylık indirim sürecinde politika faizindeki toplam düşüş 10 puana yaklaşırken, bankacılık sektörü kredi faizlerini düşürmede daha ihtiyatlı hareket ediyor. Özellikle ticari kredilerde, sanayicilerin kaynak kullanım maliyetini belirgin şekilde düşürecek boyutta bir düşüş henüz görülmüyor.

Haziran 2023’te iş başına gelen yeni ekonomi yönetiminin ilk adım olarak 23 Haziran’da politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkarması ile fiilen başlayan parasal sıkılaştırma döneminde söz konusu faiz kademeli artışlarla faiz Mart 2024’te yüzde 50’ye kadar çıkarılarak Aralık 2025’e kadar bu düzeyde tutulmuş; ekonomide yavaşlama işaretleri ve sanayi ve diğer sektörlerden gelen talepler doğrultusunda Merkez Bankası aylar sonra yeniden faiz indirimine geçmişti. 27 Aralık 2024’te 250 baz puanla başlanan indirim süreci 19 Mart’ta başlayan siyasilere yönelik yargı süreci ve nisan başında ABD’nin açıkladığı rakip ülkelere fahiş oranlar içeren sürpriz yeni gümrük tarifesinin yol açtığı belirsizlik ve türbülans üzerine kesintiye uğramış, Merkez Bankası yeniden artırıma gitmek zorunda kalmıştı. Küresel ve ulusal ekonomide belirsizlik bulutlarının kısmen dağılması üzerine indirimlere kaldığı yerden devam eden Merkez Bankası, nisanda yüzde 46’ya çıkardığı politika faizini 25 Temmuz’da yüzde 43’e ve en son 11 Eylül toplantısında yüzde 40,5’e kadar indirdi. Böylece, tepe nokta olan 27 Aralık 2025’e göre toplam indirim 950 baz puanı (9,5 puan) buldu.
Bu dönemde bankaların kredi faizleri politika faizine paralel bir şeyi izlemekle birlikte, düşüşlerin daha sınırlı olması nedeniyle aradaki marj varlığını korudu.
TİCARİDEKİ DÜŞÜŞ 4,2 PUAN
Böylece Merkez Bankası’nın dokuz aylık indirim sürecinde gelinen noktada, Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemleriyle bankacılık sektörünü yıllık yüzde 40,5’le fonluyor. Buna karşılık, sanayi başta olmak üzere ekonominin üretim ayağına açılan ticari kredilerin yıllık ortalama faizi ise Merkez Bankası’nın haftalık verilerine göre 12 Eylül itibarıyla yüzde 55,46 düzeyinde bulunuyor. Bu oran sektördeki bankaların uyguladığı faizlerin ortalamasını gösteriyor, bunun altında ve üstünde faizle kredi kullandıran bankalar bulunuyor.
Yapılan indirimlerle politika faizi 27 Aralık 2024’teki düzeyinin 9,5 puan altına inerken, o tarihte yüzde 59,63 düzeyinde bulunan ortalama ticari kredi faizinde 12 Eylül’e kadar olan yaklaşık dokuz aylık dönemdeki toplam düşüşün 4,17 puan olduğu görülüyor.
Ortalama ticari kredi faizi bu yıl özellikle martın ikinci yarısından itibaren yükselerek yüzde 60’ı geçmiş, nisan sonunda yüzde 62,63 olmuş, politika faizindeki indirim paralelinde temmuz sonunda yüzde 58,71’e, ağustos sonunda yüzde 53,85’e kadar inmişti. Ortalama ticari kredi faizinin 5 Eylül haftasında yüzde 57,26’ya yükseldiği, Merkez Bankası’nın 11 Eylül indiriminin ertesinde yüzde 55 dolayına gerilediği görüldü.
DÜŞÜŞLER DEVAM EDECEK Mİ?
Dezenflasyon sürecini desteklemek için politika faizini kademeli olarak düşürmeye devam eden Merkez Bankası, son indirim kararında, enflasyon hedefi doğrultusunda veri odaklı bir yaklaşımın benimsendiği, ancak sıkı para politikası duruşunu koruduğunu vurgulamıştı.
Dünya'dan Naki Bakır'ın haberine göre, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) yılın kalan döneminde 23 Ekim ve 11 Aralık olmak üzere iki toplantı daha yapacak. Gelecek toplantılarda yeni indirimler beklenmekle birlikte, enflasyon ana eğilimi ve beklentileri belirleyici olacak.
Bankacılık sektöründe ise Merkez Bankası indirimleri mevduat faizlerine görece daha fazla yansırken, kredi faizlerinde ise yansıma sınırlı kalıyor. Ekonomi çevrelerinde ekimdeki PPK toplantısında yeni faiz indirimi gelirse, kredi faizlerinde 0,2- 0,5 puanlık daha düşüş beklentisi ağırlıkta.
Ancak dezenflasyonun seyriyle bağlantılı faiz politikasında, sanayici ve diğer kesimlerin finansman maliyetlerini makul düzeylere faiz düzeyi için yıllık enflasyonun yüzde 23 dolayına gerilemesi gerektiği ifade ediliyor.
İHTİYAÇ KREDİSİ ORTALAMA FAİZİ YÜZDE 64,9
Tüketici kredileri cephesine bakıldığında, 27 Aralık’tan bu yana en 5,23 puanla fazla düşüşün, en yaygın segment olan ihtiyaç kredilerinin faizinde olduğu görülüyor. Ancak sektör ortalamasında ihtiyaç kredisi yıllık basit faizi 12 Eylül itibarıyla yüzde 64,85’le hem diğer krediler hem de bankaların Merkez Bankası’ndan borçlanma maliyetinin çok üzerinde bulunuyor. Anılan tarihte yüzde 70,08 olan ihtiyaç kredisi ortalama faizi, politika faizi paralelinde 19 Mart öncesinde yüzde 62’ye kadar indikten sonra patlak veren belirsizlikte yükselerek mart sonunda yüzde 72,45 olmuş, nisan sonunda yüzde 73’ü aşmıştı. Yine politika faizi paralelinde temmuz sonunda yüzde 65,17’ye gerileyen söz konusu faizde Merkez Bankası’nın son indirimi sonrası düşüş ise sınırlı kaldı.
Tüketici kredilerinden konut kredisinin 27 Aralık’ta yüzde 40,87 olan sektör ortalaması yıllık basit faizi ise politika faizine paralel iniş çıkışlar sonrası 12 Eylül itibarıyla yüzde 39,15 düzeyinde oluştu. Buna göre konut kredi faizlerinde bu dönemde 1,72 puanlık bir düşüş yaşandı. Ancak konut kredisi faizinde kamu bankalarının uyguladığı düşük oranlar ortalamayı aşağı çekiyor. Aynı dönemde taşıt kredilerinin ortalama yıllık basit faizinin ise 3,1 puan artarak yüzde 38,9’dan yüzde 42’ye yükselmesi dikkati çekti.
BANKALARIN FAİZ DÜŞÜRMEDE ÇEKİNCELERİ
Merkez Bankası’nın toplam 950 baz puanlık indirimine rağmen kredi faizlerinde indirim konusunda daha ketum davranan bankalar maliyetlerini (mevduat fonlama, risk primi vb.) gerekçe göstererek oranları yüksek tutma eğiliminde. Bu durum, reel sektörde finansman baskısı yaratmaya devam ediyor, yatırımlar erteleniyor. Sanayicilerden “Bu faizlerle üretim mümkün değil” şeklinde tepkiler gelmeye devam ediyor.
Bankaların temkinli davranmasında, enflasyon beklentilerine göre belirlenmiş kredi büyüme sınırlamalarının da etkisi bulunuyor. Ancak kredilerdeki büyümenin kısıtlanmasının arzı baskılayıp enflasyonu tetikleme olasılığı da bulunuyor.
Yüksek kredi faizleri sanayiciler için ise yüksek üretim maliyeti anlamına geliyor. Özellikle KOBİ kredilerinde faiz indirim talepleri artıyor. Alternatif olarak, 1,5 milyondan 2,5 milyona çıkarılan esnaf limitleri gibi devlet destekleri bu konuda kısmen rahatlama yaratıyor.
patronlardunyasi.com