'Duygularla oynamışlar'
Deniz Feneri savcıları, şüpheliler için tutuklama yazısında, derneğin duygu sömürüsüyle insanlardan para topladığını öne sürdü.

Deniz Feneri soruşturmasını sürdüren savcılar, soruşturmanın 3. dalgası kapsamında gözaltına alınan şüphelilere çarpıcı suçlamalarda bulundu. Savcıların, 3 kişinin tutuklanması istemiyle yazdığı sevk yazısında, “Şüphelilerin, Uğur Arslan’ın katıldığı konser ve programlarla vatandaşların insani ve vicdani duyguları suiistimal ettikleri” iddia edildi.
Deniz Feneri soruşturmasının 3. dalgasında gözaltına alınan 5 şüpheliden Harun Kapıyoldaş ve Muzaffer Şafak önceki gece sevk edildiği Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesince tutuklandı. Kapıyoldaş “örgüt yöneticisi olmak, örgütü adına birden fazla nitelikli dolandırıcılık ve birden fazla özel evrakta sahtecilik” suçundan, Şafak da “örgüte üye olmak, örgüt adına birden çok nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik” suçundan tutuklanırken, savcılığın tutuklama istediği şüphelilerden Mustafa Bölükbaş’ı mahkeme serbest bıraktı. Böylece soruşturma kapsamında tutuklanan kişi sayısı 7’ye çıkmış oldu.
Reklamla kandırdılar
HSYK’nın hakkında inceleme başlattığı cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz şüphelilerin tutuklanması istemiyle mahkemeye yazdıkları sevk yazısında çarpıcı iddialarda bulundu. Radikal’in ulaştığı sevk yazısında savcılar, Deniz Feneri e.V’nin yardım toplama yönetiminin, ağırlıklı olarak banka hesabına para yatırma olduğu, bunun için de şüphelilerin ortakları arasında olduğu Kanal 7 İnt isimli TV kanalındaki reklam filminden yararlanıldığı vurgulandı.
Reklamda, Deniz Feneri isimli programın görüntülerinin üzerine Deniz Feneri e.V’nin Almanya, Belçika, Hollanda ve Fransa’daki hesap numaralarının monte edildiği anlatılarak, “Türkiye’deki Deniz Feneri ile Deniz Feneri e.V’nin aynı olduğu imajı verilmek istendi” denildi.
Şüphelilerin yardım amacıyla düzenlenen konser ve programlara katılan vatandaşların insani ve vicdani duygularını suiistimal ettiği belirtilen sevk yazısında, “Almanya’da şüphelilerden Uğur Arslan’ın da katıldığı konser faaliyetlerine katılanların insani ve vicdani duyguları suiistimal edilerek yardım toplandığı, vatandaşların o andaki duygu yoğunlaşmasıyla karar vererek, ellerindeki bilezik ve Cumhuriyet altınlarını dahi bağış olarak vermelerinin insanların nasıl bir beklenti içinde olduklarını göstermektedir” denildi.
‘Bu dava iktidarın kara kutusu’
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar hakkında inceleme başlatılmasının yargı sürecine ağır bir müdahale olduğunu belirtti. HSYK’nın tarafsız yargıç ve savcıları engellemek için bir silah olarak kullanıldığını savunan Tarhan, “Deniz Feneri, iktidarın kara kutusudur ve kapatılmak istenmektedir” dedi. Tarhan, “Kendi iktidarlarını güçlendirmek için yapılan bazı soruşturmalardaki hukuksuzlukların mimarı olan savcılara yönelik yüzlerce şikayeti dikkate aldırmamakla maruf iktidarın, kendisini zora sokacak bir soruşturmada nasıl da aceleci davranarak HSYK ve müfettişleri eliyle yargıya ağır bir müdahale hazırlığında bulunduğu kamuoyunca ibretle izlenmektedir” dedi.
Mesut Han Benli/Radikal