Cumhur İttifakı dağılırsa devleti kim yönetecek?
Türkiye'de iktidar olursunuz ama muktedir olabilir misiniz? Bu öylesine kolay değil. Son günlerdeki CHP-AK Parti yakınlaşması, MHP'nin buna karşı çıkışları da aslında önümüzdeki günlerde iktidar ve muktedir sorgulamalarını tekrar gündeme getirecek.

Toygun ATİLLA
Toplumsal hafızayı tazelemek adına AK Parti iktidarının en başına, 20 yıl önceye ve hatta onun da öncesindeki döneme gidelim.
Susurluk kazası ile birlikte başlayan süreç özellikle güvenlik ve yargı bürokrasisindeki ülkücü, milliyetçi kadroların tasfiyesi ile sonuçlandı.
1990'lı yılların ortasındaki bu dönemde milliyetçilere yakın gibi gözüken Fetullahçılar kendilerine ait yayın organlarında Susurluk olayına nötr bir yaklaşım gösterirken bir diğer yandan başka yayın organlarına haber sızdırarak Susurluk kazasını gündemden düşürmüyorlardı.
Tasfiye edilen ülkücü, milliyetçi kadroların yerine yavaş yavaş sızmaya başlamışlardı bile...
FETULLAHÇILARIN ÖNÜNÜ AÇAN SÜREÇ
Milliyetçi kadroların gayrı meşru merakı devlet içinde Fetullahçılara alan açtı...
Bundan tam 6 yıl sonra...
AK Parti 2002'de iktidara geldi.
AK Parti, devlet bürokrasisindeki temsilcisi olarak o dönemin Fetullahçılarını bugünün ise FETÖ'süne temsil yetkisi verdi.
60 yıldır Türkiye'de örgütlü bir şekilde büyüyen Fetullahçılar ilk defa sistem içinde bu kadar rahat görünür olmuştu. Bir nevi legalize olmuşlardı.
AK Parti ticareti, FETÖ'cüler ise devleti yönettiler.
İKTİDAR ORTAK TANIMAZ
Gel zaman git zaman iktidar ortak tanımaz kuralı işlemeye başladı.
Gücün ve iktidarın tadını alan Fetullahçılar, kural tanımaz bir şekilde orantısız güç kullanımına başladı.
Türkiye, kumpas operasyonlar sürecine girdi.
FETÖ'cülerle mücadele edebilecek tüm yapılar tasfiye edildi, hapse atıldı.
Kum saati geri sayıma başladı.
Bundan sonra hedef iktidarın diğer ortağı AK Parti oldu.
Önce kumpas operasyonlarla AK Parti hattında gedik açmaya çalışan FETÖ'cüler bunda muvaffak olamayınca süreç 15 Temmuz'daki darbe girişimine kadar geldi.
Sonrasını hep birlikte yaşadık.
Bu sürecin devamında devlet içindeki ülkücü ve milliyetçi kadrolar MHP'nin de iktidar ortağı olması ile birlikte tekrar sisteme dahil oldu.
MAFYOZ ALIŞKANLIKLAR
Burada es verip kişisel görüşümü aktarmak istiyorum.
Bir müddet sonra devlet içindeki mafyoz yapılanmalar, suç örgütleri ile ilişkideki emniyet müdürleri, yargıçların haberleri sıklıkla çıkmaya başladı.
Tam da o günlerde şunu düşündüğümü sonrasında da günlüğüme şu notu almıştım: "Bu süreç FETÖ vb oluşumlara hizmet eder. Maalesef ülkücü kadrolar mafyoz alışkanlıklarını bırakamıyor. Bu sürecin gidişatı parlak değil"
TAHT SAVAŞLARI
31 Mart'taki yerel seçimlerin ardından çıkan tablo, yol ayrımındaki süreci hızlandırdı.
AK Parti ve CHP arasındaki flört, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sözleri ve paylaşımları siyasi gündemi epeyce hareketli bir ortama getirdi.
DEVLETİ KİM YÖNETECEK
Kamuoyu siyasetin nasıl şekilleneceğini, Cumhur İttifakının dağılıp dağılmayacağını, CHP ile AK Parti'nin yeni bir ittifaka soyunup soyunmayacağını haklı olarak merak ediyor.
Ben ise devleti kimin yöneteceğini merak ediyorum.
Şöyle ki,
Bürokrasideki mevcut ülkücü ve milliyetçi kadroları sistem dışına attığınızda geriye elde Okuyucular, yazıcılar, Nurcular, Kurtoğlu'cular, Hakyolcular ocular bucular kalıyor.
Zaten şu anki mevcut sistemde de yer bulan ancak ülkücü, milliyetçi kadrolar ile zaman zaman çatışan bu gruplar, tarikatlar şayet yeni bir dönem olursa sistemde daha etkin olacaklardır.
40 SATIR MI 40 KATIR MI?
Tüm bunları düşünürken ve yazarken ülkenin kaderinin sürekli dönüp duran hamsterlar gibi bir kaderi olduğunu düşündüm.
Tarihten ders çıkartmayan toplumların kaderi, tarihin tekerrürüydü.
Ortaya çıkan sonuç bana göre şudur;
Devleti kim mi yönetecek?
Göreceğiz.
"40 satır mı 40 katır mı?"
Tercihler devleti yönetecek kadroları da belirginleştirmiş olacak.
patronlardunyasi.com