Derimod'un kurucusu ve patronu Ümit Zaim, markasının 50 yıllık yolculuğunu anlattı, dinleyenleri Türkiye'nin yakın tarihine hoş bir yolculuğa çıkardı

Burak ARTUNER

Ümit Zaim, kız kardeşi Zerrin Zaim’le beraber 1974’te Zeytinburnu’nda 4 dikiş makinesi ve 10 çalışanı ile kurduğu Derimod’u, 2024’te yaklaşık 200 milyon dolar ciroyla kapatan Türkiye’de deri sektörünün en markalarından biri yapmayı başarmış bir iş insanı.

Ümit Zaim, dün İstanbul Perakende Günleri’nin başında “50 yılın hikâyesi” başlıklı söyleşide, markasının doğuşunu anlatırken, ilk olarak İstanbul Erkek Lisesi’nde okuduğunu ve deri sektöründe dayısının yanında çalışmaya başladığını anlatıyor.

A4 KAĞIDINA YAZILAN İKİ KELİMEYLE DOĞAN MARKA

İşi öğrendikten sonra kafasında “Bu işi bende yapabilirim” fikrinin olgunlaştığını ve kendi işini kurmak için işten ayrılmaya karar verdiğini belirten Zaim, markanın doğduğu günü şöyle aktarıyor: “İçimde bir hayal vardı... Güzel deri ceketler yapmalıyım, bunları yurt dışına satmalıyım. Çalıştığım firmadaki son günümde elime bir A4 kağıt aldım. Kendi kendime ‘Deriyi modaya sokmalıyım…’ diye tekrarlıyordum. O zamanlar Türkiye’de deriyi, şoförler, polisler, bakkallar giyiyor, daha çok korunmak için. Aldım bir A4 kağıdı, bir tarafına Deri, bir tarafına moda yazdım. 'Deriyi modaya sokmalıyım' düşüncesiyle, işte böyle doğdu Derimod.”

MERCEDES ÜRET, AYAKKABI ÜRETME

Ümit Zaim, Derimod’un ayakkabı işine girişini de şöyle aktarıyor:

“Deri işlerimiz çok iyi gidiyordu o yıllarda. Zeytinburnu sahil yolundaki mağazamıza inanılmaz bir talep var. Sonra 1990’larda bir AVM furyası başladı. Biz de artık önde gelen markalardan biri olmuşuz ve bizi de AVM’ciler istiyor. Biz 8-10 tane mağaza açtık AVM’lerde. Kışın işler iyi gidiyor, fakat yaz geliyor bizim satışlar düşüyor. Yazın ceket satamıyoruz. Ve zarar etmeye başladık. Ne yapacağız sonra kız kardeşim Zerrin dedi ki, ‘Biz acaba ayakkabıya mı girsek?’ Tamam dedim, girelim. Ama biz ayakkabının A’sını bilmiyoruz. Kardeşim ben ayakkabının başına geçeyim, sen derinin başında kal. Öyle bir iş bölümü yaptık. Ayakkabı işi o kadar zor ki bir ayakkabıda 38 veya 42 parça var. Bana göre dünyanın en zor işi. Mercedes üret ayakkabı üretme o kadar zor. Ama çok şükür 25 yıl geçti ayakkabıda. Yavaş yavaş, yavaş yavaş gelişti işimiz ve şimdi A-B segmentinde çok güzel bir yere geldik.”

50 YILDIR SÖYLENEN O CÜMLENİN HİKÂYESİ

Geçen sürede pek çok ekonomik krizin yaşandığını, bunları nasıl atlattıklarını, çalışanlarını nasıl motive ettikleri sorusuna da Ümit Zaim, bir anısını aktararak yanıt veriyor:

“Zeytinburnu’ndaki mağazasını açmışız, 600 metrekareye dünyanın harcamışız. O sıralarda Sanayi Odası Meclis Başkanı Ertuğrul Soysal ziyarete geldi. Benim düşünceli olduğumu görünce Ertuğrul Bey şöyle dedi, ‘Ümitçiğim bak, anladım ben sen biraz tedirginsin. Bu sene zor bir sene, eğer bu seneyi geçersek bundan sonra kimseye bir şey olmaz, bize karada ölüm yok, yeter mi bu seneyi geçelim’, ‘Tamam’ dedim. 50 sene geçti… ‘Bu seneyi geçersek karada ölüm yok’ cümlesini ben her sene dinledim. Hatta geçen hafta böyle bir toplantıdaki bir konuşmacı yine ‘Sevgili sanayiciler aman dişinizi sıkın. Bu seneyi geçerseniz karada ölüm yok’ dedi. Kendimi tutamayıp gülmeye başladım, sordular, ‘Ümit Bey, neye gülüyorsunuz?’ ‘Ben de ya sizin bu söylediklerinizi biz çoktan unuttuk’ diye cevap verdim.” 

KİĞILI ANISIYLA “TÜRK USULÜ FİZİBİLETE” SALONU KAHKAHAYA BOĞDU

Yakın çevresinde çok sık kullandığı “Türk usulü fizibilite” kavramına da değinen Ümit Zaim, bu kavramı, Abdullah Kiğılı’yla yaşadığı bir anısını anlatarak açıklıyor:

“İngiltere’de Oxford Street’te bir mağaza açacaksınız. Ne yaparsınız, kiralama firmasına gidersiniz, o mağazanın önünden kaç kişi geçiyor, kaçı erkek, kaçı kadın, kaçı İngiliz kaçı yabancı, cumartesi-pazar günü kaç kişi geçiyor, güneş mağazanın vitrininde kaç saat kalıyor. Mağaza bizde nasıl oluyor? Cumartesi günü zıırrr telefon, Abdullah Kiğılı: Ümit. Buyur baba! Şimdi ben Denizli’deyim. Burada çok güzel bir AVM var, ben dolaştım, ben Kiğılı olarak güzel bir yer tuttum. Yanını da sana tuttum. Peki baba, hayırlı uğurlu olsun. İşte ben buna Türk usulü fizibilite diyorum. Dünyada fizibilite, Türkiye’de görebilite…”

"GERGİN CİLDİN OLMAYABİLİYOR AMA ESKİSİ KADAR DA GERGİN OLMUYORSUN..."                                                                 Ümit Zaim’in bu sözlerine salonu dolduranlar kahkahalar ve alkışlarla eşlik ediyor.  Ümit Zaim'in gençlik ve olgunlukla söylediği şu sözler de dinleyiciler tarafından bol alkış alıyor: "Şimdi Suat'cığım. Evet eskisi kadar gergin bir cildin olmayabiliyor ama eskisi kadar gergin de olmuyorsun. Ruhunda eskisi kadar gergin olmuyor…"

DÜSSELDORF HAVALİMANI’NDAKİ BİR ÇİFTİN KONUŞMASINDAKİ TÜRKİYE DETAYI

Ümit Zaim, yıllar önce Türkiye’nin algısı açısından Düsseldorf Havalimanı’ndaki bir kafede şahit olduğu bir olayı da aktarıyor:

“Şimdi biz Türkiye’de deriyi modaya soktuk. Sonra ihracat çok iyi gidiyor. Biz Derimod olarak deri sektörüne lokomotif olduk. Diğer bütün derici arkadaşlarla beraber bir de Deri Tanıtım Grubu kurduk. Bütün havalimanlarını billbordları doldurmaya başladık. İtalyan Pizza-Turkish Leather, Rus havyarı- Turkish Leather, İsviçre çikolatası- Turkish Leather. Doldurduk bütün billboardları. Yetmedi, biz gerçekten manyakmışız, ABD’de New York Moda Haftası’nda bütün otobüsleri o zaman dünyanın en meşhur, popüler mankeni Cindy Crawford’un Türk deri ürünleri giymiş fotoğraflarıyla donattık. Beş yılda Türk derisi, dünyada konuşulmaya başlandı. İnsanlar Türkiye’ye tatile geldiklerinde Türk deri ürünleri alıp ülkelerine öyle dönüyorlardı. Ondan sonra bir gün Düsseldorf’ta havalimanında bir kafede uçağı beklerken, yan masada bir çift sohbet ediyordu. Kulak misafiri oldum, Almanca’da bildiğim için bunlar belli ki evlenecekler balayına gidecekler. Nereye gideceklerini tartışıyorlar aralarında. Adam İngiltere, İtalya, Yunanistan’a gidelim diye seçenekler sunarken, kız birden ‘Türkiye’ye gidelim’ diye çıkıştı. Adam şöyle dedi birden, ‘Ne o Türkiye’ye deri almaya mı gideceksin?’ O sözü duyar duymaz anladım ki biz bu tanıtım işini başarmışız.”

YAKIN DOSTU EROL EVGİN’DEN SÜRPRİZ: 60 YILLIK HAYALİYDİ

Programın sonunda ise İstanbul Erkek Lisesi’nde yatılı kaldıkları dönemden beri arkadaşı olan Erol Evgin sahneye gelerek, Ümit Zaim’e hoş bir sürpriz yaptı. Erol Evgin, Ümit Zaim’in lise yıllarından itibaren deri işine meraklı olduğunu anlatarak, “Ümit izin günlerinde bile Kapalıçarşı’ya giderek deri ceketlere bakmaya giderdi.

Aslında bu iş onun 60 yıllık hayali, markası 50 yaşında ama hayali 60 yıllık. Ben de lise yıllarımda müzikle ilgileniyordum ve hayalim müzisyen olmaktı benim hayalim de gerçekleşti. İkimiz de böyle takıntılarımız vardı. Çok şükür takıntılarımız devam ediyor. O Türk derisini dünyaya tanıttı, çok önemli ve değerli şeyler yaptı” dedi. Erol Evgin, bu sözlerinin ardından Ümit Zaim için canlı olarak, “Hep Böyle Kal” adlı şarkısını seslendirdi. Ümit Zaim, kız kardeşi Zerrin Zaim için de küçük bir kuple rica etti. Erol Evgin Derimod Yönetim Kurulu Eş Başkanı Zerrin Zaim için de yeni bir şarkısından bir kuple sundu. Programın sonunda ise Ümit Zaim’i ilk kutlayanlar oğulları Derimod CEO’su Murat Zaim ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Zaim oldu.

patronlardunyasi.com