Gazi Erçel'den IMF kritiği
MB ESKİ BAŞKANI GAZİ ERÇEL; IMF'YE BORCU ÖDEYEREK KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?

Gazi Erçel'in yazısı...
IMF'ye borcu ödemek
Başbakan ayak üstü yaptığı konuşmalarından birinde, IMF'ye olan yaklaşık 13 milyar dolar tutarındaki borcun hemen ödenebileceğini söyledi. Siyasiler, IMF ile mecbur kalmadıkları sürece, çalışmak istemezler. İşler iyi gittiğinde ya da seçim sathı mahalline girildiğinde, IMF'nin disiplinine girmek istemezler. Bu sadece bizde değil, tüm diğer ülkeler için de geçerli bir davranış biçimidir.
Başbakan da bu davranıştan kendini kurtaramadı. Seçime giden Brezilya ve Arjantin'in, IMF'ye olan tüm borçlarını ödemeleri nedeniyle aldıkları taktirleri yakından izledi. "Biz neden yapmıyoruz?" diye düşündü. Merkez Bankası rezervleri 60 milyar dolan aşınca, "Verin gitsin şu 13 milyar dolan" demekten kendini alamadı. "Bu gerçekleşirse etkileri ne olur'u irdelemek de bizlere düştü.
Bu ödemenin, maliyet ve ekonomi politikaları konusunda iki genel etkisi ortaya çıkmakta.
YTL ödeyerek satın alması gerek
Geçmiş yıllarda göreli olarak daha az maliyetli olan IMF kredileri, bu özelliklerini 2005 yılından bu yana yitirdi. Daha düşük maliyetli dış kredileri, uluslararası likiditenin fazla olduğu bu dönemde sağlamak olası. Bunun için ya Merkez Bankası'nın, ya da Hazine'nin yurtdışından borçlanması gerekiyor.
Bu seçenek dışında Merkez Bankası'nın, IMF'ye ödeyeceği 13 milyar dolarlık döviz nedeniyle azalacak rezervlerini aynı düzeyde tutmak için, YTL ödeyerek piyasadan döviz satın alması gerekiyor. Döviz alımları nedeniyle sisteme çıkacak fazla YTL'nin her gece geri çekilmesi ve bunun için de faiz ödenmesi şart. Faiz oranı halen yüzde 13.25. Oldukça maliyetli.
Hazine'nin IMF'ye ödeyeceği kısım için ise, piyasadan yeniden borç bulması lazım. Piyasadaki likit fonlara bu ölçüde talebi artan Hazine'nin faiz oranlarını yukarı çekmesi kaçınılmaz.
Türkiye'nin vukuatı fazla
Parayı geriye ödediğimizde, IMF ile yapılan ve halen devam eden programın sürdürülememesi temel riski oluşturacaktır.
IMF'in baskısı ve disiplini ortadan kalkınca, "Hükümet doğru politika uygular mı?" sorusu kuşkusuz sorulacaktır. Geçmişe baktığımızda, bu konuda Türkiye'nin vukuatı hayli fazladır. Başlangıçtaki programı sonuna kadar uygulama konusundaki "birikmiş kredibilitesi" düşüktür. Seçime gidilirken, makroekonomik politikalardan sapmalar ağır maliyete neden olur.
Kanımca, borçlarımızı yumuşak bir biçimde ve politikalarda disiplini kaybetmeden ödemek çok daha gerçekçidir. Sırf siyasi nedenlerle bu işe girişmenin faturasını, hükümetin ödeyeceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Vatan