'Adalete teşekkür'
BANKASINA EL KONULAN SEMA CINGILLIOĞLU, ADALETE TEŞEKKÜR ETTİ. PEKİ NEDEN?

Sema Cıngıllıoğlu, babası Nuri Cıngıllıoğlu'nun ölüm yıldönümünde hem onu ve hem de Demirbank'ı andı. Kendisiyle görüşmemizde duygu ve düşüncelerini anlatan Cıngıllıoğlu, "İkisini de çok özlüyorum" dedi.
Beni kabul ettiği kendi ofisinin yanındaki babasının eski çalışma ofisi sanki, bir Demirbank müzesi gibiydi. Yıllar önce her sabah radyoda ilk haber bülteninden önce duyduğum, "Demirbank iyi günler diler" sloganını taşıyan ilanlar, cüzdanlar, anahtarlıklar ve Demirbank'la ilgili artık anılarda kalan ne varsa odadaydı. Nuri Cıngıllıoğlu'nun oturduğu ve misafirlerini ağırladığı koltuk takımı da odada aynen korunmuştu.
Sema Cıngıllıoğlu, "Babamı da Demirbank'ı da çok özlüyorum. Kimse yanlış anlamasın" dedi. Bu nostaljik atmosferde, her şey bir film şeridi gibi geçti gözümüzden.
Demirbank'ın devlete geçmesi, 2000 ile 2001 ekonomik krizlerinin öncü depremiydi. Türk bankacılığının o zamanki parlak yıldızlarından olan el koyma işlemi, sistemin zayıf halkalardan oluştuğunu gösterdi. El konulma ve ardından başlayan hukuki süreç, bankanın sahibi Cıngıllıoğlu Ailesi'ni de çok üzdü.
Banka, daha sonra HSBC'ye 350 milyon dolara satıldı. Herşeyin seyri değişti. Yüzde 25'i halka açık olan bankanın yüzde 12.5'u Türk vatandaşları, öteki yüzde 12.5'luk kısımı, daha önce Avrupa'daki yatırımcılar tarafından satın alınmıştı.
Sema Cıngıllıoğlu'na, "Levent'teki büyük binanız HSCB'ye geçtikten sonra teröristlerin bombalı saldırısına uğradı ve yandı. Hala kullanılamıyor. Bu binanın durumu ne olacak?" diye sordum.
O, gözleri dolu dolu, "O binanın bize verilmesi lazımdı. Ne yalan söyleyeyim, her sabah önünden geçerken dönüp hüzün ve üzüntüyle bakıyorum. Belki de bizim ahımız tuttu" diyerek duygularını gizlemedi.
Babamla herşeyi ilanla paylaştım
Cıngıllıoğlu, her gün HSBC ile aynı binayı paylaştığı ofisine gidiyor. Eski dostlarını, çalışma arkadaşlarını görmekten de mutluluk duyduğunu söylüyor. Ona, "Neden, gazetelere tam sayfa ilan verdiniz?" diye soruyorum, bakın neler anlatıyor: "6 aralık 2000 yılında Demirbank'a el konuldu. Zor seneler geçirdik. Sağlığımızı da çok etkiledi bu seneler. Zor dönemimizde çok dostlarımız oldu. Maddiyattan çok dostlukların kalıcı ve değerli olduğunu gördüm. Her ortamda her yerde kimle karşılaşsam tanıdığım tanımadığım insanlar gelip benden Demirbank hakkında bilgi almak istedi ve bunlara ayaküstü çok kısa hukuk sürecinin sürdüğünü anlattım. Çok duygulanıyorum ve bu durum da sağlığımı etkiliyor. Yakınlarımız her şeyi biliyordu ama uzakta olan dostlar bilmiyordu. Onların da bilmesini istedim ve paylaşmak istedim. Bunu da babamın ölüm sene-i devriyesinde ilan vererek yaptım. İlan vermemizin sebebi babama olan sevgim ve saygımdan kaynaklanıyor."
Adalete teşekkürler
Nuri Cıngıllıoğlu'nun tek kızı olan Sema Cıngıllıoğlu, hiç durmadan çalıştığını, sıkıntısını ancak böyle üzerinden atabildiğini söylüyor. Yaşananları kabullenmiş, hatta hayata bakışı da değişmiş. "Bunları yaşamak ailemize bir şeyler öğretmiş olmalı diye düşünüyorum. Her negatif olay, muhakkak pozitif bir olayı doğurur. Yaşamı ve insanları daha çok sevmeye başladım " diyen Cıngıllıoğlu, babasının ofisinde içini dökerken, tam sayfada verilen farklı ilanların ne anlam ifade ettiğini de şöyle anlattı:
"Duyguların saklanılmaması gerektiğini ancak bu yaşımda öğrendim. İlanlar da bu duyguların özetidir. İlkinde her sene verdiğim mevlid ilanı vardı. Babam çok mücadele ederek bankayı kurdu. 50 sene emek harcadıktan sonra bir hiç uğruna bu emeğinin yok olması hissediyorum ki onu da üzdü. Onunla paylaşmak istedim. Diğer iland