İşte iddianamenin tam metni
Başsavcı Engin'in açıkladığı Ergenekon iddianamesinin tam metni...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Ergenekon iddianamesinin bir bölümünün tamamlandığını ve mahkemeye verildiğini açıkladı. Engin, soruşturmanın çok kapsamlı olması, şüphelilerin sayısının fazlalığı, teknik ve fiziki takipler ile aramalarda elde edilen yüz binlerce sayfa belge ve dokümanların yeni operasyonları gerektirmesi, bunların incelenmesi ve tasnifi, elde edilen belgelerle ilgili olarak, yazışma yapılan kurumlardan cevaplarının beklenmesi, özellikle yeni CMK hükümleri gereğince, iddianamenin düzenlenmesi için, soruşturmaya esas teşkil eden tüm delillerin toplanmasının gerekli olması, bu belge ve delillerin değerlendirilmesinin uzun süreleri kapsaması ve 441 klasör ekleri bulunan ve 2 bin 455 sayfadan oluşan bir iddianamenin tanzimi ve yazılması gibi zorunlu sebeplerle, dava açılmasının bugüne kadar uzadığını açıkladı.
Aykut Cengiz Engin, yapılan bir ihbar üzerine, 12 Haziran 2007 tarihinde İstanbul Ümraniye ilçesinde bir evde ele geçirilen patlayıcı maddeler sebebiyle başlatılan ve olaya müteakip yapılan muhtelif operasyonlarda elde edilen belge ve delillere istinaden, genişletilerek sürdürülen soruşturmanın önemli bir bölümünün tamamlandığını söyledi. soruşturmada görevli bulunan Cumhuriyet Başsavcı Vekili ve Cumhuriyet Savcılarından almış bulunduğum bilgileri basına açıklayan Aykut Cengiz Engin şunları söyledi:
"Soruşturma, 5271 sayılı CMK'nun 250 Maddesinde belirtilen suçlara bakmakla görevli ve yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilinin görevlendirmesi ve gözetiminde, aynı birimde görevli 3 Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılmıştır. Soruşturmanın tamamlanan bölümüne ilişkin olarak, soruşturmayı yürüten 3 Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenmiş olup, yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğimiz tarafından incelenerek onaylandıktan sonra diğer soruşturmalarda olduğu gibi UYAP sistemi üzerinden otomatik olarak 14 Temmuz 2008 tarihi itibariyle, İstanbul 13 numaralı Ağır Ceza Mahkemesi'ne tevzî edilmiştir. 1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan operasyon ve bir kısmı tutuklu şüphelilerle ilgili olarak soruşturma devam etmekte olup, soruşturma tamamlandığında, ayrıca yasal gereği takdir edilecektir."
Engin, soruşturmanın çok kapsamlı olması ve şüpheliler sayısının fazlalığı, teknik ve fiziki takipler ve aramalarda elde edilen yüz binlerce sayfa belge ve dokümanların yeni operasyonları gerektirmesi, bunların incelenmesi ve tasnifi, elde edilen belgelerle ilgili olarak, yazışma yapılan kurumlardan cevaplarının beklenmesi, özellikle yeni CMK hükümleri gereğince, iddianamenin düzenlenmesi için, soruşturmaya esas teşkil eden tüm delillerin toplanmasının gerekli olması, bu belge ve delillerin değerlendirilmesinin uzun süreleri kapsaması ve nihayet 441 klasör ekleri bulunan ve 2455 sayfadan oluşan bir iddianamenin tanzimi ve yazılması gibi zorunlu sebeplerle, dava açılmasının bu güne kadar uzadığını söyledi.
Engin, "Ancak, bu süre içerisinde, gerek tutuklu şüphelilerin itiraz ve talepleri gerekse Cumhuriyet Savcılarının resen başvuruları sebebiyle tüm şüphelilerin tutukluluk hallerinin yetkili mahkemesi tarafından en geç birer aylık sürelerle ve defalarca incelendiği ve şüphelilerin tutukluluk hallerinin bugüne kadar sürdürülmesinin yetkili ve görevli mahkeme kararlarına bağlandığı ifade edilmiştir. İddianamenin tevzi edildiği mahkemesi tarafından kabulü veya iadesi hususunda henüz karar verilmemiş, (CMK'nun 174-175) maddesi), tensibi yapılmamış olması ve ayrıca yasal gizliliğin ve kısıtlama kararının halen devam etmiş bulunması sebebiyle (kamu oyunun haklı beklentisini karşılamak ve spekülasyonlara sebebiyet vermemek amacıyla) aşağıda belirttiğimiz hususlar dışında bu aşamada, iddianame ve dava ile ilgili ayrıntılı açıklama yapmamıza yasal imkan bulunmamaktadır." şeklinde konuştu.
İddianamenin içeriğini ayrıntılı olarak öğrenebilmenin ancak ilgili mahkeme tarafından iddianamenin kabulüne karar verilmesi ile mümkün olabileceğine dikkat çeken Aykut Cengiz Engin, "1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan operasyon dışında kalan ve yukarıda ifade edilen kapsamda soruşturması tamamlanan 48 tutuklu, 38 tutuksuz toplam 86 şüpheli hakkında: - Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, Silahlı terör örgütüne üye olmak, Silahlı terör örgütüne yardım etmek, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı halkı isyana tahrik, Patlayıcı madde bulundurmak, atmak, bu suçlara azmettirmek, Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet Gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek, Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, Kişisel verileri kaydetmek, Askeri İtaatsizliğe teşvik, Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik vb. suçlarından kamu davası açılması istenildi. Ayrıca bu soruşturma sırasında şüpheli olarak ifadeleri alınmış bulunan 38 kişi hakkında ise, kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır." ifadelerini kullandı.
İddianamede yer alan ve yukarıda belirtilen suçlarla ilgili olarak birkaç hususu açıklamak istediğini belirten Engin şöyle devam etti: "Haklarında dava açılan şüphelilerden her birine bu suçların tamamının isnad edilmediği, ancak, 5237 sayılı T.C.K nın 220/5 maddesinde yer alan 'Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır' hükmü dikkate alınarak; örgütte yönetici olarak nitelendirilen şüphelilerin tüm bu suçlardan da cezalandırılmalarının.
Yönetici konumunda olmayan diğer şüphelilerin ise, sadece eylemlerine uyan suçların vasıf ve mahiyetlerine göre cezalandırılmalarının talep edildiği İddianamede ifade edilen 'Terör Örgütü', hepimizin bildiği anlamda klasik 'Bölücü veya İdeolojik Terör Örgütü' değildir. Terör tanımı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun I. maddesinde yer almıştır. Bu maddede, bölücü ve ideolojik terör örgütlerinin amaçlarını ifade eden tanımın şanında 'Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek. Devletin iç ve dış güvenliğini ve kamu düzenini bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerde' terör suçu olarak kabul edilmiştir.
Bu itibarla, iddianamede tavsif edilen terör örgütü deyiminin bu bağlamda dikkate alınması gerekmektedir. Bu soruşturmanın başlatıldığı tarihten itibaren, yazılı ve görsel basında, örneğine çok az rastlanan bir yoğunlukta, soruşturmaya ilişkin bir kısmı gizli olan belge ve bilgilerin yayınlanması suretiyle ve soruşturmanın gizliliğini ihlâl edici nitelikte yayın ve yorumlar yapıldığı görülmüştür. Kamuoyunu bilgilendirme basının elbette en başta gelen görevi olup, bu aslî görevin yapılmamasını düşünmek kesinlikle söz konusu olamaz. Ancak, bu yayın ve yorumların çok büyük bir bölümünün, maalesef gerçek dışı olduğunu ifade etmek isterim.
Bu yayınlar ciddi boyutlarda bilgi kirliliğine .sebebiyet vermiş ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmiş ve bilgilendirilmektedir. Bir çoğu da doğru olmayan bilgiler çeşitli kişi ve guruplar tarafından da yanlış yorumlandığı için, kamuoyunda yanlış beklentilere yol açmakta, soruşturmanın selâmetini, şüphelilerin özel yaşam ve temel hakkının ihlal çimekle ve Yargı aleyhine de haksız ve ağır eleştirilere sebebiyet vermekledir. Değerli basınımızın ve kamuoyunun gerek devam eden soruşturma safhasında gerek bundan sonraki yargılama safhasında yetkililerin açıklamaları dışındaki bilgilere itibar etmemelerini, soruşturma ve yargılama ile ilgili olarak gerek hassasiyeti göstermelerini bekliyor ve rica ediyoruz."
Cihan