Bir dönem Çetin Altan ile birlikte olan gazeteci Mine Kırıkkanat, kitabında Çetin Altan'ın Yaşar Kemal'i sıkıyönetime ihbar ettiğini yazdı
Çetin Altan ile sevgili olduğu dönemde şahit olduğu olaya göre Çetin Altan, katıldıkları bir davette İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ'a, "Yaşar Kemal'e dikkat edin, vatan hainidir! Devlet onun Nobel almasına engel olmalı" demiş.

Elif Yıldız HARMANKAYA
Pamuk Gibi Bir Kalbin Barut Gibi Hikâyesi: Mine Kırıkkanat’ın “Barut”u Üzerine
Mine Kırıkkanat’ı tanıyanlar bilir; dışarıdan bakıldığında keskin, hatta zaman zaman sivri dilli görünen duruşunun ardında pamuk gibi bir kalp taşır. O kalbin gücüne, sadakatine ve cesaretine ilk kez 1993 yılında, Milliyet’in Paris muhabiriyken tanıklık etmiştim. Aradan tam 33 yıl geçti. Ne kalemi değişti, ne karakteri. Zaman zaman birbirimizi çileden çıkardığımız, aylarca konuşmadığımız dönemler oldu; ama dostluğumuz hiç kopmadı. Çünkü dostluk, sadece aynı fikirde olmak değil, aynı yaralara dokunabilmektir.
Kırıkkanat’ın geçen hafta Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan son kitabı Barut, sadece bir yaşam öyküsü değil; Türkiye basın tarihinin, darbelerin, aşklar ve kayıpların; kadın mücadelesinin ve aydınlık bir zihnin çıplak bir belgesi. Ne parlatılmış ne törpülenmiş… Hayatın kendisi gibi, cesur ve sahici. Büyük ve değerli zannettiğimiz erkek egolarını kadın aklıyla, direnişiyle, varoluşuyla sorgulayan bir metin. Kırıkkanat ne saklamış ne de korkmuş; sadece yazmış. Cesurca.
Şimdi sırada iki kitap daha var. Heyecanla bekliyorum. Çünkü biliyorum ki, biz sustuklarımızı yine onun cümlelerinde bulacağız.
“Kadın kadının kurdu” derler. Ama esas kurtların kim olduğunu Çetin Altan ve Yaşar Kemal hikâyesine geldiğinizde anlayacaksınız…
"ÇETİN ALTAN, YAŞAR KEMAL'İ İHBAR ETTİ"
"29 Ekim 1979’da Türkiye’nin ondokuz ili, Cumhuriyet Bayramı’nı sıkıyönetim altında kutladı. İstanbul Valisi Orhan Erbuğ, sıkıyönetim komutanı Org. Necdet Üruğ’du.
Vali Erbuğ, Cumhuriyet Bayramı için düzenlen gece kutlamasına Çetin Altan’ı bizzat gazeteye telefon ederek çağırmıştı.
Babıâli’de verilen resepsiyona, saat 19:00 sularında birlikte gittik. Yabancı ülke temsilcisi diplomatların, önemli iş insanları, gazeteciler ve gazete yöneticileri ile tüm resmi makamların katıldığı davet çok kalabalıktı. Ama Çetin Altan, kalabalığı yara yara ilerlemeyi ve kendisine telefon etmek inceliğini gösteren Vali Orhan Erbuğ’a ulaşmayı başardı.
Valinin yanında elbette sıkıyönetim komutanı Necdet Üruğ duruyor; yabancı misyon şeflerinin kutlamalarını vb. birlikte kabul ediyorlardı.
Org. Necdet Üruğ nazik ve ölçülüydü, ama Vali Erbuğ, Çetin’e kıvanç veren övgüler düzdü. Epeyce bir sohbet ettiler. Tabii ki memleketin güncel haline değinilmedi, yeri ve zamanı değildi. Geçmişten, ortak tanıdıklarından, anılardan söz edildi.
Oradan Teşvikiye’ye geçip Ziya’da yemek yemeyi kararlaştırmıştık. Saat 20:00’ye doğru, Çetin vali ve komutandan izin istedi.
Vali Orhan Erbuğ ile Sıkıyönetim Komutanı Necdet Üruğ içeride gösterdikleri saygıyı, dışarıda kapıya kadar geçirerek sürdürdüler. Hatta Çetin’in lafı bir türlü bitmediğinden, dışarıdaki birkaç adımlık merdivene kadar eşlik ettiler.
Tam merdiven başında, artık vedalaşmak üzere eller sıkılıyordu ki, Çetin Altan işaret parmağını salladı: “Yaşar Kemal’e dikkat edin, vatan hainidir! Nobel’i alabilmek için Kürt milliyetçiliği yapıyor. Türkiye’nin başına iş açar. Devletin ne yapıp edip, Yaşar’ın Nobel’i almasına engel olması lazım…”
Orhan Erbuğ ve Necdet Üruğ, şaşkınlıkla sustular. Vedalaşma sözleri mırıldanıp içeri girdiler.
Ben donakalmış, tanık olduğum sahneden çok utanmıştım.
Nobel sevdasının, tüm kusurlarına rağmen kendimi hâlâ sevmekten alıkoyamadığım, çekiminden kopamadığım adamı; kendisine rakip gördüğü değerli bir yazarı, üstelik yersiz ve dayanıksız bir suçlamayla ihbara kadar alçaltacağını hayal bile edemezdim.
Aklım durmuştu. Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Bilincim bugünkü kadar yapılanmış olsa, kuşkusuz çok sert tepki verirdim. Ama o günkü naifliğimle, olayın vahametini tam kavrayamamış, Çetin Altan imgesine hiç yakışmayan, büyük bir ayıp yaptığını algılamıştım, ancak."
patronlardunyasi.com