Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçimizin toplu sözleşme süreçleri devam ediyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçimizin toplu sözleşme süreçleri devam ediyor. Burada da hakkaniyetli ve rasyonel bir sonuca ulaşılacağına inanıyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur-Sen 30. Yıl Vefa Buluşması programına katıldı. Ülke ve dünya gündemine dair değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu işçisi toplu sözleşme zammı ile ilgili de konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"TOPLU SÖZLEŞME SÜRECİNDE HAKKANİYETLİ SONUCA ULAŞILACAĞINA İNANIYORUM"
Malumunuz kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçimizin toplu sözleşme süreçleri devam ediyor. Bu kardeşlerimizin kahir ekseriyeti, taşeron işçilikten kadroya aldığımız emekçilerimizden oluşuyor. Burada da hakkaniyetli ve rasyonel bir sonuca ulaşacağına inanıyorum. Son olarak çeşitli mağduriyetlere yol açan koruyucu giyim ve donanım konusunda yaşanan sorunu da inşallah çözüyoruz. Geçen hafta bununla ilgili kanun teklifimiz AK Parti grubumuz tarafından Meclis Başkanlığımıza sunuldu. Hayırlı, uğurlu olsun.
Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum. Bu düşüncelerle Memur-Sen'in 30. yılının ülkemiz, milletimiz, sendikalarımız ve kamu çalışanlarımız için hayırlı olmasını diliyorum. Memur-Sen ailesinin hizmetle, mücadeleyle, başarıyla dolu daha nice 30 yıllara erişmesini temenni ediyorum. Mehmet Akif İnan başta olmak üzere bu çatı altında ülkesine ve milletine hizmet etmiş tüm büyüklerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ali Yalçın kardeşime ve yönetimine bu güzel buluşma için tekrar teşekkür ediyorum.
"YAŞADIĞIMIZ KARANLIK GÜNLER GERİDE KALDI"
Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi bir dönem ülkemizin en temel sorunlarından biri ayrımcılıktı. Kamu görevlilerimiz sırf inançlarını yaşamaya çalıştıkları için fişleniyor, baskıya maruz kalıyorlardı. Sadece dinini hayatına tatbik ettiği için irticacı, gerici, tarikatçı, yobaz denilerek tahkir ediliyorlardı. "Selamün aleyküm" diyenler, "Elhamdülillah" diyenler, namaz kılanlar, hacca gidenler, oruç tutanlar bilhassa belli dönemlerde hor görüldü, çalıştıkları kurumlarda psikolojik baskıya muhatap oldu. On yıllar boyunca özellikle bürokraside ideolojik bir kast sistemi... Bunun konuşulmasını, tartışılmasını asla istemediler. Kendi klanları, kendi hizipleri dışında kimseye hayat hakkı tanımadılar. Millete "bidon kafalı" dediler. "Göbeğini kaşıyan adam" dediler.
Bizim burada edebimizin el vermeyeceği ifadelerle insanımıza hakaret ettiler. Bunların hepsini ve çok daha fazlasını sizlerle birlikte gördük. Baskının her türlüsünü iliklerimize kadar yine sizlerle beraber yaşadık. Milletin iradesine ve demokrasimize vurulan zincirleri de siz Memur-Senli kardeşlerimle birlikte parçaladık. Hamdolsun, azgın azınlığın sessiz çoğunluğa hayat tarzı dayattığı, baskı uyguladığı, parmak salladığı o karanlık günler artık geride kaldı.
Hac farizasını yerine getirmek isteyen kamu çalışanlarımıza ücretsiz izin hakkı tanıdık. Cuma namazı vaktini ihtiva eden izin düzenlemesini uygulamaya aldık. Başörtüsüne yönelik faşizan, yasakçı uygulamalara son verdik. Bugün kadınlar hiçbir kısıtlama olmadan tüm kamu kurumlarında özgürce çalışabiliyorlar. Milletin oylarıyla Meclise başörtüsüyle girdiği için hanım kardeşlerimize kürsüden had bildirildiği, gazete köşelerinden iffetlerine ahlaksızca dil uzatıldığı karanlık günlerden bugün başörtülü hakimlerin, savcıların, valilerin, büyükelçilerin, siyasetçilerin, bakanların olduğu günlere geldik.
"KAZANIMLARIMIZ DAHA SAĞLAM GÜVENCEYE ALINACAK"
Hedefimiz, uğruna bedel ödeyerek elde ettiğimiz bütün bu kazanımların yeni anayasada daha sağlam bir güvenceye kavuşturulmasıdır. Zaman zaman şahit olduğumuz hadsizliklerin, küstahlıkların, insanımızın en temel haklarını kullanmasından duyulan tahammülsüzlüklerin önünü ancak bu şekilde tamamen kesebiliriz. Bizden sonraki nesillerin, bizim yaşadıklarımızı yaşamamaları için başörtüsünden, sakalından, sarığından, çarşafından dolayı kimsenin ötekileştirilmediği bir iklimi bu ülkede tesis ve tahkim etmek durumundayız. Bizim hepimizin varlık gayesi işte budur. Geride bırakacağımız en büyük miras böyle bir Türkiye olacaktır. Ülkemizi yeni, sivil ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma mücadelemize vereceğiniz desteği bu bakımdan çok önemli buluyorum. Memur-Sen'den, Cumhur İttifakı olarak başlatıp bir devlet projesi olarak yürüttüğümüz terörsüz Türkiye girişimimize de katkı sunmasını, bu hayırlı süreci samimiyetle sahiplenmesini bekliyorum.
Yasaklarla mücadelenin yanı sıra, özlük haklarıyla ilgili de önemli adımlar attık. Kamu görevlileri dahil tüm çalışanlarımızın ücretlerinde asgari ücret tutarı kadar gelir vergisi muafiyeti getirdik. 5 milyon 300 bin kişiyi kapsayan ek gösterge düzenlemesini hayata geçirdik. Ana muhalefetin Anayasa Mahkemesi'ne götürerek iptal ettirdiği toplu sözleşme ikramiyesi için yeni bir düzenleme yaparak bu ikramiyenin sendika üyesi tüm kamu görevlilerimize ödenmesini temin ettik. Kısa süre önce, üniversite idari personelinin yer değişikliği çalışmasını başarıyla tamamlayarak yürürlüğe aldık. Kamuda sendika bilincini yaygınlaştırdık.
"ÇALIŞANLARIN REFAHINI ARTIRACAĞIZ"
2002'de kamu görevlilerinin sendikalaşma oranı yüzde 47,94'tü. Bu oran 2024 yılında yüzde 75,18'e çıktı. 2002 yılında 650 bin 770 olan sendika üye sayısı bugün 2 milyon 251 bine yükseldi. 23 yıl önce 44 sendika varken bugün 286 sendikamız mevcut. Özetin özeti mahiyetindeki bu tablo, bizim kamu sendikacılığının gelişip büyümesine verdiğimiz önemi çok net biçimde ortaya koyuyor.
Burada şu hususu da ifade etmek isterim; 2025 yılı Ocak ayında yaptığımız zamlarla en düşük devlet memuru maaşını 43 bin 726 liraya ulaştırdık. Bu artışla birlikte 2002'den bu yana en düşük memur maaşındaki reel artış yüzde 266'ya yükseldi. Şimdi önümüzde yeni bir toplu sözleşme dönemi var. 2026-2027 yıllarını kapsayacak 8. dönem kamu toplu sözleşme görüşmeleri inşallah Ağustos ayında başlayacak. Bu görüşmelerde sendikaların taleplerini can kulağıyla dinleyecek, gerçekleri gözetecek, ekonomimizin imkanlarıyla kamu çalışanlarımızın refahını dengeleyen bir yol haritası çizmeye özen göstereceğiz.
Şunu tüm samimiyetimle vurgulamak arzusundayım; 23 yılda kamu çalışanlarımız için verdiğimiz mücadele, attığımız adımlar, hayata geçirdiğimiz reformlar ortadadır. Türk ekonomisi büyüdükçe bundan ortaya çıkan katma değerin toplumun tüm kesimlerine adaletli bir şekilde yayılmasını sağladık. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz, emekçilerimiz, sanayicilerimiz gibi kamu görevlilerimizin de haklarını layıkıyla korumak, şartlarını iyileştirmek, onları enflasyona ezdirmemek bizim asli vazifemizdir. Şimdiye kadar kamu görevlilerimizin sosyal, mali ve özlük haklarını nasıl geliştirdiysek, yeni dönem toplu sözleşme sürecinde de inşallah aynı prensiple hareket edeceğiz."
patronlardunyasi.com