Can Dostlar (House of D)

Can Dostlar (House of D)

Daha önce ‘The X-Files’ta yönetmenlik yapmış olan David Duchovny şimdi de uzun metraja el attı. Robin Williams’lı filmde Duchovny’nin kendisi de rol almayı uygun bulmuş.

Can Dostlar (House of D)
16px
24px
24.09.2005 19:27Güncelleme: 25.10.2023 14:50
ABONE OLgoogle

 David Duchovny’nin senaryosunu yazıp yönettiği ‘House of D’ filminin, Williams ve Duchovny dışındaki diğer oyuncuları Anton Yelchin, Tea Leoni, Erkah Badu, Frank Langella, Stephen Spinella, Orlando Jones, Magalie Amadei ve Zelda Williams.
FİLMİN ÖYKÜSÜ
“House of D” genç bir delikanlının (Anton Yelchin) bekâr annesi (Tea Leoni) ile birlikte yaşadığı, 70’lerin başlarındaki Greenwich kasabasında ergenliğe geçiş dönemini ve en iyi arkadaşı olan zekâ özürlü okul hademesi (Robin Williams) ile arkadaşlığının bazen neşeli bazen hüzünlü hikâyesini anlatıyor.

Hikaye, şimdi bir yetişkin olan bu adamın (David Duchovny) bugünkü ilişkilerinde yaşadığı sorunların çözümünü, geçmişinde ve 20. yüzyılın büyük bir kısmında kasabanın tam ortasında yer alan Greenwich Kadın Tutukevi’ndeki gizemli bir kadınla (Erikah Badu) paylaştığı gizli ilişki de arayarak, o günlere geri dönmesi ile başlıyor.

YAPIM HAKKINDA
East Village’da büyümüş olan yönetmen, yazar ve oyuncu David Duchovny’ye göre, gayet kişisel olan bu filmi yapmak için New York’a dönmek “eve dönmek” anlamını taşıyordu. Filmdeki lokasyonlar arasında New York ve çevresi ve Paris yer almakta.

‘House of D’nin yaratılma süreci David Duchovny’nin deyimiyle çok kolay ve doğal gerçekleşmiş:
“Filmi yaparken bana pek çok şey ilham verdi ama en bariz olanı 70’lerde büyüdüğüm yer olan Manhattan’daki Kadın Tutukevi idi. Annemin bana burası hakkında bir şeyler anlattığını ve kasabanın tam ortasında yer aldığını hatırlıyorum. Sonra geçen sene hapishanelerin artık şehir merkezlerine yapılmadığını ve göz önünden kaldırılmasının çok ilginç olduğunu fark ettim. Şehrin hapishane ile gerçekten ilişki içinde olduğu bu dönem bir başka zaman fenomeni idi. Kadınlar demirlerin üzerine asılır, insanlarla, pezevenkleriyle, sevgilileriyle konuşup vakit geçirirlerdi ve her zaman bir yabancı ile konuşma şansları vardı. Sonra şöyle düşündüm ‘Ya küçük bir çocuk, bir akıl hocasına, ailesinden veya kendi hayatından olmayan bir sese ihtiyaç duyarsa. Ve bu ses yüzü ve adı olamayan bir kadın mahkûma ait olursa…’ Bu gerçekten ilginç bir ilişki olurdu.”

‘House of D’nin yazma süreci de Duchovny için çok kolay olmuş: “Onu yazmak benim için gerçekten çok kolaydı. Bunu söylemekten nefret ediyorum çünkü yazmanın gerçekten çok zor bir iş olduğunu düşünürüm. Bazen mümkündür, bazen değil. Ama hiçbir zaman bu kadar kolay olmamıştı. O kadar kolay oluştu ki yazmak altı günümü aldı. Senaryoyu çekmeye başladığımda ise bazı bölümleri yeniden yazdım ama diyebilirim ki yüzde sekseni aynı kaldı.

Duchovny’ye göre filmin konusu çok açık:
“Konu büyümenin acısı. Çünkü büyümeye başladığınızda bazı insanları, şeyleri ve yerleri arkanızda bırakmak zorunda kalırsınız. 13 yaşındaki bir çocuk bir erkeğe dönüşürken, öncelikli ilişkileri annesi ve Robin Williams’ın canlandırdığı zekâ özürlü bir adamla. Ancak kızlara ilgi duymaya başladığında ve seksüel kimliği oturdukça annesini arkasında bırakmak zorunda kalıyor. En yakın arkadaşını da arkasında bırakmak zorunda. Çünkü bu zekâ özürlü adam asla böyle bir duyguyu onunla paylaşamayacak ve çocukluktan erkekliğe geçerken ilişkilerinin saf çocuksu boyutu da ona bir şey vermemeye başlayacak. Ancak bu iki kişi de ona ihtiyaç duyuyor ve bu süreç acı veren bir hale dönüşüyor.”

THE X-FILES’TA YÖNETMENLİK YAPMIŞ
Duchovny daha önce “The X-Files”ta yönetmenlik yapmış, fakat bu onun ilk uzun metrajlı filmi. “The X-Files’da karakterler oturmuştu. Mulder ve Scully karakterleri zaten yerleşmişti ve işinizin karakter ve oyunculuk açısından yarısı zaten bitmişti. Ancak karakter yaratmak bambaşka bir şey

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde